logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mustafa Ninal [1. B.], B. No: 2021/51903, 18/11/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA NİNAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/51903)

 

Karar Tarihi: 18/11/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Şehadet ÖZTÜRK

Başvurucu

:

Mustafa NİNAL

Vekili

:

Av. Enes KAFADAR

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, tıbbi ihmal sonucu meydana geldiği iddia edilen ölümle ilgili olarak sağlık görevlileri hakkında men-i muhakeme kararı verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olan ağabeyi A.N. 10/9/2013 tarihinde Suriye'de bacağından ateşli silahla vurularak yaralanmıştır. A.N.nin yakınları A.N.yi tedavi için Türkiye'ye getirmiştir. A.N. aynı gün Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tayfur Ata Sökmen Tıp Fakültesinde tedavi altındayken saat 22.00'de vefat etmiştir.

3. Başvurucu, ağabeyine müdahale eden sağlık görevlileri hakkında Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunmuştur. Başvurucu 13/9/2013 tarihli şikâyet dilekçesinde 10/9/2013 tarihinde Suriye'de saat 14.00 sıralarında arkadaşlarıyla araçlarıyla seyir hâlindeyken silahlı saldırıya uğradıklarını, saldırı sonucunda ağabeyi A.N.nin bacağından ağır şekilde yaralandığını, tedavi için iki üç saat içinde Türkiye'ye geldiklerini, hastanenin acil servisinde A.N. ile ilgilenen sağlık çalışanı olmadığını, görüştükleri doktorun A.N.nin tomografisi çekildikten sonra bir yol izleyeceklerini söylediğini ancak A.N.nin kanının durdurulması ve kan takviyesi için herhangi bir işlem yapılmadığını, bu şekilde A.N.nin sedye üzerinde dört saatten fazla beklediğini, tomografiden sonra Suriyeli bir doktorun kanın durdurulması ve kan takviyesi yapılmaması hâlinde A.N.nin en fazla beş dakika yaşayacağını söylediğini, bunun üzerine doktorun telaşla müdahale edip operasyona başladığını ancak kan takviyesi ve kalp masajı yapılmasına rağmen A.N.nin hastane sağlık personelinin ihmali sonucu hayatını kaybettiğini ileri sürmüştür.

4. Başsavcılık, olaya ilişkin olarak ceza soruşturması başlatmıştır. Dosyada yer alan 11/9/2013 tarihli Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı'nda A.N.nin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı büyük damar kopmasından gelişen dış kanama sonucu meydana geldiği kanaati bildirilmiştir. Soruşturma dosyasında ayrıca başvurucu ve tanık H.İ.nin şikâyet dilekçesindeki olgulara benzer beyanları ile A.N.nin ölüm belgesi bulunmaktadır.

5. Başsavcılık 9/10/2013 ve 20/11/2013 tarihli görevsizlik kararlarıyla görevi kötüye kullanma suçu soruşturmasını yapma yetki ve görevinin Hatay Mustafa Kemal Üniversitesine (Üniversite) ait olduğuna karar vermiş ve soruşturma evrakını gereği yapılmak üzere Üniversiteye göndermiştir.

6. Üniversitenin yaptığı soruşturma kapsamında hastane görevlisi E.B., ortopedi uzmanı E.Ö. ve Acil Servisten sorumlu Doç. Dr. A.K.nın tanık sıfatıyla beyanı alınmıştır. E.B. beyanında hasta dosyasını Dr. Y.K.E.ye verdiğini ve olay günü acil servisin çok yoğun olduğunu belirtmiştir. E.Ö. beyanında hastanın damar yaralanmasının olup olmadığının hayati tehlike ve müdahale önceliği açısından önemli olduğunu, hasta acil servise geldiğinde zaman kazanmak için implant firmasına haber verildiğini, implant hazır olduğunda hastayı ameliyata almak istediklerini ancak hastanın vefat ettiğini öğrendiklerini söylemiştir. Doç. Dr. A.K. beyanında olay günü icapçı doktor olarak görev yaptığını, acil servise gelen her hastadan haberdar olmadığını, A.N.nin ölümünü bir gün sonra kendisine bilgi verilmesi üzerine öğrendiğini belirtmiştir. Şüpheli sıfatıyla beyanı alınan Dr. Y.K.E. ise A.N.nin bacağına baskılı tampon uygulandığını, izotonik (eşit yoğunlukta çözelti) takıldığını, tedavi için iki yönlü femur (uyluk kemiği) grafisi, dopler ultrasonografi, beyin tomografisi, batın tomografisi ve toraks istediğini, bu sonuçlar çıkana kadar hastayı beklettiğini, sonuçlar çıktıktan sonra Ortopedi Uzmanı E.Ö.nün ameliyat planladığını, bir saate yakın kan arandığını, tüm uygulamalara rağmen A.N.nin vefat ettiğini, olay günü acil servisin çok yoğun olup tek başına çalıştığını ifade etmiştir.

7. Şikâyet edilen konuların araştırılması için tayin edilen Doç. Dr. C.Y., Doç. Dr. B.A. ve Yrd. Doç. Dr. S.Z. tarafından hazırlanan 2/7/2014 tarihli raporda hastane kayıtlarının kaybolması ve hasta dosyasında yeterli bilgi ve belge olmaması nedeniyle hastanın ihtiyaç duyduğu tedaviyi yeterli düzeyde alıp almadığının tespitine olanak olmadığı belirtilmiştir.

8. Prof. Dr. Y.Ö., Prof. Dr. V.E. ve Prof. Dr. N.İ.den oluşan Son Soruşturma Açılma(ma)sına Karar Verme Kurulu Dr. Y.K.E.ye izafe edilebilecek kusur bulunmaması nedeniyle 22/9/2017 tarihinde men-i muhakeme kararı vermiştir.

9. Başvurucu 25/10/2017 tarihinde men-i muhakeme kararının iptali için Danıştay Birinci Dairesine (Daire) başvurmuştur.

10. Daire 13/12/2017 tarihli kararıyla soruşturma dosyasını Üniversite Rektörlüğüne iade etmiştir. Daire; iade kararında acil serviste görevli olan sorumlu öğretim üyeleri, nöbetçi uzman doktorlar, asistanlar ile hemşirelerin ismen ve görev ünvanlarıyla belirlenerek şüpheli sıfatıyla soruşturma kapsamına dâhil edilmemesine, A.N. ile ilgili hastanede yapılan müdahale ve işlemleri gösteren tüm bilgi ve belgelerin eksiksiz olarak getirtilmemesine işaret ederek soruşturmadaki eksiklikler tamamlandıktan sonra başka bir üniversitede görevli ve Üniversite Rektörlüğünce belirlenecek en az üç öğretim üyesinden oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini belirtmiştir. Daire, alınacak bu raporun A.N.ye zamanında ve gerekli tıbbi müdahalenin yapılıp yapılmadığı, A.N.nin ölümünün özensizlik, dikkatsizlik, tıbbi ihmal veya kusurdan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususlarını aydınlatacak nitelikte olması gerektiğini ifade etmiştir.

11. Dairenin kararı doğrultusunda yeniden yapılan soruşturmada şikâyetçi M.N.nin, şüpheliler Dr. E.Ö., Prof. Dr. A.K., Dr. G.A., Dr. A.T., Dr. V.T., Dr. Y.K.E., D.B., S.K. ile tanık E.B.nin beyanları alınmıştır. Dr. Y.K.E. beyanında uyguladığı tedaviye ilişkin daha önceki beyanlarını tekrarlamış ve hasta dosyasına ex notu düştükten sonra dosyayı otopsi için adli tabiplik ve arşive gönderilmek üzere hastane prosedürü gereği tıbbi kayıt sekreterine teslim ettiğini ifade etmiştir. Diğer taraf beyanlarında olayı aydınlatıcı bir bilgi bulunmamaktadır.

12. Soruşturma kapsamında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesinden 13/12/2017 tarihinde bilirkişi raporu alınmıştır. Bu raporda tedaviye ilişkin olarak şunlara yer verilmiştir:

i. Hastanın ilk stabilizasyonu ve yönetim işlemleri acil serviste yapılmıştır (hava yolu kontrolü ve idamesi, solunum ve oksijenizasyon, damar yolu açılması, kan örnekleri alınması, dolaşım kontrolü ve önlemleri vb.).

ii. Suriye'den acil servise getirilen hastanın uğradığı kan kaybı nedeniyle hipovolemik şokla (kalbin vücudun ihtiyaç duyduğu kanı ve oksijeni ulaştıramadığı tehlikeli bir durum) mücadele için sol uyluğuna baskılı tampon yapılmış, hastaya kristaloid sıvı (mineral tuzların ve diğer küçük, suda çözünür moleküllerin sulu çözeltisi) verilmiş, kan bulmak için çaba gösterilip beyanlara göre bir ünite kan verilmiş ancak yeterli kan bulunamadığı anlaşılmıştır.

iii. Hastanın olası sorunlarına yönelik olarak gerekli görüntüleme testleri acil doktoru tarafından istenmiş, sol femur şaftında (uyluk kemiğinin uzun ve düz kısmı) parçalı kırık saptanmıştır. Ayrıca sol uyluk bölgesinde damar yaralanması düşünülerek dopler USG istemi yapılmıştır. Ortopedi ve travmatoloji bölümünden konsultasyon istenmiş ve hastanın ameliyata alınması planlanmıştır. Ameliyathane müsait olduğunda hastanın ameliyata çağrıldığı beyan edilmiştir. O günkü şartlarda cerrahi girişimin zamanlaması sorusunun yanıtını bulmak zor olabilir.

iv. Acil serviste hastanın tanı ve tedavisine yönelik işlemlerin yapılmaya çalışıldığı görülmüştür. Dizin proksimalindeki (kol veya bacak uzantısının distal ucundan başlayarak vücuda proksimal kısımda birleştiği noktaya kadar alınan ekseni) ciddi yaralanmalarda hasta hemorajik şokta (vücudun yaşayabileceği birçok yaralanma türünden biri) olduğundan klinik şüphe ile büyük damar yaralanması düşünülerek kalp damar cerrahisi bölümünce hasta değerlendirilebilir ve ayrıca operasyon planlanabilir ancak cerrahi eksplorasyon (inceleme) yapılsa dahi femoral venin (uylukta bulunan büyük kan damarı) onarılması mümkün olmayacaktır. Bu sırada kanayan yere bası yapılabilir, femoral ven bağlanabilir ve kanama kontrol altına alınabilir ancak sol femur şaftında ciddi parçalı kırık ve diğer nedenlerle bu hastadaki femoral yaralanma tanısının akla gelmesi zor olabilir. Kan potasyum düzeyi çok faktörlü olarak yükselmiş olabilir ki bu da hastanın ölümüne neden olabilir.

v. Hastada öncelikli tedavi hemorajik şok ile mücadeledir. Bu mücadelede sıvı desteği yanında esas olan tedavi erken cerrahi eksplorasyondur. Dolayısıyla geçen üç saatte yalnızca sıvı kan desteği ile şokla mücadele etmek zorlayıcı bir durumdur. Acil hekimince o zamanki koşullarda şokla mücadele etmeye çalışılmış, ortopedi ve travmatoloji doktoru tarafından operasyon planlanmıştır.

13. Raporun sonuç kısmında; hastaya yapılan müdahalede bir kusur olup olmadığı kararına varılabilmesi için dosyada ve hastane bilgi yönetim sisteminde yeterli veri bulunmadığı ancak olay tarihindeki çalışma koşulları gözönüne alındığında acil tıp ve ortopedi ve travmatoloji bölümü nöbetçi asistan doktorlarının donanımları ve hastane imkânları ölçüsünde elinden geleni yapmaya çalıştıkları kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

14. Son Soruşturma Açılma(ma)sına Karar Verme Kurulu 29/3/2021 tarihinde yeniden men-i muhakeme kararı vermiş; kararda alınan beyanlara ve bilirkişi raporundaki tespitlere yer vererek A.N.nin teşhis ve tedavisinde görev yapan sağlık personelinin kusurlu olmadığının tespit edildiğini belirtmiştir. Ayrıca acil ve ilk yardım polikliniğine ait kamera kayıtları en fazla iki ay süreyle saklandığı için soruşturmanın başladığı tarihte silinen bu kayıtları elde etmenin mümkün olmadığını ve hastane bilgi yönetim sisteminde çökme meydana gelmesi nedeniyle A.N.nin bilirkişi incelemesi ile sabit olan eksik hasta dosyası dışında bu sistemde yer alan bilgilerine ulaşılamadığını ifade etmiştir.

15. Başvurucu 21/4/2021 tarihinde men-i muhakeme kararının iptali için ikinci kez Daireye itiraz etmiştir.

16. Daire mevcut delillerin şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle 3/6/2021 tarihinde men-i muhakeme kararını onamıştır.

17. Başvurucu, nihai kararı 28/9/2021 tarihinde öğrenmesinin ardından 28/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

18. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

19. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

20. Başvurucu; kardeşinin hastaneye getirildikten sonra kan kaybının azaltılması için herhangi bir müdahalede bulunulmaması şeklindeki ihmalle hayatını kaybettiğini, olaya ilişkin alınan raporda eksiklikler olduğunu, ayrıca hasta takip kartının ve dosyasının şüpheli şekilde kaybolduğunu belirterek tedavide yer alan sağlık görevlileri hakkında yeterli araştırma yapılmadan men-i muhakeme kararı verilmesinden yakınmıştır. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde öncelikle olaya ilişkin detaylı açıklamada bulunularak yargısal içtihat aktarılmış, ardından başvurucunun iddiaları açısından devletin sahip olduğu etkili yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğün başvurucuya idari yargı mercileri önünde açabileceği bir tam yargı davası yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılacağı, başvurucununsa idari yargıda tam yargı davası açmadığı belirtilerek bu hususun başvurunun kabul edilebilirliğine dair yapılacak incelemede dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında etkili bir soruşturma ile kusur tespiti yapılmadan idare aleyhine tam yargı davası açmanın zararına sebebiyet verebileceğini belirtmiş; insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişilere suçlamada bulunulmamasının yaşam hakkı ihlaline sebebiyet vereceğini ve tam yargı davasının somut olayda tüketilmesi zorunlu etkili bir başvuru yolu olmadığını öne sürmüştür.

21. Başvuru, yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.

22. Somut olayda başvurucunun kardeşi ateşli silahla vurularak bacağından yaralanmış ve yaralandığı gün hastaneye götürülmüştür. Hastane acil servisinde A.N.ye müdahalede bulunulmuşsa da alınan otopsi raporuna göre A.N. büyük damar kopmasından gelişen dış kanama sonucu hayatını kaybetmiştir. Başvurucu, kardeşine yeterli tedavi sağlanmamasından yakınmakta olup başvurucunun kardeşinin sağlık hizmetlerine erişimden mahrum bırakılması sonucu öldüğüne dair bir iddiası yoktur. Dolayısıyla başvuruda ölümün sağlık durumunun ciddiyetinin bilindiği ya da bilinmesinin gerekli olduğu hastaya gerekli acil sağlık hizmetinin sunulmaması sonucu meydana gelmesi veya sağlık hizmetlerinde var olan ve yetkililerce bilinen veya bilinmesi gereken ancak ortadan kaldırılması için gerekli önlemlerin alınmadığı sistemsel veya yapısal bir işlevsizlikle hastanın sağlık hizmetlerinden yoksun kalarak ölmesine neden olunması gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca başvuru dosyasındaki bilgi ve belgeler de anılan hususlara işaret etmemektedir. Bu bağlamda başvurucunun kardeşine sunulan tıbbi tedavinin yetersiz olduğu ve bu durumun da kardeşinin ölümüne yol açtığı iddiasının özünü tıbbi süreçte görev alan sağlık personelinin ihmali olduğu yani tanı ve tedavide hata yapıldığı oluşturmaktadır. O hâlde başvuru, tıbbi ihmalle ilgilidir (benzer değerlendirmeler için bkz. Ayhan Keçeli ve diğerleri [2. B.], B. No: 2019/24231, 23/2/2022, § 88).

23. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem ilgili sağlık personelinin ve hastanenin sorumluluğunu saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesi yoluyla uygun giderim sağlayabilecek hukuki tazminat yolu, yakınlarının tıbbi ihmal sonucu öldüğünü iddia eden başvurucular yönünden devletin yaşam hakkı kapsamındaki etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğünü yerine getirebilmesi bakımından öncelikle tüketilmesi gereken bir başvuru yoludur (Nafia Sevin Ergün Sefada ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14844, 1/12/2016, § 75).

24. Tıbbi ihmal sonucu kardeşinin ölümü nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini belirten başvurucu, tüm ihlal iddialarını hastane yetkilileri hakkındaki ceza soruşturması sürecine ilişkin olarak ileri sürmüş; ceza soruşturmasının tamamlanması sonrasında bireysel başvuruda bulunmuştur. Önceki paragrafta belirtildiği üzere başvurucunun söz konusu ihlal iddiası için hangi adli ya da idari mercilere başvurduğu ve anılan mercilerde yürütülen süreçleri tükettiği yönünde bir bilgi/belge sunmadığı görülmüştür. Bu tespit ve belirlemeler ışığında başvurucunun tıbbi ihmal temelinde ileri sürdüğü yaşam hakkı ihlali iddiası için başvuru yollarını tüketmediği kanaatine ulaşılmıştır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 18/11/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mustafa Ninal [1. B.], B. No: 2021/51903, 18/11/2025, § …)
   
Başvuru Adı MUSTAFA NİNAL
Başvuru No 2021/51903
Başvuru Tarihi 28/10/2021
Karar Tarihi 18/11/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, tıbbi ihmal sonucu meydana geldiği iddia edilen ölümle ilgili olarak sağlık görevlileri hakkında men-i muhakeme kararı verilmesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Tıbbi ihmal veya sağlık hizmetlerine erişememe sonucu ölüm Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi