TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BİTEK ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ BASIN YAYIN İNŞAAT TEKSTİL TAAHHÜT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2020/6479)
Karar Tarihi: 28/2/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
C. Ece YALIM
Başvurucu
Bitek Özel Eğitim Hizmetleri Basın Yayın İnşaat Tekstil
Taahhüt İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
Vekili
Av. Sabahattin KORKMAZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, olağanüstü hâl döneminde kapatılan eğitim kurumunun zararının tazmini için açılan davanın reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 3/2/2020 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Bölüm Başkanı, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne süresinde karşı beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu Şirket, Diyarbakır'da bulunan Dicle Fırat Kolejini (Kolej) işletmektedir.
7. Türkiye 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve Bakanlar Kurulu, ülke genelinde 21/7/2016 tarihinden itibaren doksan gün olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde bir daha uzatılmayarak son bulmuştur. Darbe teşebbüsüne ilişkin süreç; OHAL ilanı, OHAL döneminin gerektirdiği tedbirlere ilişkin detaylı açıklamalar Anayasa Mahkemesinin Aydın Yavuz ve diğerleri ([GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-20, 47-66) kararında yer almaktadır.
8. OHAL tedbirleri kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle terör örgütleriyle bağlantılı görülen eğitim kurumları, öğrenci yurtları ve dershanelerin faaliyetlerine son verilmiş; kapatılan eğitim kurumları, öğrenci yurtları ve dershanelere ait olan taşınırlar ve taşınmazlarla her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiştir. Bu çerçevede 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin (667 sayılı KHK) 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendiyle başvurucu Şirket tarafından işletilen Kolej 23/7/2016 tarihinde kapatılmış, Kolejin mal varlığı Hazineye devredilmiştir.
9. 1/9/2016 tarihli 673 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (673 sayılı KHK) 1. maddesinde bazı özel öğretim kurum ve kuruluşları 667 sayılı KHK'nın eki (II) sayılı listeden çıkarılmış, bu özel öğretim kurum ve kuruluşları bakımından 667 sayılı KHK'nın tüm hüküm ve sonuçlarıyla 23/7/2016 tarihinden geçerli olmak üzere ortadan kalkmış sayılacağı düzenlenmiştir. Buna göre başvurucunun sahibi olduğu Kolej 673 sayılı KHK ile yeniden açılmıştır.
10. Başvurucu Şirket, maddi ve manevi tazminat talebiyle Millî Eğitim Bakanlığına karşı Ankara 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde isim benzerliği nedeniyle Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile ilişkili başka bir okul ile karıştırılması neticesinde Kolejin 23/7/2016 tarihinde 667 sayılı KHK ile kapatılmasına ve mal varlığının Hazineye irat kaydedilmesine karar verildiğini, yaptığı itirazlar sonucu yanlışlığın fark edilerek 673 sayılı KHK ile kapatılan okullar listesinden 1/9/2016 tarihinde çıkarıldığını, bu süreçte ciddi bir itibar kaybı yaşadığını, çalışanlarına maaşlarını ödeyemeyecek hâle geldiğini, banka ve ticari işletmeler nezdinde kredisinin sıfıra indiğini, büyük oranda öğrenci kaybı yaşadığını belirterek 10.000 TL maddi, 100.000 TL manevi olmak üzere toplam 110.000 TL tazminatın tarafına ödenmesini talep etmiştir.
11. İdare Mahkemesi 15/12/2016 tarihinde davanın incelenmeksizin reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucu Şirket tarafından OHAL kapsamında yürürlüğe konulan KHK hükmü uyarınca sahibi olduğu özel öğretim kurumunun kapatılması ve devamında yine bir KHK hükmüyle kapsamdan çıkarılması sonrası maddi ve manevi tazminat talebiyle davanın açıldığı ancak söz konusu KHK'ların bir yasama faaliyeti olduğu, KHK'lar ile bahsi geçen eğitim kurumunun kapatılması konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem kurma imkânı tanınmadığı, dolayısıyla idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir idari işlemin varlığından söz edilemeyeceği, buna bağlı olarak tazminat talepli davanın esasının incelenemeyeceği belirtilmiştir.
12. Başvurucu Şirket 17/4/2017 tarihinde anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu; istinaf dilekçesinde davanın bir iptal davası olmadığını, tam yargı davası olduğunu, idareyle yapılan görüşme ve itirazlar sonucunda olayın yanlışlıkla olduğunun kabul edildiğini, nitekim Kolejin yeniden açıldığını ancak itibarının zedelenerek kayıtlarının ve kayıt ücretlerinin yarı yarıya azaldığını, sorunun idarenin haksız ve hukuka aykırı işleminden kaynaklandığını ileri sürmüştür.
13. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 7/6/2017 tarihinde istinaf başvurusunun kabulüne, başvuruya konu kararın kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine iadesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, kapatma işlemi sonucu uğrandığı iddia edilen zararın tazmini talebinin esastan incelenmesi gerekirken incelenmeden reddedilmesi yönünde verilen kararın isabetli olmadığı değerlendirilmiştir.
14. İdare Mahkemesi 6/11/2018 tarihinde dava dosyasını esastan incelemesi sonucunda davanın reddine karar vermiştir. İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde 31/10/2016 tarihli 677 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında KHK'nın (677 sayılı KHK) 6. maddesinde OHAL kapsamında yürürlüğe konulan KHK'lar çerçevesinde, terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı nedeniyle kapatılan kurum ve kuruluşların kapatma dolayısıyla hiçbir surette tazminat talebinde bulunamayacağından davanın reddine karar verildiği belirtilmiştir.
15. Başvurucu 7/1/2019 tarihinde anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu; istinaf dilekçesinde 677 sayılı KHK'nın ilgili hükmünün önce kapatılıp sonradan yanlışlık yapıldığı tespit edilerek açılan kurumlar için değil kapatılıp tekrar açılmayan kurumlar için geçerli olduğunu, idarenin kapatma kararından döndüğünü ancak zararının ve mağduriyetinin giderilmediğini iddia etmiştir.
16. Bölge İdare Mahkemesi 18/11/2019 tarihinde istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar vermiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararın gerekçesinde söz konusu KHK'ların bir yasama faaliyeti olduğunu, başvurucu Şirketin sahip olduğu eğitim kurumunun kapatılması ve açılması süreçlerinde bir idari işlemin veya eylemin varlığından söz edilemeyeceğinden davanın esasının incelenmesinin hukuken mümkün olmadığını, davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına geçilerek davanın reddedilmesi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararının sonucu itibarıyla yerinde olduğunu değerlendirmiştir.
17. Nihai karar 5/1/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu3/2/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. İlgili Mevzuat
18. 667 sayılı KHK'nın 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen;
...
b) Ekli (II) sayılı listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları,
kapatılmıştır.
(2) ... kapatılan diğer kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir ...
(3) Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı belirlenen ve ekli listelerde yer almayan özel ve vakıf sağlık kurum ve kuruluşları, özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları, vakıflar, dernekler, vakıf yükseköğretim kurumları, sendikalar, federasyonlar ve konfederasyonlar, ilgili bakanlıklarda bakan tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi üzerine bakan onayı ile kapatılır. Bu fıkra kapsamında kapatılan kurum ve kuruluşlar hakkında da ikinci fıkra hükümleri uygulanır..."
19. 673 sayılı KHK'nın "Kapsamdan çıkarılan özel öğretim kurum ve kuruluşları" kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
" ...Ekli (1) sayılı listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurdu, 22/7/2016 tarihli ve 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (II) sayılı listeden çıkarılmıştır. 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile aynı maddenin ikinci fıkrası hükümleri, bu özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurdu bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte 23/7/2016 tarihinden geçerli olmak üzere ortadan kalkmış sayılır. Buna ilişkin işlemler ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirilir."
20. 677 sayılı KHK'nın "Tazminat taleplerine ilişkin kısıtlama" kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:
"20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler çerçevesinde, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı nedeniyle kapatılan kurum ve kuruluşlar tarafından, kapatma dolayısıyla hiçbir surette tazminat talebinde bulunulamaz."
21. 677 sayılı KHK'nın 6. maddesi 6/2/2018 tarihli ve 7083 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/3/2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesi sonucu aynen kanunlaşmıştır.
B. Anayasa Mahkemesi Kararı
22. Anayasa Mahkemesi 7083 sayılı Kanun'un 6. maddesinin iptali talebini incelemiş; 13/10/2022 tarihli ve E.2018/78, K.2022/114 sayılı kararı ile anılan maddenin iptaline karar vermiştir. İptal kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...
225. Buna göre dava konusu kuralla birlikte OHAL KHK’larında yer verilen tedbirlere karşı öngörülen idari ve yargısal başvuru yolları birlikte değerlendirildiğinde, kapatılan kurum ve kuruluşların kapatma dolayısıyla uğramış oldukları zararların tazmini amacıyla herhangi bir idari ve yargısal yola başvurması ve tazminat talebinin idari ve yargı mercileri tarafından etkili bir şekilde denetimi mümkün değildir.
226. Bu durumda dava konusu kural, ilgililerin mahkemeye erişim hakkı ile etkili başvuru hakkını kullanılamaz hâle getirmekte olup bu yolla hak arama hürriyetinin özüne dokunmaktadır.
227. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa’nın 13., 36., 40. ve 125. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Anayasa Mahkemesinin 28/2/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu; 673 sayılı KHK ile 667 sayılı KHK'nın bütün sonuçlarının ortadan kaldırılacağı belirtildiği hâlde uygulamada olumsuz sonuçların devam ettiğini, ticari kazancının düştüğünü, idarenin hatası nedeniyle kamuda vebalı gibi muamele gördüğünü, yapılan keyfîliğin tazmin edilmediğini belirterek mülkiyet hakkının, masumiyet karinesinin, ayrımcılık yasağının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık görüşünde, başvurucu Şirkete bağlı Kolej hakkında verilen kararların OHAL döneminde çıkarılan düzenlemelerle alınması nedeniyle yapılacak incelemede Anayasa'nın 15. maddesinin de dikkate alınmasının yararlı olacağı bildirilmiştir.
26. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru dilekçesindeki iddialarını yinelemiştir.
B. Değerlendirme
27. Anayasa’nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
“Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”
28. Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiasının yanında adil yargılanma hakkının ve eğitim hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucunun iktisadi bütünlük teşkil eden eğitim kurumunun kapatılmasına yönelik iddiaları özü itibarıyla mülkiyet hakkını ilgilendirmektedir.
29. Başvuruya konu olayda başvurucunun ekonomik değer teşkil eden eğitim kurumunun terör örgütüyle iltisakı ve irtibatı nedeniyle kapatılmasının haklı bir nedeni olmadığı, idare tarafından benzer mahiyetteki düzenleyici işlemle kabul edilerek eğitim kurumunun açılmasına karar verildiği görülmüştür. Derece mahkemesi; başvurucunun tazminat talebini, terör örgütleriyle iltisakı ve irtibatı nedeniyle kapatılan eğitim kurumlarının kapatma dolayısıyla hiçbir surette tazminat talebinde bulunulamayacaklarına dair OHAL KHK hükmünü esas alarak reddetmiştir. Bu durumda başvurucunun tazminat talebinin esası incelenmediğinden şikâyetinin Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
30. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Mülkün Varlığı
31. Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, § 20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinden kuşku bulunmayan menkul ve gayrimenkul mallarla bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60). Somut başvuru yönünden başvurucu Şirketin işletmekte olduğu eğitim kurumunun ekonomik bir değer teşkil ettiği dikkate alındığında mülkün varlığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
b. Genel ilkeler
32. Etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlamaya) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44).
33. Mahkemenin önündeki uyuşmazlığın esasını incelememesi sadece adil yargılanma hakkını zedelemekle kalmaz, aynı zamanda davanın konusunu oluşturan medeni hakkın bağlantılı bulunduğu diğer (maddi) hak ve özgürlükler yönünden etkili başvuru hakkının ihlal edilmesine de yol açabilir. Yargısal başvuru yolları, çoğunlukla bir hak veya özgürlükle bağlantılı uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulması amacıyla ihdas edilmiştir. Kişiler dava açmak suretiyle mahkemelerden hak ve özgürlükleriyle ilgili olarak yargısal koruma talep etmektedir. Bireylerin yargısal koruma taleplerine cevap vermek, bu bağlamda dava konusu uyuşmazlığın esasını inceleyerek iddia ve savunmaları değerlendirdikten sonra davayı karara bağlamak yargı mercilerinin anayasal yükümlülüğüdür (Emin Arda Büyük [GK], B. No: 2017/28079, 2/7/2020, § 52).
34. Anayasa'nın 35. maddesinde "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir." hükmüne yer verilerek mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır. Anayasa'nın 5. maddesi ise insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamayı devletin temel amaç ve görevleri arasında saymıştır. Mülkiyet hakkının etkili bir şekilde korunabilmesi yalnızca devletin bu haklara müdahaleden kaçınmasıyla sağlanamaz. Anayasa’nın 5. maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde 35. maddesi uyarınca devletin pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Bu pozitif yükümlülükler kimi durumlarda özel kişiler arasındaki uyuşmazlıklar da dâhil olmak üzere söz konusu temel hakların korunması için belirli tedbirlerin alınmasını gerektirmektedir (AYM, E.2019/11, K.2019/86, 14/11/2019, § 13; E.2019/40, K.2020/40, 17/7/2020, § 37; Türkiye Emekliler Derneği, B. No: 2012/1035, 17/7/2014, §§ 34-38; Eyyüp Boynukara, B. No: 2013/7842, 17/2/2016, §§ 39-41; Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, B. No: 2014/8649, 15/2/2017, § 43).
35. Devletin pozitif yükümlülükleri nedeniyle mülkiyet hakkı bakımından koruyucu ve düzeltici bazı önlemler alması gerekmektedir. Koruyucu önlemler mülkiyete müdahale edilmesini önleyici; düzeltici önlemler ise müdahalenin etkilerini giderici, diğer bir ifadeyle telafi edici yasal, idari ve fiilî tedbirleri kapsamıştır. Mülkiyet hakkına müdahalenin malik üzerinde doğurduğu olumsuz sonuçların mümkünse eski hâle döndürülmesi, mümkün değilse malikin zarar ve kayıplarının telafi edilmesini sağlayan idari veya yargısal birtakım hukuki mekanizmaların oluşturulması devletin pozitif yükümlülüklerinin bir gereğidir (Osmanoğlu İnşaat Eğitim Gıda Temizlik Hizmetleri Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Limited Şirketi, §§ 46, 48).
c. İlkelerin Olaya Uygulanması
36. Başvurucu Şirket; işlettiği Kolejin 667 sayılı KHK'nın 2. maddesi hükümlerine göre kapatıldığını, daha sonra yapılan yanlışlığın fark edilmesiyle Kolejin 673 sayılı KHK'nın 1. maddesine göre açıldığını, ancak bu süreçte itibarının zedelenip kayıt yaptırma oranının yarı yarıya düşmesi nedeniyle maddi ve manevi kayba uğradığını ileri sürerek iddia ettiği bu zararın tazmini için açtığı davanın reddedilmesinden yakınmaktadır.
37. Mahkeme 677 sayılı KHK'nın 6. maddesine dayanarak başvurucunun maddi ve manevi zararlarının tazmini talebinin reddine karar vermiştir. 677 sayılı KHK'nın 6. maddesinde OHAL KHK'ları ile terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı nedeniyle kapatılan kurum ve kuruluşların kapatma dolayısıyla hiçbir surette tazminat talebinde bulunulamayacağı düzenlenmiştir.
38. İdare Mahkemesinin esas aldığı söz konusu hükümde, OHAL KHK'larında terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı nedeniyle kapatılan kurum ve kuruluşlardan söz edilmekte olup kapatılma nedeniyle tazminat talebinde bulunamayacaklar; terör örgütlerine veya millî güvenliğe karşı faaliyette bulunan diğer grup ve oluşumlara aidiyeti, onlarla irtibatı veya iltisakı olanlar olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla OHAL KHK'larının başvurucu Şirket hakkında uygulanabilmesi için başvurucu Şirketin işlettiği Kolejin söz konusu KHK'da söz edilen aidiyet, irtibat ve iltisak şartlarından biri nedeniyle kapatılmış olması gerekmektedir. Başvurucu şirketin işlettiği özel öğretim kuruluşu hakkında kapatma kararı geri alınmış, bu kuruluşun OHAL kapsamında kapatılacak kurumlardan olmadığı idare tarafından tespit edilmiştir.
39. Başvurucuya ait Kolejin kapatılması işleminin hukuka aykırı olduğu 673 sayılı KHK'yla saptanmıştır. Dolayısıyla kapatma işleminin hukuka aykırı olduğunu tespit etmekle idare, mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanaktan yoksun olduğunu kabul etmiştir. Bu aşamadan sonra Anayasa Mahkemesince yapılacak inceleme bu ihlalin sonuçlarının giderilip giderilmediğine yönelik olacaktır.
40. 667 sayılı KHK'ya göre gerçekleşen kapatma işleminin 673 sayılı KHK uyarınca tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte 23/7/2016 tarihinden geçerli olmak üzere ortadan kalkmış sayılmasıyla mağduriyeti kısmen giderilmişse de başvurucunun ileri sürdüğü iddialara dayalı bir mağduriyetinin mevcudiyeti ve varsa bu mağduriyetin parasal karşılığı tam olarak tespit edilmediğinden mağduriyetin giderildiğinden söz etmek mümkün değildir. Mağduriyetin gerçek manada ortadan kalkabilmesi için başvurucunun mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle oluşan maddi ve manevi zararlarının da karşılanması gerekmektedir.
41. Hukuk devletinde idare, hukuka aykırı olarak tesis ettiği işlemlerin neden olduğu ihlalleri giderme yükümlülüğü altındadır. İdare; eski hâle getirme (restitutio in integrum) ilkesi gereğince kişiyi, hukuka aykırı işlem tesis edilmemiş olsaydı kişi hangi durumda olacaksa ona mümkün olduğunca en yakın konuma getirmekle yükümlüdür. Bu açıdan, idarenin başvurucu Şirket tarafından işletilen eğitim kurumunu yeniden açmakla ihlali giderme hususundaki yükümlülüklerini bütünüyle ifa ettiği söylenemeyecektir. İhlalin tam olarak giderildiğinden söz edilebilmesi için hukuka aykırı işlem tesis edilmemiş olsaydı başvurucunun elde edeceği mali hakların da başvurucuya ödenmesi gerektir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Demet Demirel ve diğerleri [GK], B. No: 2019/12998, 1/12/2022, § 45; Narin Nihal Parlak, B. No: 2019/16487, 3/3/2022, § 39).
42. Somut olayda başvurucu Şirket, idarenin hatalı işlemi nedeniyle zarara uğradığını iddia edip zararlarının tazminini mahkemeden talep etmiş, İdare Mahkemesi, başvurucu şirkete ait eğitim kurumuna ilişkin kapatma kararının daha sonradan idare tarafından geri alındığını değerlendirmediği gibi 673 sayılı KHK'nın "Kapsamdan çıkarılan özel öğretim kurum ve kuruluşları" kenar başlıklı 1. maddesinde geri alma işlemi ile kapatmanın tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte 23/7/2016 tarihinden geçerli olmak üzere ortadan kalkmış sayılacağına ilişkin hükmü de dikkate almamıştır. Hâl böyle iken İdare Mahkemesi, kapatma kararının hatalı olduğu geri alma işlemi ile idare tarafından kabul edildiği hâlde başvurucu Şirketin kapatmadan kaynaklandığını iddia ettiği zararlarının tazmini için açtığı tam yargı davasını kapatılan eğitim kurumlarına ilişkin tazminat taleplerini sınırlayan KHK hükmü kapsamında değerlendirmiş ve davayı reddetmiştir. Mahkemenin benimsediği bu yorum nedeniyle başvurucunun sonradan geri alınmış olsa bile kapatma şeklindeki müdahaleden kaynaklanan zararının varlığı ve miktarına ilişkin iddialarının esasını tartışmak imkânı ortadan kalkmıştır.
43. Öte yandan Mahkemenin davanın reddine dayanak yaptığı KHK hükmü aynen kanunlaşmış ve 7083 sayılı Kanun'un 6. maddesi olarak Anayasa Mahkemesi tarafından etkili başvuru hakkını kullanılamaz hâle getirdiği ve hak arama hürriyetinin özüne dokunduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir.
44. Bu itibarla kapatma işleminin geri alınması suretiyle tespit edilen ihlalin sonuçlarını ortadan kaldırma kapasitesine sahip olan tam yargı davasının katı ve şekilci bir yorumla reddedilmesi nedeniyle ihlalin sonuçlarının tam olarak giderilmesi mümkün olmamıştır.
45. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
46. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi, yeniden yargılama yapılması ve 2.500.000 TL maddi ve manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
47. Anayasa Mahkemesi, yapılan inceleme sonucunda tam yargı davasının reddedilmesi nedeniyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
48. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 2. İdare Mahkemesine (E.2017/3089, K.2018/2096) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/2/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.