logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Kutlay Telli [1.B.], B. No: 2021/29783, 19/11/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

KUTLAY TELLİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/29783)

 

Karar Tarihi: 19/11/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muhammed Nuri ÖZGÜR

Başvurucu

:

Kutlay TELLİ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlemiş; iddianamede özetle Bylock tespiti, tanıklar U.S., M.G., İ.C., R.M., C.U., H.E., A.A., A.C., gizli tanık Defne'nin ifadeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSK) 2. Dairesi ve HSK Genel Kurulunun görevden uzaklaştırma ve ihraç kararlarına dayanarak başvurucunun atılı suçu işlediğini iddia etmiştir.

4. İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul ederek yargılamaya başlamıştır. Mahkeme duruşma hazırlığı işlemleri kapsamında diğerlerinin yanı sıra tanıklar M.G., C.U., R.M. ve A.A.nın istinabe yoluyla beyanlarının alınmasına karar vermiştir.

5. Yargılama beş celsede bitirilmiştir. Birinci celseden önce tanıklar M.G. ve A.A.nın bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan istinabe müzekkerelerine ikmalen cevap verilmiştir. Tanık M.G. 2010-2011 yıllarında örgüte mensup hâkim ve savcıların yabancı dil eğitimi alması ve yurt dışında akademik çalışmalar yürütmesi amacıyla oluşturulan Yabancı Dil Biriminde yer alan üç kişiden birinin başvurucu olduğunu, Tanık A.A. 1999 yılında aynı yurtta kaldığı başvurucunun bu süre içinde kendisini örgüte katılmaya ikna etmek için çabaladığını belirtmiştir.

6. Başvurucu; müdafiinin de hazır bulunduğu birinci celsede alınan savunmasında üzerine atılı suçu işlemediğini savunmuştur. Mahkeme bu celsede okunan belgelere ve tanık ifadelerine karşı başvurucuya diyeceklerini sormuş; başvurucu, aleyhine hususları kabul etmediğini beyan etmiştir. Mahkeme diğerlerinin yanı sıra tanıklar R.M., U.S. ve İ.C.nin beyanlarının istinabe yoluyla alınmasına karar vermiştir.

7. İkinci celsede anılan tanıkların bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan istinabe müzekkerelerine ikmalen cevap verilmiştir. Tanık R.M. başvurucunun örgütün yönlendirmesi ile adli ateşe olarak dört yıl yurt dışında kaldığını, tanık U.S. İstanbul'da çalıştığı yere atanan başvurucunun örgüt üyesi olduğuna yönelik söylentiler duyduğunu, başkaca bilgisinin olmadığını ifade etmiştir. Tanık İ.C. başvurucunun HSK tarafından yurt dışı programına gönderilmesi nedeniyle örgütle ilişkisi olduğu kanaatine vardığını ancak kesin bir bilgisi olmadığını belirtmiştir. Tanık ifadeleri duruşmada okunmuş; başvurucu, tanık İ.C.nin beyanlarına katılmadığını, tanık ile mahkemede yüzleşmek istediğini beyan etmiştir. Mahkeme, başvurucu müdafiine tanık beyanlarına karşı yazılı savunmalarını sunmak için süre verilmesine karar vererek duruşmayı ertelemiştir.

8. Duruşmanın üçüncü ve dördüncü celselerinde yargılamaya ilişkin işlemler yapılmıştır. Beşinci celseden önce iddia makamı yazılı mütalaasını Mahkemeye sunmuştur. Beşinci celsede başvurucu, esas hakkındaki mütalaaya karşı önceki savunmalarını tekrarlayarak isnat edilen suçu inkâr etmiştir. Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiş; mahkûmiyet kararında başvurucunun terör örgütü ile bağlantısı olduğuna ilişkin tanık beyanlarına dayanmıştır.

9. Başvurucu; istinaf ve temyiz dilekçelerinde diğer nedenlerle birlikte tanıkların Mahkeme huzurunda dinlenmemesi nedeniyle tanıkları sorgulama imkânı bulamadığını belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek 15/3/2021 tarihinde kesinleşmiştir.

10. Başvurucu 3/6/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Komisyon; başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, hakkaniyete uygun yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak tanık sorgulama hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu; beyanları hükme esas alınan tanıkların huzurda dinlenilmesi için Mahkemenin herhangi bir girişimde bulunmadığını, kendisine tanıklara soru sorma imkânı tanınmadığını, bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; duruşmada okunan tanık ifadelerine karşı başvurucuya itiraz ve savunmalarını sunma imkânı tanındığı, tanıkların dinlendiği talimat duruşmasına başvurucu müdafiinin katılmasını engelleyen bir husus olmadığı, şikâyetlerin maddi olay ve olguların kanıtlanması ve delillerin değerlendirmesi kapsamında kaldığı bildirilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

14. Başvurucunun şikâyeti adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan tanık sorgulama hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

17. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda, hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayı kendi açısından anlatma ve delillerini sunma imkânının tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

18. Somut olayda duruşmanın ilk celsesinde tanıklar M.G. ve A.A.nın talimat mahkemesinde verdiği beyanlar okunmuş; başvurucu bu beyanları kabul etmediğini belirtmiştir. Duruşmanın ikinci celsesinde tanıklar R.M., U.S. ve İ.C.nin talimat mahkemesinde verdiği beyanlar okunmuş başvurucu, tanık İ.C.nin beyanını kabul etmediğini, bu tanık ile mahkemede yüzleşmek istediğini ifade etmiştir (bkz. § 7). Başvurucunun bu talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş, talimat yoluyla dinlenmesine karar verilen tanıkların hiçbirinin huzurda dinlenmesine ilişkin bir çaba gösterilmemiştir. Gerekçeli kararda da tanıkların mahkemede hazır edilmemesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak tanıkların huzurda dinlenmemesi için geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. Bunun dışında hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı tanıklar tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı, böyle ise savunmaya karşı dengeleyici güvenceler sağlanıp sağlanmadığı ortaya çıkarılmalıdır.

19. Gerekçeli kararda Mahkeme, yargılamada istinabe yoluyla dinlenen tanıkların anlatımlarını dikkate alarak başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma boyutunda iştirak ve bilinç iradesiyle hareket ettiğini değerlendirmiştir. Mahkemenin salt tanık beyanlarına dayanarak mahkûmiyet kararı vermesi karşısında bilgi ve görgüleri istinabe yoluyla tespit edilen tanıkların anlatımlarının mahkumiyet kararında tek delil olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak bu tanıkların sorgulanması imkânı tanınmaması nedeniyle tanık anlatımlarının güvenilirliği test edilememiş, savunmanın karşılaştığı zorlukların ve maruz kaldığı olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla karşı dengeleyici güvenceler de sağlanmamıştır. Bu bağlamda beyanları hükme esas alınan tanıkların hiçbirinin duruşmada dinlenmemesi ve telafi edici güvencelerin sağlanmaması bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelemiştir.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

İrfan FİDAN bu sonuca katılmamıştır.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 1.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK] B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda suçun sübutu konusunda karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede mahkemenin mevcut belgelerle birlikte delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

24. Öte yandan ihlalin tespiti ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/136, K.2018/115) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun manevi tazminat talebinin REDDİNE,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/11/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu; beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorguya çekme veya çektirme hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015, § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021, § 35).

3. Somut olayda duruşmanın ilk celsesinde tanıklar M.G. ve A.A.nın talimat mahkemesinde verdiği beyanlar okunmuş; başvurucu bu beyanları kabul etmediğini belirtmiştir. Duruşmanın ikinci celsesinde tanıklar R.M., U.S. ve İ.C.nin talimat mahkemesinde verdiği beyanlar okunmuş başvurucu, tanık İ.C.nin beyanını kabul etmediğini bildirmiştir.

4. Mahkeme, yargılamada istinabe yoluyla dinlenen tanıkların anlatımlarını dikkate alarak başvurucunun FETÖ/PDY'ye üye olma boyutunda iştirak ve bilinç iradesiyle hareket ettiğini değerlendirmiştir.

5. Tanıkların duruşmada dinlenmemesi hususunda geçerli bir neden gösterilmemiş olması adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılabilmesi bakımından tek başına yeterli değildir. Bu nedenle tanıkların duruşmada dinlenmemiş ve başvurucu tarafından sorgulanmamış olmasının genel olarak yargılamanın hakkaniyetini zedeleyip zedelemediği de belirlenmelidir. Bu bağlamda mahkûmiyet hükmünün tek veya belirleyici ölçüde sanığın sorgulama imkânına sahip olmadığı tanıklar tarafından verilen ifadelere dayalı olup olmadığı önem taşımaktadır. Ayrıca hükmün tek veya belirleyici ölçüde sanığın sorgulama imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayanması durumunda savunma tarafına dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün takip edilip edilmediği, karşı dengeleyici imkânların tanınıp tanınmadığı tespit edilmelidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, § 40).

6. Başvurucu hakkındaki gerekçeli karar şöyledir:

“Yapılan yargılama sonucunda, …yine sanık Kutlay Telli hakkındaki yargılama aşamasında dinlenen tanıkların ifadelerinde yer alan "2010 ya da 2011 yıllarında örgüte mensup hakim savcıların oluşturmuş olduğu yabancı dil birimi adı altında bir birim vardı, bu birim örgüte mensup hakim savcıların yabancı dil eğitimi alması, yurt dışında yüksek lisans doktora yapması konularında çalışmalar yürütürdü, hatırladığım kararıyla bu yabancı dil biriminde 2011 yılında Kutlay Telli, F.A. ve G.S. isimli şahıslar bulunuyordu..", "Kendisi adli ateşe olarak 4 yıl yurt dışında kalmıştır. Kendisi cemaatin yönlendirmesiyle bu görevi almıştır.", "Kultay Telli benim yurtta kaldığım 2 sene boyunca beni örgüte kazandırabilmek için ilgilendi. Beni bir keresinde eve davet etti. Birlikte yemek yedik. Beni evlere çıkmak konusunda davet etti ancak ben ilkeleri bana ters olduğu için kabul etmedim." şeklindeki sanık Kutlay Telli'nin terör örgütü ile bağlantısına dair beyanlar birlikte değerlendirilmiş, sanıkların FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amacını, faaliyet ve eylemlerini benimsediklerinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün niteliğini örgüt üyesi olarak bildiklerinin ve örgüte üyelik boyutunda iştirak ve bilinç iradesiyle hareket ederek kastını sürdürdüklerinin kabulü gerekmiş ve Mahkememizce sanıkların silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmaları yoluna gidilmiştir.”

7. Görüldüğü üzere başvurucu hakkında verilen mahkûmiyet kararının tek bir beyan veya delile dayalı olduğu söylenemez. Öte yandan tanıkların her birinin beyanlarının farklı olgulara ilişkin olduğu da dikkatten kaçmamalıdır. Ayrıca başvurucunun istinabe yoluyla tanık dinlenmesine itirazı olmadığı gibi bu beyanları kabul etmemek dışında bir itirazı da bulunmamaktadır.

8. Bir yargılamada hangi delil veya hangi tanığın beyanına üstünlük verileceği, delilleri takdir ve değerlendirme ile yetkili olan ilk derece mahkemelerine aittir. Anayasa Mahkemesi keyfilik ve bariz takdir hatası dışında delilleri değerlendirme yetkisine haiz değildir. Başvurucunun iddiaları ile mahkemenin gerekçesi dikkate alındığında tanıkların duruşmada dinlenmemesinin yargılamanın hakkaniyetini zedelediği de söylenemez.

9. Açıklanan nedenlerle somut olay yönünden, tanık sorgulama hakkının ihlal edilmediği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

 İrfan FİDAN

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Kutlay Telli [1.B.], B. No: 2021/29783, 19/11/2024, § …)
   
Başvuru Adı KUTLAY TELLİ
Başvuru No 2021/29783
Başvuru Tarihi 3/6/2021
Karar Tarihi 19/11/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın sanık tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Tanık dinletme ve sorgulama hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi