logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Gökben Şahin [2.B.], B. No: 2021/39404, 11/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÖKBEN ŞAHİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/39404)

 

Karar Tarihi: 11/12/2024

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Ceren Sedef EREN

Başvurucu

:

Gökben ŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, özel bir hastane hakkında yetkili idari kuruma şikâyet dilekçeleri verilmesi sonrasında hakkın kötüye kullanıldığından bahisle başvurucu hakkında manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Edirne'de ikamet etmekte olup uzman eczacı araştırma görevlisi olarak görev yapmaktadır. Başvurucunun anneannesi kalp krizi şikâyeti nedeniyle gittiği Tekirdağ'ın Çorlu ilçesindeki özel bir hastanede (hastane) tedavi altına alınmış ve kalp ameliyatı olmuştur. Hastanede yatarak gördüğü yaklaşık iki aylık tedavi sonrası başvurucunun anneannesi 18/3/2017 tarihinde vefat etmiştir.

3. Başvurucu, anneannesinin tedavi süreciyle ilgili olarak hastane ve hastane personeli hakkında Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) başvurularda (toplam beş kez) bulunmuştur.

4. Başvurucu 3/3/2017 tarihli BİMER başvurusunda, anneannesinin sağlık durumunu öğrenmek istediğinde hastene personeli A.K.ya yönlendirildiğini, sağlık personeli zannettiği bu kişinin idari personel olduğunu öğrendiğini belirtmiş ve bu kişinin kendisine saygısız bir üslupla muamelede bulunduğundan şikâyet etmiştir. Başvurucu, A.K.nın kendisine sarf ettiği ifadelere dilekçesinde yer vermiştir. Bu başvuru üzerine Sağlık Bakanlığı tarafından başvurucuya verilen cevapta ilgili idari personelin uyarıldığı belirtilmiştir.

5. Başvurucu 20/3/2017 tarihli BİMER başvurusunda, daha önce iki defa hastaneye gönderdiği e-postalar aracılığıyla anneannesinin epikriz raporunu talep ettiğini, bu konuda telefonla hastaneye ulaşma çabalarının hastanenin yoğun olduğu cevabıyla sonuçsuz kaldığını belirtmiş, buna rağmen epikriz raporunun kendisine gönderilmemesinden ve taleplerine de herhangi bir cevap verilmemesinden şikâyet etmiştir. Başvurucu anılan başvuruda, anneannesi vefat etmeden önce bir üniversite hastanesi uzmanıyla görüştüğünü ve sevk edilme ihtimalini sorduğunu, uzmanın kendisine sevk ihtimalini değerlendirmek için epikriz raporuna ihtiyaç olduğunu söylediğini belirtmiş; hastaneden epikriz raporu talep etmesinin sebebinin bu durum olduğunu ifade etmiştir.

6. Başvurucu 21/3/2017 tarihli BİMER başvurusunda hastane doktorlarından P.Ç. hakkında şikâyette bulunmuştur. Başvurucu anılan dilekçesinde, anneannesi hakkında bilgilendirme talep ederken P.Ç.nin kendisini azarlar nitelikteki saygısız ve agresif üslubu ile ailesi hakkındaki hakaret benzeri sözlerinden şikâyet etmiş, P.Ç.nin sarf ettiği sözleri şikâyet dilekçesinde açıkça belirtmiştir.

7. Başvurucunun 30/3/2017 ve 12/4/2017 tarihli BİMER başvuruları ise 3/3/2017 ve 20/3/2017 tarihli başvurularına karşı hastanenin Çorlu İlçe Sağlık Müdürlüğüne ilettiği cevaplarda yer verilen hususlara ilişkindir. Başvurucu 30/3/2017 tarihli başvurusunda, hastane personeli A.K.yı şikâyet ettiği olayla ilgili verdikleri cevaplarda hastanenin yalan beyanlarda bulunduğunu belirterek şikâyetçi olmuştur. Başvurucu 12/4/2017 tarihli başvurusunda ise 20/3/2017 tarihli başvurusuna ilişkin olarak İlçe Sağlık Müdürlüğüne verdikleri cevapta epikriz raporunu hasta yakınlarına e-posta yoluyla iletme gibi bir yükümlülükleri bulunmadığını belirten hastaneye karşı, kendisinin e-posta yoluyla epikriz raporu gönderilmesi gibi bir talebi bulunmadığını, epikriz raporunun herhangi bir yolla verilmesini istediğini, hastanenin ise bu talebine olumlu ya da olumsuz hiçbir cevap vermediğini belirtmiştir.

8. Hastane; başvurucunun 3/3/2017, 20/3/2017, 21/3/2017, 30/3/2017 ve 12/4/2017 tarihli BİMER başvurularını hasta yakını olarak ve hastanın vefatının üzerinden zaman geçtikten sonra yaptığını, bu başvuruları hak aramayla bağdaşmayan ve iyi niyeti ortadan kaldıran şekilde ve karalama yaparak devam ettirdiğini belirterek itibarının zedelendiğinden bahisle başvurucu aleyhine manevi tazminat davası açmıştır.

9. Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi davayı reddetmiştir. Ret gerekçesi; her ne kadar davalının yakınına yapılan müdahalelerde doktorun ya da davacı hastanenin herhangi bir kusurunun bulunup bulunmadığı yönünde düzenlenen heyet raporunda davacı tarafın herhangi bir kusurunun olmadığına ilişkin rapor düzenlenmiş olsa da başvurucunun şikâyetlerinin içerikleri incelendiğinde haksız fiil oluşturacak herhangi bir söz veya beyanın bulunmadığı, şikâyet hakkının yasal sınırlar içinde kullanıldığı, A.K.nın Çorlu İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından uyarıldığı, hastanenin yapılan işlemlerde kusuru bulunmasa da başvurucunun yakınını kaybetmesi neticesindeki duygusal durumunun da etkisiyle şikâyet hakkını kullandığı, hastanenin bu tür durumlara katlanma sorumluluğunun bulunduğu şeklindedir.

10. Hastane ret kararına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi (Mahkeme), istinaf talebini kabul ederek ret kararını kaldırmış ve davanın kısmen kabulüne kesin olarak karar vermiş, başvurucu aleyhine 2.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Mahkeme, başvurucunun davacı hastaneyi gerekli özeni göstermemesi ve zamanında müdahale yapmamasından bahisle beş kez şikâyet etmesi nazara alındığında davacıyı zarara uğratma kastıyla hareket ettiği ve şikâyet hakkını istismar ettiği anlaşıldığından, davacının kişilik haklarına saldırı niteliğindeki eylemin sabit olduğu sonucuna varmıştır.

11. Bu karar başvurucuya 21/4/2021 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 29/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; BİMER başvurularında hakaret içeren hiçbir ifade kullanmadığını, her başvurusunun belli ve ayrı bir amacı olduğunu, şikâyetlerini düzgün bir üslupla dile getirdiğini, buna rağmen Mahkemenin hiçbir gerekçe göstermeksizin şikâyet hakkını kötüye kullandığına karar vermesinin ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı ile maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

14. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında dilekçe hakkı yönünden incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin Anayasa'nın 26. maddesinin (2) numaralı fıkrasında öngörülen başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı incelenecektir.

17. Kişilerin kamu makamlarına seslerini duyurabilmeleri amacına hizmet eden dilekçe hakkı, hak arama özgürlüğünün en önemli araçlarından biridir. Bu anlamda kişilerin adaleti bulma, hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme yollarından biri olarak hak arama özgürlüğünün işlerlik kazanması, korunması ve sağlanması bakımından önemli bir role sahiptir. Dolayısıyla kişilerin haklarını aradıkları sırada bazı değerlendirmeleri veya yönelttikleri bazı isnatlar nedeniyle cezalandırılmaları ya da yaptırıma uğramaları ancak oldukça istisnai koşullarda mümkün olmalıdır (Hasan Ercan, B. No: 2015/54, 12/11/2019, § 41).

18. Bununla birlikte üçüncü kişilerin şeref ve itibarına müdahale, birçok ihtimalin yanında adli ve idari makamlara verilen dilekçeler veya mahkemeler önünde sarf edilen sözlerle de olabilmektedir. Bir kişi adli ve idari makamlara verilen dilekçelerde eleştirilmiş olsa dahi o kişinin şeref ve itibarı, manevi bütünlüğünün bir parçası olarak değerlendirilmelidir (Cem Mermut, B. No: 2013/7861, 16/4/2015, § 37). Devlet, bireyin şeref ve itibarına keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle yükümlüdür (Kenan Gül, B. No: 2015/17892, 19/2/2019, § 53; Şeyma Fenercioğlu, B. No: 2015/12747, 7/11/2019, §44).

19. Devletin bireylerin maddi ve manevi varlığının korunmasıyla ilgili pozitif yükümlülükleri çerçevesinde şeref ve itibarın korunması hakkı ile diğer tarafın Anayasa’da güvence altına alınmış olan iddia ve savunma dokunulmazlığı bağlamında ifade özgürlüğünden yararlanma hakkı arasında adil bir denge kurması gerekir (somut olaya benzer başvurularda yapılan değerlendirmeler için bkz. Hasan Ercan,§§ 38-47;F.E. (2), B. No: 2015/10184, 29/11/2018, §§ 68-77). Yarışan haklar arasında dengeleme yapılabilmesi için mevcut olaya uygulanabilecek kriterlerden bazıları şöyledir:

i. İddia ve savunma dokunulmazlığının kullanılmasını haklı gösterecek emarelerin varlığı

ii. İddia ve savunma dokunulmazlığının sırf üçüncü kişilere zarar vermek amacıyla kullanılıp kullanılmadığı

iii. Hedef alınan kişiye yönelik isnatların taraflar arasındaki uyuşmazlık konusuyla -oldukça zayıf veya dolaylı da olsa- ilgisinin bulunup bulunmadığı ve uyuşmazlığın çözümüne katkısının olup olmadığı

iv. Sarf edilen ifadeler ve bunların hedef alınan kişinin yaşamına etkileri (Kenan Gül, §§ 54-56;Şeyma Fenercioğlu, §§ 45-47)

20. Sağlık hizmeti devletin sağlamakla yükümlü olduğu en önemli kamu hizmetlerinden biridir ve özel hastaneler aracılığıyla sunulan sağlık hizmeti yönünden devletin sıkı bir denetim yükümlülüğü bulunmaktadır. BİMER 2006 yılında, yurttaşların yönetime ilişkin şikâyet, talep, görüş ve önerilerini kolayca iletebilmelerine yönelik iyi işleyen, hızlı ve etkin bir sistemin kurulması, bu şikâyet, talep, görüş ve önerilerin derhâl işleme alınıp değerlendirilmesi, sonuçlandırılması ve ilgilisine süratle cevap verilmesi amaçlarıyla oluşturulmuş bir sistemdir (2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi sistemi ile birleştirilmiştir.). Bu doğrultuda başvuruya konu olaylar zamanında özel bir hastanenin sunduğu sağlık hizmetine ilişkin şikâyetlerin dile getirileceği başlıca kamu otoritelerinden birinin BİMER olduğu konusunda şüphe bulunmamaktadır.

21. Somut olayda da başvurucu, anneannesinin yaklaşık iki ay yatarak tedavi gördüğü ve hayatını kaybettiği özel bir hastane ve personeli hakkında, tedavi sürecinde hastanenin verdiği hizmete ilişkin olarak BİMER'e birtakım şikâyetlerde bulunmuştur. Başvurucunun BİMER'e yaptığı başvurulardan ikisi, anneannesinin durumuyla ilgili bilgi talep ettiği esnada iki hastane personelinin takındıkları tavır ve davranışlarına, biri hastaneye yaptığı talep başvurusuna cevap verilmemesine ilişkindir. Başvurucunun diğer iki başvurusunda ise anılan dilekçelerine hastane ve idari kurumlardan gelen cevaplara ilişkin beyanlar bulunmaktadır. Yani başvurucunun her bir dilekçesi, hastaneden aldığı sağlık hizmetinin farklı bir boyutuna ilişkindir ve aradaki uyuşmazlıkla ilgili olarak başvurucunun farklı iddia ve isnatlarını içermektedir. Mahkemenin davayı kabul gerekçesinde başvurucunun, gerekli özenin gösterilmediği ve zamanında müdahale yapılmadığından bahisle birden fazla kez (beş kez) şikâyette bulunduğu nazara alındığında hastaneyi zarara uğratma kastıyla hareket ettiği kabul edilmiştir. Bununla birlikte söz konusu şikâyet dilekçelerinin içeriğine ve konularına bakıldığında başvurucunun hastaneyi belirtilen sebeplerle şikâyet etmediği açıkça anlaşıldığı gibi başvurucunun kastının şikâyet dilekçeleriyle ilgili bir sonuç almaktan ziyade yalnızca hastanenin itibarına zarar vermek olduğu yönündeki değerlendirmeye katılmak da mümkün görünmemektedir.

22. Bunun yanında söz konusu dilekçelerde başvurucunun ileri sürdüğü iddia ve isnatların doğru olup olmadığına dair Mahkeme tarafından hiçbir inceleme yapılmamış, dilekçede kullandığı ifadelerin ve üslubun dilekçe hakkının sınırlarını aşıp aşmadığına ilişkin olarak da hiçbir değerlendirme yapılmamış, gerekçe sunulmamıştır. Mahkeme, asli görevi vatandaşların idareye ve kamu hizmetlerine ilişkin şikâyet ve taleplerini toplayarak bunları çözüme kavuşturmak olan bir kuruma birden fazla kez (beş kez) başvuru yapıldığını belirterek ve başka hiçbir somut gerekçe sunmaksızın bu durumu dilekçe hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirdiğinden somut olayda yarışan haklar arasında adil bir denge kurulduğundan bahsedilmesi mümkün değildir.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun dilekçe hakkını kötüye kullandığından bahisle başvurucu aleyhine hükmedilen manevi tazminat şeklindeki müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığına ve başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 7.500 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. Ayrıca başvurucuya manevi zararları karşılığında talebiyle bağlı kalınarak net 7.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğü ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine (E.2019/718, K.2021/789) iletilmesi için Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2017/183, K.2018/455) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 7.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 487,60 TL başvuru harcından oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 11/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Gökben Şahin [2.B.], B. No: 2021/39404, 11/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı GÖKBEN ŞAHİN
Başvuru No 2021/39404
Başvuru Tarihi 29/4/2021
Karar Tarihi 11/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, özel bir hastane hakkında yetkili idari kuruma şikâyet dilekçeleri verilmesi sonrasında hakkın kötüye kullanıldığından bahisle başvurucu hakkında manevi tazminata hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi