logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yusuf İnan [1.B.], B. No: 2021/4961, 21/5/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YUSUF İNAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/4961)

 

Karar Tarihi: 21/5/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Ekin ÇANKAL

Başvurucu

:

Yusuf İNAN

Vekili

:

Av. Müjde HARPUT APAK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yayımladığı bir haber nedeniyle adli para cezasıyla cezalandırılmasının başvurucunun ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Bir internet haber portalının genel yayın yönetmeni olan başvurucu 10/1/2013 tarihinde "İzmir Milli Eğitim öğrencileri intihara sürüklüyor" başlıklı bir haber yayımlamıştır. Bir lise müdürünü hedef alan haberin ilgili kısmı şu şekildedir:

"İzmir Milli Eğitim Müdürlüğündeki skandallar bir türlü bitmiyor. Çünkü İzmir Milli Eğitim Müdürlüğünde yönetim zaafiyeti var. Müfettişler hatalı ve suçlu yöneticileri koruyor ve aklıyor. Çok ciddi konularda bile olayların üstü örtülüyor. Bir dönem ingilizce dersinde ergenekon sanıklarını öven öğretmen ve okul müdürü [Ö.A.] hiçbir şey olmamış gibi görevlerine devam etti. Dönemin Milli Eğitim Müdürü [R.Ü.], Milli Eğitim Bakanı [N.Ç.nin] talimatına rağmen soruşturmayı savsakladı ve olayın üstü örtüldü. O yıllarda 60. Yıl Anadolu Lisesi müdürü [Ö.A.ydı]. [Ö.A.] Konya'nın Yeşildağ kasabasında doğdu. Çevresinde milliyetçi - muhafazakar olarak biliniyor. MHP'de milletvekili adayı oldu. Seçim çalışmaları yaptığı günlerde AK Parti hükümetine ve Cumhurbaşkanı [A.G.ye] ağır hakaretler ettiği iddia edildi...

Görev yaptığı 60. yıl Anadolu Lisesinde bazı bayan öğretmenlerle gizli aşk yaşadığı iddia edildi.

İngilizce dersinde ergenekon sanığı [D.Ç.yi] öven öğretmene arka çıktı, devlet memuru olmasına rağmen başta ATV televizyonu olmak üzere tüm medyaya izinsiz açıklama yaptı. Bir öğrenciyi hedef gösterdi. Hedef gösterilen öğrenci, öğretmen ve öğrenciler tarafından mobbinge maruz bırakıldı. Okula birinci olarak giren öğrenci okuldan ayrılmak zorunda kaldı... [Ö.A.] yine bir öğrenciyi hedef gösteriyor yine bir öğrencinin hayatını karartıyor...[Ö.A.] yine korunuyor ve öğrenci intihara sürükleniyor... Yeni Asır'ın haberini okuduktan sonra peruklu müdür [Ö.A.nın] yine bir öğrencinin hayatını karartmak üzere olduğu hatta kararttığı açıkça görülüyor..."

3. Haberlerin odağındaki okul müdürü Ö.A. (katılan), kendisine basın yoluyla hakaret ettiğinden bahisle 7/2/2013 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına başvurucu hakkında şikâyette bulunmuştur. Başvurucu haberde yer alan bilgilerin ilk defa kendisi tarafından kamuya duyurulmadığını, benzer konuda başka gazetelerin de haber yaptığını belirtmiştir. Bu bağlamda, ihtilaflı haberde paylaşılan ve mahkemece de katılanın onur ve şerefini rencide edici nitelikte olduğu değerlendirilen katılanın ağzında lolipop olan ve saçında peruk bulunan iki ayrı fotoğrafının memurlar.net isimli haber sitesinde 20/11/2009 tarihinde kamu ile paylaşılmış olduğu görülmektedir. Mezkûr haberde "[...] Daha önce de sanık [Ç.yi] övdüğü konuşmaları internete düşen okulun İngilizce öğretmeni [F.K.] hakkında inceleme başlatılmıştı. Milli Eğitim Bakanı [N.Ç.nin], 'yersiz ve yakışıksız' olarak nitelediği olayı soruşturan iki müfettiş, [F.K.nın], meslek ilkeleriyle bağdaşmayan ve kastı aşan ifadeler kullandığını tespit etmişti. Sorgulama neticesinde öğretmenin kınama cezasına çarptırılması istenmişti. Ancak Okul Müdürü [A.] ise olayın içeriğinden ziyade bunu internete 'sızdıran' öğrencilerin peşine düşmüştü. Şimdi de o müdürün ilginç fotoğrafları gündeme geldi. İnternette yayınlanan lolipoplu fotoğrafın altındaki, 'Bu muhterem zat, lolipop yalamayı çok sever. Kendisi İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi Müdürü [Ö.A.] bakın, çocuklarımız kimlerin elinde görün...' ifadeleri dikkat çekiyor. Peruklu fotoğrafın altında ise şunlar yazıyor: 'Başına genç kız peruğu takmış bu adam, İzmir 60. Yıl Anadolu Lisesi Müdürü [Ö.A.] bakın, çocuklarımız kimlerin elinde görün..." şeklinde ifadeler kullanılmıştır.

4. 10/1/2013 tarihinde başka bir gazetenin internet sitesinde katılanın müdürü olduğu İzmir Güzelbahçe Cengiz Topel Lisesi hakkında haber yapıldığı, Şirince'ye düzenlenen okul gezisinde yaşananların ardından okulun 1. sınıf öğrencisi 14 yaşındaki N.B.D.nin hayatının karardığı, okul gezisinde yaşananlar sebebiyle öğrencinin ailesinin okul yönetimine başvurduğu, okul yönetiminin soruşturmayı gizli yürütmek yerine N.B.D.nin başvurusunu öğretmen ve öğrencilerle paylaştığı, genç kıza arkadaşları tarafından "ispiyoncu" damgası vurulduğu ve öğrencilerin büyük kısmının genç kıza cephe aldığından N.B.D.nin de okula gidemediğinin belirtildiği görülmektedir. Haberin devamında ismi geçen öğrencinin okul gezisinde yaşananlardan sonra intihar girişiminde bulunduğu bilgisi de verilmiştir. Ayrıca öğrencinin babasının "eşim [H.D.] ile birlikte okula gidip okul müdürü [Ö.A.] ile görüştük. Bu görüşmenin ardından bizim için kabus dolu günler başladı. [...] Bana okul yönetiminden bazı kişiler kızınızın okulda can güvenliği yok, göndermeyin uyarısında bulundu. Kızımın hayatı karardı, psikolojisi bozuldu." şeklindeki ifadeleri de haberde yer almıştır. Haberin devamında okul müdürünün iddialara cevaben yaptığı -iddiaları yalanladığı- açıklamalar paylaşılmıştır.

5. Yine 11/1/2013 tarihinde aynı gazetenin internet sitesinde aynı konuya ilişkin haber yapılmış, haberde "Güzelbahçe Cengiz Topel Lisesi 1. sınıf öğrencisi N.B.D.nin hayatını karartan Şirince gezisi ve sonrasında genç kızın okulu bırakmasına kadar giden süreçle ilgili Y.A. Gazetesi'nin manşeti ses getirdi. Y.A.daki haberin ardından harekete geçen Vali [C.K.], olaya el koydu. Vali [K.], 'Konuyla ilgili müfettiş görevlendirdim. İddialar araştırılacak. Konunun takipçisi olacağım' diye konuştu." ifadeleri paylaşılmıştır.

6. İzmir Asliye Ceza Mahkemesi yaptığı yargılama sonunda 10/2/2015 tarihinde başvurucunun sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçunu işlediği kanaatine vararak 4.200 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, haberde kullanılan ifadelerin eleştiri sınırlarını aştığı, müştekinin fotoğrafının onur, şeref ve saygınlığı rencide edici nitelikte olduğu değerlendirilmiştir.

7. Mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine 2/12/2019 tarihinde Yargıtay, hakaret suçunun uzlaşmaya tabi olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştur. Bunu müteakip yeniden yargılama yapan ilk derece mahkemesi ise 7/1/2021 tarihinde hakaret suçunun sübuta erdiği kanaatiyle başvurucunun 2.100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına miktar itibarıyla kesin olarak karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, katılanın bazı öğretmenlerle gizli aşk yaşadığı iddiasının eleştiri ve sitemin ötesine geçtiği, yine katılanın peruklu lolipoplu fotoğrafının haberde kullanılmasının şeref ve saygınlığını rencide edici, onur kırıcı nitelikte olduğu belirtilmiştir.

8. Başvurucu 8/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; bir gazeteci olduğunun altını çizerek haberde kullandığı ifadelerin ve haberin yanında paylaşılan katılana ait fotoğrafın eleştiri sınırları içerisinde kaldığını, hakaret kastının bulunmadığını, yayımlanan haberin içeriğinin daha önce başka gazetelerdeki haber içeriklerinden oluştuğunu, katılanın peruklu lolipoplu fotoğrafının daha önceden kamu ile paylaşılmış bir görsel olduğunu ileri sürmüştür. Buna ilaveten başvurucu kendisinin hem bir gazeteci hem de katılanın müdür olduğu eğitim kurumunda öğrenim gördüğü dönemde katılan yüzünden evladı psikolojik sıkıntılar yaşamış ve intihara kalkışmış bir baba olarak kamuyu bilgilendirmek istediğini belirtmiştir. Yayımladığı haberin içeriğinin katılanın mesleki hayatı üzerinde herhangi bir somut etkisi olmadığını vurgulayan başvurucu, katılanın müdürlük yaptığı iki farklı okulda benzer hadiselerin yaşandığına dikkat çekmiş; haber gerekçe gösterilerek hakkında adli para cezasına hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir.

10. Adalet Bakanlığı görüşünde ifade özgürlüğü ve bunun özel güvencelerle düzenlenmiş şekli olan basın özgürlüğü ile şeref ve itibar hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının, dengeleme işlemleri yapılırken başvuruya konu ifadelerin eleştiri sınırlarını aştığına ilişkin yargılama makamının kararını ilgili ve yeterli gerekçelendirilip gerekçelendirilmediğinin değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

11. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

12. İfade özgürlüğüne gerçekleştirilen müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.

13. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; AYM, E. 2017/130, K. 2017/165, 29/11/2017, § 18; AYM, E. 2018/69, K. 2018/47, 31/5/2018, § 15). Buna göre ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

14. Bu bağlamda somut olayda gazeteci başvurucunun ifade özgürlüğü ile bir lisede okul müdürü olan katılanın şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır (bu konuda genel ilkeler için bkz. İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, §§ 65-73). Çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken kullanılması gereken ölçütler genel olarak şunlardır:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59; Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük düzeyi ve önceki davranışları yanında katlanması gereken eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; İlhan Cihaner (2), § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Nihat Zeybekci, § 32),

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44),

v. Katılanın kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının bulunup bulunmadığı (Nihat Zeybekci, § 39; Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42),

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24),

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldıkları bağlamından kopartılıp kopartılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36),

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46),

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50).

15. Açıklanan ölçütler somut olayın koşullarında ele alınırken iki temel mesele üzerinde yoğunlaşmak gereklidir. Bunlardan ilki gazeteci olan başvurucunun yayımladığı haberde mevcut ifadelerin maddi vakıaların açıklanması ya da değer yargısı niteliğinde olup olmadığı, ikincisi ise mezkûr ifadelerin içeriğinin daha önce yaygınlık kazanmış bir bilgiye ilişkin olup olmadığıdır.

16. Somut olaya konu haberlerin bütününe bakıldığında şeref ve itibara yönelik saldırı bakımından asıl sorunun merkezinde olgusal ve kanıta dayalı iddialar bulunmaktadır. Değer yargısı ifade eden görüş ve yorumlar kanıtlanmaya elverişli değilken kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan olgulara dayanan iddiaların desteklenmesi için güvenilir delil sunulması gerekir (benzer değerlendirmeler için bkz. Nihat Durmuş ve Durmuş Ofset Gaz. Bas. Yay. Mat. Kül. ve Spor Etk. Ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/5761, 10/5/2018, § 54). Şu hâlde, söz konusu iddiaların daha önce yaygınlık kazanmış bilgilerden ileri gelip gelmediği değerlendirilmelidir.

17. Anayasa Mahkemesinin daha önce birçok kararında ifade ettiği üzere yayımlanması sorunlu bilgilerin içeriği bir kez bilinir hâle geldikten sonra bu bilgileri yayan bir gazeteciye uygulanan yaptırımların meşruiyetinin tartışmalı hâle geldiğini kabul etmek gerekir (Hakan Yiğit, B. No: 2015/3378, 5/7/2017, § 56; Uğurlu Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. (2) [GK], B. No: 2016/12313, 26/12/2019, § 48). Öte yandan daha önce bir konuda bazı bilgilerin kamuya açıklanmış olması, daha sonra aynı konuda yapılan her türlü yayını otomatik olarak bir meşruiyet şemsiyesi altına da almaz. Bunun için sonraki yayında yer alan bilgiler zaten halka açıklanmış, somut olaydaki gibi vakalarda kişilerin itibarlarının korunmasına ilişkin amaç önemli ölçüde ortadan kalkmış ve ifade özgürlüğüne yönelik sınırlama ile engellenmek istenen zarar önceden vuku bulmuş olmalıdır.

18. Başvurucu, haberin içeriğindeki bilgilerin ilk defa kendisi tarafından kullanılmayıp daha önce kamunun bilgisine sunulduğunu iddia etmiştir. Gerçekten de başvurucunun haberde kullandığı fotoğraf ile haberin önemli bir kısmında paylaştığı bilgilerin daha evvel kamunun bilgisine sunulduğu noktasında ihtilaf yoktur. Okul müdürü hakkında millî eğitim tarafından soruşturma yapıldığı bilgisinin de daha evvel kamu ile paylaşıldığını ve başvurucunun bu konudaki beyanlarının eleştirel düzeyde olduğunu söylemek mümkündür. Okuldaki öğrencilerin intihara sürüklenmesi ile ilgili iddia da olgusal isnat niteliğinde olmakla birlikte bu konuda başka gazetede bir haber yayımlanmış hatta haberde, intihar girişiminde bulunan öğrencinin ailesinin de ifadelerine yer verilmiştir.

19. Katılan hakkında farklı tarihlerde yayımlanan söz konusu haberlerin içerikleri dikkate alındığında, başvurucunun katılanın müdürü olduğu lisede bir dönem öğrenim gören çocuğunun katılanın davranışları sebebiyle yaşadığı psikolojik sorunla, benzer durumdaki başka bir kız çocuğunun yaşadığı sorun arasında empati kurduğunu; gazeteciliğinin yanında baba kimliği ile olgusal iddialara kendi yorumunu da katarak yaşananları kamu ile paylaşma amacı güttüğünü değerlendirmek mümkündür. Başvurucunun, çoğunlukla tartışılmasında kamu yararı bulunan meselelere ilişkin olarak başvuru konusu ifadeleri sarf ettiği hususunda şüphe bulunmamaktadır. Zira bir lisede kimi öğrencilerin okul yönetiminin bazı tutumlarından dolayı psikolojik sorunlar yaşadığı iddiası toplum tarafından bilinmesi ve tartışılması gerekli bir meseledir. Başvurucunun haberde kullandığı ifadeler de Y.A. gazetesinde yayımlanan haberden esinlenerek benzer sıkıntıların daha önce de yaşandığı mesajını okuyucuya ulaştırma ve kamuyu bilgilendirme amacında olduğunu desteklemektedir. Kaldı ki başvurucu verdiği bilgilerin haberin yayımlandığı andaki görünür gerçekliğe büyük oranda uygun olduğu yönünde yeterli veriye sahip olduğunu, habere referans olarak gösterdiği diğer kaynaklarla ve kendisinin baba olarak yaşadığı deneyimlerle ortaya koymaktadır.

20. Buna karşın katılanın görev yaptığı lisede bazı kadın öğretmenlerle gizli aşk yaşadığına ilişkin iddianın ilk defa başvurucu tarafından ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Başvurucunun yeterli veriye sahip olmadığı görülmekle birlikte haberde kullandığı dil kesinlik içermeyip katılanın kadın öğretmenlerle gizli aşk yaşadığının iddia edildiği belirtilmiştir. Katılanın yargılama sırasında sunduğu beyanlarından hakkındaki aşk iddialarını reddettiği; başvurucunun ise mezkûr iddiasına dayanak teşkil eden somut bir olgu ortaya koyamadığı görülmektedir.

21. Şüphesiz ki yerel bir gazetede çalışan başvurucu hakkında ceza yargılaması yürütülerek adli para cezasına hükmedilmesi demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan basın özgürlüğü üzerinde ciddi bir caydırıcı etki yaratır (Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017, § 24; Haci Boğatekin (2), B. No: 2014/12162, 21/11/2017, § 50). Bununla birlikte demokratik bir toplumda basının işlevlerini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için özgür olması kadar sorumluluk bilinci ile hareket etmesi de şarttır. Basın özgürlüğünde belli ölçüde abartıya ve hatta tahrik yoluna başvurmak mümkün olsa da bu özgürlük aynı zamanda ilgililerin meslek ahlâkına saygı göstererek doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini de zorunlu kılmaktadır (İlhan Cihaner (2), § 60; Kadir Sağdıç, § 53; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015, § 42; Orhan Pala, § 48).

22. Olgusal isnatlar içeren ifadeler kapsamında basının gazetecilik etik ve ilkelerine uygun olarak ve iyi niyetle topluma doğru ve güvenilir bilgi sağlama ödev ve sorumluluğunu yerine getirip getirmediği belirlenirken, ileri sürdüğü olgusal iddiaların doğruluğu konusunda yeterli araştırmayı yapıp yapmadığı denetlenmelidir. Bu denetleme gazetecinin olgusal isnatlar konusunda yeterli bir kaynak gösterip göstermediğine, gösterilen kaynağa yayının yapıldığı zamanda ne dereceye kadar güvenebileceğine ve bu güvenle orantılı olarak kaynağın doğruluğunu teyit etmek açısından imkânları dahilinde harekete geçip geçmediğine ilişkin bir değerlendirme içermelidir.

23. Bütün bu açıklananlar ışığında başvurucunun katılanın müdür olduğu okuldaki öğretmenlerle gizli aşk yaşadığı iddiası yönünden doğru ve güvenilir bilgi sağlama ödev ve sorumluluğunu yerine getirmediği görülmekle, gerçeğe aykırı olduğu anlaşılan bu bilginin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, ilk derece mahkemesinin somut olayda çatışan değerler arasında adil bir denge kurduğu, ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin ölçülü olduğu kanaatine varmak gerekmiştir.

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda bir ihlal bulunmadığı açık olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

25. Açıklanan gerekçelerle başvuru konusu olayda ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Yusuf İnan [1.B.], B. No: 2021/4961, 21/5/2024, § …)
   
Başvuru Adı YUSUF İNAN
Başvuru No 2021/4961
Başvuru Tarihi 8/2/2021
Karar Tarihi 21/5/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yayımladığı bir haber nedeniyle adli para cezasıyla cezalandırılmasının başvurucunun ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi