logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Özlem Aşkara [1.B.], B. No: 2021/33497, 6/3/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÖZLEM AŞKARA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/33497)

 

Karar Tarihi: 6/3/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Özlem AŞKARA

Vekili

:

Av. Kenan BİLGE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; işverenle güven ilişkisi bozulduğu gerekçesiyle iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine açılan işe iade davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, çeşitli taşeron şirketler bünyesinde Siirt Belediyesinde (Belediye) çöp toplama işinde şoför statüsünde çalışmakta iken 29/12/2017 tarihinde başvurucunun iş sözleşmesi feshedilmiştir.

3. Başvurucu, feshin geçersizliğinin tespitine ve işe iadesine karar verilmesi talebiyle 19/2/2018 tarihinde dava açmıştır.

4. Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 25/4/2019 tarihinde, iş mahkemesi sıfatıyla davayı reddetmiş; kararda, PKK/KCK terör örgütü milis/işbirlikçi faaliyetlerde bulunan şahıslar hakkında verilen ifadeler doğrultusunda başvurucunun yakalanarak gözaltına alındığını belirtmiştir. Başvurucunun babasının, annesinin ve kardeşlerinin terör suçundan işlem gören şahıslardan oldukları, başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) dava açıldığı bilgisine yer verilmiştir. Başvurucunun terör örgütü ile bağlantısı olduğu yönündeki yargılamaları ve suçun niteliği gözetilerek işçi ve işveren arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı gerekçesiyle yapılan fesih işleminin hukuka uygun olduğunu kabul etmiştir.

5. Başvurucu, karara karşı 26/3/2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

6. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 25/5/2021 tarihinde istinaf başvurusunu esas yönden kesin olarak reddetmiştir. Kararda, Belediye tarafından başvurucunun iş akdinin feshinin olağanüstü hâl kapsamında alınan tedbirlere ilişkin kanun hükmünde kararnameler kapsamında millî güvenliği tehdit eden yapılarla irtibatlı ve iltisaklı olabileceği gerekçesi ile istendiğini, başvurucu hakkında açılan ceza davası ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphe feshi şartlarının oluştuğunu ifade etmiştir.

7. Nihai karar, başvurucuya 21/7/2021 tarihinde tebliğ edilmiş; başvurucu 27/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurucu hakkında terör örgütüne üye olma suçundan 2017 yılında başlatılan soruşturma sonucunda Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı 16/4/2018 tarihinde iddianame düzenlemiştir. İddianamede, başvurucunun K.D.yi örgüte katılması amacıyla bilinçli olarak örgütün kuryeleriyle tanıştırdığını, K.D.nin örgüte sempati duyması amacıyla türlü çalışmalar yaptığını, başvurucunun örgütün milis kadrosunda yer aldığını, bu şekilde başvurucunun bölücü terör örgütüne sürekli ve yoğun bir şekilde hizmet etmesi nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğini belirterek olay hakkındaki soruşturma safhasının iddianame tanzim edilmek suretiyle sona erdirilip kovuşturma safhasına geçilmesinin zaruri olduğunu ifade etmiştir. Ağır Ceza Mahkemesi 18/5/2018 tarihinde iddianameyi kabul ederek başvurucu hakkında kovuşturmaya başlanmasına karar vermiş olup söz konusu kovuşturma derdesttir.

9. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu, çalıştığı süre boyunca işini iyi yaptığını, herhangi bir sorun yaşamadığını, hakkında kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmaksızın sırf yargılama bulunmasına dayanılarak karar verildiğini iddia ederek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Bakanlık görüşünde başvurucu hakkında yürütülen işe iade davasına ilişkin sürece yer verildikten sonra kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği, başvuranın terör örgütü ile irtibat veya iltisakına ilişkin bir kısım tespitte bulunularak iş sözleşmesinin feshedildiği ve yapılan şüphe feshinin derece mahkemelerince hukuka uygun bulunduğu, hukuk kurallarını yorumlama yetkisinin derece mahkemelerine ait olduğu, iş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda derece mahkemelerinin hangi nedenlerin haklı ve geçerli fesih nedeni olduğuna ilişkin yorum ve değerlendirmesinin mevzuata uygun olup olmadığını denetlemenin Anayasa Mahkemesinin görevinde olmadığı ifade edilmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurunun adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmelidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

15. Somut olayda başvurucunun iş sözleşmesi terör örgütüyle irtibatlı olduğu gerekçesiyle feshedilmiştir. Başvurucu, feshin geçersizliği ve işe iadesi talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, başvurucunun gözaltına alındığı ve aile bireyleri hakkında terör suçundan işlem yapıldığı bilgisine yer verdikten sonra asıl olarak başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan ağır ceza mahkemesinde yargılamasının devam ettiği olgusuna dayanarak fesih işlemini hukuka uygun bulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi de başvurucunun ağır ceza mahkemesi nezdinde devam eden yargılaması olmasını ve diğer tüm delilleri gözönünde bulundurarak istinaf başvurusunu reddetmiştir.

16. Şüphe feshinin mahiyeti gereği ispatı beklenemese de Yargıtay içtihadında kabul edildiği üzere şüphenin işçinin kişiliğinde bulunan bir sebebe dayanması, bu sebebin de ciddi, önemli ve somut nitelikte objektif olay ve vakıalar ile desteklenmesi gerekir (çok sayıda karar arasında bkz. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 3/10/2018 tarihli ve E.2018/10430, K.2018/20956 sayılı; 26/11/2018 tarihli ve E.2018/11097, K.2018/25472 sayılı kararı). Aksi hâlde hukuk devletinin bir gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırı bir şekilde keyfî uygulamaların gündeme gelmesi söz konusu olabilecektir.

17. Şüphe feshi gerekçesiyle iş akdinin sonlandırıldığı davalarda özellikle işvereni fesih sonucuna götüren hususların aydınlatılması önemlidir. Bu kapsamda şüpheye neden olan durum veya olayın/vakıa -Yargıtay içtihadında da değinildiği gibi- doğrudan işçinin şahsından kaynaklanmalı, millî güvenliği tehdit eden yapı veya oluşum ile işçi arasında güncel ve kişisel bir bağlantıyı ortaya koyabilecek nitelikte olmalıdır. Yine bu noktada derece mahkemelerince söz konusu bağlantının nasıl kurulduğunun detaylı şekilde gerekçelendirilmesi keyfîliğin önüne geçilebilmesi adına önemlidir. Söz konusu kriterlerin -özellikle millî güvenlik ile ilgili hususlarda- esnek değerlendirilebileceği düşünülse dahi bu durumda da makul ve hakkaniyetli bir şekilde mevzunun ele alınması, hem işçi yönünden hem işveren yönünden adil bir denge kurulması icap eder.

18. Mahkeme, dava konusu fesih işlemi hukuka uygun kabul ederken öncelikle PKK/KCK terör örgütü ile işbirlikçi faaliyetlerde bulunan şahıslar hakkında verilen ifade doğrultusunda başvurucunun yakalanarak gözaltına alındığı hususuna dayanmıştır. Ancak bu bilgiyi sadece aktarmakla yetinmiş, herhangi bir şekilde değerlendirmemiştir. Gözaltına alınma hususunun başvurucunun yaptığı göreve olan olumsuz etkisini göstermeyerek neden sözleşmenin feshedilmesi sonucunu doğurduğunu açıklamamıştır.

19. Mahkemenin dayandığı ikinci husus başvurucunun babası, annesi ve kardeşlerinin terör suçundan işlem gören şahıslar olmasıdır. Ancak bu bilgiyi yine sadece aktarmış, herhangi bir şekilde değerlendirmemiş ve başvurucunun yaptığı göreve olan olumsuz etkisini göstermemiştir. Öte yandan bir kişinin akrabalarının davranışlarından sorumlu tutulamayacağı hususu hukuk devleti ilkesinin evrensel prensiplerindendir. Başkasının yaptıklarından dolayı sorumlu tutulmak, insanı hür ve irade sahibi bir varlık olarak kabul etmemek demektir. Hukuk devletinde bir kimsenin başkalarının fiillerinden sorumlu tutulması -kanunda öngörülen- çok istisnai hâller dışında kabul edilemez. Çağdaş hukuk sistemleri bireyin özerkliğini esas alarak ona haklar bahşetmekte ve sorumluluklar yüklemektedir. Bir kimsenin hukuken ve fiilen davranışlarını kontrol etme gücü ve yükümlülüğünü haiz olmadığı başka bir bireyin fiillerden dolayı kamu otoritelerinin yaptırımına maruz kalması bireysel özerklik düşüncesiyle bağdaşmamaktadır (Sebiha Kaya [GK], B. No: 2018/34124, 20/5/2021, § 54).

20. Mahkemenin fesih işlemini hukuka uygun bulmasında son ve asıl dayanak noktası ise başvurucu hakkında Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde terör örgütüne üye olma suçundan devam eden yargılama bulunmasıdır. Mahkeme kararında bu olgu aktarılmakla birlikte herhangi bir şekilde değerlendirilmemiştir. Kararda yalnızca başvurucu hakkında ceza davası açıldığı bilgisine yer verilmiştir. Ancak bu bilginin verilmesi yeterli değildir. Ceza yargılamasında yer alan bilgi ve belgelere ulaşılarak söz konusu verilerin başvurucunun sözleşmesinin feshine olan etkisinin değerlendirilmesinin önünde -masumiyet karinesine uygun olmak koşuluyla- herhangi bir engel bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından ceza yargılamasında yer alan verilerin sözleşmenin feshine olan etkisinin ortaya konulması gerekir. Olaya bakıldığında ise Mahkeme tarafından ceza yargılaması esas alınmakla birlikte ceza yargılamasında yer alan olguların sözleşmenin feshine olumsuz etkisi irdelenmemiş, ceza yargılamasında yer alan bilgi ve belgeler değerlendirilmemiştir.

21. Kural olarak derece mahkemeleri kararlarında esasa ilişkin hususlarda yeterli gerekçe bulunması hâlinde kanun yolu merciince bu karara atıf yapılarak değerlendirme yapılması makul görülebilir. Derece mahkemesi kararlarında gerekçe bulunmadığı hâllerde ise kişilerin ileri sürdüğü esaslı itirazların kanun yolu mercii tarafından gerekçeli bir şekilde karşılanması gerekir. Somut olayda mahkeme kararının yukarıda belirtilen bağlamda bir gerekçe içermediği, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da bu kapsamda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.

23. Diğer yandan bu ihlal kararının başvurucunun açtığı davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara uyuşmazlığın esasına etkili hususların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yargılama mercilerinin takdirindedir.

24. Başvurucunun haksız bir şekilde iş akdinin feshedilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin, ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin ve çalışma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü görülmekte ise de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden diğer ihlal iddiaları hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

III. GİDERİM

25. Başvurucu; ihlalin tespitine, yeniden yargılama yapılmasına ve 50.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA OYBİRLİĞİYLE,

D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması için Siirt 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesine (E.2018/186, K.2019/319) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 6/3/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu, işverenle güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesiyle iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine açtığı işe iade davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

3. Somut olayda başvurucu tarafından açılan işe iade davasında Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla; "Siirt Valiliği İl Ohal Bürosunun 24.05.2018 tarihli müzekkere cevabı ile davacının kürdistan Dicle (K) Kader Akcan isimli şahıs PKK/KCK terör örgütünü milis/işbirlikçi faaliyetlerde bulunan şahıslar hakkında vermiş olduğu ifade doğrultusunda 13.04.2017 günü planlı operasyon kapsamında yakalanarak gözaltına alındığını, babası Beşir Aşkara, annesi Emine Aşkara, kardeşi Mizgin Aşkara, Azad Aşkara'nın terör suçundan işlem gören şahıslardan olduklarını, ayrıca davacı hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldığı görülmüştür. İş Kanunu 20/2 maddesi gereğince, iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğinin ispatı külfeti davalı işveren üzerindedir. Davacının terör örgütleriyle bağlantısı bulunduğu yönündeki yargılamaları ve suçun niteliği gözetilerek işçi ve işveren arasındaki güven ilişkisinin sarsıldığı ve bu nedenle feshin geçerli olduğu" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

4. Görüldüğü üzere ilk derece mahkemesi, başvurucunun iş akdinin feshedildiğini kabul ederken başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün işbirlikçisi tarafından verilen ifade kapsamında gözaltına alınması ve silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde devam eden yargılama bulunmasına dayanmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi söz konusu devam eden yargılamaya vurgu yaparak istinaf başvurusunu reddetmiştir.

5. Derece mahkemelerinin bu yorumlarının keyfi olmadığı vurgulanmalıdır. Silahlı terör örgütü ile bağlantılı olduğunu haklı gösterecek ölçüde nedenlerin varlığı hâlinde şüphenin makul bir sebebe dayandığı söylenebilir. Olağanüstü hâl ilan edilmesine neden olan olaylar ve olağanüstü hâl döneminde alınan tedbirlerin amacı gözetildiğinde bir kimsenin terör örgütleriyle bağlantısının bulunduğundan şüphe edilmesi durumunda iş akdini feshedilmesine neden olacak haklı nedenlerin var olduğu sonucuna ulaşılması keyfî bir yargı olmaz.

6. Mahkeme kararda, başvurucunun ailesine ilişkin tespitlere yer verse de buradaki maksadı başvurucunun bulunduğu çevrenin de terör örgütü ile bağlantısının ortaya koymaktır. Ailesi hakkında yapılan tespitlerden başvurucuyu sorumlu tutmaktan ziyade başvurucunun şahsından kaynaklanan nedenlerden ötürü terör örgütü ile ilgisinin bulunduğunu belirtmiş, ayrıca ailesinin de terör örgütü ile bağlantısı bulunduğuna dikkat çekmek istemiştir. Mahkeme asıl olarak başvurucunun şahsıyla ilgili tespitleri ön plana çıkararak değerlendirmede bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediğini derece mahkemelerinin gerekçesi üzerinden gerçekleştirir. Olayda Mahkemenin başvurucuyu, ailesiyle ilgili tespitlerinden sorumlu tutmadığı gözönüne alındığında bu olguyla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin bir değerlendirme yapmasına gerek bulunmamaktadır.

7. Başvurucunun iş akdinin feshedilmesi, hakkında Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde 16/4/2018 tarihinde başlatılan ceza yargılamasının bulunmasına dayanmıştır. Terör örgütüne üye olma suçundan yargılanan bir kişinin iş akdinin şüphe nedeniyle feshedilmesi anlaşılabilir bir durumdur. Bu hâle uyan bir kimsenin iş akdinin feshedilebileceğini öngöremeyeceği söylenemeyecektir. Öte yandan yapılan feshin değerlendirme ve kanaatlere dayanılarak yapılmadığı gözlemlenmektedir. Aksine başvurucu hakkındaki derdest ceza yargılamasına dayanılmıştır. Bu nedenle derece mahkemelerinin başvurucu hakkında, silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin derdest ceza yargılaması bulunmasını fesih nedeni olarak yorumlamasında herhangi bir keyfîlik veya bariz takdir hatası da bulunmamaktadır.

8. Somut olayda başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarının gerekçesinde bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Mahkemenin yukarıda da belirtildiği üzere iddia ve savunmalar ile tüm delilleri inceleyerek ve değerlendirerek karar verdiği, kararın gerekçesiz olduğundan söz edilemeyeceği açıktır.

9. Öte yandan başvurucunun iş akdinin feshine gerekçe olarak gösterilen olgu, başvurucu hakkında başlatılan ceza yargılamasının bulunması ve yargılamaya konu suçun niteliği gözönünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Kararda başvurucunun suçlu olduğuna dair saptamada bulunulmadığı görülmüştür. Derece mahkemeleri, şüphe feshini olgusal olarak ele almış ve mevzuat hükümlerini gözönünde bulundurarak sonuca ulaşmıştır. Bu hâle göre derece mahkemeleri tarafından ilgili mevzuat ve somut olayın koşulları değerlendirilmek suretiyle iş akdinin feshedilmesinin haklı nedene dayandığının tespit edildiği görüldüğünden masumiyet karinesinin ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

10. Açıklanan nedenlerle somut olay yönünden, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edilmediği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

Üye

İrfan FİDAN

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Özlem Aşkara [1.B.], B. No: 2021/33497, 6/3/2024, § …)
   
Başvuru Adı ÖZLEM AŞKARA
Başvuru No 2021/33497
Başvuru Tarihi 27/7/2021
Karar Tarihi 6/3/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, işverenle güven ilişkisi bozulduğu gerekçesiyle iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine açılan işe iade davasında davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Gerekçeli karar hakkı (hukuk) İhlal Yeniden yargılama
Masumiyet karinesi (Hukuk) İncelenmesine Yer Olmadığı
Suç ve cezaların kanuniliği ilkesi Suç ve cezada kanunilik İncelenmesine Yer Olmadığı
Kapsam dışı haklar Kapsam dışı (hak) İncelenmesine Yer Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi