logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ömer Yüksel [2.B.], B. No: 2021/14152, 19/12/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖMER YÜKSEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/14152)

 

Karar Tarihi: 19/12/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Ömer YÜKSEL

Vekili

:

Av. Enes Malik YÜKSEL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

A. Ceza Davası Süreci

2. Başvurucu, Tokat Emniyet Müdürlüğünde 3. sınıf emniyet müdürü olarak görev yapmakta iken Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) Tokat il yapılanmasının ortaya çıkarılması amacıyla yürütülen soruşturma kapsamında diğer şüphelilerle birlikte 16/8/2016 tarihinde gözaltına alınmış, başvurucunun evinde ve işyerinde arama yapılmasına karar verilmiştir. Arama sırasında terör örgütüne yakın bir gazete tarafından verilen kitaplar ele geçirilmiştir.

3. Başvurucu 18/8/2016 tarihinde Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması talebiyleTokat Sulh Ceza Hâkimliğine (Sulh Ceza Hâkimliği) sevk edilmiş ve aynı tarihte müsnet suçtan tutuklanmıştır. Tutuklama kararının gerekçesi "... atılı suçun vasıf ve mahiyeti, şüphelinin işlediği silahlı terör örgütüne üye olma suçu nedeniyle kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı, delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması, şüphelinin delilleri yok edeceği, gizleyeceği veya değiştireceği, tanık ve 3. kişiler üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunacağı yönünde kuvvetli şüphe oluşması, dikkate alınarak adli kontrol uygulanmasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından..." şeklindedir.

4. Başvurucunun tutuklama kararına itirazı 2/9/2016 tarihinde "... atılı suçun ... katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedeninin gerçekleştiği, soruşturmanın devam edip delillerin tam olarak toplanmadığı, bu sebeple delillerin değişme ihtimali yönünde kuvvetli şüphenin bulunması..., işin önemi ve elde edilmek istenen amaca ulaşmada adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı ve şüphelinin üzerine atılı suç için ... TCK'da öngörülen cezanın alt ve üst sınırı dikkate alındığında tutuklama koruma tedbirinin ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil etmeyeceği..." gerekçesiyle reddedilmiştir. Başvurucunun soruşturma sürecindeki tutukluluk hâline itirazları da benzer gerekçelerle reddedilmiştir.

5. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 10/5/2017 tarihinde düzenlenen iddianameyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma ve 7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Kanun'a muhalefet suçlarından cezalandırılması talebiyle başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucunun evinde ele geçirilen kitaplar, başvurucuyu teşhis eden tanıkların beyanları ve başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğu, sohbetlere katılıp bağış yaptığı bilgilerine yer verilmiş ve bağış yapması nedeniyle 6415 sayılı Kanun'a muhalefet suçunu da işlediği iddia edilmiştir.

6. Tokat 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) nezdinde başvurucu hakkında yürütülen yargılamada; başvurucunun müsnet suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesini oluşturan somut teknik delillerle tanık beyanının ve kolluk tutanaklarının bulunması, müsnet suçun katalog suçlardan olması, suç hakkında öngörülen cezanın üst sınırı, delillerin henüz bir kısmının toplanmamış olması ve adli kontrol tedbiri uygulanmasının yetersiz kalacağı gerekçeleriyle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.

7. Ağır Ceza Mahkemesi 30/1/2018 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 9 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmen tutukluluğuna karar vermiştir. Gerekçede "...[Bylock] İd numarasının ..., kullanıcı adının ..., şifresinin...olduğu,... sohbet adı altında yapılan toplantılara katıldığı,... Derece 1 ve Derece 2'sinin ise B5 olduğu yani FETÖ mensubiyeti olan, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan kişilerden olduğunun belirtilmesi neticesinde sanığın FETÖ/PDY ile iltisak, irtibat ve bağının olduğu, ayrıca örgüte sadık kişilerden olduğunun anlaşıldığı,... sohbetlerde toplanan himmet/kurban bağışı adı altında maddi yardımda bulunduğu..., evinde yapılan aramada ... KHK ile yasaklanan yayınlara ait 44 adet kitabın bulunması..." hususlarına değinilmiştir.

8. Kararı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi; başvurucuya üst sınırdan hapis cezası verilmesinde isabetsizlik olduğunu belirterek alt sınırdan hakkaniyete uygun şekilde uzaklaşılmak suretiyle ceza verilmesi gerektiği gerekçesiyle başvurucunun istinaf talebinin kabulüyle, Ağır Ceza Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, başvurucunun neticeten 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hükmen tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar Yargıtay tarafından 14/10/2019 tarihinde onanmıştır.

B. Tazminat Davası Süreci

9. Başvurucu 10/2/2020 tarihinde tutukluluğunun makul süreyi aşması nedeniyle Samsun Ağır Ceza Mahkemesinde tazminat davası açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu; tutukluluk süresinin makul süreyi aştığını, matbu gerekçelerle tutukluluğunun devam ettirildiğini belirterek 300.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuş, sonrasında toplam tazminat talebini 30.000 TL olarak ıslah etmiştir. Dava yetkisizlik kararıyla Bafra Ağır Ceza Mahkemesine (Mahkeme) gönderilmiştir. Mahkeme 6/7/2020 tarihinde başvurucunun tazminat talebinin reddine karar vermiştir. Gerekçede "...davacının yargılandığı suçun vasıf ve mahiyeti, tutuklu kaldığı süre ve aldığı sonuç ceza miktarı dikkate alındığında hakkında uygulanan koruma tedbirlerinin ölçülü olduğu, davacı hakkında koruma tedbirleri uygulanırken maddi ve manevi tazminat oluşturacak nitelikte bir ihlalin bulunmadığı kanaatine ulaşıl[dığı]..." belirtilmiştir.

10. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 26/10/2020 tarihinde istinaf talebinin reddine karar vermiştir.

11. Başvurucu, ret kararını 16/1/2021 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ve 9/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Komisyonca kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; tutukluluk hâlinin makul süreyi aştığını, mahkemelerce matbu gerekçelerle tutukluluğunun devam ettirildiğini, buna rağmen tutukluluk süresinin uzun olması nedeniyle açtığı tazminat davasının haksız olarak reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun suç isnadına bağlı tutulma hâlinin 1 yıl 5 ay 12 gün sürdüğünün yapılacak incelemede gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu, başvuru sırasındaki iddialarını yinelemiştir.

14. Başvurucunun iddiası Anayasa'nın 19. maddesinin -yedinci fıkrasında yer alan güvence de dikkate alınmak suretiyle- dokuzuncu fıkrası kapsamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı bağlamında değerlendirilmiştir.

15. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş veya ilk derece mahkemesi kararıyla başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiş ise dava sonuçlanmış olsun (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, §§ 45-50) ya da olmasın (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır. Dolayısıyla tazminat davası sonrasında yapılan bu bireysel başvuru bakımından, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

A. Genel İlkeler

16. Anayasa Mahkemesinin Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlal edilip edilmediğini belirleyebilmesi için öncelikle başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Bir başka anlatımla Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının uygulanabilmesi için başvurucunun anılan maddenin diğer fıkralarında belirtilen esaslar dışında bir işleme tabi tutulup tutulmadığının derece mahkemelerince ya da Anayasa Mahkemesince tespit edilmesi gerekir. Bu bağlamda kişinin Anayasa'nın 19. maddesinin ilk sekiz fıkrasında belirtilen esaslara aykırı bir işleme tabi tutulduğu ve bu kapsamda uğradığı zararın devlet tarafından tazminat hukukunun genel prensiplerine göre ödenmediği veya bir tazminat imkânının bulunmadığı tespit edilirse Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlali söz konusu olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 46).

17. Öte yandan yargı organlarınca tutukluluğun her aşamasında gerek kişinin serbest bırakılma talebi üzerine gerekse resen yapılan incelemelerde tutulmanın meşru nedenlerinin açıklanması Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının bir gereğidir (Halas Aslan, B. No: 2014/4994, 16/2/2017, § 67). Ayrıca tutukluluk süresinin makul olup olmadığı konusunun genel bir ilke çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bir kişinin tutuklu kaldığı sürenin makul olup olmadığı, her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir (Murat Narman, B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 61).

18. Makul sürenin hesaplanmasında sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih; doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklanma tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (Murat Narman, § 66).

B. İlkelerin Olaya Uygulanması

19. Sulh Ceza Hâkimliğince ByLock delili, başvurucunun teşhis edilmesine ilişkin olan ve başvurucunun sohbete katılıp yardım yaptığı yönündeki tanık beyanları gözetilerek başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesi bulunduğu değerlendirilmiş ve başvurucunun tutuklanmasına karar verilmiş, aynı deliller doğrultusunda başvurucunun tutukluluk hâli devam ettirilmiştir. Nitekim yargılama neticesinde de başvurucu, bu delillere dayalı olarak müsnet suçtan mahkûm edilmiştir.

20. Anayasa Mahkemesi birçok kararında anılan delillerin tutuklamanın hukukiliği bağlamında FETÖ/PDY ile bağlantılı bir suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olduğu sonucuna varmıştır (ByLock için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 106, 267; Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017 § 74; benzer nitelikteki tanık beyanlarının kuvvetli belirti olarak kabul edildiği kararlar arasından bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52, Recep Uygun, B. No: 2016/76351, 12/6/2018, § 43).

21. Bu veriler ışığında Mahkemelerin başvurucunun müsnet suçu işlediğine dair kuvvetli şüphe bulunduğu yönündeki kabullerinden ayrılmayı gerektirecek bir husus bulunmadığı, bu bağlamda başvurucu hakkında verilen tutuklama ve tutukluluğun devamı kararlarının gerekçelerinin kuvvetli suç şüphesinin varlığını sürdürdüğünü ortaya koymak bakımından ilgili ve yeterli olduğu değerlendirilmiştir.

22. Tutukluluk hâlinin meşru amacı bakımından ise Sulh Ceza Hâkimliği suçun vasfı, delillerin henüz toplanmamış olması, delillerin gizlenmesi yönünde baskı oluşma ihtimali bulunması, şüpheliye isnat edilen suç nedeniyle kaçma şüphesi bulunması ve adli kontrol tedbirinin yetersiz kalacağı gerekçeleriyle başvurucu hakkında tutuklama kararı vermiş, benzer gerekçelerle de soruşturma aşamasında başvurucunun tutukluluk hâli devam ettirilmiştir. Yargılama aşamasında da Ağır Ceza Mahkemesi tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinde, isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen, katalog suçlar arasında olmasına, delillerin henüz toplanmamış olmasına ya da delillerin değişme ihtimalinin bulunmasına ve adli kontrol tedbiri uygulanmasının yetersiz kalacak olmasına dayanmıştır.

23. Başvurucunun tutuklanmasına esas alınan silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (Gülser Yıldırım (2), [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, § 148).

24. 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresinin en çok iki yıl olduğu bu sürenin zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilceği, uzatma süresinin toplam üç yılı, bir takım suçlar açısından ise beş yılı geçemeyeceği düzenlenmiştir.

25. Başvurucunun bağlantılı olduğu iddia edilen örgütün özellikleri, bu örgütün yapılanmasının boyutu ve faaliyetlerinin niteliği, bu türdeki soruşturmaların yürütülmesinin -diğer soruşturmalara göre- zorluğu ve başvurucunun soruşturma ve kovuşturma aşamalarında çeşitli tarihlerde ve çok defa tutukluluk durumunun değerlendirildiği, somut olayın koşulları ile birlikte gözetildiğinde başvurucu yönünden tutuklama nedenlerinin varlığına ve bu nedenlerin devam ettiğine dair Mahkemeler tarafından verilen kararların gerekçelerinin tutma hâlinin meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içerikte olduğu değerlendirilmiştir. Tutukluluk süresi de dikkate alındığında başvurucunun tutukluluk hâlinin devam ettirilmesi konusunda Mahkemelerce özensizlik gösterildiği tespit edilmemiştir.

26. Öte yandan başvurucunun tutukluluk durumunun ölçülü olup olmadığı bakımından yapılan incelemede, başvurucunun 18/8/2016 tarihinde tutuklandığı, 30/1/2018 tarihinde ise müsnet suçtan mahkûmiyetine ve hükmen tutukluluğuna karar verildiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda başvurucu hakkındaki tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin hürriyetten yoksun bırakılmanın meşru nedenlerinin belirtilmesi bakımından ilgili ve yeterli olması ve soruşturma/kovuşturma sürecinin yürütülmesinde bir özensizliğin tespit edilmemiş olması dikkate alındığında 1 yıl 5 ay 12 günlük tutukluluk süresinin makul olduğu sonucuna varılmıştır.

27. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasındaki esaslara aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır.

28. Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası bağlamında tazminat hakkı ancak maddenin ilk sekiz fıkrasındaki esaslara aykırı bir durumun varlığı hâlinde söz konusu olabilir. Somut olayda başvurucu bakımından bu yönde bir tespit söz konusu olmadığı için Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası yönünden farklı bir değerlendirme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci ve dokuzuncu fıkralarını ihlal etmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -yedinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Tutukluluğun makul süreyi aşması dolayısıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın 19. maddesinin -yedinci fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Ömer Yüksel [2.B.], B. No: 2021/14152, 19/12/2023, § …)
   
Başvuru Adı ÖMER YÜKSEL
Başvuru No 2021/14152
Başvuru Tarihi 9/2/2021
Karar Tarihi 19/12/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutma nedeniyle tazminat hakkı İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi