TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NURTANE KAPLAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/13520)
Karar Tarihi: 3/4/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Mehmet ALTUNDİŞ
Başvurucular
1. Nurtane KAPLAN
2. Ekrem BOZYEL
3. Hasan ASLANTÜRK
4. İhsan YILMAZ
5. Nihat ALTUNIŞIK
6. Bayram SERCAN
7. Aypa 55 Aktif Yat. Paz. Özel. Eğt. Sağ. Limited Şirketi
8. Güngör Nakliyat İnşaat Ticaret Ve Sanayi Limited Şirketi
9. Şampiyon Oto İnşaat Turizm Nakliye Kümes Hayvancılığı Ticaret Sanayi Pazarlama Limited Şirketi
10. Hüsnü ALAN
Başvurucular Vekili
Av. Davut Emre DİLEK
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yolcu taşımacılığına ilişkin sözleşmenin feshi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucular, Samsun Büyükşehir Belediyesi (Belediye) ile imzaladıkları sözleşme uyarınca aldıkları toplu taşımacılık hizmetlerindeki hat kullanım hakkına istinaden il merkezinde özel halk otobüsü işletmektedirler.
3. Aynı yerde faaliyet gösteren bir taşıma kooperatifi, 2/8/2012 tarihinde Belediyeye yaptığı başvuruyla, özel halk otobüslerinin ihale süresi bitmiş olmasına rağmen mevzuata aykırı şekilde taşımacılık yaptıklarını belirterek 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında ihale yolu ile kiralanan özel halk otobüslerinden süresi sona erenlerin faaliyetlerinin sona erdirilmesini talep etmiş, talebinin cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine oluşan zımni ret işleminin iptali istemiyle dava açmıştır. Samsun 1. İdare Mahkemesinin 18/8/2014 tarihli kararıyla dava konusu işlem kısmen iptal edilmiştir. Kararda, 2886 sayılı Kanun'un 64. maddesi uyarınca, davalı idare ile yüklenici arasında imzalanan sözleşme tarihinden itibaren on yıllık çalışma süresinin başvuru tarihi itibari ile sona erdiği açıklanmıştır. Bunun üzerine Belediye Encümeni (Encümen) 4/2/2016 tarihinde anılan sözleşmeyi feshetmiştir.
4. Başvurucular tarafından,Encümenin 4/2/2016 tarihli kararı ile on yılını dolduran özel halk otobüslerinin sözleşmesinin tek taraflı feshedildiğinden bahisle oluştuğu belirtilen zarar karşılığı 100.000 TL manevi, 30.000 TL maddi tazminatın, sözleşmenin feshedildiği 4/2/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi için dava açılmıştır. Samsun 2. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 8/6/2017 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda idarece hazırlanan şartnamenin ve imzalanan sözleşmenin dönüşümlü hat kullanım haklarının süresiz bir şekilde kiraya verilmesi sonucunu doğuracak nitelikte olmadığı, işin süresiz olduğuna yönelik haklı beklenti yaratılmadığı ayrıca davacı tarafından sözleşmenin süresiz olduğuna güvenilerek hattın yüksek bir değerden satın alındığının somut verilerle ortaya konulamadığı gibi on yıllık çalışma süresini dolduran özel halk otobüslerinin sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin hukuka uygun olduğunu belirtmiştir. Davanın reddine yönelik mahkeme kararı istinaf ve temyiz aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.
5. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.
6. Başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Yapılan inceleme neticesinde 2021/13564, 2021/13574, 2021/13543, 2021/13535, 2021/13507, 2021/13494, 2021/13600, 2021/13592, 2021/13586 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyalarının hukuki irtibat nedeniyle 2021/13520 numaralı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucular, belediye ile aralarında imzalanan sözleşmenin hukuki nitelemesinin doğru yapılamadığını, sözleşmelerin konusunun bir kamu hizmetinin özel hukuk kişilerince yürütülmesini öngören kamu hizmeti imtiyaz sözleşmesi olduğunu ve bu sözleşmelerin kırk, elli yıl gibi uzun vadelerle yapıldığını, hak sahibi oldukları hattın kullanımından ve dolayısıyla ekonomik değerinden yoksun bırakıldıklarını, mülkiyet haklarına yapılan bu müdahalenin yasal dayanağı bulunmadığı gibi aynı zamanda ölçüsüz olduğunu ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde yargı mercilerinin dava konusu maddi olay ve olgular ile iddiaları ve delilleri değerlendirdikleri, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanmasını, uyuşmazlıkla ilgili vardıkları sonucu ve kullandıkları takdir yetkisinin sebeplerini gerekçelendirdiklerini, mevcut başvurularla aynı mahiyetteki bireysel başvuruda, AİHM tarafındanmülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verildiğini belirtmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
9. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.
10. İdare tarafından sözleşme akdedilmek suretiyle verilen özel halk otobüsü hat kullanım hakkının ilgililer yönünden ekonomik bir değer ifade ettiği ve dolayısıyla mülkiyet hakkı kapsamında olduğu açıktır. Dolayısıyla başvurucuların Anayasa'nın 35. maddesi kapsamında ekonomik bir değer teşkil eden mülkünün var olduğu anlaşılmaktadır.
11. Başvurucuların toplu taşımacılık hizmetindeki hat kullanım haklarının sözleşmenin feshi yoluyla iptal edilmesinin -ücret karşılığı yolcu taşımacılığı yapma imkânını ortadan kaldırdığı dikkate alındığında- başvurucuların ekonomik faaliyeti üzerinde olumsuz etkileri olacağı ve mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği açıktır. Yolcu taşımacılığında belli bir standart oluşturabilmek ve bu sektörde faaliyette bulunmak isteyen kişiler için bir rekabet ortamı yaratmak amacıyla mevcut taşımacılık hattı tahsisinin iptaliyle sektörde yer almak isteyenler için ihaleye çıkmak şeklindeki müdahalenin -özellikle amacı dikkate alındığında- başvurunun mülkten barışçıl yararlanma hakkına ilişkin üçüncü genel kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
12. Somut olayda, başvurucuların hat kullanım hakları 2886 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak iptal edildiğinden müdahalenin kanuni dayanağının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Yolcu taşıma faaliyeti sırasında yolcular, yayalar ve diğer araçları meydana gelebilecek tehlikelerden korumak, trafiğin güven içinde akışını sağlamak ve beldede yaşayanların ulaşım ihtiyacını düzenli ve devamlı şekilde karşılamak amacıyla kural koymak ve mevcut kuralları günün gerekliliklerine ve değişen durumlara göre yeniden belirlemek belediyelerin görevi ve sorumluluğundadır. Öte yandan belediyelerin görev ve yetkileri kapsamındaki ve kanun ile üstlenmiş oldukları bu görevleri yerine getirebilmek için ihtiyaç duydukları parayı elde etme amaçlı olarak bedel karşılığı kişilere devretmesi de mümkündür. Belediyelerin bu yönde almış olduğu tedbirler esas itibarıyla belde halkına daha yaşanabilir bir ortam sağlamaya yönelik olup tedbirlerin meşru bir amacının olduğu tartışmasızdır.
13. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının mutlak bir hak olmadığı ve kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 13. maddesi temel hak ve hürriyetleri sınırlandırmada genel ilkeleri tespit etmiştir. Bu maddede ifade edilen ölçülülük ilkesi, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin başvurularda öncelikli olarak dikkate alınması gereken bir güvencedir. Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük kriterleri iki ayrı ölçüt olarak düzenlenmiş olmakla birlikte bu iki ölçüt arasında ayrılmaz bir ilişki vardır. Nitekim Anayasa Mahkemesi önceki kararlarında gereklilik ve ölçülülük arasındaki bu ilişkiye dikkat çekmiş, amaç ile araç arasında makul bir ilişki ve dengenin bulunması gerektiğine karar vermiştir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, K.T. 18/10/2007). Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile araç arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir. Bu sebeple mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde, hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir.
14. Anayasa Mahkemesi, Cafer Sezgin ve diğerleri kararında, (Cafer Sezgin ve diğerleri, B. No: 2018/20720, 7/4/2021, § 51) yolcu taşımacılığına ilişkin imtiyazın iptalini ele almıştır. Anayasa Mahkemesi anılan kararda kamu makamlarının 1987 yılından beri hat taşımacılığı yapan başvurucuların imtiyazlarının iptaliyle ilgili takdir yetkisini önceden belirlenmiş ve öngörülebilir bir şart veya ölçüt dikkate almadan kullanmasının başvuruculara öngörülemez bir şekilde şahsi olarak aşırı ve orantısız bir külfet yüklediğine karar vermiştir.
15. Somut olayda Mahkeme, başvurucular ile idare arasında akdedilen sözleşme ve ihale şartnamesine göre sözleşmenin açıkça hat kullanma haklarının kiraya verilmesine yönelik olduğu, şartnamenin 4. maddesinde ruhsatların her yıl yenileneceğine dair hükmün ihaleye giren başvurucular tarafından bilindiği ve kabul edildiği, 2886 sayılı Kanun'un 64. maddesinde kiraya verilecek taşınır ve taşınmaz malların kira süresinin on yıldan çok olamayacağının açık olduğunu belirtmiştir. Mahkeme kararında belirtildiği üzere başvurucuların ve onların külli ve cüzi haleflerinin on yıllık sürenin ötesinde ruhsat yenileme hakkının bulunmadığı ve on yıllık sürenin sonunda sözleşmenin sona erme riskinin olduğu açıktır. Bu hususbaşvurucular ve onların külli ve cüzi halefleri tarafından öngörülebilir bir durumdur. Bu sebeple somut başvuruda Cafer Sezgin ve diğerleri kararından farklı bir sonuca ulaşılmıştır.
16. Bu sebeple başvurucuların on yıl veya daha fazla süredir hat kullanım hakkından faydalandıkları ve bu hakka istinaden özel halk otobüsü işletmeciliği faaliyetini yürüttükleri dikkate alındığında, on yılık çalışma süresini doldurdukları gerekçesiyle sözleşmelerinin feshedilmesinin kendilerine aşırı ve olağanın ötesinde bir külfet yüklemediği ve ölçülü olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
17. Nitekim başvuru konusu aynı olayla ilgili olarak AİHM, açıkça işletme hakkının kiralanması niteliğinde olan bir sözleşmenin süresi bittiği için idarece feshedilmesine karşılık kanunda taşınır veya taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin on yılı aşamayacağı açık ve erişebilir olan unsurlar dikkate alınarak, başvurucunun on yıllık sürenin ötesinde ruhsat yenileme hakkının bulunmadığını ve Belediyenin niyeti ne olursa olsun, sözleşmenin on yıllık sürenin sonunda sona erme riskinin açık olduğunun inkâr edilemeyeceğini belirterek, bu süreyi aşan bir ruhsatın yenilenmemesinin ve tazminat ödenmemesinin, söz konusu diğer menfaatler arasında kurulması gereken adil dengeyi bozmadığına karar vermiştir (Temizişler Madeni Yağ Sanayi Ticaret Limited Şirketi/Türkiye, 18/11/2021, 44159/18, § 17).
18. Açıklanan nedenlerle, başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına 3/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.