logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Muhammed Polat [1.B.], B. No: 2021/29116, 17/7/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUHAMMED POLAT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/29116)

 

Karar Tarihi: 17/7/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Kübra ÇİFTÇİ

Başvurucu

:

Muhammed POLAT

Vekili

:

Av. Devrim Özgür AKYOL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, şahsa bağlı müşavir kadrosunda görev yapmaktayken milletvekili adayı olmak için istifa eden başvurucunun tekrar aynı kadroya atanmaması nedeniyle seçilme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Elektrik ve elektronik mühendisi olan başvurucu, bakanlık müşaviri unvanı ile genel idare hizmetleri sınıfında görev yapmaktayken 7/6/2015 tarihinde yapılan 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili adayı olabilmek için istifa etmiştir.

3. Başvurucu, söz konusu seçimde aday gösterilmemesi üzerine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına başvurarak eski görevine iadesini talep etmiş ancak farklı bir kadro olan mühendis kadrosuna atanmıştır.

4. Başvurucu, anılan işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesi talebiyle Ankara 12. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. İdare; Mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde, şahsa bağlı müşavirlik kadrolarının 635 sayılı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (635 sayılı KHK) geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca istifa ile son bulduğunu, bu sebeple başvurucunun göreve geri dönme talebinde bulunduğu tarihte eski kadrosuna atanabilmesinin hukuken mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Buna karşılık İdare Mahkemesi 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un ek 7. maddesinin özel ve istisnai bir düzenleme olduğunu, 635 sayılı KHK'nın geçici 3. maddesindeki hükmün bu uyuşmazlıkta uygulanma kabiliyeti bulunmadığını, söz konusu hükümdeki kadronun boşalmasından kastın devlet memurlarının memurluktan çıkarılması, memurluk niteliklerini kaybetmesi, emekliye ayrılması, ölümü, başka bir göreve atanması gibi durumlar olduğunu, kamu görevlilerinin genel seçimlerde yahut mahallî idareler seçimlerinde aday adayı veya aday olmaları amacıyla görevlerinden ayrılmaları durumunda eski görevleri ile bağlarının mutlak şekilde kopmadığını, aksi bir yorumun 298 sayılı Kanun'un ek 7. maddesindeki istisnai ve özel olarak getirilmiş düzenlemeyi bertaraf edeceğini, ayrıca başvurucunun atandığı kadronun önceki kadrosuna eş değer olmadığını belirterek dava konusu işlemi iptal etmiştir. Başvurucunun söz konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük ve mali haklarının da ödenmesine karar vermiştir.

5. Bu karara karşı idarece yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İkinci Dairesi, seçimler nedeniyle istifa edip seçilemeyen başvurucunun eski görevine dönme talebinde bulunması hâlinde bu talebini yerine getirme konusunda davalı idarenin bağlı yetki içinde olduğunu ancak bu yetkisini kullanırken eski görevine ilişkin kadronun boş olması gerektiğini, 635 sayılı KHK'nın ilgili maddesi gereğince başvurucunun görev yaptığı bakanlık müşaviri kadrosunun istifayla boşaldığını ve iptal edildiğini, bu sebeple başvurucunun eski kadrosuna atanmasının hukuken mümkün olmadığını belirterek İdare Mahkemesinin kararını bozmuştur. Başvurucunun karara yönelik karar düzeltme istemi reddedilmiştir.

6. Bahsi geçen bozma kararı üzerine İdare Mahkemesi, bozma kararına uyarak kararda belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar vermiştir. Anılan karara karşı bu kez başvurucunun yaptığı temyiz başvurusu üzerine Danıştay İkinci Dairesi kararı onamış, başvurucunun karar düzeltme istemini de reddetmiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 3/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 5/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu, seçilme hakkını kullanabilmek için istifa ettiği hâlde eski kadrosuna yeniden atanmamasının adil yargılanma ve seçilme hakkının ihlali olduğunu ileri sürmüştür.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun kadrosunun istifa ile iptal olduğu, bu sebeple eski kadrosuna atanamayacağı, başvurucunun şahsına yönelik bir ayrımcılık yapılmadığı belirtilerek başvurucunun anayasal haklarının ihlal edilmediği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Başvuru, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, benzer nitelikteki bir şikâyeti Mehmet Demircioğlu ([GK], B. No: 2020/35797, 14/9/2023) kararında incelemiştir. Kararda, idare mahkemesinin milletvekili seçimlerine katılmak için istifa eden şahsa bağlı kadrodaki bir kamu görevlisinin kadrosunun istifayla birlikte askıya alınıp alınamayacağını hiç tartışmadan kadronun doğrudan iptal edildiği sonucuna vardığını oysa söz konusu kadronun -normal bir istifa biçimi olmayan milletvekilliği için istifa hâlinde- doğrudan iptal edildiğinin değil geçici süreyle askıya alındığının kabulü hâlinde bu kadronun boşaldığından, dolayısıyla iptal olduğundan bahsedilemeyeceğini, söz konusu kadronun boşalmasının ancak bu kişinin kanuni süresi içinde yeniden göreve başlamaması hâlinde mümkün olabileceğini belirtmiştir. Ayrıca mahkemenin şahsa bağlı kadronun iptal edildiği ve başvurucunun önceki görevine dönmesinin önünde kanuni engel bulunduğu şeklindeki yorumunun kanunilik ölçütü yönünden sorunlu olduğunu belirtmiştir (Mehmet Demircioğlu § 34). Anayasa Mahkemesi kanunilik ölçütü yönünden tespit edilen sorunların yanında seçilme hakkının demokratik bir toplumda taşıdığı önem nedeniyle söz konusu müdahalenin meşru amaç ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütlerini karşılayıp karşılamadığını da değerlendirmiştir (Mehmet Demircioğlu, § 35). Bu bağlamda idarenin milletvekili olabilmek için istifa eden kamu görevlilerini mutlak şekilde eski kadrolarına atama zorunluluğu bulunmamasının kamu hizmetlerinde sürekliliğin sağlanması meşru amacına hizmet ettiğini ifade etmiştir (Mehmet Demircioğlu, § 36).

13. Anayasa Mahkemesi müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirirken başvurucunun memuriyet hayatının milletvekili olabilmek için istifa ettiği anda statüsel anlamda kesintiye uğradığını, başvurucunun istifa öncesi ve sonrası özlük haklarının farklı olduğunu, bu sebeple başvurucunun sırf seçilme hakkını kullanmasının durumunda beklemediği bir kötüleşmeye yol açtığını, bu durumun zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiğinin mahkemelerce ilgili ve yeterli gerekçeyle ortaya konulmadığını, başvurucunun istifa öncesindeki ve sonrasındaki statüsü kıyaslandığında müdahalenin orantılı olmadığını belirtmiştir. Ayrıca bir kamu görevlisinin yeterli gerekçeler sunulmadan eski görevinin sağladığı imkânlardan faydalanamamasının seçilme hakkının kullanılmasında caydırıcı bir etki oluşturacağını belirterek söz konusu müdahalenin kanunilik ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olma koşullarını taşımaması nedeniyle Anayasa'nın 67. maddesinde korunan seçilme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (Mehmet Demircioğlu, §§ 45-51).

14. Eldeki başvuruda mahkemeler, müdahalenin dayanağı olan 635 sayılı KHK'nın geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan bakanlık müşavirliği kadrosunun herhangi bir sebeple boşalması hâlinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edileceğine dair hükmün başvurucunun önceki görevine dönmesinin önünde kanuni engel oluşturduğunu belirtmiştir. Mahkemelerin bu yorumu kanunilik ölçütü yönünden bazı sorunlara neden olabilir (aynı düzenlemeyi içeren 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla ilgili değerlendirmeler için bkz. § 12). Benzer biçimde eldeki başvuruda müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğunun incelenmesi bakımından da Anayasa Mahkemesinin anılan kararındaki değerlendirmelerin (bkz. § 13) geçerli olduğu söylenebilir. Tüm bu değerlendirmelerden hareketle somut başvuruda Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan Mehmet Demircioğlu kararında varılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir yön bulunmamaktadır.

15. Açıklanan gerekçelerle mahkemelerin hatalı yorumu nedeniyle kanunilik şartını karşılamayan ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmayan söz konusu müdahale nedeniyle Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu sonuca katılmamışlardır.

III. GİDERİM

16. Başvurucu; ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve miktar belirtmeksizin maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

17. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

18. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Seçilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE'nin karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin seçilme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 12. İdare Mahkemesine (E.2019/2455, K.2020/362) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Danıştay İkinci Dairesi (E.2021/14989) ile Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu; şahsa bağlı müşavir kadrosunda görev yapmaktayken milletvekili adayı olmak için istifa ettiğini tekrar aynı kadroya atanmaması nedeniyle seçilme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Benzer ihlal iddialarına ilişkin olarak Mehmet Demircioğlu ([GK], B. No: 2020/35797, 14/9/2023) kararında çoğunluk tarafından Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiş ancak azınlık görüş karşı oy kullanmıştır. Mevcut başvuruda Mehmet Demircioğlu kararındaki karşıoyda belirtilen ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir durum söz konusu değildir.

3. Başvuru konusu olayda, seçime katılmak için istifa eden şahsa bağlı kadrodaki bir kamu görevlisinin kadrosunun istifayla birlikte askıya alınıp alınamayacağının hiç tartışılmamış olması nedeniyle başvuru konusu kararda yer alan “şahsa bağlı kadronun iptal olduğu ve başvurucunun önceki görevine dönmesinin önünde kanuni engel bulunduğu” şeklindeki yorumun kanunilik ölçütü yönünden sorunlu olduğu değerlendirilmiştir.

4. Kararda, buradan bir ihlal kararı verilip bununla yetinilmeden, seçilme hakkının demokratik bir toplumda taşıdığı öneme vurgu yapılarak söz konusu müdahalenin meşru amaç ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütlerini karşılayıp karşılamadığı tartışılmıştır.

5. Başvurucu, bakanlık müşaviri unvanı ile genel idare hizmetleri sınıfında görev yapmaktayken 7/6/2015 tarihinde gerçekleştirilen 25. Dönem Milletvekili Genel Seçiminde milletvekili adayı olabilmek için istifa etmiştir.

6. Başvurucu, söz konusu seçimde aday olarak gösterilmemesi üzerine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına başvurarak eski görevine iadesini talep etmiş ancak farklı bir kadro olan mühendis kadrosuna atanmıştır.

7. Başvurucunun, anılan işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesi istemiyle açtığı davada İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali ile başvurucunun yoksun kaldığı mali ve özlük haklarının ödenmesi gerektiği yönünde karar verilmiştir. Danıştay bozma kararı sonrası ise davanın reddine karar verilmiştir.

8. Milletvekili adayı olmak için istifa eden bir kamu görevlisinin tekrar eski kadrosuna atanmaması olgusu, kabul edilmelidir ki onun seçimlerde aday olma ya da olmama yönündeki iradesinin oluşumunda önemli ölçüde etkilidir. Bu nedenle somut olayda, istifadan önceki görevine geri dönme talebinde bulunan başvurucunun eski kadrosuna atanmaması şeklinde tesis edilen işlem seçilme hakkına yönelik bir müdahaledir.

9. Temel hak ve özgürlüklerin nasıl sınırlandırılacağına ilişkin genel bir düzenleme olan Anayasa'nın 13. maddesine göre; temel hak ve hürriyetler, sadece Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle ve ancak kanunla sınırlanabilir. Aynı zamanda bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması gerekir. Dolayısıyla somut olaydaki müdahalenin de Anayasa’nın 13. ve 67. maddelerine göre haklı olabilmesi için kanuni bir temelinin olması, meşru bir amacının bulunması, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olması gerekmektedir.

10. Olaydaki müdahalenin, 635 sayılı KHK'nın geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan bakanlık müşavirliği kadrosunun herhangi bir sebeple boşalması hâlinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edileceğine ilişkin hüküm ile 298 sayılı Kanun'un ek 7. maddesinde yer alan milletvekili seçilmek için istifa eden kamu görevlilerinin süreç sonunda göreve geri dönme talebinde bulunmaları hâlinde eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebileceklerine ilişkin hükme dayanılarak tesis edildiği görülmektedir.

11. Bu bağlamda öncelikle çoğunluk görüşünün dayanaklarından birisi olan “kanunilik” sorununun değerlendirilmesi uygun olacaktır.

12. Başvurucu hakkında tesis edilen işlemin dayanaklarından birisini oluşturan 635 sayılı KHK’nın geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası, idareye veya Mahkemelere, şahsa bağlı bir kadroda görev yapmakta iken seçime katılmak için istifa eden şahsın içinde bulunduğu bu kadronun, ilgili kişinin seçim süreci neticelenene kadar askıya alınıp alınamayacağı konusunda bir değerlendirme yapma yetkisi vermemekte, kadronun herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılmasını öngörmektedir. Dolayısıyla seçime katılmak için istifa eden şahsa bağlı kadrodaki bir kamu görevlisinin kadrosunun istifayla birlikte askıya alınıp alınamayacağının hiç tartışılmamış olmasının kanunilik ölçütü yönünden sorunlu olduğunun söylenmesi mümkün değildir.

13. Meşru amaç konusuna gelince; başvuru konusu olayda uygulanan 298 sayılı Kanun'un ek 7. maddesi ve 635 sayılı KHK'nın geçici 3. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca, idarenin, milletvekili olabilmek için istifa eden kamu görevlilerini mutlak bir şekilde eski kadrolarına atama zorunluluğunun bulunmaması, kamu hizmetlerinde sürekliliğin sağlanması gerekliliği hususu birlikte gözetildiğinde müdahalenin meşru bir amaca hizmet ettiği sonucu ortaya çıkmaktadır.

14. Tartışılması gereken mesele müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olup olmadığı hususlarına ilişkin olarak ortaya çıkmaktadır. Başvuru hakkında uygulanan mevzuat hükümleri ve mahkeme kararları birlikte gözetildiğinde başvurucunun kazanılmış hak aylık derecesinin korunarak başka bir kadroya atanması suretiyle seçilme hakkına yapılan müdahalenin, onun siyasal hayata katılımını engelleyici veya seçilme hakkının kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştırarak etkisini ortadan kaldıracak mahiyette olduğu kanaatine ulaşılması mümkün gözükmemektedir.

15. Sonuç olarak zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği anlaşılan başvurucunun seçilme hakkına yapılan söz konusu müdahalenin seçilme hakkını aşırı derecede sınırlamadığı ve kamu hizmetlerinin sürekliğini sağlamaya yönelik meşru amaç karşısında orantısız da olmadığı değerlendirildiğinden, müdahalenin bir bütün olarak demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu ve Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme hakkının ihlal edilmediği sonucuna ulaşılmış olup, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyoruz.

 

Üye

İrfan FİDAN

Üye

Muhterem İNCE

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Muhammed Polat [1.B.], B. No: 2021/29116, 17/7/2024, § …)
   
Başvuru Adı MUHAMMED POLAT
Başvuru No 2021/29116
Başvuru Tarihi 5/7/2021
Karar Tarihi 17/7/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, şahsa bağlı müşavir kadrosunda görev yapmaktayken milletvekili adayı olmak için istifa eden başvurucunun tekrar aynı kadroya atanmaması nedeniyle seçilme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi