TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MUSTAFA SATILMIŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/4060)
Karar Tarihi: 30/3/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Akif YILDIRIM
Başvurucu
Mustafa SATILMIŞ
Vekili
Av. Cenk Süleyman KALEM
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hint keneviri bitkisi ekildiğine dair delil olmamasına karşın esrar elde etme amacıyla hint keneviri bitkisi ekme suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/1/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla elde edilen bilgi ve belgelere göre başvuruya konu olaylar özetle şöyledir:
9. Kırşehir İl Merkez Jandarma Komutanlığına 2/8/2018 tarihinde, bir kamu arazisine uyuşturucu madde ve kenevir bitkisinin ekildiği yönünde ihbarda bulunulmuştur.
10. Bunun üzerine Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı söz konusu iddiayla ilgili adli soruşturma başlatmıştır.
11. Aynı gün olay yerine yönlendirilen jandarma görevlilerince söz konusu arazinin bulunduğu köy girişinde bir aracın durduğu ve yolcu koltuğundaki bir kişinin camdan bir poşet attığı görülmüştür. Bahse konu araç durdurulmuş ve araç içindeki başvurucu yakalanmıştır.
12. Başvurucunun ifadesi müdafiinin de hazır bulunmasıyla kolluk tarafından alınmıştır. Başvurucu ifadesinde özetle olay günü, daha önceden ekmiş olduğu hint kenevir bitkisinin yetişip yetişmediğini kontrol etmeye gittiğini, yetişmiş olduğunu görünce kullanmak için bir kısmını topladığını, içilecek taraflarını poşete koyarak cebine koyduğunu ve jandarma ekiplerini görünce cebinde olan maddelerin bir kısmını attığını belirtmiştir. Başvurucu ifadesinde ayrıca yaklaşık on yıldır uyuşturucu madde kullandığını, uyuşturucu ticareti yapmadığını, kullanmak için bu maddeleri ektiğini söylemiştir.
13. Olay günü başvurucuyla birlikte aynı araçta yakalanan B.D. tanık sıfatıyla alınan ifadesinde; ceza infaz kurumundan tanıdığı başvurucu ile olay günü telefonla görüştüğünü, başvurucunun kendisini bir yere götürmesini istediğini, Kocabey mevkiine geldiğinde aracı durdurmasını istediğini ve iki farklı yere giderek elinde poşetle döndüğünü söylemiştir.
14. Başvurucunun ifadesi müdafiinin hazır bulunmasıyla Cumhuriyet savcısı tarafından da alınmıştır. Başvurucu bu ifadesinde kolluktaki beyanlarını tekrar etmiştir.
15. Cumhuriyet savcısı, başvurucuyu uyuşturucu ticareti yapma ve esrar elde etme amacıyla kenevir ekme suçlarından tutuklanması istemiyle sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir. Başvurucu sorgudaki ifadesinde özetle kolluk ve savcılık ifadelerinin doğru olduğunu, uyuşturucu ticareti yapmadığını, uyuşturucu madde kullanıcısı olduğunu belirtmiştir. Sulh Ceza Hâkimliği tutuklama talebinin reddi ile başvurucu hakkında belirli günlerde kolluk birimine giderek imza atmak suretiyle adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar vermiştir.
16. Soruşturma kapsamında Jandarma Kriminal Laboratuvarının 14/8/2018 tarihli uzmanlık raporunda, soruşturmaya konu ele geçirilen bitki kalıntılarının kenevir bitkisine ait olduğu belirtilmiştir.
17. Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı 20/9/2018 tarihli iddianamesiyle uyuşturucu ticareti yapma ve izinsiz hint keneviri ekme suçlarından başvurucu hakkında Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) kamu davası açmıştır.
18. Başvurucu; müdafiinin de hazır bulunduğu celsedeki savunmasında esrar maddesi kullandığını, olay tarihinde arkadaşıyla balık tutmaya gittikleri yerde kendiliğinden çıkan hint kenevirlerini gördüklerini, içmek amacıyla buradan bir miktar kenevir bitkisi topladığını ve özel olarak ekim yapmadığını ifade etmiştir. Tanık olarak dinlenen B.D. olay günü başvurucunun bir iki yere gidip içinde uyuşturucu bulunan poşetle döndüğünü ve başvurucunun hint keneviri ekimi yapıp yapmadığını bilmediğini ifade etmiştir.
19. Mahkeme, Olay Tutanağı'nda imzası bulunan kolluk görevlileri İ.Ç. ve E.A.yı da tanık olarak dinlemiştir. Tutanak imzacıları, tanık B.D.nin beyanlarını doğrulamıştır. Mahkeme, uyuşturucu madde ticareti yapma ve kenevir ekme suçlarını işlediğini sabit kabul ederek başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiştir.
20. Başvurucu, söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi), uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan davanın yeniden görülmesine, kenevir ekme suçundan verilen kararın ise onanmasına kesin olarak karar vermiştir.
21. Başvurucu, Bölge Adliye Mahkemesince onanan hüküm yönünden24/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
22. 12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’un 23. maddesinin beşinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Esrar elde etmek amacıyla kenevir ekimi yapan kişi dört yıldan on iki yıla kadar hapis ve beşyüz günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Anayasa Mahkemesinin 30/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu; uyuşturucu madde kullanıcısı olduğunu, kolluk görevlilerince yanlış yönlendirildiğini ve bitkileri ektiği yönünde ikrara zorlandığını, esrar elde etmek amacıyla hint keneviri bitkisi ekme eyleminden haksız olarak cezalandırıldığını belirterek suç ve cezaların şahsiliği ve hukuk devleti ilkelerini ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık görüş yazısında; somut olayda başvurucunun iddialarının delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına, esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu ve yargı kararlarında herhangi bir keyfîlik ya da takdir hatası olmadığı ifade edilmiştir.
26. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrar etmiştir.
B. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formundaki ilgili kısım gözönüne alındığında başvurucunun esas iddialarının hükmün hukuka aykırı verildiğine ve yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu görülmüştür.
28. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
29. Ancak temel hak ve özgürlüklere müdahalenin söz konusu olduğu durumlarda derece mahkemelerinin takdir ve değerlendirmelerinin Anayasa'daki güvencelere etkisini nihai olarak değerlendirecek merci Anayasa Mahkemesidir. Bu itibarla Anayasa'da öngörülen güvenceler dikkate alınarak bireysel başvuru kapsamındaki temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediğine ilişkin herhangi bir inceleme kanun yolunda gözetilmesi gereken hususun incelenmesi olarak nitelendirilemez (Şahin Alpay (2) [GK], B. No: 2018/3007, 15/3/2018, § 53).
30. Diğer taraftan Anayasa Mahkemesi çok istisnai durumlarda temel hak ve özgürlüklerden biri ile doğrudan ilgili olmayan bir şikâyeti kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin yasak kapsamına girmeden inceleyebilir. Açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsıldığı ve adil yargılama hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvencelerin anlamsız hâle geldiği çok istisnai durumlarda aslında yargılamanın sonucuna ilişkin olan bu durumun bizatihi kendisi usule ilişkin bir güvenceye dönüşmüş olur. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin derece mahkemelerinin değerlendirmelerinin usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getirip getirmediğini ve açık bir keyfîlik nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin temelden sarsılıp sarsılmadığını incelemesi yargılamanın sonucunu değerlendirdiği anlamına gelmez. Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi derece mahkemelerinin delillerle ilgili değerlendirmelerine ancak açık bir keyfîlik ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki usule ilişkin güvenceleri anlamsız hâle getiren bir uygulama varsa müdahale edebilecektir (Ferhat Kara [GK], B. No: 2018/15231, 4/6/2020, § 149).
31. Somut olayda başvurucu, müdafiinin de hazır bulunmasıyla soruşturma evresinde alınan tüm ifadelerinde hint keneviri ekimi yaptığını kabul etmiştir. Dosya kapsamında yer alan Olay Tutanağı, tanık ifadeleri, kriminal raporu ve diğer delilleri değerlendiren Mahkeme başvurucu hakkında atılı suçtan mahkûmiyet kararı vermiştir. Başvurucunun ileri sürdüğü ve mahkûmiyetinin hukuka aykırı olduğuna dair iddialar, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkindir. Mahkeme karar gerekçesinde bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
32. Başvurucu ayrıca kolluk görevlilerince yanlış yönlendirildiğini ve hint keneviri bitkisini ektiği yönünde ikrara zorlandığını iddia etmiştir. Bu tür iddialarla ilgili olarak başvurucuya delillerin gerçekliğine itiraz etme ve kullanılmasına karşı çıkma fırsatı verilip verilmediği, bu konuda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin gözetilip gözetilmediği önem taşımaktadır. Başvurucu, hakkındaki yargılamada bu usul güvencelerin sağlanmadığını veya ikrarının işkence ve kötü muamele gibi yasak yöntemlerle elde edildiğini iddia etmemiş; şikayetlerini soyut ve genel ifadelerle dile getirmiştir. Dolayısıyla yapılan yargılamada, adil yargılanma hakkı kapsamındaki usul güvencelerini tamamen etkisiz hâle getiren ve açıkça keyfî bir uygulama da bulunmamaktadır.
33. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması, nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 30/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.