TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
KUVARS KURUMSAL HİZMETLER İÇ VE DIŞ TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/4782)
Karar Tarihi: 27/2/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör
Olcay ÖZCAN
Başvurucu
Kuvars Kurumsal Hizmetler İç ve Dış Ticaret Ltd. Şti.
Vekili
Av. Orhan REŞANLIOĞLU
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, toplu işten çıkarma kararının Türkiye İş Kurumuna süresinde bildirilmemesi gerekçesiyle tahakkuk ettirilen idari para cezası ile söz konusu cezanın iptaline ilişkin dava nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göreilgili olaylar özetle şöyledir:
3. Başvurucu Şirket 5/8/2015 tescil tarihli işyerinde genel itibarıyla muhtelif sektörlerde faaliyet gösteren firmalara yevmiyeci, aylıkçı ve kadrolu olarak işçi temini sağlamaktadır.
4. Toplu iş sözleşmesi bulunmayan işyerinde kısmi süreli iş sözleşmesiyle veya geçici iş ilişkisiyle ya da çırak olarak çalışan işçi bulunmamaktadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iş müfettişi tarafından 19/10/2018-22/10/2018 tarihleri arasında işyerinde yapılan teftiş sonrası hazırlanan inceleme raporunda 2017 yılı Aralık ayı içinde toplam 568 ve 2018 yılı Ocak ayı içinde toplam 595 işçinin iş sözleşmelerinin 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 29. maddesine aykırı olarak feshedildiğinden aynı Kanun'un 100. maddesi uyarınca toplam 756.543 TL tutarında idari para cezası uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Söz konusu rapora istinaden Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından idari para cezası tahakkuk ettirilmiştir.
5. Başvurucu, süresinde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 27. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca sulh ceza hâkimliğine başvurarak işyerinde dönemsel, mevsimsel ve kampanya dönemine yönelik işçi ihtiyaçlarını karşılama faaliyeti yürütüldüğü, çalışmanın sadece yılın belli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte yılın belli dönemlerinde çalışmanın yoğunlaştığı, mevsimlik ya da kampanya mahiyetinde hizmet temini yapan işverenlerin kısa süreli vasıfsız işçi temin ettiklerinden 4857 sayılı Kanun'un 29. maddesi kapsamında iş yapıldığının kabul edilemeyeceği ve söz konusu maddenin yedinci fıkrası hükümlerinin uygulanamayacağı iddialarıyla idari para cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
6. İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hâkimliği 16/12/2019 tarihli kararı ile 4857sayılı Kanun'un 29. maddesinde belirtilen toplu işten çıkarma eyleminin ve düzenlenen idari para cezasına konu eylemin sabit olduğu, buna ilişkin uygulanan ceza maddesi ile ceza miktarının usul ve kanuna uygun olduğu, kabahat konusu eyleme ceza veren kişi ve kurumun kanunen görevli ve yetkili olduğu, değerlendirme ve takdirin yerinde ve usulüne uygun olarak kullanıldığı, başvuranın iddiaları ve cezanın usulsüz olduğunu ispatlayamadığı gerekçeleriyle talebin reddine karar vermiştir. Başvurucunun İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hâkimliğine söz konusu kararın kaldırılması amacıyla yaptığı itiraz da 7/1/2020 tarihli kararla itiraza konu kararın yerinde olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
7. Nihai karar 13/1/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu 30/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Komisyon, şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
9. Başvurucu; yargılama sırasında alınan bilirkişi raporundaki görüşlere itibar edilmediği, itirazın değerlendirilmesine ilişkin kararda gerekçe gösterilmediği, idari para cezasının kanuni dayanağı bulunmadığı, çalışma süresi "0" olan işçiler için bile tahakkuk yapıldığı, kanun hükmünün kendisine uygulanamayacağı ve yaptırım açısından adil bir dengenin gözetilmediği iddiasında bulunarakadil yargılanmahakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
10. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
11. Başvurucunun şikâyetleri verilen idari para cezasına ilişkin olduğundan adil yargılanmahakkınayönelik şikâyetlerimülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
12. İdari para cezası uygulanmasıyla başvurucunun mal varlığında eksilmeye yol açıldığı kuşkusuz olduğuna göre bu para, başvurucu açısından mülk teşkil etmektedir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Orhan Gürel, B. No: 2015/15358, 24/5/2018, § 43; Mustafa Taş, B. No: 2017/23968, 31/10/2018, § 35). Somut olayda işletmesel kararla toplu işten çıkarmaların süresinde Türkiye İş Kurumuna bildirilmemesi nedeniyle başvurucu hakkında idari para cezaları uygulanmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır. Söz konusu müdahaleyle iş gücü piyasasındaki önemli boyuttaki arz değişikliklerinin önceden belirlenmesiyle istihdamın korunması amaçlanmaktadır. Bu durumda başvuru konusu olaydaki müdahalenin amacı dikkate alındığında müdahalenin mülkiyetin kamu yararına kullanılmasının kontrol edilmesine ilişkin kural çerçevesinde incelenmesi gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Mars Sinema Turizm ve Sportif Tesisler İşletmeciliği A.Ş., B. No: 2017/23849, 10/10/2018, § 48; Mustafa Taş, § 38).
13. Anayasa Mahkemesi Başpet Petrol Tur. Gıd. Tar. Ür. San. ve Tic. A.Ş. (B. No: 2017/22459, 16/9/2020), Fidanlar İnşaat Taahüt Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. (B. No: 2017/38836, 15/1/2020), Aslan Avcı Döküm Sanayi ve Ticaret A.Ş. (B. No: 2017/39159, 28/1/2020) ve Mustafa Taş kararlarında idari para cezalarıyla ilgili uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu kararlarda evvela idari para cezasının öngörülen kamu yararı amacını gerçekleştirmeye elverişli olduğu ve söz konusu meşru amacı gerçekleştirmeye elverişli diğer araçlarla karşılaştırıldığında başvurucuların fiillerinin kabahat olarak düzenlenerek yalnızca idari para cezası uygulandığı dikkate alındığında müdahalenin gerekli olmadığının söylenemeyeceği vurgulanmıştır. Ardından orantılılık yönünden öncelikle başvuruculara idari para cezası kararına karşı iddia ve savunmalarını etkin bir biçimde ortaya koyabilme imkânının tanınıp tanınmadığı irdelenerek idari para cezalarına ilişkin işlemlerin iptali talebiyle açılan davalarda başvurucuların bilgi ve kanıtlar ile iddia, itiraz ve savunmalarını yargı mercilerine sunma fırsatı elde ettiği ortaya konmuştur. Ayrıca idari para cezası verilmesine yol açan fiillerin başvurucuların kusurundan kaynaklandığı ve olaylarda kamu makamlarının özensiz bir tutum veya davranışının söz konusu olmadığı açıklanmıştır. Neticede bu çerçevede müdahalelerin içerdiği kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında ve özellikle başvurucuların kendi kusuruyla kanuna aykırılığa yol açtığı gözetildiğinde başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği değerlendirilmiştir.
14. Bu ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde başvurucu tarafından idari para cezalarına ilişkin işlemlerin iptali talebiyle yapılan itirazda başvurucunun iddiasına dayanak yaptığı itiraz ve savunmalarını içerir belge ve bilgileri yargı mercilerine sunma fırsatı elde ettiği, derece mahkemelerince yukarıda özetlenen gerekçeli kararlarda esaslı şikâyetlerinin değerlendirildiği ve bu değerlendirmelerin açık bariz takdir hatası içermediği anlaşılmıştır. 4857 sayılı Kanun'un işverenlere toplu olarak işten çıkaracakları işçileri Türkiye İş Kurumuna bildirmek dışında bir yükümlülük de yüklemediği dikkate alındığında müdahalenin içerdiği kamu yararı amacı ile karşılaştırıldığında ve özellikle başvurucunun kendi kusuruyla kanuna aykırılığa yol açtığı gözetildiğinde başvurucuya şahsi olarak aşırı bir külfet yüklemediği sonucuna ulaşılmıştır.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.