logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Halkların Demokratik Partisi [2. B.], B. No: 2021/13698, 14/12/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ

(Başvuru Numarası: 2021/13698)

 

Karar Tarihi: 14/12/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucu

:

Halkların Demokratik Partisi

Vekili

:

Av. Kenan MAÇOĞLU

 

 

Av. Günizi SATAR

 

 

Av. Maviş AYDIN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari bir kararla toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellenmesinin başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 1/4/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Aralarında Halkların Demokratik Partisine (HDP) mensup milletvekillerinin de olduğu kişilerin milletvekilliği 4/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda düşürülmüştür. Başvurucu HDP, bu durumu protesto etmek amacıyla 5/6/2020 ila 15/6/2020 tarihlerinde Hakkari ve Edirne'den Ankara'ya yürüyüş gerçekleştirmeye karar vermiştir. Başvurucu, kararını 6/6/2020 tarihinde kamuoyuna açıklamıştır.

6. Antalya İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu (Kurul) 13/6/2020 tarihli ve 2020/50 sayılı kararıyla 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 17. maddesi, 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (C) fıkrası ile 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nun 27. ve 72. maddeleri uyarınca "mevcut kamu düzeninin korunması, kamu sağlığının tehlikeye atılmaması ve Koronavirüs salgınının yayılmasının önlenmesi amacıyla" il genelinde gerçekleştirilecek tüm toplantı ve gösteri yürüyüşler ile bu amaçla Antalya'ya gelecek veya Antalya'dan gidecek grupların giriş ve çıkışlarının kısıtlanmasına karar vermiş; bu durum kamuoyuna Antalya Valiliğinin (Valilik) resmî internet sayfasından duyurulmuştur.

7. Gösteri yürüyüşü yapılacağına dair açıklama sonrası yürüyüş güzergâhında olan on sekiz ilin valilikleri tarafından sınırlama ve yasaklama kararı verildiğini ileri süren başvurucu Parti 17/6/2020 tarihinde, Valiliğin söz konusu işleminin iptali talebiyle Antalya 2. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Başvurucu, Kurul kararının HDP'nin gösteri yürüyüşü çağrısından sonra alındığını vurgulayarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ifade hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca hastalığın (COVID-19) yayılmasını önlemek amacıyla getirilen birçok kısıtlamanın 1/6/2020 tarihinde kaldırıldığını belirterek idarenin Kurul kararındaki gerekçelerinin temelsiz olduğunu, siyasi saiklerle verildiğini iddia etmiştir.

8. İdare Mahkemesi 20/10/2020 tarihinde, işlemin iptaline ilişkin davayı reddetmiştir. Mahkeme gerekçesinde, kişilerin yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün korunmasının devletin yükümlülüğünde olması nedeniyle sokağa çıkma yasağı ve toplu alanların kapatılması şeklindeki yasaklama kararlarının alındığını açıklamıştır. Kurul kararının kamu düzeni ve kamu sağlığı için alınması nedeniyle hukuka uygun olduğuna ve bu kısıtlamaların doğal sonucu olarak dava konusu protesto eylemlerinin yapılmasının mümkün olmadığına karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"...covid-19 salgınının görüldüğü andan itibaren, Sağlık Bakanlığı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda salgının/bulaşmanın toplum sağlığı ve kamu düzeni açısından oluşturduğu riski yönetme, sosyal izolasyonu temin, güvenli mesafeyi koruma ve yayılım hızını kontrol altında tutma amacıyla birçok tedbir kararı alınarak uygulamaya geçirildiği, ülkemizde ve de dünyada covid-19 salgınının giderek arttığı şu günlerde toplumumuzun aynı dikkat ve özen ile bu sürecin işlemesine yardımcı olması büyük önem taşımaktadır. Kaldı ki kişinin yaşam hakkı devredilmez ve vazgeçilmez haklarındandır. Yaşam ve vücut bütünlüğü üzerindeki temel hak, devletlere pozitif ve negatif yükümlülük yükleyen haklardan olup bu haklar gerek Anayasada gerek ise İnsan Hakları ve Ana Hürriyetlerin Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi'nde önemle korunması gereken haklardan olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan covid-19 salgının yayılmasının hızlanması nedeniyle gerek dünyada gerek ülkemizde kısıtlamalar tekrar getirilmiş, ülkemizde uygulanan belli saatlerde sokağa çıkma yasağı ve toplu alanların kapatılması kısıtlamaları ile zaten dava konusu eylemlerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı görülmüştür.

Bu durumda, kamu düzeni ve sağlığı ve de yaşam hakkı için alındığı açık olan dava konusu 13/06/2020 tarih ve 2020/50 sayılı Antalya İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu kararında belirtilen gerekçelerle hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

..."

9. Başvurucu, davanın reddine ilişkin karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 22/2/2021 tarihinde istinaf talebinin reddine karar vermiştir. Kararın 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca Danıştaya temyiz yolunun açık olduğunu açıklamıştır.

IV. İLGİLİ HUKUK

10. 2577 sayılı Kanun’un “Temyiz" kenar başlıklı 46. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir:

a) Düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları.

.."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

11. Anayasa Mahkemesinin 14/12/2023 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

12. Başvurucu, idarenin hukuka aykırı ve gerekçesiz Kurul kararıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü ile ifade hürriyetinin engellendiğini ileri sürmüştür.

13. Bakanlık görüşünde; başvurucunun Kurul kararına karşı işlemin iptali için İdare Mahkemesine, sonrasında istinaf kanun yoluna başvurduğu ancak Danıştaya temyiz yolunu tüketmediği, ayrıca bu yolu tüketmemesine ilişkin bireysel başvuru formunda herhangi bir açıklamada da bulunmadığını belirtilerek başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilmezlik kararı verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Ayrıca Bakanlık, anılan hakkın ihlal edilmediğine ilişkin esasa dair açıklamalarda da bulunmuştur.

14. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuruya konu kararın bölge idare mahkemelerinin kesin olarak karar bağlamakla yükümlü olduğu davalardan olduğunu ve temyiz yolunun açık olmadığını ifade etmiştir. Bölge İdare Mahkemesinin temyiz yolu açık olduğuna dair kararı sehven yazmış olabileceği değerlendirmesiyle bireysel başvuruda bulunduğunu açıklamıştır. Başvurucu, ayrıca bireysel başvuru formunda açıkladığın hususları yinelemiştir.

B. Değerlendirme

15. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru esas itibarıyla idarenin genel yasak niteliğindeki kararıyla Antalya'da yapılması planlanan toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellendiği iddialarına ilişkindir. Bu sebeple başvurucunun şikâyetlerinin bir bütün olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

16. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrasında bireysel başvuruda bulunulmadan önce ihlal iddiasının dayanağı olan işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş olan idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının tüketilmiş olması gerektiği belirtilmiştir. Temel hak ihlallerini öncelikle derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılar (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §§ 19, 20; Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 26).

17. Somut olayda İstinaf Mahkemesi, ret kararına karşı Danıştay temyiz yolunun açık olduğunu açıklamıştır. Başvurucu, temyiz kanun yolunu tüketmeden doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Başvurucunun başvuru yollarının tüketilmesi noktasında kendisinden beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, §§ 27, 28). Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağının veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33). Ancak başvurucu, başvuru formunda neden temyiz yoluna başvurmadığına veya bu yolu neden etkili görmediğine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

19. 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesine göre bölge idare mahkemelerinin düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında verdikleri kararlara karşı -başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi- Danıştayda temyiz yoluna başvurulması mümkündür. İdare Mahkemesinin de bir ilin genelinde belirli bir süre için geçerli olarak öngörülen tedbirleri düzenleyici işlem olarak nitelendirerek temyiz yoluna gidilebileceğini değerlendirdiği anlaşılmıştır.

20. Bu doğrultuda İstinaf Mahkemesince temyiz yolu açık olduğu belirtilerek verilen karara karşı -kesin karar olduğu iddia edilse dahi- öncelikli olarak kanun yolu nezdinde dile getirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte temyiz yolu açık olmak üzere verilen karara karşı başvurucu, Kurul kararının düzenleyici işlem niteliğinde bir karar olmadığı yönünde bir iddia da bulunmamıştır. Bu kapsamda başvurucunun üst kanun yoluna başvurmamasına ilişkin herhangi bir gerekçesi ve kabul edilebilir nedeni olmadan doğrudan Anayasa Mahkemesine başvurduğu anlaşılmaktadır ki bu durum bireysel başvurunun ikincilliği ile bağdaşmaz.

21. Nitekim Antalya kapsamında tedbir ve yasaklamalar öngören Kurul kararının düzenleyici işlem olup olmadığı ve dolayısıyla temyiz yolunun açık olup olmadığı hususu, kanun yollarını düzenleyen mevzuatın yorumlanması suretiyle tespit edilecektir. Söz konusu mevzuatın yorumlanması görevi ise öncelikle istinaf ve temyiz mahkemelerine aittir. Anayasa Mahkemesinin usul hükümlerini ilk elden yorumlama görevi bulunmadığı gibi usul hükümlerinin doğrudan Anayasa Mahkemesince yorumlanması bireysel başvurunun amacıyla da bağdaşmaz. Anayasa Mahkemesinin bu konudaki görevi derece mahkemelerinin yorumlarının etkilerini incelemekten ibarettir. Dolayısıyla kanun yollarına ilişkin usul hükümlerinin öncelikle olağan kanun yolu mercilerince incelenmesi işin mahiyeti gereğidir. Nitekim temyiz yolu açık olarak verilen bölge adliye mahkemesi kararının kesin olduğu düşünülmekte ise -ki bireysel başvuru formunda bu yönde bir iddia ileri sürülmemiştir- kanun yolu mercii yerine doğrudan Anayasa Mahkemesinde ileri sürülmesi, kanun yollarına ilişkin usul hükümlerinin temyiz mercilerinden önce Anayasa Mahkemesince incelenmesi sonucunu doğurur. Bu durumda da Anayasa Mahkemesi, olağan kanun yolları mercileri yerine geçerek, hangi kararların kesin hangi kararların kanun yolları açık olduğunu belirleyen merci olacaktır (derece mahkemelerince kesin olarak verilen kararlara karşı yapılan benzer değerlendirmeler için bkz. Umut Öztürk [GK], B. No: 2017/37079, 29/9/2021, § 33).

22. Sonuç olarak bölge idare mahkemesinin temyiz kanun yolu açık olduğunu değerlendirerek verdiği karara karşı başvurucu, 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde öngörülen otuz günlük süre içinde temyiz olağan kanun yolunu usulüne uygun tüketmediği sonucuna ulaşılmıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 14/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Halkların Demokratik Partisi [2. B.], B. No: 2021/13698, 14/12/2023, § …)
   
Başvuru Adı HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ
Başvuru No 2021/13698
Başvuru Tarihi 1/4/2021
Karar Tarihi 14/12/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari bir kararla toplantı ve gösteri yürüyüşünün engellenmesinin başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 46
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi