TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
MEHMET ŞEKER BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/15563)
Karar Tarihi: 24/5/2023
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
Mehmet ŞEKER
Vekili
Av. Kamile ÖZBULUT
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, haksız olarak konutu terk etmeme adli kontrol tedbiri uygulanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Başvurucu Hakkındaki Silahlı Terör Örgütü Kurma ve Yönetme Suçuna İlişkin Soruşturma Süreci
2. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) adalet teşkilatındaki mahrem yapılanmasının ortaya çıkarılması amacıyla başvurucu ve çok sayıda şüpheli hakkında soruşturma yürütmüştür. Bu soruşturma kapsamında başvurucu, gözaltına alınmış; başvurucu ile diğer üç şüphelinin adalet teşkilatı mahrem hizmetler sınıfı mahrem sorumluları olarak görev yaptığı, üçüncü şahıslar adına alınan hatlarla örgüt üyeleriyle irtibat kurduğu belirtilerek silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçuna ilişkin kuvvetli suç şüphesi bulunduğu gerekçesiyle haklarında tutuklama kararı verilmesi talebinde bulunulmuştur.
3. Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği 24/12/2019 tarihli kararla, şüphelilere isnat edilen silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçuna ilişkin olarak delillerin niteliği gözetildiğinde suç vasfının lehe değişme ihtimali bulunduğunu, diğer üç şüpheli hakkında başka mahkemelerde silahlı terör örgütü üyeliği isnadıyla yargılamaların devam ettiğini ve başvurucu hakkındaki delillerin niteliği dikkate alınarak bu aşamada tutuklama tedbirinden beklenen faydanın adli kontrol tedbiriyle de sağlanabileceğini değerlendirmiştir. Bu nedenle şüpheliler hakkındaki tutuklama talebinin reddine ve elektronik kelepçe takılmak suretiyle konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar vermiştir.
4. Başvurucunun talebi üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği, silahlı terör örgütü yöneticisi olma isnadıyla başvurucu ve diğer şüpheliler hakkında yürütülen soruşturma dosyasını inceledikten sonra 22/6/2020 tarihinde, başvurucu hakkında 24/12/2019 tarihli kararla verilenkonutu terk etmeme adli kontrol kararının kaldırılmasına ve yurt dışı çıkış yasağı, belirli günlerde en yakın güvenlik birimine başvurma ve Düzce il sınırı dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar vermiştir.
5. Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucu ve diğer 70 şüpheli hakkında silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçu isnadıyla kamu davası açmış ve davanın Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan altı ayrı yargılama ile birleştirilmesini talep etmiştir. İddianamede; örgütün adalet teşkilatı içindeki kadrolaşmasına, bu teşkilat içerindeki mahrem imamların yapılarına ve irtibat kurma yöntemlerine değinilmiştir. İddianamede "...Adalet Teşkilatı Mahrem Yapılanmasına yönelik olarak ... soruşturma işlemlerine başlanmış, bu kapsamda ülkemizin değişik bölge ve illerindeki adalet personelinden sorumlu olan yöneticiler tespit edilmiş, 2013 yılı ağustos ayında Erzurum İlinde gerçekleştirilen toplantıya katıldıkları, farklı gruplar halinde aynı tarihlerde aynı otellerde kaldıkları, aynı tarihlerde ve aynı uçaklarla aynı ülkelere seyahat ettikleri ve aynı bylock grupları içerisinde yer aldıkları tespit edilen şüpheliler hakkında ayırma kararı verilerek... 22 şüpheli hakkında iddianame tanzim edilerek kamu davası açılmıştır. ... tespit edilen diğer şahıslar hakkında da münferit iddianameler düzenlenmiş ve en son olarak... Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır. ... örgütün Adalet Teşkilatı bünyesinde mahrem hizmetlerde kullandıkları bir kısım GSM hatları tespit edilmiş ve örgütün bylock kriptolu haberleşme programına geçmeden önceki haberleşme ve iletişim sistemi olan mobil GSM hatlarının tespit edilmesi amacıyla... soruşturma işlemlerine başlanılmıştır. ... mahrem sorumlulardan etkin pişmanlık hükümlerinden yararlananların beyanları ile Trodoon, Drocorex, Tyrex ve Albatros isimli gizli tanıkların alınan ifadeleri dosya kapsamına kazandırılmış,... T-Rex kod adlı gizli tanığın da ayrıntılı beyanı alınmıştır. Bu aşamada Cumhuriyet Başsavcılığımıza müracaat ederek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirten şüphelilerin de savunmalarına başvurulmuş, aleyhte beyanda bulundukları şahıslar tespit edilmiş ve teşhis işlemleri de gerçekleştirilmiştir.... HTS kayıtları baz birliktelikleri ve şüpheli beyanları gibi... gerekse de Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün yaptığı çalışmalar neticesinde Adalet Teşkilatı Mahrem Yapılanması sorumlusu olduğu değerlendirilen 270 şahıs tespit edilmiş, bu şahısların kullandıkları GSM numaraları ile operasyonel hat olarak kullandıkları değerlendirilen hatlar dahil olmak üzere toplam 906 GSM numarasına ait HTS kayıtları temin edilmiş ve bu HTS kayıtları üzerinde Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı nezdinde analiz çalışmaları gerçekleştirilmiştir... Mahrem sorumlu şahısların örgütsel faaliyetler için kullandıkları başkalarının adına kayıtlı operasyonel GSM numaraları ile kendi adlarına kayıtlı şahsi GSM numaralarının baz birlikteliklerine ilişkin gerekli çalışmalar (gece saatlerinde ikamette şahsi ve operasyonel hat baz eşleştirmesi, ikamet civarında şahsi ve operasyonel hat baz eşleştirmesi, çalışmış olduğu kurumda şahsi ve operasyonel hat baz eşleştirmesi) ile operasyonel hattan mahrem sorumlunun aile fertleri ya da yakın arkadaş çevresi ile yaptığı görüşmelere yönelik çalışmalar Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca tamamlanmıştır.... örgütünün ülke genelindeki adliye ve ceza infaz kurumu personeli (mahrem) yapılanmasının deşifresine yönelik olarak (270) mahrem sorumlu şahsın yapı içerisinde mahrem hizmetlerde kullanmış oldukları operasyonel hat olarak tabir edilen GSM hatları ile şahsi hatlarına ait HTS kayıtları verisi içerisinde KOM Daire Başkanlığınca yapılan çalışmalarda mahrem şahısların operasyonel hatları üzerinden kendi aralarındaki irtibatlarına yönelik çalışmalarda... diğer yandan gerek Cumhuriyet Başsavcılığımızca gerekse de Kayseri, Sakarya, Samsun Cumhuriyet Başsavcılıklarınca soruşturmamıza konu edilen 270 mahrem sorumludan belirli bir bölümüne FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünü Kurma ve Yönetme suçundan kamu davalarının açıldığı ve bu şüphelilerin belirli bir bölümünün ceza aldığının anlaşıldığı..." şeklinde toplanan delillere yer verilmiştir.
6. İddianamede başvurucu ile ilgili olarak;
i. Başvurucunun Ankara küçük bölge sorumluluğu ve Ankara Adliyesi sohbet sorumluluğu görevini icra ettiği,
ii. Silahlı terör örgütü üyeliğinden Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde de yargılamasının devam ettiği,
iii. Bank Asya nezdinde hesabının bulunduğu ve aktif kredi kartı kullanımının olduğu, FETÖ/PDY ile bağlantılı olan D.T.R. Otel ile A.T. Otelde 2011 yılında birden fazla konaklama kaydının olduğu,
iv. FETÖ/PDY'nin üst düzey yöneticisi C.K. ile irtibatının bulunduğu,
v. D.E. adına kayıtlı bir GSM hattı (operasyonel hat- sadece mahrem sorumlular tarafından sadece örgütsel görüşmelerde kullan hat) üzerinden Adalet Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında görev yapan 19 personele ait 20 hat ile 507 kez irtibat kurduğunun tespit edildiği,
vi. Adalet teşkilatı mahrem yapılanması içinde mahrem sorumlu olarak faaliyet gösteren 15 şüpheli ile operasyonel hat üzerinden çok sayıda irtibatının olduğu,
vii. Yapılan ortak baz çalışmasında başvurucunun hem şahsi hem de operasyonel GSM numarası ile Adalet Bakanlığı teşkilatı mahrem yapılanmasında görevli diğer mahrem sorumlular ile 2011-2014 yılları arasında Ankara, Yozgat, Çankırı, Kırıkkale'de ortak baz birlikteliklerinin bulunduğu,
viii. Gizli tanığın ifadesinde başvurucunun Ankara Adliyesinde görevli müdürler ve Sincan Ceza İnfaz Kurumunda bulunan personelin sohbetçiliğini yaptığı yönünde beyanda bulunduğu, ayrıca hakkında bölge imamı olduğuna dair diğer beyanların olduğuna yer verilmiş, başvurucunun terör örgütü kurma ve yönetme suçunu işlediği iddia edilmiştir.
7. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçu isnadıyla Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasının Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde silahlı terör örgütüne üyelik isnadıyla başvurucu hakkında yürütülen kamu davasıyla (bkz. § 10) birleştirilmesine 31/5/2021 tarihinde karar verilmiştir.
B. Başvurucu Hakkındaki Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma Suçuna İlişkin Soruşturma Süreci
8. Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamada sanık olan kişinin başvurucunun Ankara'da örgütün bölge imamı olduğunu beyan etmesi üzerine FETÖ/PDY üyesi olduğu isnadıyla Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında soruşturma başlatılmıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı yetkisizlik kararı ile gönderilen soruşturma kapsamında Düzce'de bir üniversitede öğretim görevlisi olan başvurucunun müsnet suçtan ifadesi alındıktan sonra başvurucu hakkında yurt dışına çıkmama ve belirlenen yerlere başvurma şeklinde adli kontrol uygulanması talep edilmiştir.
9. Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği 17/7/2019 tarihli kararla başvurucu hakkında yurt dışına çıkmama ve en yakın güvenlik birimine haftanın belirli günü başvurma şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar vermiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucunun kullanımında olan telefon hatlarının diğer bazı telefon hatları ile ve internet üzerinden bazı IMEI numaralarıyla iletişim kurup kurmadığının tespit edilmesine karar vermiştir.
10. Cumhuriyet Başsavcılığı, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başvurucu hakkında düzenlediği iddianamede, başvurucunun FETÖ/PDY içinde Ankara bölge imamı olarak görev yaptığını, Bank Asyada aktif kredi kartı kullanımının olduğunu, örgüt ile bağlantılı olan bir otelde çok sayıda konaklama kaydının olduğunu,A.T. Otelde 2011 yılında birden fazla konaklama kaydının olduğunu iddia etmiştir. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi ve Düzce Ağır Ceza Mahkemesi arasındaki yetki uyuşmazlığının Yargıtay tarafından sonuçlandırılması sonrasında başvurucu hakkındaki yargılama dosyası Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine iletilmiştir.
11. Yargılama dosyasındaki belgelerin incelenmesi neticesinde Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde S.S. isimli şahsın şüpheli olarak verdiği ifadede başvurucuyu Batıkent bölgesi büyük bölge imamı olarak teşhis ettiği anlaşılmıştır. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, diğer ağır ceza mahkemelerinden başvurucuyla irtibatlı olan diğer bazı sanıklar hakkında görülmekte olan yargılamalar kapsamındaki beyanların, iddianamelerin ve varsa karar örneklerinin iletilmesini tensipten önce talep etmiştir. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca gizli tanığın ifadesinin alınması için gerekli hazırlığın yapılması, Bilgi Teknolojileri Kurumundan bazı telefon hatlarının abone bilgilerinin ve baz istasyonu gösterir HTS kayıtlarının iletilmesi, baz istasyonlarına dair bilirkişi incelemesinin yaptırılması gibi işlemlerin yapılmasına dair ara kararları vermiştir.
12. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/3/2021 tarihli tensip kararıyla, suçun vasfı, aleyhteki beyanlar ve kuvvetli suç şüphesinin varlığı dikkate alınarak Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 17/7/2019 tarihli adli kontrol kararının devamına, ayrıca elektronik kelepçe takılmak suretiyle konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir. Aynı kararda, başvurucu hakkındaki silahlı terör örgütü kurma ve yönetme isnadıyla Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir diğer soruşturmanın beklenmesine (bkz. § 2), bu nedenle ilk duruşmanın 30/6/2021 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir. Başvurucunun konutu terk etmeme adli kontrol tedbiri uygulanmasına karşı yaptığı itiraz, Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince 15/3/2021 tarihinde reddedilmiştir.
13. İtirazın reddi kararı başvurucuya 22/3/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup başvurucu 12/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/3/2021 tarihli tensip kararıyla, başvurucu hakkında elektronik kelepçe takılmak suretiyle konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbirinin uygulanmasına karar vermesi üzerine (bkz. § 12) Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğü (Denetimli Serbestlik Müdürlüğü) 7/5/2021 tarihinde, en yakın güvenlik birimine başvurma ve Düzce il sınırı dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının mümkün olmaması nedeniyle kaldırılmasını anılan Mahkemeden talep edilmiştir. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 18/5/2021 tarihinde konutu terk etmeme adli kontrol tedbirinin kaldırılmasına karar vermiştir.
15. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 30/6/2021 tarihli ilk duruşmada, başvurucu hakkındaki tanık beyanlarında geçen örgütsel konumuna, örgütün adalet teşkilatı mahrem yapılanması içinde yer aldığına ve gizliliği sağlamak için operasyonel hat kullandığına ilişkin tespitler, gizli tanık beyanında geçen kod adı kullandığına ilişkin beyan, resmî kurumlara bildirdiği farklı GSM hatlarının olduğunu, bu hatlara ilişkin HTS kayıtlarının analiz edilmediğini, örgütün özellikle mahrem yapılanması içinde yer alan şahısların kaçırma girişiminde bulunduğunu gözeterek bu aşamada uygulanmakta olan adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağını değerlendirmiş ve başvurucuya isnat edilen suçun suçun tutuklama nedeni var sayılabilen katalog suçlardan olduğunu, suçun kanunda tanımlı alt ve üst sınırları da gözetildiğinde tutuklama tedbirinin ölçülü olacağını belirtmiş ve başvurucunun tutuklanmasına karar vermiştir.
16. Öte yandan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 1/7/2021 tarihinde, başvurucunun 30/6/2021 tarihinde tutuklanması nedeniyle hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı, belirli günlerde en yakın güvenlik birimine başvurma ve Düzce il sınırı dışına çıkmama şeklindeki adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına karar verildiğini Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne bildirmiştir.
17. Başvurucu hakkında yapılan yargılama sonucunda 19/7/2022 tarihli karar ile başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliğinden neticeten 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir. Karar istinaf kanun yolu incelemesindedir.
18. Komisyonca 7/7/2021 tarihinde başvurucunun hakkında mükerrer soruşturma yapılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiası ile gözaltı tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, adli yardım talebinin kabulüne ve başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına, ayrıca konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin kısmının ise kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
19. Başvurucu; hakkında talep edilen tutuklama tedbirinin suç vasfının lehe değişme ihtimali olduğundan bahisle reddedilerek konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbiri uygulandığı, sonrasında bu tedbirin de kaldırılarak başka adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına karar verildiği, kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı hâlde -büyük oranda aynı delillere dayanılarak, gerekçesiz ve keyfî olarak- hakkında üç ayrı adli kontrol tedbiri uygulanmaktayken ikinci kere konutu terk etmeme şeklinde adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar verilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği ile gerekçeli karar haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucu hakkındaki konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin kaldırıldığının kabul edilebilirlik incelemesinde gözetilmesi gerektiği, adli kontrol tedbirine dayanak olan terör örgütüne üyelik suçunun katalog suçlardan olduğu gözönünde bulundurarak kuvvetli suç şüphesinin varlığının değerlendirilmesi gerektiği, tedbirin iki ay kadar sürmesinin ise yapılacak ölçülülük değerlendirmesinde gözetilmesi gerektiğini belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
20. Başvuru kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
21. Anayasa Mahkemesi, hakkında konutu terk etmeme adli kontrol tedbiri uygulanan başvurucunun 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesindeki tazminat davası iç hukuk yolunu tükettikten sonra yaptığı bireysel başvuruya ilişkin E.Y. ([GK], B. No: 2018/10482, 14/12/2022, § 48) kararında,5271 sayılı Kanun'un 141. ve devamı maddelerinde adli kontrolün tazminat talep edilebilecek koruma tedbirleri arasında sayılmadığını dolayısıyla konutu terk etmeme tedbiri bakımından etkili bir tazminat yolunun bulunmadığını tespit etmiştir. Bu bakımından, somut başvuruda başvuru yollarının tüketilmesine dair kabul edilebilirlik kriteri bakımından bir eksiklik bulunmadığı değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra, açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
22. Anayasa Mahkemesi konutu terk etmeme tedbirinin niteliği, uygulanış şekli ve özellikleri itibarıyla hareket serbestîsi üzerindeki sınırlayıcı etkisinin derece ve yoğunluk olarak seyahat özgürlüğüne göre oldukça ileri bir boyutta olduğu, dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale teşkil ettiği sonucuna varmıştır (Esra Özkan Özakça [GK], B. No: 2017/32052, 8/10/2020, §§ 68-76).
23. Başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği terör örgütü üyesi olma suçu kapsamında yürütülen bir kovuşturmada Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin 2/3/2021 tarihli kararla, 5271 sayılı Kanunu'nun 109. maddesi uyarınca verdiği konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbiridir. Dolayısıyla başvurucu hakkında verilen ve adli kontrol yükümlülüğü olarak uygulanan konutu terk etmeme tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
24. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan adli kontrol tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce ön koşul olarak suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
25. Başvurucunun bireysel başvuruya konu ettiği konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol kararı, terör örgütü üyeliği isnadıyla başvurucu hakkında yürütülen yargılama kapsamındaki tensip kararıyla verilmiştir (bkz. § 12). Söz konusu yargılama dosyasında diğer şüphelilerin başvurucunun büyük bölge imamı olduğuna dair beyanları mevcuttur. Ayrıca Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi; başvurucuyla irtibatlı olan diğer bazı sanıkların beyanlarının, iddianamelerin ve varsa karar örneklerinin, gizli tanığın ifadesinin, bazı telefon hatlarına dair incelemelerin diğer ağır ceza mahkemelerinden temin edilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasına karar vermiştir (bkz. § 11). Ayrıca söz konusu yargılamaya dayanak olan iddianamede; başvurucunun FETÖ/PDY içinde Ankara bölge imamı olarak görev yaptığı, Bank Asyada aktif kredi kartı kullanımının olduğu, örgüt ile bağlantılı olan otellerde çok sayıda konaklama kaydının olduğu delillerine yer verilmiştir. Diğer yandan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinin başvurucu ve diğer birçok şüpheli hakkında terör örgütü kurma ve yönetme isnadına dayalı olarak birçok il ile koordineli yürütülen adalet teşkilatı mahrem yapılanmasına dair soruşturmadan haberdar olduğu da anlaşılmıştır (bkz. § 12). Nitekim Mahkeme konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirine hükmettiği kararda söz konusu soruşturmanın yürütülecek yargılama açısından beklenmesine karar vermiş ve neticede beklenen soruşturma sonucunda açılan kamu davası da başvurucu yönünden Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılama ile birleştirilmiştir (bkz. § 7).
26. Bu bilgiler ışığında somut olayın koşullarında FETÖ/PDY ile başvurucu arasında örgütsel bir ilişki olduğuna -dolayısıyla başvurucunun suç işlediğine- dair kuvvetli belirti bulunduğunun kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez.
27. Bu aşamada, başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin meşru bir amacı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
28. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi suçun vasfını, başvurucunun örgütün bölge imamı olduğuna dair aleyhindeki ifadeleri ve kuvvetli suç şüphesinin varlığını adli kontrol tedbirine hükmetme gerekçesi olarak belirtmiştir.
29. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle veya FETÖ/PDY'yle bağlantılı suçlara ilişkin soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama ve konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirleri dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir.Başvurucunun üyesi olduğu ileri sürülen FETÖ/PDY, yüz elliden fazla ülkede faaliyet gösteren ve ciddi seviyede uluslararası ittifaklar kurabilen bir yapılanmadır. Bu durumda anılan örgütle bağlantılı bir suç işlediği ileri sürülen kişilerin yurt dışına kaçmasının ve yurt dışında barınmasının diğer kişilere göre daha kolay olduğu gözönüne alınmalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459, 26/10/2016, § 60; Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 78, 79).
30. Ayrıca başvurucunun konutu terk etmeme suretiyle adli kontrol altına alınmasına karar verilen silahlı terör örgütüne üye olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır.
31. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın içeriği gözetildiğinde FETÖ/PDY ile bağlantılı suçtan hakkında kovuşturma yürütülen, ayrıca hakkında terör örgütü kurma ve yönetme isnadıyla yürütülmekte olan başka soruşturma bulunan başvurucu açısından özellikle kaçma şüphesine yönelik olarak adli kontrol tedbiri nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu sonucuna varılmıştır.
32. Başvurucu hakkındaki adli kontrol tedbirinin ölçülü olup olmadığının da tespiti gerekir. Bu tedbirin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.
33. Terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY'yle bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği, FETÖ/PDY'nin özellikleri de -gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi- dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).
34. Başvurucu hakkındaki davaya bakan Mahkeme, 2 ay 6 gün sonra konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirini kaldırmıştır (bkz. § 14). Başvurucu hakkında terör örgütü kurma ve yönetme suçundan görülmekte olan diğer yargılamanın başvuruya konu yargılama ile birleştirilmesi sonrasında başvurucunun ilk celsede tutuklanmasına karar verildiği, konutu terk etmeme tedbirinin tutuklama tedbirine göre temel hak ve özgürlükler üzerinde daha hafif bir etki oluşturduğu da gözetildiğinde ve başvurucuya isnat edilen suçun niteliği, Mahkemenin tedbirin devamı sürecindeki tutumu birlikte dikkate alındığında konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin uygulanmasının ölçülü olmadığı söylenemez.
35. Açıklanan gerekçelerle, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.