TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BÜLENT GÖKDAŞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/37718)
Karar Tarihi: 22/5/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Kenan YAŞAR
Ömer ÇINAR
Raportör
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
Başvurucu
Bülent GÖKDAŞ
Vekili
Av. Ahmet EROL
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu hakkında, silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçlarından ayrı açılan davalar Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) birleştirilmiştir. Mahkemece bu suçlardan dolayı yapılan dört celseye de başvurucu, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan (Kurum) Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılmıştır. Yargılama sırasında başvurucu hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan açılan dava da diğer suçlardan devam etmekte olan dava ile 16/12/2019 tarihinde birleştirilmiştir.
3. Birleştirme kararı sonrası başvurucu hakkındaki yargılama dört celse daha devam etmiş ve başvurucu bu celselerin de tümüne SEGBİS aracılığıyla katılmıştır. Yargılamanın 6/2/2020 tarihli 5. celsesinde başvurucunun resmî belgede sahtecilik suçundan birleşen davaya ilişkin sorgusu yapılmıştır. Başvurucu ve müdafii bu celsede SEGBİS'e ilişkin herhangi bir itiraz ileri sürmemiştir. Bununla birlikte celse sonunda Mahkeme, başvurucunun bir sonraki celsede bizzat hazır bulundurulması için Kuruma müzekkere yazılmasına karar vermiştir.
4. Kurumdan gönderilen 10/2/2020 tarihli yazıda, Kurum bünyesinde birden fazla SEGBİS odası bulunduğu ve başvurucunun duruşmaya katılımının SEGBİS aracılığıyla sağlanabileceği bilgisi verilmiştir. Bu yazı üzerine Mahkemece Kuruma gönderilen aynı tarihli yazıda başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep ettiği belirtilmiş, kişilerin duruşmada hazır bulundurulmama ve mazeret nedenlerinin mahkemelerce değerlendirileceğine dair Yargıtay içtihatlarının olduğu bilgisine de yer verilerek duruşmaya katılımın SEGBİS aracılığıyla yapılıp yapılmayacağının sonradan değerlendirileceği gerekçesiyle 7/4/2020 tarihinde yapılması kararlaştırılan celsede başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulundurulması yönünde talimat verilmiştir.
5. 7/4/2020 tarihli celse öncesinde Kurum tarafından Mahkemeye gönderilen 20/3/2020 tarihli diğer yazıda ise COVID-19 salgını ile ilgili alınacak tedbirler kapsamında başvurucunun Kurumdan dışarı çıkartılarak Mahkemede hazır bulundurulması sonrasında Kuruma dönüşünde diğer hükümlü ve tutuklular ile kurum çalışanlarının sağlıklarının korunması için karantina altına alınması gerekeceği, ancak kurum kapasitesinin çok yoğun olması sebebiyle karantina uygulamasının fiilen mümkün olamayacağı, dolayısıyla Kurumdaki diğer hükümlü ve tutuklular ile kurum çalışanlarının sağlıklarının risk altına girebileceği, bu nedenle başvurucunun Kurum dışına mahkûm çıkarılamayacağı belirtilmiş ve duruşmaya katılımın SEGBİS aracılığıyla gerçekleştirilmesi hususunda yeniden değerlendirme yapılması talep edilmiştir.
6. Başvurucu da Mahkemeye sunduğu 3/4/2020 tarihli dilekçede duruşmada hazır bulunmayı talep ettiği hâlde salgın nedeniyle müdafii ile görüşemediğini ve Kurumlar arası nakillerin de durdurulduğunu ileri sürmüş, bu nedenle duruşmaya bizzat katılabilmesi için tutukluluk kararının kaldırılarak salıverilmesini talep etmiştir.
7. 7/4/2020 tarihli 6. celsede Mahkeme, resmî belgede sahtecilik suçuna konu belgeyi duruşmaya getirterek başvurucu ve müdafileri huzurunda incelemiştir. Bu celsede başvurucu, tutukluluk nedeniyle duruşmaya gelemediğine ve müdafii ile görüşemediğine dair celse arasında sunduğu dilekçesini tekrar etmiş ve suçsuzluğunu ispat edebilmesi için duruşmada hazır bulunması gerektiğini belirterek yeniden salıverilme talebinde bulunmuştur. Mahkeme ise başvurucunun bir sonraki celsede de duruşmaya katılımının SEGBİS aracılığıyla sağlanmasına karar vermiştir.
8. Yargılamanın 23/6/2020 tarihli 7. celsesinde Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunmasını sunan başvurucu müdafii, bir sonraki celsede başvurucunun duruşmada bizzat hazır bulundurulmasını talep etmiştir. Duruşma sonunda Mahkeme COVID-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler uyarınca başvurucu müdafiinin talebini reddetmiştir.
9. Bununla birlikte Mahkeme, 3/7/2020 tarihinde yapılmasını kararlaştırdığı son celse öncesinde başvurucunun bu celsede duruşmada hazır bulundurulup bulundurulamayacağının, hazır bulundurulamayacaksa da bunun gerekçesinin bildirilmesini Kurumdan talep etmiştir. Kurum ise Mahkemeye gönderdiği 24/6/2020 tarihli yazıda başvurucunun belirtilen celse açısından da duruşmada hazır bulundurulamayacağına dair önceki gerekçesini tekrarlamıştır. Mahkeme anılan celsede başvurucunun silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan 18 yıl, resmî belgede sahtecilik suçundan da 3 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.
10. Başvurucu müdafii istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra duruşmalara bizzat katılamaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Daire) 18/9/2020 tarihinde her iki mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurularını esastan reddetmiştir. Daire anılan kararda, suç ayrımı yapmaksızın esastan ret kararına karşı temyiz kanun yolunun açık olduğu açıklamasına yer vermiştir.
11. Daire kararı başvurucu müdafiine 23/9/2020 tarihinde tebliğ edildikten sonra müdafi benzer itirazları yeniden ileri sürerek Daire kararına karşı 30/9/2020 tarihinde temyiz kanun yoluna başvurmuş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi ise esastan ret kararını silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçu yönünden bozmuş, resmî belgede sahtecilik suçu yönünden ise hükmolunan ceza miktarı gereğince Daire kararının kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle temyiz başvurusunu reddetmiştir.
12. Başvurucu, Yargıtay kararını 13/8/2021 tarihinde öğrendikten sonra resmî belgede sahtecilik suçu yönünden 7/9/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Komisyon, duruşmada hazır bulunma hakkı ile suçta ve cezada kanunilik ilkesi dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hak ve ilkeye ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
14. Başvurucu; duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katılmak istemediğini, bizzat getirilmek suretiyle katılmak istediğini belirtmiş olmasına rağmen talebinin Mahkemece dikkate alınmadığını, SEGBİS aracılığı ile duruşmalara katılmak zorunda bırakıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
15. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde;
i. Resmî belgede sahtecilik suçundan verilen ve bireysel başvuruya konu nihai kararın Dairenin 18/9/2020 tarihli esastan ret kararı olduğu, Yargıtayın da bu karara yönelik temyiz kanun yolu başvurusunu hükmün kesin olması nedeniyle reddettiği belirtilmiştir, Bakanlık buradan hareketle başvurucunun nihai karar olarak Daire yerine Yargıtay kararını esas aldığını ve yasal süreden sonra bireysel başvuruda bulunduğunu ileri sürmüştür. Bu nedenle Bakanlık, kabul edilebilirlik incelemesi açısından öncelikle süre aşımı hususunun dikkate alınması gerektiğini değerlendirmiştir.
ii. Esasa ilişkin olarak ise başvurucunun duruşmalarda hazır edilememesinin yargılama sırasında COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan tedbirlerden kaynaklandığının dikkate alınması gerektiği, bununla birlikte başvurucunun müdafi yardımından da yararlanmak suretiyle herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan, teknik bir bağlantı sorunu yaşamadan, bu konuda ve duruşmalara katılımın SEGBİS aracılığıyla yapılmasına ilişkin herhangi bir itiraz da ileri sürmeksizin etkili bir şekilde savunma yapma imkânı bulduğu ifade edilmiştir.
16. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında;
i. Daire kararında istinaf incelemesine konu suçlar arasında ayrım yapılmaksızın ve resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün kesinleştiğine dair açıklamada bulunulmaksızın karara karşı temyiz kanun yolunun açık olduğunun belirtildiği vurgulanmıştır.
ii. Başvurucu buna ek olarak bireysel başvuruya konu ettiği mahkûmiyet hükmüne dair kesinleşme şerhinin de Mahkemece Yargıtay kararından sonra düzenlendiğini, dolayısıyla bu hükmün Daire yerine Yargıtay kararıyla kesinleştiğini belirtmiş ve bireysel başvurunun yasal süre içerisinde yapıldığını ileri sürmüştür.
iii. Başvurucu ayrıca, Bakanlık görüşünün aksine yargılama sürecinde birden çok kez duruşmalarda hazır bulundurulma talebinde bulunduğu hâlde bu taleplerin bir kısmı hakkında karar verilmediğini, bir kısmının da reddedildiğini beyan etmiştir.
17. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı kapsamında incelenmiştir.
18. Somut olayda, Daire kararında Mahkemece resmî belgede sahtecilik suçundan verilen ve bireysel başvuruya konu olan mahkûmiyet hükmüne ilişkin esastan ret kararının kesin nitelikte olduğu belirtilmeksizin istinaf incelemesine konu her iki hükmü de kapsayacak şekilde esastan ret kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulabileceği belirtildiğinden, başvurucunun bu suç yönünden verilen esastan ret kararına karşı da temyiz kanun yoluna başvurup talebin reddi üzerine süresinde bireysel başvuruda bulunması makul olarak değerlendirilmiş ve başvuru süresinde kabul edilmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
20. Anayasa Mahkemesi Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin istemine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).
21. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayalı olarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.
22. Başvuru konusu olayda Mahkeme, resmî belgede sahtecilik suçundan açılan davanın birleştirilmesi üzerine devam eden yargılama sırasında başvurucunun duruşmada hazır edilmesini Kurumdan talep etmiştir. Ancak Kurumun COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan tedbirler kapsamında başvurucunun duruşma sonrası karantina altına alınması gerekeceğini ve Kurumun kapasitesinin yoğunluğu nedeniyle karantina uygulamasının yapılamayacağını bildirmesi üzerine Mahkeme Kurumun bildirdiği gerekçe doğrultusunda başvurucunun duruşmada hazır edilmeye ilişkin taleplerini reddetmiştir. Mahkeme celse sonlarında başvurucunun bir sonraki oturumlarda hazır bulunmasının gerekli görülmemesinin sebeplerini salgın tedbirlerine dayandırmıştır. Mahkemenin bu tercihi, salgının yaygın olduğu söz konusu somut olaydaki yargılama döneminde duruşmada hazır bulunma hakkına müdahale için en uygun aracın seçildiğini gösterdiğinden müdahalenin gerekli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
23. Bununla birlikte, somut olayda başvurucu SEGBİS'e dair itirazlarını ve duruşmalarda bizzat hazır bulunma talebini istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde de dile getirdiği hâlde, Daire istinaf incelemesi sırasında bu itiraz ve talepleri de gözeterek Kurum tarafından karantina uygulaması yapılmasının sonradan mümkün hâle gelip gelmediği, sonucuna göre duruşma açıp başvurucuyu da duruşmada bizzat hazır bulundurmanın mümkün olup olmadığı hususunda bir araştırma veya değerlendirme yapmamıştır. Dolayısıyla Mahkemenin aksine Dairenin bu tercihi ise başvurucunun istinaf kanun yolu incelemesi sırasında duruşmada hazır bulunma hakkına müdahale için en uygun aracın seçildiğini göstermediğinden müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır. Buna göre somut olayda da anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
25. Başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden diğer şikâyetler hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
28. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK BULUNMADIĞINA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Sakarya 4. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/99, K.2020/75) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.