TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
DİLEK EMRE VE SEMRA ÇAL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/505)
Karar Tarihi: 8/2/2023
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Muammer TOPAL
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Mahmut ALTIN
Başvurucular
1. Dilek EMRE
2. Semra ÇAL
Başvurucular Vekili
Av. Cem ÖZTÜRK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kamulaştırma bedelinin arttırılması davasında aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucuların hisse sahibi oldukları başvuru konusu taşınmazın 77 m²lik kısmı kamulaştırılmış ve 18/2/1986 tarihinde kamulaştırma bedeli154.000 eski TL (0,154 TL) olarak belirlenmiştir. Başvurucular 19/1/2012 tarihinde açılan kamulaştırma bedelinin artırılması davasının 22/12/2015 tarihinde davalı Osmangazi Elektirik Dağıtım Anonim Şirketi (OEDAŞ) yönünden pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ) yönünden ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kısmen kabul kararında her bir başvurucu yönünden ayrı ayrı 500 TL olmak üzere toplam 1.000 TL tazminata ve başvurucular lehine 1.000 TL, aleyhlerine de 1.500 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Bununla birlikte başvuru konusu taşınmazın kamulaştırma işlemlerinin TEK tarafından yapıldığı, TEK yerine geçen sorumlu idarenin davalı TEDAŞ olduğu gerekçesiyle OEDAŞ yönündün pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle verilen ret kararı neticesinde de başvurucular aleyhine ayrıca 1.800 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Söz konusu karar, 14/11/2019 tarihinde Yargıtayca onanmıştır.
3. Başvurucular nihai hükmü 26/12/2019 tarihinde öğrendikten sonra 6/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
4. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
5. Başvurucular, taşınmazın gerçek değerine hükmedilmediğini, kamulaştırma bedelinin düşük tespit edilmesi durumunda vekâlet ücretinin de aynı oranda düşük belirlenmesi gerektiğini, OEDAŞ aleyhine dava açmakta haklı olmasına rağmen sonradan çıkan yasa değişikliği nedeniyle aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedildiğini iddia etmiştir.
6. Başvurucular, gerçek kamulaştırma bedeline hükmedilmemesinden yakınmış iseler de bu şikâyetlerini temyiz dilekçesinde dile getirmedikleri gibi başvuru formunda da yeterince izah etmedikleri anlaşılmıştır. Buna göre başvuru aleyhe vekâlet ücretine ilişkin şikâyet yönünden mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
7. Kamulaştırılan taşınmaz, başvurucuların mülkiyetinde bulunduğundan mülkün varlığı noktasında tartışma bulunmamaktadır. Ayrıca başvurucuların taşınmazının kamulaştırılmasının mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin çok sayıda kararında da belirtildiği üzere taşınmazın kamulaştırılması mülkten yoksun bırakma niteliği taşımaktadır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 32; AYM, E.1988/34, K.1989/26, 21/6/1989; E.2011/58, K.2012/70, 17/5/2012).
8. Somut olayda müdahalenin kanuni dayanağının ve meşru amacının bulunmadığı hususunda başvurucuların bir şikâyeti yoktur. Ayrıca başvurunun bu yönleriyle resen incelenmesini gerektiren bir neden de tespit edilememiştir. Dolayısıyla ölçülülük unsuruyla sınırlı bir denetim yapılacaktır.
9. Anayasa Mahkemesi olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Sadettin Ekiz (B. No: 2016/9364, 9/5/2019) ve Kübra Yıldız ve diğerleri ([GK], B. No: 2018/32734, 28/7/2022) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede Sadettin Ekiz kararında kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında, Kübra Yıldız ve diğerleri kararında ise kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasında başvurucular aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi neticesinde kamulaştırma bedelinde önemli ölçüde azalma meydana gelmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
10. Somut başvuruda Sadettin Ekiz ve Kübra Yıldız ve diğerleri kararlarından farklı olarak kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili veya kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davaları söz konusu olmayıp kamulaştırma bedelinin arttırılması davası açılmıştır. Kamulaştırma bedelinin arttırılması davası, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasından sonra hükmedilen kamulaştırma bedelinin daha fazla olması gerektiği iddiasıyla açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasının devamı niteliğindedir. Dolayısıyla kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında uygulanan ilkelerin mahiyeti itibarıyla kamulaştırma bedelinin artırılması davasında da dikkate alınması gerekir. Somut olayda başvurucular lehine 1.000 TL kamulaştırma bedeline hükmedilmişken aleyhlerine 1.500 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Öte yandan kamulaştırma işlemlerini yapan TEK yerine geçen sorumlu idarenin davalı TEDAŞ olduğu gerekçesiyle OEDAŞ yönündün pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle verilen ret kararı neticesinde de başvurucular aleyhine ayrıca 1.800 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Oysa elektrik dağıtım ve üretim işi daha önceden TEK tarafından yerine getirilmekte iken kurum önce üretim ve dağıtım olmak üzere iki ayrı şirkete bölünmüştür. Ardından dağıtım işi özelleştirme kapsamında farklı bölgelerde değişik şirketler vasıtası ile yerine getirilmeye başlanmıştır. Somut olayda kamulaştırma TEK tarafından yapılmakla birlikte başvurucunun kamulaştırmayı yapan idarenin geçirdiği evreleri takip ederek doğru olarak tespit etmekle yükümlü kılınması hakkaniyete uygun değildir.
11. Sonuç olarak başvurucular lehine 1.000 TL kamulaştırma bedeline hükmedilmişken aleyhine 3.300 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir. Buna göre anılan kararlarda açıklanan ilkeler ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
12. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
13. Başvurucular, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2015/874, K.2015/2175) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.346,90 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 8/2/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.