TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SERPİL ÇOLAK TÜRKOĞLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/41846)
|
|
Karar Tarihi: 25/6/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Duygu BAKAY
|
Başvurucu
|
:
|
Serpil ÇOLAK TÜRKOĞLU
|
Vekili
|
:
|
Av. Güner BAŞ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kanun hükmünde kararname ile kapatılan şirketteki hissenin ödenmesi talebiyle açılan davanın yine kanun hükmünde kararname ile getirilen dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu %20 hissesine sahip olduğu Etik Gazetecilik Yayıncılık Matbaacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.nin (Şirket) feshi ve Şirket ortaklığından ayrılma ile çıkma payının tespit edilerek ödenmesi talepleriyle 24/2/2016 tarihinde Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde dava açmıştır. Dava dilekçesinde Şirketin işletmekte olduğu Bizim Kocaeli gazetesi ve aynı adı taşıyan internet sitesinde 2015 yılından bu yana köşe yazarlığı yaptığını belirten başvurucu, gazetenin okuyucu kitlesinin hızla artmasında büyük katkısının olduğunu ancak tarafına hiçbir ödeme yapılmadığını ileri sürmüştür.
3. Yargılama esnasında 27/7/2016 tarihli ve 29783 2. mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (668 sayılı KHK) 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendiyle kapatılan gazeteler arasında davalı Şirket'in yayın kuruluşlarından olan Bizim Kocaeli gazetesinin de olduğu anlaşılmıştır.
4. Mahkemece 24/5/2017 tarihli karar ile yargılamanın dava şartı yokluğundan reddine hükmedilmiştir. Kesin nitelikli kararın gerekçesinde 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (675 sayılı KHK) 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasına atıf yapılmıştır. 675 sayılı KHK'nın 16. maddesinin ilgili kısımları şu şekildedir:
"MADDE 16- (1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
...
(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz."
5. Başvurucu 20/7/2017 tarihli dilekçesi ile dosyanın Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna (OHAL Komisyonu) gönderilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucu dilekçesinde 23/1/2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (685 sayılı KHK) 2. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan OHAL KHK'ları ile gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen işlemlerin Komisyonun görev alanında olduğuna ilişkin düzenlemeye dayanmıştır. Ancak OHAL Komisyonunca dosya, görevleri arasında yer almadığı gerekçesi ile Mahkemeye geri gönderilmiştir.
6. Başvurucu, OHAL Komisyonunca dosyanın Mahkemeye geri gönderilmesi üzerine Mahkemenin yargılamaya devam etmesi gerektiği gerekçesiyle duruşma günü talep etmiş ancak Mahkeme 19/7/2018 tarihli ek karar ile talebin reddine hükmetmiştir. Kararın gerekçesinde; dava şartı yokluğundan verilen kararın kesin nitelikli olduğu, 675 sayılı KHK hükümleri uyarınca başvurucunun ilgili idareye başvurması gerektiği belirtilmiş ve davanın devamı ile duruşma günü verilmesi taleplerinin reddine karar verilmiştir.
7. Başvurucu, ek karara karşı istinaf talebinde bulunmuş; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince (Bölge Adliye Mahkemesi) 5/3/2020 tarihinde yapılan inceleme neticesinde davanın reddine ilişkin kararın kesin nitelikli olduğu, duruşma açılması talebinin reddine ilişkin ek karar bakımından da bir yasa yolu öngörülmediği belirtilmiş ve istinafa getirilen karar kesin nitelikli olduğundan başvurucunun istinaf isteminin usulden reddine hükmedilmiştir.
8. Başvurucu, istinaf talebinin reddi kararına karşı temyiz talebinde bulunmuş; Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme neticesinde 5/4/2021 tarihli karar ile usul ve kanuna uygun bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına hükmedilmiştir.
9. Başvurucu, nihai kararı 7/6/2021 tarihinde öğrendikten sonra 6/7/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu, darbe teşebbüsü ve sonrasında yaşanan süreç nedeniyle hukuki sürecin tıkanıklığa uğradığını, davanın OHAL Komisyonunca incelenmeyeceği kararına mukabil inceleme yerinin neresi olduğunun gösterilmediğini, Mahkeme tarafından davanın konusu ile hiçbir ilgisi olmayan 675 sayılı KHK'ya dayanılarak taleplerinin reddedildiğini, böylece tahmini 20 milyon TL değerinde olan davaya ilişkin hukuk yollarının kapatıldığını ve mağdur edildiğini iddia etmiştir. Davanın konusunun özel ihtisas ve uzmanlık gerektirdiğini ifade eden başvurucu, bu durum nedeniyle idari yargıda inceleme yapılmasının mümkün olmadığını, ticaret mahkemesince incelenmesi gerektiği hâlde davanın dava şartı yokluğundan reddi kararının hak arama hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüş yazısında; öncelikle başvurucunun kesin nitelikli karara karşı kanun yoluna başvurduğu, bu kapsamda başvurunun süre aşımı yönünden değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Diğer yandan başvurucunun KHK ile getirilen bir düzenlemeyi doğrudan başvuruya konu yaptığını ileri süren Bakanlık, başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü şartlarının da dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında, mahkemeye erişim hakkının ihlaline ilişkin sürecin, OHAL Komisyonunca dosyanın incelenmemesi üzerine başladığını, bu kapsamda tüm yasal süre ve prosedürlere uygun olarak bireysel başvuruda bulunduğunu, dolayısıyla başvurunun süresinde yapıldığını belirtmiştir.
12. Başvurucunun, başvuruya konu davanın asliye ticaret mahkemesince incelenmesi gerektiği ve davanın esasını inceletemediği yönündeki iddialarının iki ayrı başlık hâlinde adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı çerçevesinde incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
A. Asliye Ticaret Mahkemesinin Görevli Olduğu İddiası Yönünden
13. Başvurucu, davanın konusunun özel ihtisas ve uzmanlık gerektirdiği gözetildiğinde idari yargıda inceleme yapılmasının mümkün olmadığını, nitekim OHAL Komisyonunca da yargılamanın bu yönüne vurgu yapılarak dava dosyasının iade edildiğini, dolayısıyla davanın asliye ticaret mahkemesince incelenmesi gerektiği hâlde hukuka aykırı şekilde dava şartı yokluğundan reddedildiğini ileri sürmüştür.
14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması gerekir.
15. Somut olayda, Mahkemenin 24/5/2017 tarihli kararı ile davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verildiği; başvurucu tarafından anılan Mahkeme kararına karşı karar kesin nitelikli olduğu hâlde istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulduğu ve bu başvuruların da usulden reddedildiği gözetildiğinde bu durumun etkisiz yolu canlandırma niteliğinde bir girişim olduğu değerlendirilmiş ve bunun bir sonucu olarak 2017 yılında kesinleşen karardan sonra süresinde başvuru yapılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
16. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Şirketin Feshi Davasına Yönelik Kanun Yolu Öngörülmediği İddiası Yönünden
17. Başvurucu; davanın inceleme yerinin neresi olduğunun gösterilmediğini, davaya ilişkin hukuk yollarının kapatıldığını ve mağdur edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği, Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulabilmesi için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek [1. B.], B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
19. Başvurucunun alacaklı olduğunu iddia ettiği Şirketin tüzel kişiliği, olağanüstü hâl ilanından sonra sonlandırılmıştır. 675 sayılı KHK'nın 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, bu KHK ile kapatılmasına karar verilen tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalarda mahkemelerce dava şartı yokluğu nedeniyle ve kesin nitelikli olmak üzere davanın reddi kararı verileceği belirtilmiş; aynı maddenin (4) numaralı fıkrasında ise reddedilen davanın taraflarınca 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 5. maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurulabileceği, idari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabileceği hükme bağlanmış ve uyuşmazlığın hiçbir şekilde adli yargıda dava konusu yapılamayacağı belirtilmiştir.
20. Somut olayda başvurucu, idareden talep ve reddi hâlinde idari yargıda dava yollarını işletme imkânına sahipken idari başvuruda bulunmadan bireysel başvuruda bulunmuştur. Bir başka deyişle KHK ile getirilen (ve daha sonra kanunlaşan) düzenlemede öngörülen dava şartını yerine getirmemiştir. Bu durumda başvuru yolları tüketilmeksizin ve sonucu beklenmeksizin yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacaktır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu iddiası yönünden mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Şirketin feshi davasına yönelik kanun yolu öngörülmediği iddiası yönünden mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 25/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.