TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AYŞE GÖKKAN VE AHMET DİNÇ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/24622)
Karar Tarihi: 14/1/2025
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Metin KIRATLI
Raportörler
Hikmet Murat AKKAYA
Mustafa ŞENOCAK
Başvurucular
1. Ayşe GÖKKAN
Vekili
Av. Lütfiye Berfin GÖKKAN BARAN
2. Ahmet DİNÇ
Av. Menal DİNÇ YILMAZ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, delil toplatma taleplerinin karşılanmaması nedeniyle usule ilişkin imkânlar noktasında dezavantajlı duruma düşme nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir. Başvuru, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle diğer birtakım temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri de içermektedir.
2. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık), olayların geçtiği dönemde Nusaybin Belediye Başkanı olan birinci başvurucu ile Nusaybin Belediye Başkan Yardımcısı olan ikinci başvurucu hakkında Nusaybin Belediyesine (Belediye) ait araçların mevzuata aykırı olarak kullanıldığı gerekçesiyle İçişleri Bakanlığından soruşturma izni istemiştir.
3. İddianame düzenlenmeden önceki olaylar aşağıda yer almaktadır:
i. İlçe Jandarma Komutanı ile üç jandarma astsubayının 9/9/2013 tarihinde düzenlediği tutanakta yer alan bilgilere göre 1/9/2013 tarihinde BDP Mardin il teşkilatı tarafından organize edilen Dünya Barış Günü sebebiyle Mardin'in Nusaybin ilçesi Dağiçi köyünün güneyinde bulunan Benzeryahgo mevkiinde tahmini 1000 kişinin katılımıyla etkinlik düzenlenmiştir. Bu etkinlik esnasında, ölen terör örgütleri mensupları adına sözde şehitlik adı altında anıt mezar alanı yapıldığı ve terör örgütü mensubunun cesedinin mezar yeri açılıp gömüldüğü bilgisinin alınması üzerine olay Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığına ve Mardin Valiliğine bildirilmiştir. Mardin Valiliğinin 2/9/2013 tarihli kararı ile sözde şehitlik adı altındaki mezar alanının yıkımı 2/9/2013 tarihinde gerçekleşmiştir.
ii. Yine aynı tutanak kapsamındaki bilgilere göre 9/9/2013'te BDP Mardin il teşkilatı ve MEYA-DER(Mezopotamya Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma, Dayanışma ve Kültür Derneği) tarafından organize edilen Mardin ilçe ve beldelerinden 47 hususi araç, 350 - 400 kişilik grup, Nusaybin Belediyesine ait 47 NH ... resmî plakalı kamyon, 47 ND ... resmî plakalı itfaiye aracı, 47 NK ... resmî plakalı pikap kamyonet, 47 ND ... resmî plakalı Nusaybin Belediye Başkanına ait makam aracı hazır olduğu halde Mardin'in Nusaybin ilçesi Dağiçi köyünün güneyinde bulunan Benzeryahgo mevkiinde Valilik kararıyla yıkımı yapılan sözde şehitlik adı altında mezarlık alanının inşasının yeniden yapıldığı tespit edilmiştir.
iii. Söz konusu tutanak, İlçe Jandarma Komutanı tarafından bir üst yazıyla birlikte Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığına 5/11/2013 tarihinde gönderilmiştir. Üst yazıda Mardin Valiliğinin talimatıyla örgüt mezarlığının görüntüsünün bozulması sonrası gelişen olaylara değinilmiştir. Bu kapsamda sözde şehitliğin güvenlik güçlerince kaldırılmasını protesto etmek ve mezarlığı tekrar anıt mezar hâline getirmek maksadıyla Nusaybin ilçesi Gürün köyü yolunda aralarında yaklaşık 68 araçlık konvoy oluşturularak Dağiçi köyü istikametine doğru hareket edildiği ve aynı gün saat 12.00'de Dağiçi bölgesine ulaşıldığı hususu yer almaktadır. Diğer taraftan bölgede herhangi bir etkinlik düzenlenmediği, saat 20.30'da getirilen inşaat malzemeleri ile mezarlığın çevre düzenlemesinin yapıldığı, mezarlığın tekrar onarılması için (plakalarını da belirtmek suretiyle) Nusaybin Belediyesi ile Kızıltepe Belediyesine ait resmî plakalı araçların malzeme taşımak maksadıyla kullanıldığı bilgisi de yer almaktadır. Üst yazının ekinde yol kontrolü sırasında çekilen fotoğraflar ve sözde şehitliğin yeniden açılışı sırasında taşınan malzemeler ile mezarlığın 9/9/2013 tarihindeki son hâli ile ilgili fotoğraflar bulunmaktadır.
iv. İstenilen bilgi nedeniyle İlçe Jandarma Komutanının Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 17/1/2014 tarihli yazıda, eylem esnasında şoför kimliklerinin tespit edilemediği hususu belirtilmektedir.
v. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı, görevi kötüye kullanma suçu kapsamında soruşturma izni istemiştir. Bu süreçte başvurucuların ifadesi alınmıştır. Bu kapsamda birinci başvurucu, söz konusu mezarlığın çevre düzenlemesi için halkın talebi üzerine Nusaybin Belediyesince katkı sunulduğunu ifade etmiştir. Ayrıca mezarlığın Nusaybin Belediyesine devredilmesi ve sorunların çözülmesi için Mardin Valiliği ve Nusaybin Kaymakamlığına resmî yazışmalarla gerekli başvuruların yapıldığını belirtmiştir. Diğer başvurucu ise o bölgeyi iyi bildiğini, Dağiçi köyü yakınlarında bir mezarlık yapıldığını da önceden duyduğunu ve sonradan gördüğünü, köye giden yolun oldukça bozuk olduğunu belirtmiştir. Devamında köyün talebi üzerine kum gönderdiklerini, kumun döküldüğü yer ile mezarlık yapılan yer arasında yaklaşık bir iki kilometre mesafe olduğunu, o tarihte mezarlık bölgesine araçla gidilemediğini ifade etmiştir. Kumun yolun üzerine bir yere döküldüğünü, nereye kullanıldığını bilmediğini, mezarlığa da gitmiş ve orada da kullanılmış olabileceğini, diğer yandan kum dökülen alanda bir platform oluşturulmak istenildiğini, bu platformun oluşturulması amacıyla personel görevlendirildiğini ve giden malzemenin de o platformun oluşturulması amacıyla gönderildiğini belirtmiştir. Ayrıca bu görevlendirmelerden Belediye Başkanının haberinin olduğunu, onun bilgisi dâhilinde yapıldığını ifade etmiştir.
vi. Yapılan ön inceleme sırasında edinilen belgelere göre Nusaybin Kaymakamlığının 14/4/2015 tarihli yazısında, Dağiçi Mahallesi (Köyü) yakınlarında mezarlık yapılmak amacıyla Kaymakamlığa bir başvuru olmadığı bilgisi yer almaktadır.
vii. İçişleri Bakanı 8/5/2015 tarihinde her iki başvurucu için soruşturma izni vermiştir. Soruşturma izni verilmesine karşı yapılan itiraz Danıştay Birinci Dairesinin 15/2/2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
viii. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı, iki aracın Belediyeden mezarlığa gidiş-gelişte kullandığı yakıtın maddi karşılığının tespit edilmesini İlçe Emniyet Müdürlüğünden 31/5/2018 tarihinde talep etmiştir. Konu ile ilgili yapılan çalışma neticesinde iki aracın toplam yaktığı yakıtın Eylül 2013 tarihi itibarıyla 173,60 TL olduğu tespit edilmiştir.
4. Soruşturma izninin verilmesi üzerine başvurucuların görevi kötüye kullanma suçundan cezalandırılması talebiyle 14/2/2019 tarihinde iddianame düzenlenmiştir. İddianamede; başvurucuların, terör örgütüne müzahir olduğu bilinen bir kısım oluşumların organizesinde, Nusaybin ilçesinin Dağiçi köyünde, sözde şehitlik yerini anıt mezar yapmak amacıyla Nusaybin Belediyesine ait 47 NH ... plaka sayılı bir kamyon ile 47 NK ... plaka sayılı bir kamyoneti belirtilen sözde anıt mezar yapımında çalıştırılmak üzere görevlendirdikleri, Nusaybin İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan araştırmalarda 173,6 TL tutarında yakıt bedeline ilişkin kamu zararının oluştuğu iddiası yer almaktadır.
5. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Nusaybin 1. Asliye Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 28/2/2019 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Duruşma altı celsede bitirilmiştir.
6. Birinci ve ikinci celselere başvurucular katılmamıştır. İkinci celsede hem başvurucuların hem de olaya ilişkin bilgi ve görgülerinin tespiti amacıyla Belediyede çalışan tanıklar A.T., B.A., B.K. ve R.A.nın bir sonraki celse hazır edilmelerine karar verilmiştir.
7. Üçüncü celsede başvurucular savunmalarında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirtmiştir. Aynı celsede A.T., B.A. ve R.A. bizzat duruşma salonunda hazır edilmiştir. Tanık A.T. alınan beyanında; yaklaşık 30 senedir belediyede kamyon şoförü olarak çalıştığını, olay tarihinde de belediye başkan yardımcısı olan ikinci başvurucunun Dağiçi köyüne malzeme götürülmesi gerektiğini söylediğini ancak ne amaçla götürüleceğini söylemediğini, kendisinin de bir kamyon beyaz kumu götürdüğünü ancak köyde hiç kimse olmadığı için bu kumu boş bir yere bırakıp döndüğünü ifade etmiştir. Tanık B.A. alınan beyanında; olay tarihinde itfaiye amiri olarak görev yaptığını, belediyeye ait olan araçların başvurucular tarafından gönderilip gönderilmediğini bilmediğini ifade etmiştir. Tanık R.A. alınan beyanında, olay tarihinde fen işleri müdürü olarak görev yaptığını, belediyeye ait olan araçların gönderilmesi noktasında bir bilgisinin olmadığını ifade etmiştir.
8. Dördüncü celse yeni tip koronavirüs sebebiyle ertelenmiştir. Bu arada ikinci başvurucu tarafından zararın ödendiğine dair makbuz, dosyaya sunulmuştur. Beşinci celsede ikinci başvurucu müdafii, olay mahallinde keşif yapılması talebinde bulunmuştur. Söz konusu talep Mahkemece "dosyadaki mevcut tutanaklar, fotoğraflar, raporlar ve bölgenin durumu nazara alınarak dosyaya herhangi bir etkisi olmayacağı" gerekçesiyle reddedilmiştir.
9. Son celsede tanık B.K., bizzat duruşma salonunda hazır edilmiştir. Tanık B.K. alınan beyanında, daha önce soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifadenin aynen geçerli olduğunu belirtmiştir. Tanık B.K. soruşturma aşamasında alınan beyanında; söz konusu Belediyede daha önce itfaiye müdürü olarak çalıştığını, yaz dönemlerinde sıcak olması nedeniyle Belediyeye ait su tankı olmadığı için itfaiye araçlarını su tankı gibi kullandıklarını, bu amaçla talep edilen yerlere su götürüldüğünü, söz konusu Dağiçi köyüne yapılan mezarlık inşası için Belediyeye ait itfaiye araçlarının kullanımının söz konusu olmadığını ifade etmiştir.
10. Aynı celsede Mahkeme, başvurucuların görevi kötüye kullanma suçundan beş ay hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
" İç İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 31.03.2015 tarihli rapora göre '...Mezarlık yerlerinin inşaası ile cenaze nakil ve defin ileri hakkında yönetmeliğe aykırı olarak Nusaybin İlçesi Dağiçi güneyinde bulunan Benzeryahgo mevkiinde sözde [A.S.] Şehitliği adı altında yapılan mezarlık düzenlemesine ve mezarlık yakınında törenlerde kullanmak için oluşturulan platform yapımına katkı sağlamak amacıyla,
Nusaybin Belediyesine ait 47 NK ... plakalı çift kabinli kamyoneti malzeme götürmek, 47 NH ... plakalı damperli kamyonu kum taşımak üzere görevlendiren Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Dinç ve söz konusu görevlendirmelerle ilgili bilgi ve talimatı olan, halkın talebi üzerine söz konusu mezarlığın çevre düzenlenmesi için Belediye tarafından katkı sunulduğunu ifade eden ve Nusaybin Belediyesi eski Başkanı Ayşe Gökkan hakkında soruşturma izni verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.'
