logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(A.A. [1. B.], B. No: 2021/47090, 5/2/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A.A. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/47090)

 

Karar Tarihi: 5/2/2025

R.G. Tarih ve Sayı: 1/12/2025 - 33094

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

RESEN GİZLİLİK KARARI VERİLDİ

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

A.A.

Vekili

:

Av. Murat Mert ÖZKAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen önleyici tedbir kararının kaldırılması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun işlettiği işyerinin yanında bulunan işyerinin sahibinin babası A.B. ile başvurucu arasında 14/3/2019 tarihinde yaşanan olay nedeniyle yapılan yargılamada A.B. hakkında sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı suçundan hapis cezası verilmiştir. Verilen mahkûmiyet hükmü 1/12/2020 tarihinde kesinleşmiştir. Bu olaydan sonra başvurucu ile A.B. ve oğulları arasında anlaşmazlık yaşanmıştır. Ceza yargılaması sürecinde ise başvurucu lehine olmak üzere A.B. aleyhine iki defa altışar ay 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir uygulanmıştır.

3. Başvurucu, lehine verilen tedbir kararlarının süresinin sona ermesinden sonra 25/8/2021 tarihinde tekrar A.B. ve oğulları hakkında tedbir kararı verilmesi talebinde bulunmuştur. Talep dilekçesinde 23/8/2021 tarihinde A.B. ve oğlunun kendisine, eşine yönelik olarak önce tehdit ve hakaret içeren sözler söylediklerini, ardından fiziksel şiddet uyguladıklarını iddia etmiştir. Ayrıca bu olaya ilişkin video görüntülerinin olduğu CD'yi sunmuştur. Anılan talep üzerine İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi (Mahkeme) altı ay süreyle başvurucu lehine olmak üzere A.B. ve oğulları aleyhine tedbir uygulanmasına karar vermiştir.

4. Tedbir kararına karşı A.B. ve oğulları itiraz etmiş; itiraz dilekçesinde, başvurucunun eşinin tahrik içeren davranışlarının olaya sebebiyet verdiğini, ceza davasına konu olan olay nedeniyle hakkında mahkûmiyet hükmü verilen A.B.nin bir ay ceza infaz kurumunda kalıp pandemi nedeniyle denetimli serbestlik tedbiriyle tahliye edilmesini dahi başvurucunun şikâyet konusu yaptığını, ayrıca başvurucunun müşterilere kendileri hakkında doğru olmayan şeyler söyleyerek kazançlarına zarar verme kastıyla hareket ettiğini ileri sürmüştür. Ayrıca daha önce verilen tedbir kararları süresince de başvurucunun zorlama hapsi verilmesi talebinde bulunduğunu, bu talebinin reddedildiğini vurgulayarak ceza davasıyla ilgisi olmayan oğullarının başvurucunun anılan davranışları nedeniyle zarar gördüklerini belirtmiştir.

5. İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesince 14/9/2021 tarihinde itirazın kabulüne karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde 6284 sayılı Kanun'un 1. maddesinde kanunun amacının "şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması" olduğu, aynı Kanun'un 2. maddesinde kadına yönelik şiddetin "kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış" şeklinde tanımlandığı belirtilmiştir. Bunun yanında taraflar arasındaki husumetin hukuki ve cezai uyuşmazlık ile komşuluk ilişkisinden kaynaklandığı, bu hâliyle talebin 6284 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı sonucuna ulaşılarak tedbir kararı itiraz mercii tarafından kaldırılmıştır.

6. Başvurucu, nihai kararı 16/9/2021 tarihinde öğrendikten sonra 15/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

7. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu; lehine verilen tedbirin kaldırılması nedeniyle devletin yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirterek yaşam hakkının, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, mevcut başvuruda başvurucunun şikâyetleri konusunda değerlendirme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bakanlık görüşüne karşı başvurucu beyanda bulunmamıştır.

10. Başvurucunun bahse konu ihlal iddialarını münhasıran Aile Mahkemesi tarafından tedbir kararının kaldırılmasına dayandırdığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesinin benzer konulardaki daha önceki kararları da dikkate alınarak başvurucunun tüm şikâyetleri Anayasa'nın 17. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmiştir (Eylem Çetin Demir [1. B.], B. No: 2014/2302, 9/11/2017, § 28; A.Z.Ö. [2. B.], B. No: 2014/546, 19/12/2017, § 60; Ö.T. [1. B.], B. No: 2015/16029, 19/2/2019, § 25; K.Ş. [2. B.], B. No: 2016/14613, 17/7/2019, § 32).

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Devletin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına saygı gösterme yükümlülüğü öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini gerektirir. Bununla birlikte anılan hakka etkili bir biçimde saygının sağlanmasını teminen devletin pozitif yükümlülükleri de bulunmaktadır. Söz konusu pozitif yükümlülükler, bireyler arası ilişkiler alanında olsa da belirtilen haklara saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar. Ayrıca söz konusu saygının bir gereği olarak negatif ve pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi sırasında, bireylerin anılan haklarını tam anlamıyla kullanabilmeleri için usule ilişkin etkili güvencelerden yararlandırılması da sağlanmalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81; Murat Atılgan [2. B.], B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36; Ata Türkeri [1. B.], B. No: 2013/6057, 16/12/2015, §§ 31-34; Hüdayi Ercoşkun [1. B.], B. No: 2013/6235, 10/3/2016, § 90; E.G. [GK], B. No: 2014/12428, 13/10/2016, § 68; Semra Özel Üner [1. B.], B. No: 2014/12009, 26/10/2016, § 35).

13. 6284 sayılı Kanun şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir. Anılan Kanun hâkime başvuruya konu olayları, ileri sürülen tehdidin boyutunu ve başvurucunun kişisel koşullarını bir bütün olarak değerlendirerek şiddetin önlenmesi amacıyla gerekli tedbirleri alma konusunda geniş takdir yetkisi vermektedir (C.K. [1. B.], B. No: 2016/3114, 18/7/2019, § 35).

14. Somut olayda maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkına yönelik gerçekleştirilen müdahalenin özel hukuk kişisinden kaynaklandığı görülmüştür. Dolayısıyla olayda devletin etkili bir hukuk sistemi kurma yönündeki pozitif yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediği yönünden bir inceleme yapılması gerekmektedir. 6284 sayılı Kanun kapsamında alınacak tedbirlere (bkz. § 13) ilişkin usul ve esaslar ile yaptırımlar düzenlenmekle devletin koruma yükümlülüğü çerçevesinde gerekli yasal altyapının oluşturulduğu ve şiddete uğrayanların veya şiddete uğrama tehlikesi bulunanların korunması yönünden kurulan hukuk sisteminin yetersiz olmadığı anlaşılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Semra Özel Üner, § 39; A.Z.Ö., § 76; Ö.T., § 32; Nuriye Ayhan Altıner [1. B.], B. No: 2020/1327, 4/10/2023, § 40). Bu durumda incelenmesi gereken husus, mevcut yasal mevzuat kapsamında gerekli usule ilişkin güvenceleri haiz olan somut olayın gerektirdiği ölçüde makul pratik tedbirler öngören bir yargılama yapılıp yapılmadığı kapsamında olacaktır (Nuriye Ayhan Altıner, § 41).

15. Başvuru konusu olayda, başvurucu ve A.B. arasında 14/3/2019 tarihinde yaşanan olay nedeniyle yapılan yargılamada A.B. hakkında sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı suçundan hapis cezası verildiği sabittir. Bu olaydan sonra başvurucu, A.B. ve oğulları ile anlaşmazlık yaşamıştır. Ceza yargılaması sürecinde ise A.B. aleyhine belirli süre tedbir uygulanmıştır. Anılan tedbirlerin süresi dolduktan sonra 23/8/2021 tarihinde yaşanan olay üzerine delil sunmak suretiyle başvurucu hem A.B. hem de oğulları aleyhine ve kendi lehine tedbir uygulanmasını talep etmiştir. Bu talep üzerine Mahkeme, altı ay süreyle tedbir kararı vermesine rağmen anılan tedbir kararı itiraz merciince kaldırılmıştır. İtiraz merciinin taraflar arasındaki husumetin hukuki ve cezai uyuşmazlık ile komşuluk ilişkisinden kaynaklandığı tespitiyle talebin 6284 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı sonucuna ulaştığı anlaşılmıştır.

16. 6284 sayılı Kanun'un 1. maddesinde öngörüldüğü üzere sadece şiddete uğrayan değil şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar da koruma kapsamında bulunmaktadır. Bu düzenleme gereği şiddete uğrama tehlikesinin devam edip etmediğinin mahkemece araştırılarak anılan kanunda düzenlenen ve somut olaya uygun düşen bir tedbir alma zorunluluğunun öngörüldüğü söylenebilir. Buna rağmen itiraz mercii tarafından başvurucunun şiddete uğrama riskinin ortadan kalkıp kalkmadığı araştırılmadan, tedbirin verilmesine ilişkin koşulların değişip değişmediği kararda tartışılmadan, başvurucunun sunduğu deliller değerlendirilmeden ve somut olaya uyabilecek mahiyette olan başka bir önleyici veya koruyucu tedbirin neden seçilmediği gerekçeleriyle açıklanmadan tedbirlerin kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. A.G. [2. B.], B. No: 2020/32928, 14/2/2024, § 16; Zekiye Esin [1. B.], B. No: 2021/56667, 13/2/2024, § 15).

17. 6284 sayılı Kanun'da ve konu ile ilgili uluslararası hukukta kadına yönelik şiddetin cinsiyete dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü şiddet içeren davranışı kapsadığı açıkça kabul edilmiştir. Tüm bunlara rağmen itiraz merciince ''talebin taraflar arasındaki hukuki ve cezai uyuşmazlık ile komşuluk ilişkisinden kaynaklandığı, bu nedenle 6284 sayılı Kanun kapsamında kalmadığı'' belirtilmek suretiyle tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş olup somut olayda erkek şahısların kadın olan başvurucuya yönelttiği eylemlerin başvurucunun kadın olmasından kaynaklanıp kaynaklanmadığına, eylemin kadına yönelik şiddet niteliğinde olup olmadığına dair somut bir açıklama, değerlendirme veya gerekçe ortaya konulmadığı görülmüştür. Bu itibarla itiraz merciinin aile içi şiddet ve ısrarlı takip dışındaki durumların veya kadına yönelik aile içinde gerçekleştirilmeyen tüm şiddet eylemlerinin 6284 sayılı Kanun'un kapsamının dışında tutulması gerektiği sonucunu doğuracak mahiyetteki yaklaşımının anayasal güvencelere aykırı olduğu açıktır (benzer değerlendirmeler için bkz. Nuriye Ayhan Altıner, § 47). Bu tür genel ve toptancı bir yaklaşımın somut olaya özgü bireysel değerlendirmeleri ve açık bir tehlikenin varlığını gözardı etme sonucunu doğurabileceği, şiddetin önlenmesi, bireylerin beden ve ruh sağlığının korunması konusundaki devletin yükümlülüklerine aykırı uygulamalara ve sonuçlara neden olabileceği de vurgulanmalıdır.

18. Ayrıca tedbirin kaldırılması kararında aleyhine tedbir talep edilen üç kişi hakkında aynı değerlendirmenin yapıldığı görülmekle birlikte A.B. hakkındaki ceza yargılamasında verilen mahkûmiyet hükmünün ve sabit görülen suçun mahiyetinin de gözönünde bulundurulmadığı anlaşılmıştır. Sonuçta başvurucunun şiddet tehlikesi içinde bulunduğu iddiasının belirli ve somut bir olayla sınırlı olmadığı dikkate alındığında aleyhinde tedbir talep edilen kişiler hakkında bireyselleştirme yapılması suretiyle ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konmadan uygulanan tedbirlerin tamamen kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.

19. Yargılama süreci bir bütün hâlinde incelendiğinde başvurucu, maruz kaldığı eylemlerin A.B. ile arasında yaşanan ve kesinleşmiş mahkûmiyet kararıyla sonuçlanan sarkıntılık yapmak suretiyle cinsel saldırı suçundan kaynaklandığını açıklayarak devam eden tehlike olasılığının güçlü şekilde varlığını ortaya koymasına rağmen itiraz merciinin başvurucuyu korumaya yönelik tedbirleri sağlama yönündeki pozitif yükümlülüklere uygun hareket etmediği sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte itiraz merciinin başvurucunun maddi ve manevi varlığının korunması hakkı bakımından ilgili ve yeterli gerekçe ortaya koymadan tüm tedbirlerin kaldırılmasına karar vermesi nedeniyle devlete ait pozitif yükümlülüklerin bu bağlamda da gereği gibi yerine getirildiğinden söz edilemez.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde koruma altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması ve 30.000 TL tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili bir tutum sergilediği neticesi çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

24. Diğer taraftan somut olay bağlamında yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi ihlale yol açan yargılama sürecine muhatap olan başvurucunun bu sürede uğradığı bütün zararları gidermemektedir. Dolayısıyla eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle ve yeniden yargılama yapılması suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun niteliği gereği kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin RESEN GİZLİ TUTULMASINA,

B. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesihakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla İstanbul Anadolu 2. Aile Mahkemesine (E.2021/6742 D.İş, K.2021/6769) iletilmek üzere İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesine (E.2021/6186 D.İş, K.2021/6205) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

F. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 5/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(A.A. [1. B.], B. No: 2021/47090, 5/2/2025, § …)
   
Başvuru Adı A.A.
Başvuru No 2021/47090
Başvuru Tarihi 15/10/2021
Karar Tarihi 5/2/2025
Resmi Gazete Tarihi 1/12/2025 - 33094

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında verilen önleyici tedbir kararının kaldırılması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Maddi ve manevi varlığın korunması hakkı Kadına karşı şiddet (6284 dahil) İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi