TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
PELİN AKBAŞ YEŞİL BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/3178)
Karar Tarihi: 10/1/2024
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Rıdvan GÜLEÇ
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Muzaffer KORKMAZ
Başvurucu
Pelin AKBAŞ YEŞİL
Vekili
Av. Oğuzhan TOPALKARA
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. DHKP/C silahlı terör örgütüne yönelik bir operasyon kapsamında -"İdil Kültür Merkezi" olarak isimlendirilen bir binada yapılan aramada- ele geçirilen materyaldeki bilgilere istinaden Hatay'da öğretmen olarak görev yapan başvurucunun anılan örgütün hiyerarşik yapılanmasında yer aldığı iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başvurucu hakkında soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 28/10/2020 tarihinde gözaltına alınmıştır.
3. Başvurucu tutuklamaya sevk edilmiştir. Tutuklama sevk yazısında; binada yapılan aramada ele geçirilen materyalde örgütün planlamalarına ilişkin şifreli kayıtların yer aldığı, bu kayıtlarda Hatay'daki sendikal bağlantıların örgütün lehine kullanılması için ismi "PLN" olarak kısaltılmış kişinin görevlendirildiğinin görüldüğü, başvurucunun da Hatay'da yaşadığı, bir sendikanın yönetiminde bulunduğu ve dolayısıyla adı kısaltılan örgüt üyesinin başvurucu olduğu ileri sürülmüştür.
4. İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği 2/11/2020 tarihli kararıyla tutuklama talebini reddetmiş, başvurucuyu konutu terk etmeme ve yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirleri altına alarak serbest bırakmıştır.
5. Başvurucu, anılan karara 8/11/2020 tarihinde itiraz etmiş; itiraz hakkında karar verilmemesi üzerine başvurucu 5/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 11/11/2020 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) göndermiştir.
7. Başvurucu hakkındaki konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbiri 19/1/2021 tarihinde kaldırılmış, yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirinin ise devamına karar verilmiştir.
8. Başsavcılık 31/8/2021 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında kamu davası açmıştır.
9. İddianamede, başvurucunun DHKP/C'nin sendikalardaki yapılanmasıyla bağlantılı olduğu ve bu yönde faaliyette bulunduğu iddia edilmiştir. İddianamede suçlamalara esas alınan temel olgular ile değerlendirmeler özetle şöyledir:
i. DHKP/C silahlı terör örgütüne yönelik başka bir soruşturma kapsamında -"İdil Kültür Merkezi" olarak isimlendirilen- bir binada yapılan aramada ele geçirilen dijital materyalde şifrelenmiş dokümanların bulunduğu, şifresi çözülen bu doküman içeriklerinden örgütün faaliyet alanlarının “İşçiler, Memurlar, Üniversiteler, Liseler, Mahalleler, Tutsak Aileleri, Anadolu, Mühendis Mimarlar, Sanatçılar, Avukatlar, Sağlık, Dergi” şeklinde sınıflandırıldığının ve sayılan alanlardan sorumlu olan örgüt üyelerinin örgütün üst yönetimine rapor verdiğinin görüldüğü vurgulanmıştır. Bahsi geçen kayıtlardan Hatay'daki sendikal bağlantılarını örgüt lehine kullanması için "PLN" olarak ismi kısaltılmış bir kişinin görevlendirildiği, ayrıca bu kişinin ve ismi "ÜNL" şeklinde kısaltılmış örgüt mensubunun 1/7/2020-2/7/2020 tarihlerinde İstanbul'a gelerek örgüt komite toplantısına katılacakları tespit edilmiştir. Başsavcılık, Hatay'da yaşayan ve bir sendikanın yönetiminde yer alan başvurucunun 1/7/2020-2/7/2020 tarihlerinde İstanbul'da olacağını belgeleyen hava yolu uçuş kayıtlarının bulunduğu, anılan tarihlerde Ünal K. adlı şüphelinin de başka bir ilden İstanbul'a geldiği, başvurucuyla mobil telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalarının tespit edildiğini belirterek ismi "PLN" şeklinde kısaltılan örgüt üyesinin başvurucu olduğunu iddia etmiştir.
ii. Başvurucunun kendisine ait sosyal medya hesabından yaptığı (Twitter) paylaşımlarının örgüt üyelerine destek amaçlı olduğu ileri sürülmüştür. Başvurucunun sosyal medya paylaşımlarının bir kısmı ve Başsavcılığın değerlendirmeleri şöyledir:
- 2/5/2020 tarihinde üst kısmına "talepleri karşıla İbrahim yaşasın" yazmak suretiyle "Grup Yorum ve İbrahim Gökçek'in talepleri: konser yasakları kaldırılsın, İdil Kültür Merkezine yapılan baskınlara son verilsin, grup yorum üyeleri hakkında açılan davalar düşürülsün, grup yorum üyeleri arananlar listesinden çıkarılsın, tutuklu müzisyenler serbest bırakılsın" şeklinde ifadelerin bulunduğu bir görseli paylaşmıştır.
- 8/5/2020 tarihli paylaşımında başvurucunun bir bahçede çiçek diktiği anların bulunduğu videoya yer verdiği ve “İbrahim, Helin ve Mustafa için 3 çiçek diktim. Onlar bahçemizde yaşayacak” cümlesini yazdığı, bahsi geçen kişilerin DHKP/C silahlı terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla tutuklu bulundukları ceza infaz kurumunda ölüm orucu eylemi sonucu ölen kişiler olduğu ifade edilmiştir.
- 31/5/2020 tarihli görüntülü paylaşımında başvurucunun “Halkın avukatları adil yargılanmak içinölüm orucundalar. Halkın avukatlarının taleplerinin karşılanmasını istiyorum. Bir günlük destek açlık grevindeyim. Savunmaya özgürlük” şeklinde konuşma yaptığı, bahsi geçen kişilerin DHKP/C silahlı terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla tutuklu bulunan ve ceza infaz kurumunda ölüm orucu eylemi gerçekleştiren E.T. ve A.Ü. olduğu ifade edilmiştir.
10. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul etmiş ve E.2021/262 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşamasına başlamıştır. Mahkeme 20/1/2022 tarihinde, başvurucunun silahlı terör örgütü propagandası yapma suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Başvurucu ve Başsavcılık bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuş olup bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla yargılama istinaf aşamasında derdesttir.
11. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu, şartları oluşmadığı hâlde konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirine karar verildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
13. Bakanlık, somut olayda soruşturma makamlarının başvurucunun atılı suçu işlediğine yönelik kuvvetli belirti bulunduğu şeklindeki tespitlerinin temelsiz olmadığını ve başvurucunun özgürlüğünü tutuklamadan çok daha az sınırlayan adli kontrol tedbirine karar verilmesinin keyfî, temelsiz ve ölçüsüz olduğunun söylenemeyeceğini belirtmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.
14. Başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
15. Somut olayda inceleme yöntemine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin Esra Özkan Özakça ([GK], B. No: 2017/32052, 8/10/2020) kararındaki ilkeleruygulanacaktır.
16. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 109. maddesi uyarınca adli kontrol tedbirine tabi tutulmuştur. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır. Öte yandan bu adli kontrol tedbirinin icrası niteliğindeki elektronik kelepçe uygulamasının da kanuni bir dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi M.S. (B. No: 2018/25505, 25/2/2021) kararında 3/7/2015 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu'nun 15/A maddesinin ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği'nin 57. maddesinin (5) numaralı fıkrasının adli kontrol tedbirinin infazında elektronik kelepçe uygulanmasının kanuni dayanağı olduğunu tespit etmiştir (M.S., § 72).
17. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan adli kontrol tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce ön koşul olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
18. Soruşturma makamları, DHKP/C silahlı terör örgütüne yönelik başka bir soruşturma kapsamında -"İdil Kültür Merkezi" olarak isimlendirilen- bir binada yapılan aramada ele geçirilen dijital materyaldeki şifrelenmiş dokümanlardan Hatay'daki sendikal bağlantılarını örgüt lehine kullanması için "PLN" olarak ismi kısaltılmış bir kişinin görevlendirildiğini ve "PLN" ile ismi "ÜNL" şeklinde kısaltılmış örgüt mensubunun 1/7/2020-2/7/2020 tarihlerinde İstanbul'a gelerek örgüt komite toplantısına katılacaklarını tespit etmiştir (bkz. § 9). Buna göre Hatay'da yaşayan ve bir sendikanın yönetiminde yer alan başvurucunun 1/7/2020-2/7/2020 tarihlerinde İstanbul'da olacağını belgeleyen hava yolu uçuş kayıtlarının bulunması ve başvurucuyla mobil telefon görüşme ve mesajlaşma kayıtları olan Ünal K. adlı şüphelinin de anılan tarihlerde başka bir ilden İstanbul'a geldiği gözetildiğinde belirtilen tüm bu hususların adli kontrol tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir (tutuklama tedbiri yönünden benzer değerlendirmeler için bkz. Adnan Erol, B. No: 2020/27934, 15/3/2022, §§ 52-53; Ulvi Kün, B. No: 2016/72052, 10/12/2019, §40).
19. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin ve bu tedbirin elektronik kelepçe takılmak suretiyle yerine getirilmesinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
20. Terörle bağlantılı suçlara ilişkin soruşturma ve kovuşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi ve özellikle kişilerin kaçmalarının engellenmesinde tutuklama tedbiri ile konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbiri dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalabileceği akılda tutulmalıdır. Öte yandan başvurucunun konutu terk etmeme suretiyle adli kontrol altına alınmasına karar verilen silahlı terör örgütüne üye olma suçu Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırım öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen -bu nedenle evleviyetle adli kontrole hükmedilebilecek- suçlar arasındadır.
21. Dolayısıyla somut olayın özel koşulları gözetildiğinde kaçma şüphesine yönelikolgusal temellerin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Somut olayda konutu terk etmeme adli kontrol tedbirinin başvurucunun kaçmasının önlenmesi meşru amacı yönünden işlevsel bir niteliği bulunmaktadır. Elektronik kelepçe kişinin konutundan ayrılıp ayrılmadığının takip edilmesini ve dolayısıyla adli kontrol tedbirinin icrasını sağladığından adli kontrol tedbiri için geçerli olan meşru amacın elektronik kelepçe yönünden de geçerli olduğu açıktır.
22. Son olarak başvurucu hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Tedbirin -Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında- ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.
23. Terör suçlarının soruşturulması/kovuşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214).
24. Konutu terk etmeme tedbirinin tutuklamaya göre temel hak ve özgürlükler üzerinde daha hafif bir etki oluşturduğunun kabul edilmesi gerekir. Zira konutta kesintisiz olarak bulunmak zorunlu olsa da kişilerin konutta yaşayan ya da konuta gelen diğer kişilerle sosyal hayatını devam ettirmesinde veya her türlü bireysel ya da kitlesel iletişim araçlarını kullanmasında bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca tedavi olma vb. kimi durumlarda kişilerin izinli sayılarak konutunu terk etmesine izin verilebilmektedir. Söz konusu tedbirin bu niteliği ölçülülük bakımından dikkate alınmalıdır.
25. Buna göre somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri de dikkate alındığında İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin -başvurucunun özgürlüğünü tutuklamadan daha az sınırlayıcı nitelikteki- konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirine karar vermesinin ve bu tedbirin elektronik kelepçe takılmak suretiyle yerine getirilmesinin ölçülü olduğu tespit edilmiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/1/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.