TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ABDULKADİR KAPLAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU (2)
(Başvuru Numarası: 2020/4747)
Karar Tarihi: 20/12/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Çağlar ÖNCEL
Başvurucular
1. Abdulkadir KAPLAN
2. Abdulkadir KARAASLAN
3. Ahmet GÖZÜKARA
4. Ahmet KERTMEN
5. Ahmet SASA
6. Ahmet SASA
7. Ahmet ŞAHİN
8. Ahmet Tevfik ALAK
9. Akın ÇAĞABAY
10. Ali BAĞATUR
11. Ali DUMAN
12. Ali TURAN
13. Ali YARBAŞI
14. Ali Kerim ONGÜN
15. Asuman ÖZDOĞAN
16. Atila ASMA
17. Aycan DOĞRU
18. Ayhan TERLEMEZ
19. Aziz ŞAHİN
20. Bestami KUNT
21. Bilal TERLEMEZ
22. Bilsen KESER
23. Birol ÇAĞABEY
24. Bülent YILDIRIM
25. Deniz DURAK
26. Doğan GÖKÇE
27. Döne SASA
28. Dudu MILIK
29. Durdu ÇAĞABAY
30. Ekrem OKUR
31. Elif GÜNER
32. Erden ALPARSLAN
33. Erhan BAKAY
34. Erman YOKUŞ
35. Eşber BAYAR
36. Eşref BAYAR
37. Etem YAHŞİ
38. Eyyüp TEPER
39. Eyyüphan YİĞİT
40. Fadime GÜNER
41. Faruk AKAT
42. Fatma TURAN
43. Ferhat AYDIN
44. Fevzi ŞİMŞEK
45. Gülcan SAVCI
46. Güllü GÖK
47. Hacer BAYLAN
48. Hakan ÖMERCİOĞLU
49. Hale ÖMERCİOĞLU TAŞ
50. Halil AKYÜZ
51. Halil SASA
52. Hamdi ÖMERCİOĞLU
53. Hamza EROĞLU
54. Handan ÖMERCİOĞLU
55. Hanifi YILDIRIM
56. Hasan ATEŞ
57. Hasan ONGÜN
58. Hasan ŞAHİN
59. Hasan TURAN
60. Hasan YAZĞAN
61. Hatice SASA
62. Hayati ÇELEN
63. Hüseyin ATEŞ
64. Hüseyin KAPLAN
65. Hüseyin KELEP
66. Hüseyin ŞAHİN
67. İbrahim AKAT
68. İbrahim OKUR
69. İbrahim ÖNGÜN
70. İbrahim YAZĞAN
71. İbrahim YILMAZ
72. İrfan ŞAHBUDAK
73. Kadir ONGÜN
74. Kadir YILMAZ
75. Kahraman ONGÜN
76. Kalender ONGÜN
77. Kamil KARAKUŞ
78. Kasım ÇAĞABEY
79. Kazim BAKAN
80. Kemal AYDIN
81. Kemal ONGÜN
82. Mahir YILDIRIM
83. Mahmut ŞAHİN
84. Mehmet AKYÜZ
85. Mehmet ATEŞ
86. Mehmet BOLAT
87. Mehmet GÜNER
88. Mehmet MILIK
89. Mehmet ÖZDEMİR
90. Mehmet SASA
91. Mehmet SELLİ
92. Mehmet YAZĞAN
93. Mehmet YILMAZ
94. Mesut KAVAK
95. Mevlüt ER
96. Mevlüt YOKUŞ
97. Muhamet TAŞTEKİN
98. Murat AYDIN
99. Murat GÖKÇE
100. Murat SASA
101. Musa BOĞA
102. Musa GÖKÇE
103. Musa GÜZEL
104. Musa OKUR
105. Mustafa AKAT
106. Mustafa AYDIN
107. Mustafa ÇOBALAK
108. Nadir KÖĞÇE
109. Necati KOCA
110. Nedim YILMAZ
111. Nesmi Kader ÜNLÜ
112. Nuray GÜNER
113. Nurten ÖZ
114. Onur KOCA
115. Orhan KAYA
116. Osman ARI
117. Osman TURAN
118. Ömer ÇELEN
119. Ömer GÜNER
120. Ömer Faruk YILMAZ
121. Özgür ÇAĞABEY
122. Ramazan Metin ÜZER
123. Sabahaddin YÜCEL
124. Sadık YILMAZ
125. Selahettin YÜCEL
126. Selçuk SASA
127. Sema ÖMERCİOĞLU
128. Seyfettin ÇELEN
129. Sezai PALTA
130. Sıtkı AKYÜZ
131. Soner YÜCEL
132. Süleyman BAYAR
133. Şaban BAYTAR
134. Şahin APAYDIN
135. Tahir SASA
136. Tahir YAHŞİ
137. Tayyar YAHŞİ
138. Turgay KUNT
139. Turgut ŞAHBUDAK
140. Türkan GÜNER
141. Uğur BOZKURT
142. Ümit ÇAĞABAY
143. Yakup GÜLBAHAR
144. Yakup MILIK
145. Yasin KUNDAK
146. Yaşar YÜCEL
147. Yıldız AKYÜZ
148. Yusuf AKYÜZ
149. Yusuf ŞAHİN
150. Yusuf TURAN
151. Zehra YÜCEL
152. Zeliha AKYÜZ
153. Akın ÇETİN
154. Nevin KARAGÜL
Başvurucular Vekili
Av. İsmail Hakkı ATAL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, Hatay'ın Payas ilçesinde özel bir şirket tarafından yapılması planlanan Tahmil ve Tahliye İskelesi ile Dolgu Alanı Projesi (Proje) için verilen çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının iptali talebiyle açılan davanın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular, Proje ile ilgili olarak verilen 12/7/2007 tarihli ÇED olumlu kararının iptali amacıyla Hatay 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) yürütmeyi durdurma talepli dava açmıştır. Dava dilekçesinde; balıkçılık yapan başvurucuların Proje yakınında bulunan balıkçı barınağını kullandıkları, Projenin gerçekleşmesi hâlinde bölgenin bir kısmının avlanmaya yasaklanacağı, ayrıca çevrenin kirliliğini önemli ölçüde artıracağı ileri sürülmüştür.
3. Mahkeme, yürütmeyi durdurma talebinin reddine ve uyuşmazlık konusuyla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar vermiştir. Biyoloji, çevre mühendisliği, arkeoloji, inşaat mühendisliği, peyzaj mimarlığı, jeoloji mühendisliği ve şehir bölge planlama alanlarında uzman yedi kişilik bilirkişi heyetince inceleme yapılarak 28/12/2018 tarihli bilirkişi raporu düzenlenmiştir. Raporda; Projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir makul düzeylerde olduğunun belirlenmesi nedeniyle Projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediği bildirilmiştir. Öte yandan raporda, Projenin etki alanının 2 km olmasına rağmen başvurucuların kullandığı ruhsatsız balıkçı barınağının Projeye 2,32 km uzaklıkta olduğu, balıkçı barınağının İskenderun Demir Çelik Fabrikasına uzaklığının ise 1,30 km olması nedeniyle bu tesisten etkilenme ihtimalinin çok daha yüksek olduğu vurgulanmıştır.
4. Başvurucular anılan rapora itiraz etmiştir. İtiraz dilekçesinde; Projenin nüfusun yoğun olduğu yerleşim yerlerine, ulaşım hatlarına, enerji santrallerine yakın olduğu belirtilmesine rağmen, bu alanlara etkisinin değerlendirilmediğini, tarafsız bir inceleme yapılmadığını ileri sürmüştür. Dilekçede ayrıca, balıkçı barınağının batı tarafındaki korunak nedeniyle balıkçıların mecburen Proje alanına doğru denize açıldığının gözden kaçırıldığı, proje sahası ve etki alanında yer alan biyolojik, fiziksel çevre ve çeşitlilik, doğal kaynaklar, yabanıl ve sucul yaşam ile sosyal yaşam hakkında eksik bilgi verildiği belirtilmiştir. Son olarak dilekçede, endemik türler için alınan önlemlere yer verilmediği gibi olası depremlere ilişkin önlemlerin neler olduğunun da belirlenmediği ileri sürülmüştür. Mahkemece itirazlar kapsamında ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 18/3/2019 tarihli ek raporda; Projenin bölgenin flora ve faunasına, yabanıl ve sucul yaşama kalıcı bir zararının olmadığı, bölgede endemik tür bulunmadığı, tesislerin büyük ölçekli depremlere dayanıklı olduğu bildirilmiştir. Başvurucular ek rapora itirazda bulunarak incelemeye esas alınan bazı verilerin güncel olmadığını ileri sürmüştür.
5. Mahkeme 9/5/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçede; bilirkişi raporuna atıfla ÇED olumlu kararının hukuka uygun olduğu, başvurucuların itirazlarının raporu esaslı olarak kusurlandırmadığı belirtilmiştir. Anılan karara karşı temyiz talebinde bulunmuştur. Temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirtilen hususlar (bkz. § 4) tekrar edilerek raporun çelişkili ve yetersiz olduğu ileri sürülmüştür. Danıştay 6. Dairesi (Daire) 7/11/2019 tarihinde Mahkemenin kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz talebini kesin olarak reddetmiştir.
6. Nihai kararı 23/12/2019 tarihinde öğrenen başvurucular 22/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Başvurucular 14/3/2019 tarihinde aynı yargılama kapsamında bireysel başvuruda bulunarak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. 2019/8700 başvuru numaralı dosyada yapılan inceleme sonucunda 28/12/2021 tarihinde anılan hakkın ihlal edildiğine ve başvuruculara tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Başvurucular Abdulkadir Karaaslan, Ahmet Kertmen, Ekrem Okur, Hamza Eroğlu, İbrahim Öngün, Mustafa Aydın, Mustafa Çobalak, Nedim Yılmaz, Nuray Güner, Sıtkı Akyüz, Süleyman Bayar, Şaban Baytar Yönünden
9. Anayasa Mahkemesi olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Melle Malgir (B. No: 2014/11355, 15/2/2017) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede somut olayda bireysel başvuru tarihinden sonra başvuru süreci devam ederken başvurucuların farklı tarihlerde yaşamını yitirdiği ancak başvurucuların vekiline yapılan tebligata rağmen mirasçıların başvuruyu devam ettirmek istediklerine ilişkin taleplerini Anayasa Mahkemesine iletmediklerinden ve başvurunun incelenmesini devam ettirmeyi gerekli kılan ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 80. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen nedenlerden birinin de bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun düşmesine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer Başvurucular Yönünden
10. Başvurucular; balıkçılık yaptıkları bölgenin yakınlarında kurulmak istenen ve gerekli duyurular yapılmadan hazırlanan Proje ve bu projeye ilişkin ÇED olumlu kararı nedeniyle sağlıklı çevrede yaşama haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Nitekim Projenin yapıldığı alandaki kirliliği artırmasının bir sonucu olarak kanser vakıalarının da artış gösterdiğini belirten başvurucular, Mahkemenin itirazlarını gözetmeden yetersiz bilirkişi raporu ile karar verdiğini belirtmiştir. Öte yandan başvurucular, yürütmeyi durdurma kararı verilmemesi ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle Projenin Mahkeme karar vermeden önce tamamlandığını, lehte bir karar verilmesi hâlinde uygulanma imkânının da ortadan kalktığını beyan ederek özel hayata saygı hakkı, etkili başvuru hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucuların mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, başvurucuların daha önce aynı konu ile ilgili bireysel başvuru yapmalarına karşın bu hususu bildirmemeleri nedeniyle başvuru hakkını kötüye kullandığı bildirilmiştir. Görüşte ayrıca, yargı sürecinde Proje kapsamındaki faaliyetlerin riskleri ve zararlı etkileri yönünden kapsamlı ve nitelikli bir araştırma yapılarak ÇED raporunun hukuka uygun bulunduğu vurgulanmıştır. Başvurucular Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Başvuru, Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
14. Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları ifade edecek şekilde tanımlanan ÇED prosedürü; çevresel varlıkları korumayı amaçlayan, proje şeklindeki faaliyetler için uygulanan, muhtemel olumsuz etkileri değerlendiren ve bunların yanında faaliyet sahibi, kamu otoritesi ve halkın karşı karşıya geldiği bir süreci ifade etmektedir (Mehmet Kurt [GK], B. No: 2013/2552, 25/2/2016, § 73).
15. Bu bağlamda ÇED; kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin, doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesinde kullanılan, karar verme sürecini etkileyen, dolayısıyla karar mercilerine kararlarını sağlıklı bir şekilde verebilmeleri için seçenek üreten ve bu seçeneklerin olumlu ve olumsuz yönlerini saptayan bir yöntem olarak görülmektedir. ÇED ile korunmaya çalışılan temel unsur; çevre ve bu çevre içerisindeki varlıklardır (AYM, E.2013/89, K.2014/116, 3/7/2014; E.2006/99, K.2009/9, 15/1/2009; Mehmet Kurt, § 74).
16. Çevresel karar alma süreçlerinin karmaşık yapısı nedeniyle kamusal makamların geniş bir takdir yetkisi olduğu açıktır. Bu bağlamda söz konusu alanda bir projenin inşası ve işletilmesi hususunda kamusal makamlarca verilen kararın yerindeliğinin denetlenmesi Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte süreçte, bireyin temel hakları ile söz konusu kamusal menfaat arasında gerekli dengenin tesisine hizmet edecek güvencelerin yer alıp almadığının tespiti önemli olup belirtilen yükümlülüğün yerine getirilip getirilmediğinin tespitinde ise çevresel meseleler bağlamında söz konusu olan usul güvencelerinin gözetilip gözetilmediği belirlenmelidir (Mehmet Kurt, § 75).
17. Öncelikle somut olayda başvurucular, Proje hakkında duyuru veya bilgilendirme yapılmadığını ileri sürmüştür. Buna karşın, bilirkişi raporunda bilgilendirme toplantısının yapılacağı tarih ve yerin ulusal ve yerel gazete aracılığıyla ilan edildiği ayrıca Payas Belediyesi tarafından mevzuata uygun şekilde duyurulması sonucunda anılan toplantının yöre halkının katılımıyla yapıldığı belirlenmiştir. Dolayısıyla başvurucuların çevresel bilgilendirme sürecine katılım olanağı bulamadıkları söylenemez.
18. Öte yandan başvurucular, Mahkemenin yetersiz bilirkişi raporu ile hatalı bir karar verdiğini, raporlara yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını ileri sürdüğü görülmüş ise de Mahkemece, alanında uzman bilirkişiler ile mahallinde keşif yapılarak bilirkişi raporu alındığı, başvurucuların anılan rapora itirazları dikkate alınarak ek rapor düzenlenmesinin sağlandığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte, bilirkişi raporlarında başvurucuların iddia ve itirazlarının ayrıntılı olarak değerlendirildiği ve ÇED olumlu kararının nedenlerinin kapsamlı bir gerekçe ile karşılandığı belirlenmiştir. Netice itibarıyla Mahkemece, dava konusu kararın 9/8/1983 tarihli ve 2982 sayılı Çevre Kanunu ile bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmeliğe uygun olarak hazırlandığı anlaşıldığından, ÇED olumlu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla başvurucuların söz konusu çevresel rahatsızlığa ilişkin iddialarını, ilgili usule ilişkin güvenceleri haiz olarak yargısal makamlara sunma ve inceletme imkânı bulduğu anlaşılmaktadır.
19. Sonuç olarak başvuru konusu olayda gerçekleştirilmesi planlanan Projenin faaliyetlerinin riskleri ve zararlı etkileri yönünden ilgili yargısal makamlarca kapsamlı ve nitelikli bir araştırma yapıldığı, yapılan bu araştırma sonucunda ÇED raporunda gerekli bütün tedbirlerin öngörüldüğü sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Projenin faaliyet süreçlerinde gerçekleştirilen idari eylem ve işlemlerin hukukiliği derece mahkemeleri tarafından iddiaları karşılayacak yeterlilikte değerlendirilmiştir. Bu durumda başvurucuların ve kamunun somut başvuru özelinde karşı karşıya gelen menfaatleri arasında derece mahkemeleri tarafından adil bir denge kurulmadığı ve takdir yetkisinin sınırlarının aşıldığı sonucuna ulaşmak mümkün değildir. Bu noktada Anayasa Mahkemesinin kendi takdirini, bilimsel veriler ile bu teknik ve karmaşık alana ilişkin olarak derece mahkemelerinin takdiri yerine ikame etmesi düşünülemez.
20. Yukarıda yer verilen tespitler ışığında kamusal makamların olaya gereken özenle yaklaşmadıkları, olayda söz konusu olan kamusal ve bireysel menfaatleri gerektiği şekilde değerlendirmedikleri, başvurucuların özel hayata saygı hakkı bağlamında kamusal makamların pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediği sonucuna varılması mümkün değildir.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucular Abdulkadir Karaaslan, Ahmet Kertmen, Ekrem Okur, Hamza Eroğlu, İbrahim Öngün, Mustafa Aydın, Mustafa Çobalak, Nedim Yılmaz, Nuray Güner, Sıtkı Akyüz, Süleyman Bayar, Şaban Baytar yönünden başvurunun DÜŞMESİNE,
B. Diğer başvurucular yönünden özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.