Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Batuhan Salim YEŞİLKÖY
|
Başvurucu
|
:
|
Ali Haydar TUNADURUR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, gözaltı sürecinde maruz kalınan fiziksel ve sözlü şiddet ile bu olaylar hakkında etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Balıkesir Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) verdiği 29/8/2019 tarihli dilekçeyle evinde yapılan arama esnasında ve gözaltı sürecinde yaşadığı birtakım olaylar hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Başvurucunun dilekçesinde yer alan iddialar şöyle özetlenebilir:
i. Polis memurları, arama işlemi yapmak üzere 26/4/2017 günü sabah saatlerinde başvurucunun evine gelmiştir. Başvurucu, polis memurlarından kimliklerini göstermelerini istemiş, polis memurları da kimliklerini göstermiştir. Hemen akabinde bir polis memuru kendisini itmiş ve bu esnada iki polis memuru omuzlarına baskı uygulayarak kollarını arkadan kelepçelemiştir. Bu vaziyette kendisini koltuğa oturtmuşlar, herhangi bir mukavemeti olmamasına rağmen hazırladıkları tutanağa mukavemet gösterdiğine dair ifadeler yazmışlardır. Sonra kendisine bu tutanağı zorla imzalatmış; cep telefonuna, bilgisayarına ve haricî belleğine el koymuşlardır. Bu olaylar yaşanırken polis memurlarının yanında muhtar ya da komşu yoktur. Arama işlemi bittikten sonra üst kat komşusunu çağırıp komşuya tutanağı imzalatmışlar ama tutanağın bir suretini kendisine vermemişlerdir. Bu olaylara eşi ve üç yaşındaki çocuğu da tanık olmuştur.
ii. Arama işlemi sonrasında polis memurları kendisini muayene için hastaneye götürmüş, yolda tehdit ve hakaret etmiş, buna polis merkezine getirildiğinde de devam etmişlerdir. Polis merkezinde müdafii olmaksızın ifadesini almışlar, terör örgütüne üye olmakla suçlamışlar, kendisine çeşitli isimler söyleyerek bunları tanıyıp tanımadığını sormuşlar ve aleyhine beyan vermeye zorlamışlardır. Ardından kollarını arkadan kelepçeleyerek koridora çıkarmışlardır. Beş ya da altı kişilik bir grup koridorda kendisini darbetmiş, kafasına ciddi şekilde vurmuştur. Elleri arkadan kelepçeli olduğu için kendisini savunamamıştır. Kendisini darbettikten sonra yerde sürükleyerek Türk bayrağının önüne getirmiş, diz çöker vaziyette oturtup saatlerce bu şekilde bekletmişlerdir. Bu nedenle dizleri uyuşmuştur. Bir haftadan fazla süre nezarethanede kalmış, yaşadıklarını nezarethanedeki başka bir kişiye anlatmıştır. Ayrıca yaşadıklarını 9/5/2017 tarihinde sulh ceza hâkimliğindeki sorgusunda da anlatmak istemiş ancak hâkim, kendisini dinlemeyip suç duyurusunda bulunmasını istemiştir.
3. Başsavcılık, ilgili polis memurlarının tespit edilerek şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınmasını, varsa kamera kayıtlarının incelenerek tutanağa bağlanmasını, gözaltı belgelerinin gönderilmesini Emniyet Müdürlüğünden 7/10/2019 tarihinde istemiştir. Emniyet Müdürlüğü polis memurlarını tespit etmiş ancak ifadelerini almamıştır. Ayrıca altmış gün saklandığını ve daha sonra kendiliğinden silindiğini belirterek kamera kayıtlarının mevcut olmadığını bildirmiş, başvurucunun evinde yapılan arama işlemine dair 26/4/2017 tarihinde düzenlenen Arama, Elkoyma, Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağı'nı soruşturma dosyasına sunmuştur.
4. 26/4/2017 tarihli Arama, Elkoyma, Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağı'nda belirlenen hususlar şöyledir:
i. Polis memurları 26/4/2017 günü saat 06.00 sıralarında arama işlemi yapmak ve başvurucuyu yakalayıp gözaltına almak için başvurucunun evine gitmiştir. Kapıyı başvurucunun eşi açmış ve başvurucunun nerede olduğu sorusuna evin içinde olduğu yönünde cevap vermiştir. Polis memurları eve girdiğinde başvurucunun cep telefonuyla ilgilendiğini görmüş, başvurucudan cep telefonunu teslim etmesini istemiştir. Başvurucu, bunu kabul etmeyip cep telefonunu arkasına saklamış; polis memurları başvurucunun cep telefonunda şifreli bir program çalıştırdığından ya da biriyle iletişim kurduğundan şüphelenerek başvurucudan cep telefonunu derhâl teslim etmesini talep etmiş, başvurucunun direnmesi üzerine telefonu zorla almaya çalışmıştır. Bu esnada telefon yere düşmüş ve polis memurlarının eline geçmiştir. Başvurucunun agresif tavırlar sergilemesi ve "Kimsiniz? Bu saatte evimde ne işiniz var? Polis olduğunuzu nereden bilebilirim." demesi üzerine güç kullanmak suretiyle başvurucuyu etkisiz hâle getirmiş, arama işlemine sükunet içinde devam edebilmek için ellerine kelepçe takmıştır.
ii. Polis memurları, başvurucunun cep telefonunu uçak moduna almış; bu esnada ekran kilidi kapalı olmasına rağmen bir programın açık olduğunu görmüştür. Bu programın otomatik veri silme programı olduğunu değerlendirmiş ve telefonu kapatmışlardır. Başvurucunun komşusu varken yaptıkları arama neticesinde üç haricî bellek, bir başka cep telefonu ve bir dizüstü bilgisayar bulmuşlardır. Bu esnada evin içinde bulunan başvurucunun kardeşinin arama işlemi esnasında orada bulunmasında bir sakınca görmemişlerdir. Başvurucu, eşi, komşusu ve kardeşine tutanağı imzalatmışlardır.
5. Başsavcılık 26/4/2017 tarihli Arama, Elkoyma, Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağı'nda adı geçen başvurucunun eşi, kardeşi ve komşusunun tanık sıfatıyla ifadelerini almıştır. Başvurucunun eşi başvurucunun darbedildiğini görmediğini, çocuğu ağladığı için onunla ilgilendiğini ancak arbede yaşandığını duyduğunu, polis memurlarının başvurucuya sinirlenip kelepçe taktığını, tutanakta imzası bulunan komşunun da tutanağın yazımının bitimine doğru eve geldiğini beyan etmiştir. Başvurucunun kardeşi salondaki gürültü üzerine uyandığını, salona gittiğinde ağabeyini kolları arkadan kelepçelenmiş biçimde yerde yatarken gördüğünü, polis memurlarının ağabeyine bağırdığını ancak ağabeyini tutanağa imzalaması konusunda zorlayıp zorlamadıklarını hatırlamadığını ifade etmiştir. Başvurucunun komşusu, eve girdiklerinde polislerin bir kısmının evde olduğunu ancak aramaya başlayıp başlamadıklarını hatırlamadığını, başvurucunun kelepçeli olduğunu, polis memurlarının başvurucuya zorla imza attırmadığını beyan etmiştir.
6. Başvurucu 26/4/2017-9/5/2017 tarihleri arasında gözaltında kalmıştır. Gözaltı sürecinde düzenlenen genel adli muayene raporlarında darp ve cebir izi tarif edilmemiştir. Başvurucu 29/4/2017 tarihinde müdafii refakatinde verdiği kolluk ifadesinde kötü muameleye uğradığından söz etmemiştir. 9/5/2017 tarihli Sorgu Tutanağı'na göre başvurucu veya müdafii kötü muameleye ilişkin beyanda bulunmamıştır. Başvurucu aynı gün tutuklanarak Balıkesir L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderilmiştir. 10/5/2017 tarihinde yapılan kabul muayenesinde başvurucu şikâyet bildirmemiş, muayenede herhangi bir bulgu da tespit edilmemiştir.
7. Başsavcılık 24/3/2021 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiş; karar gerekçesinde tanık beyanlarını aynen aktarmıştır. Başvurucunun iddia ettiği hususlar hakkında eşinin tarafsız olmayan beyanlarının tek başına yeterli delil teşkil etmeyeceğini, suçlamalarla ilgili olarak kamu davası açmak için yeterli delil bulunmadığını belirtmiştir. Başvurucunun bu karara karşı itirazı 28/4/2021 tarihinde reddedilmiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 18/9/2021 tarihinde öğrendikten sonra 4/10/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Başvurucunun, Anayasa Mahkemesine daha önce yapmış olduğu bireysel başvurulardan bir tanesi hakkında birtakım bilgilerin verilmesi başvurucunun bazı iddialarının değerlendirilmesi bakımından önemlidir. Başvurucunun evinde arama yapılmasının ve gözaltına alınmasının sebebi, hakkında terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturmadır. Bu soruşturmanın sonunda düzenlenen iddianame vasıtasıyla başvurucunun cezalandırılması talep edilmiş ve yürütülen kovuşturma kapsamında da başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiştir. Başvurucu nihai kararı 10/7/2019 tarihinde öğrenip, şüpheli ve sanık sıfatlarıyla yer aldığı söz konusu ceza muhakemesi sürecini bireysel başvuruya konu etmiştir. Anılan başvuru incelendiğinde, başvurucunun evinde yapılan aramanın hukuka aykırı olduğuna ya da aleyhine ifade vermeye zorlandığına dair hiçbir yakınmasının bulunmadığı görülmektedir. Yani başvurucu, haksız arama ve aleyhine beyanda bulunmaya zorlanma konusundaki iddialarını, mahkûmiyetine karar verilmesiyle sonuçlanan ceza yargılaması sürecini bireysel başvuru incelemesine taşırken dile getirmemiştir.
10. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
11. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
12. Başvurucu, polis memurlarının fiziksel ve sözlü şiddetine maruz kalmasından ve bunlar hakkında etkili soruşturma yürütülmemesinden yakınmaktadır. Ayrıca başvurucu Başsavcılığın polis memurlarının ifadelerini almamasından, kamera kayıtlarını incelememesinden, sadece evinde arama yapılırken maruz kaldığını iddia ettiği eylemlere odaklanılmasından şikâyet etmiştir. Öte yandan başvurucu hem sulh ceza hâkimliğindeki sorgusunda hem de ağır ceza mahkemesindeki savunmasında gözaltı sürecinde yaşadığını iddia ettiği olayları anlatmasına rağmen herhangi bir işlem başlatılmadığını ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık), ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği yönünde görüş bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
13. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
14. Anayasa'nın 17. maddesinin ilk fıkrasında, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı insan onurunun korunması amacıyla güvence altına alınmış; aynı maddenin üçüncü fıkrasıyla da kişilere işkence ve eziyet yapılması, kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulması yasaklanmıştır. Bu yasak için herhangi bir istisnanın kabul edilmemesi ve Anayasa'nın 15. maddesinde savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde de maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamayacağının ifade edilmesi, yasağın mutlak niteliğini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte yasak, tüm kötü muamele durumlarını kapsamaz. Bir muamelenin Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi, asgari bir ağırlık derecesine (ciddiyet seviyesine) ulaşmasına bağlıdır. Asgari ağırlık derecesine ulaşılıp ulaşılmadığı görecelidir ve somut olayın koşullarının değerlendirilmesiyle belirlenir. Yapılacak değerlendirmede muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi etkenler önem taşır. Bu etkenlere ardındaki kasıt veya saik ile birlikte muamelenin amacı da eklenebilir. Ayrıca gerilimin ve duyguların yükseldiği atmosfer gibi muamelenin yapıldığı bağlam da dikkate alınması gereken diğer bir etkendir (Cezmi Demir ve diğerleri [1. B.], B. No: 2013/293, 17/7/2014, §§ 80, 83; Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 72, 74, 75).
15. Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanan muamelelerin varlığına ilişkin iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. Bu delillerin değerlendirilmesinde ise sözü edilen delillerin iddiayı makul şüphenin ötesinde ispat edip etmediği gözetilmelidir. Bununla birlikte yeterince ciddi, açık ve tutarlı emareler ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karineler de iddianın ispatı için yeterli kanıt teşkil edebilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, § 95; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 83).
16. Kişinin gözaltı veya tutukluluk gibi devletin kontrolü altında bulunduğu sırada yaralanması hâlinde yetkili makamlar, bu olaya ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirmekle yükümlüdür (S.D. [1. B.], B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek [1. B.], B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95) zira bu tür olayların gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (Ferit Kurt ve diğerleri [2. B.], B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).
17. İspat külfetinin devlete geçtiği durumların söz konusu olmadığı hâllerde kötü muameleye uğramaları nedeniyle mağdur olduklarını ileri süren kişiler, kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delilleri -haklı bir gerekçeleri olmadığı sürece- zamanında yetkili makamlara sunma konusunda özenli davranmakla yükümlüdür. Olgulara dayanmayan yetersiz açıklamalar, iddiaların deliller ile desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu veya kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeler gibi hususlar kötü muamelenin gerçekliğine şüphe düşürür. Bu durumda iddianın savunabilir olduğundan, dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemez. Kaldı ki iddialarını güçlü bir dayanakla birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirmemeleri hâlinde mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerinin söylenebilmesi mümkün değildir (Beyza Metin [1. B.], B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45-47).
18. Somut olayda gözaltı sürecinde düzenlenen genel adli muayene raporlarında darp ve cebir izi saptanmadığı belirtilmiştir. Başvurucu 29/4/2017 tarihinde müdafii refakatinde verdiği kolluk ifadesinde kötü muameleye uğradığından söz etmemiştir. 9/5/2017 tarihli Sorgu Tutanağı'na göre başvurucu veya müdafii kötü muameleye ilişkin beyanda bulunmamıştır. Başvurucu tutuklandığı günün ertesinde Balıkesir L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yapılan kabul muayenesinde şikâyet bildirmemiş, herhangi bir bulgu da tespit edilmemiştir. Ayrıca başvurucu hem 29/8/2019 tarihli suç duyurusu dilekçesinde hem de başvuru formunda gözaltı sürecinde yaralandığını gösteren adli rapor ya da raporların varlığına dair herhangi bir açıklamaya yer vermemiştir. Yine hem suç duyurusu dilekçesinde hem de başvuru formunda başvurucunun vücudunda ne şekilde yaralanma veya yaralanmalar meydana geldiği konusunda hiçbir somut açıklamada bulunmamıştır. Başvurucu, suç duyurusuna konu ettiği olayların gerçekleştiğini iddia ettiği tarihten yaklaşık iki yıl sonra suç duyurusunda bulunmuştur. Başvurucu, her ne kadar hem sulh ceza hâkimliğindeki sorgusunda hem de ağır ceza mahkemesindeki savunmasında gözaltı sürecinde yaşadığını iddia ettiği olayları anlatmasına rağmen herhangi bir işlem başlatılmadığını ileri sürmüş olsa da bu durumu gösteren, herhangi bir iddiasını doğrulayan belgeleri başvuru formuna eklememiştir. Başvuru dosyasında da başvurucunun fiziki şiddet iddiası dışındaki iddialarının varlığına ilişkin somut hiçbir veri de bulunmamaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde başvurucunun iddialarının savunulabilir olmadığı sonucuna varılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
20. Başvurucunun arama işleminin hukuka aykırı yapılmasına ve gözaltı sürecinde kendi aleyhine beyanda bulunmaya zorlanılmasına ilişkin iddialarının Ahmet Sağlam ([2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, §§ 22-28) kararı doğrultusunda, sanık olarak yer aldığı yargılamada verilen nihai kararı öğrenmesinden (bkz. § 9) itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruya konu etmediğinden süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 25/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.