Yine aynı rapora göre Nusaybin İlçe Jandarma Komutanlığınca tanzim edilen 09.09.2013 tarihli tutanakla, 09.09.2013 günü saat 11.00'da BDP Mardin İl Teşkilatı ve Medya-Der (Mezopotamya yakınlarını kaybeden aileler yardımlaşma ve kültür derneği) tarafından organize edilerek Mardin İli Nusaybin İlçesi Dağiçi güneyinde bulunan Benzeryahgo mevkiinde sözde [A.S.] Şehitliği adı altında yapılan mezarlığın yapımında Nusaybin Belediyesine ait 47 NH ... resmi plakalı kamyon, 47 ND ... resmi plakalı itfaiye aracı, 47 NK ... resmi plakalı pikap kamyonet, plakası alınamayan üzerinde Nusaybin Belediyesi yazılı ambulans[,] 47 ND ... resmi plakalı Nusaybin Belediye Başkanlığına ait makam aracının kullanıldığının tespit edilmiştir.
Sanık Ahmet Dinç müdafii tarafından mahkememizce karar verilecek olduğu duruşmada söz konusu bölgede keşif talep edilmişse de Nusaybin İlçe Jandarma Komutanlığının 15 Nisan 2015 tarih ve 2933 sayılı yazısında 'Bölgenin bölücü terör örgütü mensuplarının yoğun olarak faaliyet gösterdiği bir bölge olması nedeni ile yerinde tespit yapılamadığı, daha önce bölgeye keşif amacıyla giden askeri araçlara saldırılar düzenlendiğinden, bu nedenle söz konusu mezarlık alanı ile ilgili anlık tespitlerin yapılamadığı, görüntü ve kamera kayıtlarının alınmadığı, bu nedenle suç dosyasına konulan mezarlık alanına giden konvoydaki araçların tespitine yönelik belge ve bilgilerin belge ve bilgilerin yol güzergahında bulunan karakollar tarafından yapıldığının['] belirtildiği ve söz konusu yerin ilçemiz genelinde bilinen teröre müzahir bölgelerden olması, dosyadaki mevcut tutanaklar, fotoğraflar ve raporlar nazara alınarak, olayın üzerinden geçen zaman dilimi de göz önüne alınarak yargılamaya herhangi bir etkisi olmayıp yargılamayı uzatma yönündeki talebi reddedilmiştir.
Tüm dosya kapsamı, İlçe Jandarma Komutanlığınca oluşturulmuş tutanaklar, [İ]ç- işleri [B]akanlığı tarafından oluşturulan raporlar, müzekkere cevapları, tanık ve sanık beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Belediye Başkanı ve [B]aşkan [Y]ardımcı[sı] olan sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kamunun zararına sebep olduğu anlaşılmakla TCK'nın 257. maddesi gereği takdiren alt sınırdan cezalandırılması yoluna gidilmiş ve Sanık Ahmet Dinç tarafından her ne kadar oluşan zarar giderilmişse de sanıklar hakkında çok sayıda verilmiş kovuşturmanın ertelenmesi ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararları ile sanık Ahmet Dinç hakkında verilmiş birden çok hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bulunması sebebiyle anlaşılan suça meyilli kişiliklikleri ile yeniden suç işlemeyecekleri yönünde mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından sanıklar hakkında TCK'nun 50 , 51. Maddesi ile CMK'nun 231/5.maddesinin tatbikine takdirenyer olmadığına karar verilerek Türk milleti adına aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
11. Başvurucular, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Birinci başvurucu; istinaf dilekçesinde -diğerlerinin yanı sıra- belediye başkanlığı sürecinin hiçbir aşamasında görevini kötüye kullanma amacıyla hareket etmediğini, mevzuatın verdiği yetki kullanılarak ihtiyaçlar doğrultusunda mezarlık inşa edilmesine karar verildiğini, mevzuat uyarınca da mezarlık inşa edilmesinde belediye araçlarının kullanıldığını, iddianamede yer alan subjektif değerlendirmelerle hazırlanmış tutanak ve belgelere dayanılmasının yasaya ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu iddia etmiştir. İkinci başvurucu ise özetle; olayda kasıtlı bir tutumunun olmadığını ileri sürerek tutanak mümzilerinin tanık olarak dinlenilmesi talebinde bulunmuş, görev kağıdını imzaladığı araçların ve taşıdıkları malzemelerin ne için kullanıldığı hususunun netleştirilebilmesi adına araçların malzemeleri boşalttığı yerin tespiti için keşif yapılmamasını şikâyet etmiştir. Ayrıca hükmün seçenek yaptırımlara çevrilmemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
12. Başvurucuların istinaf talebi, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin (Daire) 8/4/2021 tarihli kararıyla esastan reddedilmiş ve kesinleşmiştir.
13. Başvurucular süresi içerisinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
14. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
15. Konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2021/40179 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasının mevcut başvuru ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Birinci Başvurucu Yönünden
16. Başvurucu; soyut tutanak ve rapor ifadelerine dayanılarak hakkında mahkûmiyet kararı verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; başvurucunun yargılama aşamasında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği ve mahkemede yargılamaya konu olayı kendi açısından anlatabildiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
17. İlke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
18. Gerekçeli karar içeriği ve hükme esas alınan delillere ilişkin istinaf uygulaması gözönüne alındığında İlçe Jandarma Komutanlığınca oluşturulmuş tutanaklar, İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan raporlar, başvurucunun ve tanıkların beyanlarına göre başvurucunun görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kamunun zararına sebep olduğunun tespit edilmesi hususlarına dayanılarak görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulmuştur. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
19. Buna göre başvurucunun ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu ve somut olayda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan hususun da bulunmadığı anlaşılmıştır. Hukuka aykırılık iddiası ise soyut ve genel ifadelerle dile getirilmiştir.
20. Diğer taraftan birinci başvurucu, tutanağı tutan kişilerle yüzleştirilmediğini ve keşif yapılmadığını ileri sürmüştür. Bakanlık bu iddialara ilişkin olarak yargılama dosyasına yansıyan bilgi ve belgeler ışığında birinci başvurucunun yargılama süresince tutanak mümzilerinin dinlenilmesi yönünde Asliye Ceza Mahkemesine iletmiş olduğu bir talebinin söz konusu olmadığını belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında diğer sanık müdafinin talebinin yerel mahkeme tarafından reddedildiğini, bu kapsamda keşif yapılmamasının kendisini de etkilediğini ifade etmiştir. Başvurucunun tanık sorgulama ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine yönelik şikâyetlerinin Bayram Gök (B. No: 2012/946, 26/3/2013, § 20) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması ve başvuru yollarının tüketilmemesi nedenleriyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. İkinci Başvurucu Yönünden
1. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkeleri Yönünden
22. Başvurucu; hakkında hüküm kurulmasında esas alınan delilin Nusaybin İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından tutulan 9/9/2013 tarihli tutanak olduğunu, tutanağı tutan kişilerle yüzleştirilmediğini, mahkumiyete esas alınan tek delilin bu tutanak olmasına rağmen kamu personellerinin tanık olarak dinlenmediğini ileri sürmüştür. Ayrıca başvurucu, tutanaktaki bilgilerin teyidi için yapılan keşif taleplerinin de hukuka aykırı gerekçelerle reddedilmesinden şikâyetçidir.
23. Bakanlık görüşünde kabul edilebilirlik yönünden yapılacak olan inceleme hatırlatıldıktan sonra belirli bir davayla ilişkili delilleri değerlendirmenin esasen yargı mercilerine ait olduğunu, Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında önceki iddialarını yinelemiş ve görevi kötüye kullanma suçu ile ilgili olarak Yargıtay kararlarından bahsetmiştir.
24. Başvurunun bu kısmı bir bütün olarak silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri kapsamında değerlendirilmiştir.
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
26. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iddialara ilişkin birçok başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi tarafından incelendiği, başvuruculara delillerini sunma ve inceletme noktasında mahkemelerce uygun imkânların tanınması gerektiği, tarafların dinlenilmemesi ve taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesinin yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hâle gelmesine neden olabileceği vurgulanarak ilgili Anayasa kurallarının yorumlandığı anlaşılmaktadır (bkz. Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, §§ 32-37; Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, §§ 42-48; Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, §§ 34-42; Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, §§ 18-19; Muharrem Keserci, B. No: 2012/575, 8/5/2014, §§ 43-55; Ahmet Teyit Keşli, B. No: 2013/2237, 18/9/2014, §§ 55-65; Abdulselam Tunç, B. No: 2013/6986, 5/11/2014, §§ 56-66; Gürhan Nerse, B. No: 2013/5957, 30/12/2014, §§ 33-40; Aziz Ağırlı, B. No: 2013/1377, 25/3/2015, §§ 32-43; Düzgit Yalova Gemi İnşa Sanayi A.Ş., B. No: 2013/8756, 15/4/2015, §§ 37-48; Targan Tolga Yungul, B. No: 2013/1386, 16/4/2015, §§ 23-31; Durmaz Oto. Petrol Ürünleri İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/1020, 7/5/2015, §§ 22-35; Fahri Gösteriş, B. No: 2013/1297, 13/4/2016, §§ 27-37; Zekayi Çelebi, B. No: 2014/5633, 18/5/2016, §§ 25-30; Özgür Murat Engin, B. No: 2014/7806, 21/9/2016, §§ 38-44; Laleş Çeliker, B. No: 2013/8413, 21/9/2016, §§ 24-31; Cezair Akgül, B. No: 26/10/2016, 26/10/2016, §§ 27-31; Gökay Dayan, B. No: 2014/12206, 21/9/2017, § 21; Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).
27. Somut olayda; başvurucunun görevi kötüye kullanma suçundan mahkûm olmasında dayanılan esaslı deliller kararda belirtiği üzere İlçe Jandarma Komutanlığınca oluşturulmuş tutanaklar, İçişleri Bakanlığı tarafından oluşturulan raporlar, müzekkere cevapları, çekilmiş fotoğraflar, tanık ve sanık beyanlarıdır.
28. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden yapılacak değerlendirmede başvurucunun başvuru formundaki iddialarını, yargılamadan önceki süreci de dikkate almak suretiyle ve mahkûmiyet kararında yer alan gerekçe ile ele almak gerekecektir. İlk olarak şunu belirtmek gerekir ki Mahkemenin bahsi geçen araştırma taleplerini reddinin başvurucunun konumunu iddia makamına göre dezavantajlı hâle getirip getirmediğinin tespiti için hükme esas alınan diğer delillerin de mahkemece ne şekilde değerlendirildiğinin tespiti önem arz etmektedir.
29. Bu kapsamda 9/9/2013 tarihinde çekilen fotoğraflar, Belediye Fen İşleri Müdürü tanık R.A.nın "Belediye araçlarının bu şekilde bir olayda kullanıldığından da haberim yoktur" şeklindeki beyanı ile başvurucunun olay tarihinde Belediye Başkan Yardımcısı olduğu ve taşıt görevlendirilmesini Belediye Başkanının bilgisi dâhilinde kendisinin yapması gözetilmelidir. Ayrıca birinci başvurucunun ön inceleme sırasında "söz konusu mezarlığın çevre düzenlemesi için halkın talebi üzerine Nusaybin Belediyesince katkı sunulduğu" ifadesi de önem arz etmektedir. Kaldı ki ön inceleme sırasında ortaya çıkarıldığı üzere Dağiçi Mahallesi (köyü) yakınlarında mezarlık yapılmak amacıyla Kaymakamlığa herhangi bir başvuru olmadığı bilgisi bulunmaktadır.
30. Mardin Valiliğinin 2/9/2013 tarihli kararı ile sözde şehitlik adı altındaki mezar alanının yıkımı 2/9/2013 tarihinde gerçekleşmiştir (bkz. § 3). Bu işlem dikkate alındığında mezarlığın mevzuata aykırı olduğunun bilinebileceği söylenebilir. Nitekim ikinci başvurucu, Dağiçi köyünde mezarlık inşa edildiğini ve bunu gördüğünü aşamalarda ifade etmiştir. Mahkûmiyet kararı da gerek mezarlık düzenlemesine, gerekse mezarlık yakınında törenlerde kullanmak için oluşturulan platform yapımına katkı sağlamak amacıyla Belediyeye tahsisli araçlarla olay yerine gitmek üzere yola çıkılmasından hareketle verilmiştir. Ayrıca olay gününde çekilen fotoğraflardan 9/9/2013 tarihinde yine bir topluluğun sözde şehitlikte bir araya geldiği, mezarlık yapımına fiilen katkı sağladıkları, yol kontrolü esnasında ilgili kamyon ile kamyonetin yanı sıra Belediye makam aracının kullanıldığı hususu vurgulanmıştır.
31. Keşif yapılması taleplerinin reddedilmesini de bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Yerel mahkemenin ara kararında belirttiği üzere 9/9/2013 tarihinde çekilmiş fotoğraflardan ve tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere söz konusu kamyon ile kamyonetin olay bölgesine götürülmediği söylenemez. Belediye Başkan Yardımcısı olan başvurucunun diğer başvurucu ile fikir ve eylem birliği içerisinde görevlerinin gereklerine aykırı hareket ettiği yerel mahkemece takdir edilmiştir. Bu kapsamda başvurucu, Belediye Başkanın bilgisi dâhilinde araç kullanılmasına izin verdiğini açıkça belirtmesi ve mahkûmiyet kararının sebebi nazara alındığında yerel mahkemenin tutumunun keyfî olmadığı, ilgili ve yeterli gerekçeyle keşif talebini reddettiği anlaşılmaktadır.
32. Ayrıca ikinci başvurucunun başvuru formunda tanık sorgulama ve keşif yapılmasına gerekçe olarak ileri sürdüğü hususların bu tutanakların olay yerinde tutulmadığı, karakolda tutulduğuna yönelik olduğu görülmektedir. Olay yerinde resmî araçların durdurulduğu ve tespitlerin yapıldığı tutanakların yanı sıra fotoğraflardan da anlaşılmaktadır. Daha sonra mezarlık yapımı sırasında ve sonrasında çekilen fotoğrafların da dosyada bulunduğu, başvurucunun bu fotoğrafların sıhhatine veya doğruluğuna yönelik bir itirazlarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu hususlar gözetildiğinde bu tutanakların düzenlenmesindeki şikâyetler bağlamında başvurucunun keşif ve tanık sorgulama taleplerinin reddedilmesinin somut olayın koşullarında -başvurucuların ve tanıkların ifadeleriyle de birtakım olguların doğrulandığı gözetildiğinde- ikinci başvurucunun dezavantajlı duruma düşürülmediği kanaatine varılmıştır.
33. Dolayısıyla tutanak mümzilerinin tanık olarak dinlenilmemesi ve olay mahallinde keşif yapılması taleplerinin reddedilmesinin somut olayda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerini ihlal ettiği söylenemez.
34. Açıklanan gerekçelerle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edilmediğine dair karar verilmesi gerekir.
2. Diğer İhlal İddiaları Yönünden
35. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle; makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının (Ahmet Kartalkuş, B. No: 2019/39635, 19/3/2024) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle; suçta ve cezada kanunilik ilkesinin (Mehmet Emin Karamehmet ve diğerleri, B. No: 2017/4902, 28/1/2020) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle; din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021) kararı ve temellendirilmemiş şikâyet kapsamında açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezanın ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilmediğine ilişkin olarak ileri sürülen cezanın bireyselleştirilmediğine dair gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine yönelik şikâyetler yönünden ise yerel mahkemenin takdiri ve bireysel başvurunun fonksiyonu dikkate alınarak (Onur Kara, B. No: 2017/29853, 8/7/2020) kararı kapsamında açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğuna dair karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Birinci başvurucu yönünden ileri sürülen iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması ve başvuru yollarının tüketilmemesi nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. İkinci başvurucu yönünden silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
3. İkinci başvurucu yönünden diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/1/2025tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.