logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Aydın Acay [2. B.], B. No: 2021/43614, 14/12/2023, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYDIN ACAY BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/43614)

 

Karar Tarihi: 14/12/2023

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

M. Emin KUZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ferhat YILDIZ

Başvurucu

:

Aydın ACAY

Vekili

:

Av. Özkan TOMAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, işveren ile arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesiyle başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuruya konu olayların meydana geldiği süreçteki olağanüstü hâl (OHAL) koşullarına, OHAL ilanına ve uygulanan tedbirlere ilişkin genel bilgiler için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 10-18; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 10-18.

3. Başvurucu, Mardin Büyükşehir Belediyesi (Belediye) bünyesinde hizmet alım sözleşmesi kapsamında iş gören özel bir şirkette (işveren) taşeron işçi olarak çalışmaktadır. Mardin Valiliği OHAL bürosu tarafından başvurucunun terör örgütü ile irtibat veya iltisak içinde olduğu Belediyeye bildirilmiştir. İşveren tarafından güven ilişkisinin zedelendiği gerekçesiyle 13/10/2017 tarihinde başvurucunun iş sözleşmesi feshedilmiştir.

4. Başvurucu, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talebiyle 13/11/2017 tarihinde Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 14/12/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda Mardin Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü yazısında yer alan başvurucunun 1980 ve 1993 yıllarında PKK terör örgütü adına birtakım suçlar işlediği, bu suçlardan yakalandığı veya gözaltına alındığı şeklindeki bilgilere yer verilmiştir. İşverenin başvurucunun terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu yönündeki şüphesinin devam ettiği, bu şüphenin işveren ile başvurucu arasındaki güven ilişkisini zedelediği, feshin geçerli sebebe dayandığı vurgulanmıştır. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi (İstinaf Mahkemesi) 16/1/2020 tarihinde, Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini belirterek istinaf başvurusunun kabulüne karar vermiştir.

5. Mahkeme 30/11/2020 tarihinde istinaf kararındaki eksiklikleri gidererek daha önceki kararındaki aynı gerekçelerle davanın yeniden reddine karar vermiştir. İstinaf Mahkemesi 11/6/2021 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararda, mahkeme kararında belirtilen Emniyet Müdürlüğü yazısında yer alan başvurucunun PKK terör örgütü ile ilgili 1980-1993 yılları arasında gerçekleştirildiği anlaşılan eylemlerine yer verilmiştir. Kararda ayrıca Mardin Valiliği OHAL bürosu tarafından gönderilen yazıda başvurucunun 1996 yılında PKK terör örgütünün dağ kadrosunda yakalanarak tutuklandığı, başvurucu hakkındaki bu bilgilerin adli sicil ve arşiv kayıtlarında yer almadığı ifade edilmiştir.

6. İstinaf Mahkemesinin 11/6/2021 tarihli kararında başvurucu hakkında elde edilen bilgilerin yer aldığı kısım şöyledir:

"Buna göre, Mardin İl Emniyet Müdürlüğünce, davacının PKK terör örgütü üyesi olmak, örgüte adam sokmak için teşvikte bulunmak, eylem yapmak suçlarından yakalanarak 1980-1981 yıllarında muhtelif zamanlarda yakalanarak Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığına sevk edildiği; kimliği meçhul şahıslar ile Mardin Ticaret Lisesi'ne giderek yasadışı PKK terör örgütü adına örgütün adını ve manevi cebir kullanarak para toplamak istedikleri, ancak amaçlarına ulaşamayınca tehditte bulundukları tespit edilen şahıslardan olduğu, dosya firarisi iken yakalanarak gözaltına alındığı; ilimizde PKK terör örgütü adına faaliyet gösteren şahıslara yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda örgüte yardım ve yataklık etmek, maddi ve manevi destek sağlamak ve örgüt ile ilişki içinde bulunmak suçlarından yakalanarak gözaltına alındığı; illegal PKK terör örgütü üyesi olmak, örgüt adına bölücü ve yıkıcı faaliyetlerde bulunmak, örgütün Mardin sorumluluğunu yapmak, örgütün elemanlarına yataklık yapmak suçlarından yakalanarak gözaltına alındığı, tutuklanarak Diyarbakır Askeri Cezaevine gönderildiği; yasadışı PKK terör örgütüne yönelik olarak gerçekleştirilen operasyonlarda 1993 yılında yakalanarak gözaltına alındığı, Siirt İl Emniyet Müdürlüğü'nce yasadışı PKK terör örgütüne yönelik yapılan çalışmalarda hakkında işlem yapıldığı; Mardin İl Jandarma Komutanlığı'nca yasadışı PKK terör örgütüne yönelik yapılan çalışmalarda hakkında işlem yapıldığı bildirilmiştir. Yine, Mardin Valiliği İl Ohal Bürosunca, 1980-1981 yılları içerisinde davacının PKK terör örgütüne üye olmak.... suçlarından yakalanarak Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığına sevk edildiği, Diyarbakır Askeri Cezaevine gönderildiği, 1993 yılında terör örgütü PKK'nın arşivinde davacının nüfus cüzdanının çıktığı, PKK terör örgütünün dağ kadrosunda silahlı olarak eylem ve faaliyet göstermekte iken yakalanan davacının 1996 yılında tutuklandığı, verilen kararların arşiv kayıtlarında bulunmadığı bildirilmiştir."

7. Başvurucu, nihai hükmü 6/8/2021 tarihinde öğrendikten sonra 19/8/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, herhangi bir yargılama yapılmadan bir itham üzerine ve savunması alınmadan iş akdinin feshedilmesi nedeniyle masumiyet karinesinin ve savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu bir daha çalışamayacak olması nedeniyle yaşam ve çalışma hakkının, OHAL Komisyonuna başvuru hakkı bulunmaması ve OHAL gerekçesiyle işten çıkarılması nedenleriyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Somut herhangi bir karara, belgeye dayanan suçu olmamasına rağmen terörle irtibatlı ve iltisaklı kabul edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının, yargılamayı gerçekleştiren mahkemelerce gerçek anlamda bir yargısal faaliyet icra edilmediğinden mahkeme hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir.

10. Bakanlık görüşünde öncelikle; somut olayda bireysel başvuru süresinin İstinaf Mahkemesi tarafından verilen ret kararının öğrenildiği tarihten itibaren başlatılması gerekip gerekmediğinin dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Görüşte ayrıca başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Görüşte son olarak mevcut başvuruda başvurucunun adil yargılanma hakkı ile özel hayata saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken görüşte yer verilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ve somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak bir inceleme yapılması gerektiği ifadelerine yer verilmiştir.

11. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvuruda mesleki hayata yönelik müdahalenin başvurucunun özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. C.A. (3), §§ 97-101; Ayla Demir İşat, §§ 106-110).

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 187-191). Olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemde alınan tedbiri konu edinen somut başvuruda Anayasa'nın 15. maddesi maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimi dikkate alınacaktır (Mustafa Önal, B. No: 2018/9808, 9/2/2022, § 14).

14. Anayasa'nın 15. maddesine göre yapılacak inceleme; müdahalenin Anayasa'daki çekirdek haklarla ilgili olup olmadığı, anılan maddenin ikinci fıkrasında sayılan hak ve özgürlüklere dokunup dokunmadığı, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırılık teşkil edip etmediği ve durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının tespitiyle sınırlı olacaktır (Ayla Demir İşat, § 146).

15. Anayasa'nın 15. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan dokunulması yasaklanan çekirdek haklar arasında özel hayata saygı hakkı yer almamaktadır. Ayrıca somut olaydaki tedbirin milletlerarası hukuktan kaynaklanan diğer herhangi bir yükümlülüğe aykırı olduğu da saptanmamıştır (Ayla Demir İşat, §§ 147, 148). Anayasa'nın 15. maddesi uyarınca yapılacak son inceleme, müdahalenin durumun gerektirdiği ölçüde olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olacaktır.

16. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin tedbirin ve bu kapsamda derece mahkemelerince sonuca bağlanan uyuşmazlığın Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında durumun gerektirdiği ölçüde olduğunun söylenebilmesi için öncelikle keyfî olmaması gerekir. Diğer taraftan söz konusu tedbirin ölçülü olup olmadığı değerlendirilirken elbette ülkemizde OHAL ilanına sebebiyet veren durumun özellikleri ve OHAL ilanı sonrasında ortaya çıkan koşullar dikkate alınmalıdır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 349).

17. Ancak işçi tarafından sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği, dolayısıyla işçi ve işveren arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayanılarak alınacak tedbirler bakımından basit bir şüphenin yeterli olmayacağı, bu durumun somut olgularla desteklenmesi gerektiği açıktır. Gerek işveren gerekse yargı organları tarafından açıklanan nedenlerin işveren ile işçi arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğini ortaya koyacak ve ikna edecek yeterlilikte olması gerekir (C.A. (3), § 125; Ayla Demir İşat, § 133).

18. Şüphe feshinin mahiyeti gereği ispatı beklenmese de Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere (benzer yöndeki Yargıtay kararları için bkz. C.A. (3), §§ 46-56; Ayla Demir İşat, §§ 52-62) şüphenin işçinin kişiliğinden kaynaklanan bir sebebe dayanması, bu sebebin de ciddi, önemli ve somut nitelikte objektif olay ve vakıalar ile desteklenmesi gerekmektedir. Aksi hâlde hukuk devletinin bir gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırı bir şekilde keyfî uygulamaların gündeme gelmesi söz konusu olabilecektir (Delil Metin, B. No: 2019/1419, 18/1/2023, § 32).

19. Öte yandan 667 sayılı KHK dayanak alınarak uygulanan somut tedbirin başvurucu üzerinde doğuracağı etki de gözönüne alındığında özellikle yargılama sürecinde devletten beklenen yükümlülüklerin OHAL koşullarında da yerine getirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu anlamda takdir yetkisinin öngörülen sınırlar dâhilinde kullanılması ve nedenlerinin ikna edici şekilde ortaya konulması OHAL koşullarında da yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerdendir. Dolayısıyla terör örgütleriyle irtibatı ya da iltisakı olduğu konusunda çalışandan duyulan şüphenin ciddi, güçlü ve objektif olduğuna ilişkin ikna edici gerekçeler ortaya konulmaması halinde alınan tedbirin Anayasa'nın 15. maddesi bağlamında da söz konusu yükümlülüklere uygun olmadığı değerlendirilebilecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ayla Demir İşat, § 161).

20. Özel hayata saygı hakkı, üçüncü kişiler tarafından da olsa hakkın öngördüğü güvencelere keyfî şekilde müdahale edilmesini yasaklamaktadır. Öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesi, kişilerin kendilerinin, ailelerinin geleceğini ve itibarını etkileyen mesleki hayata yönelik tedbirlerin keyfî olmaması, bu kapsamda doğan uyuşmazlıkların özel hayata saygı hakkının gereklilikleri bağlamında çözümlenmesi olağanüstü yönetim usullerinin benimsendiği dönemlerde de geçerli olan temel güvencelerdir (Ayla Demir İşat, § 150). Öte yandan darbe teşebbüsü ve terör örgütlerinin özellikleri gözönüne alındığında devletin ve kişilerin güvenliği ile kamu düzeninin korunması amacıyla yasal düzenlemeler yapılmasının ve sakıncalı görülen kişilerin mesleklerinden uzaklaştırılmasına yönelik işlemler tesis edilmesinin gerçek bir ihtiyaçtan kaynaklandığı açıktır. Ancak söz konusu tedbirlerin muhataplarının sakıncalı olduğu değerlendirilen kişilerden olması ve alınan tedbirlerin durumun gerektirdiği ölçüde olması gerekir (Ayla Demir İşat, § 159). Ayrıca belirtildiği üzere temel hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden tedbirin süresi, kapsamı ve ağırlığı ölçülülüğün belirlenmesinde dikkate alınması; kişilerin ölçüsüz veya keyfî müdahalelere karşı koyabilecekleri usule ilişkin güvencelerden yararlandırılması gerekir (Ayla Demir İşat, § 160).

21. Somut olaydaki feshin gerekçesi, devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen PKK terör örgütü ile irtibatı veya iltisakı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphe ve bu şüphe nedeniyle güven ilişkisinin ortadan kalkmasıdır. Yargılamayı gerçekleştiren mahkemelerin gerekçesinde ise başvurucu hakkında düzenlenen emniyet müdürlüğü yazısında yer alan ve başvurucunun 1980-1993 yılları arasında gerçekleştirdiği belirlenen birtakım eylemlerin kararın esasına etkili delil olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. İstinaf Mahkemesi kararında ise açıkça emniyet müdürlüğü ve Mardin OHAL Bürosu yazılarında yer alan ve kararın esasına etki ettiği anlaşılan bilgilerin arşiv kaydında yer almadığı ifade edilmiştir.

22. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesinin nedeni PKK terör örgütüyle irtibatlı veya iltisaklı olması olarak gösterilmiştir. Bununla birlikte yargılamayı gerçekleştiren mahkemelerce başvurucunun 1980-1996 yılları arasındaki birtakım eylemleri ve hakkında verilen gözaltı ve tutuklama kararlarının, başvurucunun terör örgütüyle irtibatlandırılmasına ne şekilde delil teşkil edebileceği tartışılmamıştır. Yine İstinaf Mahkemesince başvurucu hakkındaki bilgilerin arşiv kaydında bulunmadığının belirlenmesine rağmen bu bilgilerin feshe ne şekilde etki ettiğine, başvurucu ile işveren arasındaki güven ilişkisinin ne şekilde ortadan kalkmasına yol açtığına dair bir gerekçeye yer verilmemiştir.

23. Bu itibarla öngörülen güvencelere uygun şekilde gerçekleştirilmeyen tedbirin durumun gerektirdiği ölçüyü koruduğu söylenemeyecektir.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurucu hakkında alınan ve Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata saygı hakkına etki eden tedbirin OHAL döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlere uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.

III. GİDERİM

25. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan GK, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) GK, B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

27. İşbu ihlal kararının başvurucu tarafından açılan davanın esasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu işlemle ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek Mahkemenin takdirindedir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Mardin 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2020/121, K. 2020/852) GÖNDERİLMESİNE,

D. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Aydın Acay [2. B.], B. No: 2021/43614, 14/12/2023, § …)
   
Başvuru Adı AYDIN ACAY
Başvuru No 2021/43614
Başvuru Tarihi 19/8/2021
Karar Tarihi 14/12/2023

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, işveren ile arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesiyle başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı KHK-İHRAÇ (OHAL tedbiri, hakim-savcı dışındaki kamu personeli) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi