logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yummy Meyve Suları Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. [2.B.], B. No: 2021/21297, 27/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YUMMY MEYVE SULARI GIDA SANAYİ TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/21297)

 

Karar Tarihi: 27/11/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Tuğba YILDIZ

Başvurucu

:

Yummy Meyve Suları Gıda Sanayi Ticaret A.Ş.

Vekili

:

Av. Cihan VARAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; iş akdinin feshi üzerine açılan menfi tespit davasında aleyhe yüksek yargılama harcına hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, aynı konuda açılan davadan farklı bir sonuca ulaşılarak reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu şirkete karşı, işten çıkardığı işçisi tarafından 150.000 Amerikan doları değerinde teminat senedinin iadesi ile borçlu olmadığının tespiti talebiyle menfi tespit davası açılmıştır. Mersin 5. İş Mahkemesi (Mahkeme) 1/6/2018 tarihli karar ile davanın kabulüne, işçinin tarihsiz 150.000 Amerikan doları bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine hükmetmiştir. Karar gerekçesinde tanık beyanları ve diğer bilgi belgeler incelendiğinde işçinin başvurucu şirkette 1/6/2000 tarihinden işten çıkarıldığı tarihe kadar pazarlama bölge müdürü olarak çalıştığı, işe giriş şartı olarak 150.000 Amerikan doları tutarında senet yaprağını imzaladığı ve iş akdinin 2016 yılında feshedildiği belirtilmiştir. Anılan senedin başvurucu şirkete verildiği ve bir örneğinin işçi tarafından mahkemeye sunulduğu anlaşılmakla işverenin sosyal ve ekonomik yönden güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkesi gereğince ekonomik yönden zayıf olan bir işçinin maaşından kat kat fazla olan 150.000 Amerikan dolarının işverene karşı borçlanılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulanmıştır. Taraflar arasındaki anlaşmadan senedin teminat senedi olarak verildiğinin sabit olduğu anlaşılmakla işçinin bu davayı açmakta hukuken yararı bulunduğu nazara alınarak davanın kabulüne ve işçinin başvurucu şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verildiği ifade edilmiştir. Başvurucu şirketten 27.934,03 TL harcın ve9.356,40 TL işçi tarafından ödenen harcın alınmasına hükmedilmiştir.

3. Başvurucu şirketin istinaf talebi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından 18/4/2019 tarihinde esastan reddedilmiştir. Başvurucu şirketten 37.290,43 TL istinaf karar harcının alınmasına karar verilmiştir.

4. Başvurucu şirketin temyiz talebi, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından 16/2/2021 tarihinde reddedilmiş ve karar onanmıştır. Başvurucunun aleyhine 70.982,63 TL karar harcına hükmedilmiştir.

5. Başvurucu vekiline karar 28/3/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, 30/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

6. Başvurucu şirket; aleyhine yüksek tutarda harca hükmedildiğini, toplamda ödeyeceği harcın 145.563,49 TL olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

7. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

8. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

9. Kişilerin davanın veya dava sürecindeki bir yargısal işlemin başında veya sonunda harç veya diğer yargılama giderlerini ödemekle yükümlü kılınmasının mahkemeye erişim hakkının kullanımı yönünden belli ölçüde caydırıcı bir etkiye sahip olacağı açıktır. Bu sebeple kişilerin yargılama harç ve giderleri ödemekle mükelleflendirilmesi mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil eder (Abdullah Karataş, B. No: 2019/4150, 3/2/2022, § 29). Somut olayda başvurucu aleyhine hükmedilen yargı harcıyla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına müdahale gerçekleşmiştir.

10. Hak arama özgürlüğüne yapılan müdahale Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara (kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama) uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Başvuruya konu menfi tespit davasında harcın 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 15. maddesi gereğince değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden alınması gerektiği anlaşılmıştır. Bu kapsamda somut olayda başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik yapılan müdahalenin kanuni dayanağının mevcut olduğu görülmüştür. Öte yandan yargı harcı ödeme yükümlülüğü getirilmesiyle, bölünebilen bir kamu hizmeti olan yargı hizmetinden yararlananların bu hizmetin maliyetinin bir kısmına katlanmasının hedeflendiği, bunun yanında yargı harcının abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun taleplerin disipline edilmesi ve gereksiz başvuruların önüne geçilerek mahkemelerin meşgul edilmesinin önlenmesi amacına hizmet ettiği, dolayısıyla başvurucunun yargı harcı ödemekle yükümlü kılınmasının anayasal açıdan meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmıştır (bazı değişikliklerle birlikte Celal Kurnaz, B. No: 2019/17811, 2/5/2024, § 15). Başvurucunun mahkemeye erişimine getirilen sınırlamanın ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirilip getirilmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

11. Başvurucu; Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ayrı ayrı 37.290,43 TL, Yargıtay tarafından 70.982,63 TL yargı harcı tahakkuk ettirildiğini yüksek yargı harçları nedeniyle hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğinden şikâyet etmektedir.

12. Öncelikle belirtmek gerekir ki bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği, ilgili mevzuatı yorumlamak yargı mercilerinin görevi olup Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruda incelediği husus yargı mercilerinin gerekçelerine esas yorumun ölçülü olup olmadığı ve buna göre Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal edip etmediğidir. Bu kapsamda davanın sonucunda hangi tarafa maktu veya nispi yargılama harcına hükmedileceğini belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi olmayıp Anayasa Mahkemesi, hükmedilen harcın Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal edip etmediğini incelemektedir (Şeyma Kayaoğlu, B. No: 2014/5491, 5/7/2017§ 53).

13. Mahkeme, başvuruya konu menfi tespit davasında davanın kabulüyle işçinin 150.000 Amerikan doları değerinde senedi başvurucuya teminat senedi olarak verdiğinin sabit olduğunu belirtmiş ve işçinin başvurucuya karşı borçlu olmadığının tespitine karar vermiştir. 37.290,43 TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan9.356,40 TL toplam harcın mahsubu ile bakiye 27.934,03 TL harcın başvurucudan tahsili ile hazineye gelir kaydına; davacı işçi tarafından peşin ve ıslah ile alınan 9.356,40 TL harcın başvurucudan tahsili ile davacı işçiye ödenmesine hükmetmiştir. Başvurucunun istinaf talebinin reddi üzerine 37.290,43 TL, temyiz başvurusunun reddi üzerine ise 70.982,63 TL karar harcına hükmedilmiştir.

14. 492 sayılı Kanun'da, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davaların nispi karar ve ilam harcına tabi olduğu ancak bu davaların reddi hâlinde maktu karar ve ilam harcına hükmedileceği, harcın dörtte bir oranında peşin olarak alınan kısmının maktu harcı aşan tutarının iade edileceği düzenlenmiştir (Abdullah Karataş, B. No: 2019/4150, 3/2/2022, § 38).

15. Somut olayda başvurucuya karşı işçi tarafından açılan menfi tespit davasının konusunun belli bir değerle ilgili olduğu açıktır. Nitekim Mahkeme, dava konusu borç miktarı üzerinden kanuni oranı uygulayarak hesapladığı nispi karar ve ilam harcının dörtte birini (9.356,40 TL) peşin olarak davacı işçiye yatırtmıştır. Dava nihai olarak kabul edilmiş, Mahkeme ve diğer kanun yolu mercileri de anılan yargılamaya konu dava değeri üzerinden nispi harca hükmetmiştir. Davaya konu değerin 150.000 Amerikan doları olduğu sabittir. Dolayısıyla vekili de bulunan başvurucu tarafından (kaldı ki anonim şirket olduğu da dikkate alındığında) yargılama sonucunda hükmedilecek harçların öngörülemez nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla Mahkeme ve kanun yolu mercilerinin 492 sayılı Kanun'da düzenlenen şekilde yargı harçlarını uygulaması başvurucunun dava açmasını aşırı derecede zorlaştıracak ya da imkânsız kılacak nitelikte katı bir yaklaşım içermediği sonucuna varılmıştır. Neticede başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

17. Başvurucu şirket, aynı konuda başka bir işçi tarafından aynı iş mahkemesinde açılan menfi tespit davasında teminat senedi olmadığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verildiğini ve aynı istinaf dairesince de kararın onandığını bu şekilde çelişkili kararlar verilmesinin hukuki güvenliği etkilediğini ileri sürerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.

18. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

19. Başvuruya konu olayda işçi tarafından başvurucu şirket aleyhine 150.000 Amerikan doları bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle menfi tespit davası açılmıştır. Mahkemece anılan senedin bir örneğinin dosya kapsamında sunulduğu dikkate alınarak tanık delilleri ve belgelerden senedin teminat senedi olarak verildiğinin sabit olduğu belirtilmiştir. İşçinin bu davayı açmakta hukuken yararının bulunduğu nazara alınarak davanın kabulüne ve işçinin başvurucu şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Başvurucu şirket tarafından çelişkili olduğu ileri sürülen karar incelendiğinde açılan davanın işten çıkarılan şirket işçisi tarafından başvurucu şirkete karşı senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır. Ancak anılan mahkeme kararı incelendiğinde işçi tarafından varlığı ileri sürülen senede dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya kapsamında ileri sürülmediği ve senedin varlığının tartışmalı olduğu belirtilerek hukuki yarar yokluğundan davanın reddedildiği görülmektedir. Dolayısıyla açılan her iki davanın maddi vakıalarının aynı olmadığı görülmüş olup maddi vakıaları farklı olan davalarla ilgili Mahkemelerin farklı değerlendirmelerinin olabileceği hususu ise tartışmasızdır. Bu bakımdan kararlar arasında herhangi bir çelişkinin bulunmadığı da anlaşılmaktadır.

20. Başvuru konusu olayda başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların yargılama mercilerince delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, başvurucunun iddialarını ve itirazlarını ileri sürme imkânından yoksun bırakılmadığı, mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan durum bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 27/11/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Yummy Meyve Suları Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. [2.B.], B. No: 2021/21297, 27/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı YUMMY MEYVE SULARI GIDA SANAYİ TİCARET A.Ş.
Başvuru No 2021/21297
Başvuru Tarihi 30/3/2021
Karar Tarihi 27/11/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, iş akdinin feshi üzerine açılan menfi tespit davasında aleyhe yüksek yargılama harcına hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, aynı konuda açılan davadan farklı bir sonuca ulaşılarak reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi