TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
AFSANEH ROSTAMI BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2021/599)
Karar Tarihi:14/4/2022
Başkan
:
Kadir ÖZKAYA
Üyeler
M. Emin KUZ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Basri BAĞCI
Kenan YAŞAR
Raportör
Elif ÇELİKDEMİR ANKITCI
Başvurucu
Afsaneh ROSTAMI
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır dışı etme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 6/1/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Bölüm Başkanı tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.
4. Anayasa Mahkemesinin 7/1/2021 tarihli kararıyla ilgili bilgi ve belgeler toplandıktan sonra yeniden değerlendirilmek üzere başvurucunun ülkesine sınır dışı edilmesine dair işleminin geçici olarak durdurulmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve ekleri ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler doğrultusunda tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. İran İslam Cumhuriyeti (İran) vatandaşı olan başvurucu 1977 doğumludur. Başvurucu; ülkesinden ayrılarak 14/1/2013 tarihinde yasal yollardan Türkiye'ye geldiğini, uluslararası koruma talebinde bulunduğunu, 13/11/2014 tarihinde koruma başvurusunun kabul edildiğini ifade etmiştir.
7. Başvurucunun Ankara'da bir güzellik merkezinde izin almaksızın çalıştığı tespit edilerek durum Kırıkkale Valiliğine (Valilik) bildirilmiştir. Kırıkkale Valiliğinin6/9/2017 tarihli kararıyla 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 77. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi (ikamet yerinin izinsiz terk edilmesi) uyarınca başvurucunun koruma talebinin geri çekilmiş sayılmasına karar verilmiştir.
8. Başvurucu, anılan kararın iptali istemiyle Kırıkkale 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. İdare Mahkemesinin 8/2/2018 tarihli kararıyla iptal davası reddedilmiş, ret kararı Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 5/6/2018 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
9. Uluslararası koruma talebi geri çekilmiş sayılan başvurucunun Valiliğin 26/3/2018 tarihli kararıyla 6458 sayılı Kanun'un54. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (i) bendi (uluslararası koruma başvurusu geri çekilmiş sayılma) uyarınca sınır dışı edilmesine karar verilmiştir. Başvurucu, sınır dışı işlemin iptali amacıyla İdare Mahkemesinde dava açmıştır.
10. Başvurucu dava dilekçesinde sınır dışı etme kararının hukuka aykırı olmasının yanı sıra sınır dışı edildiği takdirde kötü muameleye maruz kalacağını ve idam cezasına çarptırılacağını belirterek kendisinin 6458 sayılı Kanun'un 55. maddesi gereği sınır dışı edilemeyecek şahıslardan olduğunu dile getirmiştir. İran Krallığı Meclisi aktif üyesi olduğunu ileri süren başvurucu, sosyal medya aracılığıyla siyasi düşüncelerini açıkladığını, İran'da devam eden rejimi açıkça protesto ettiğini, bu eylemlerinin hükûmet ajanları tarafından tespit edilerek açıkça tehdit edildiğini, eylemlerinin yürürlükte olan Ceza Kanunu'na göre suç olarak nitelendirildiğini ve bu suç için öngörülen cezanın idam cezası olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca dava dilekçesine iddia ettiği hususlarla ilgili bir kısım belgeler eklemiştir.
11. İdare Mahkemesi 21/8/2020 tarihli ara kararıyla sadece, başvurucu hakkında sınır dışı etme işlemi bulunup bulunmadığı ve şayet işlem mevcutsa işlemin tebliği ile ilgili Valiliğin İl Göç İdaresi Müdürlüğünden (Göç İdaresi Müdürlüğü) bilgi istemiş, Göç İdaresi Müdürlüğü 4/9/2020 tarihli cevabıyla başvurucu hakkında sınır dışı etme kararı bulunduğunu belirterek karar örneğini ve tebliğ belgelerini İdare Mahkemesine iletmiştir.
12. İdare Mahkemesi başkaca araştırma yapmaksızın 25/11/2020 tarihli kararıyla davanın reddine karar vermiştir. Ret kararı başvurucuya 8/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Bu durumda, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 54. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde anılan, uluslararası koruma başvurusu geri çekilmiş sayılan kişilerden olduğu açık olan davacının sınırdışı edilmesine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan; davacı tarafından her ne kadar, geri gönderilemeyecek kişilerden olduğu iddia edilmekte ise de; davacının sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda ciddi emareler bulunmadığı, 6458 sayılı Kanun'un 55. maddesinde sayılan ve hakkında sınırdışı kararı alınamayacak olan şahıslardan olduğunailişkin somut herhangi bir belgenin dedava dosyasında bulunmadığı hususlarıbir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının, 6458 sayılı Kanun'un 55. maddesinde sayılan ve hakkında sınırdışı kararı alınamayacak olan şahıslardan olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı açık olduğundan, davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir."
13. Başvurucu 6/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuş, bireysel başvuru formuna bir kısım belgeler eklemiştir. Eklenen belgelerin bir kısmının farklı dillerde olduğu, Türkçe tercümesinin yapılmadığı görülmüştür.
14. Başvurucunun başvuru formuna eklediği belgelerden Türkçe olanların bir kısmı başvurucunun siyasi düşüncelerini ifade ettiği yazılardan oluşmaktadır. Diğer kısmı kısaca şöyledir:
- İran Merkez Barosu Hukuk Üyesi Av. M.H.R. tarafından ilgili makama hitaben yazılmış 4/6/2020 tarihli bir sayfalık mektupta başvurucunun aktif siyasi aktivist olduğu, son on yıldır İran İslam rejimine karşı mücadele ettiği, bu nedenle birçok suçlamayla karşılaştığını, ülkesine iadesi hâlinde kötü muameleye maruz kalma riski olduğu belirtilmiştir.
- İran Anayasa Partisi Danışmanı F.P. imzalı ve parti adına yazılmış tarih içermeyen bir sayfalık yazıda başvurucunun adı geçen partide 2012 yılından beri siyasi çalışmalarını yürütmesi nedeniyle İran İslam rejimine muhalif olarak bilindiği, İran'a dönmesi hâlinde idam cezasıyla cezalandırılabileceği ve kötü muameleye maruz kalabileceği ifade edilmiştir.
- 7/1/2017 tarihli ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından düzenlenmiş mülteci belgesinde başvurucuya mülteci statüsü tanındığına ve kötü muameleye maruz kalacağı bir ülkeye karşı korunması gerektiğine yer verilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. A.A. ve A.A. [GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 28-38.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Anayasa Mahkemesinin 14/4/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
17. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
18. Başvurucu, geri gönderilmesi hâlinde siyasi görüşleri nedeniyle kötü muameleye maruz kalacağını, hayati riskinin bulunduğunu dile getirmiş; ayrıca spiker olarak görev yaparken düşüncelerini sosyal medyada paylaşması nedeniyle cezalandırılacağını, ailesiyle Türkiye'de yaşadığından sınır dışı edilmesi hâlinde aile bütünlüğünün bozulacağını, İdare Mahkemesi kararının hatalı olduğunu iddia etmiş ve bu nedenlerle yaşam hakkı, kötü muamele yasağı, din ve vicdan hürriyeti, ifade özgürlüğü, aile hayatına saygı hakkı ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).Başvurucunun kötü muameleye maruz kalma riski bulunmasına rağmen sınır dışı edilmesine karar verilmesi iddiasını temel alan başvuru kötü muamele yasağıyla sınırlı olarak incelenmiştir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
21. Genel ilkeler için bkz. A.A. ve A.A., §§ 54-72.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
22. Başvuru konusu dosyalarda başvurucu, sınır dışı edilmesi hâlinde siyasi görüşleri nedeniyle idam cezasıyla cezalandırılabileceğini ve kötü muameleye maruz kalabileceğiniileri sürmüştür.Anayasa Mahkemesi, başvurucunun sınır dışı etme işleminin durdurulmasına yönelik başvurusunu tedbir talebi yönünden değerlendirmiş ve ilk aşamada ülkesine geri gönderilmesi hâlinde maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlikeyle karşılaşabileceği ihtimali olduğunu kabul ederek sınır dışı işlemini durdurmuştur.
23. İdare Mahkemesi, uluslararası koruma talebinin geri çekilmiş sayılması kararının kesinleşmesi nedeniylebaşvurucunun sınır dışı edilmesi ile ilgili işlemin hukuka uygun olduğunu değerlendirmiş; ayrıca başvurucunun ülkesine gönderilmesi hâlinde kötü muameleye maruz kalacağı iddiasının soyut nitelikte olduğunu kabul ederek iptal talebini reddetmiştir. İptal davasında başvurucu, bir kısım belge ve yazışma dokümanı sunmuşsa da bu delillerin gerçeği ne ölçüde yansıttığı hususu araştırılıp ret kararında tartışılmamış, ibraz ettiği delillerden bağımsız olarak başvurucunun ülkesine gönderilmesi hâlinde maddi ve manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlikeyle karşılaşma ihtimalinin bulunup bulunmadığı Göç İdaresi Müdürlüğünden sorulmamıştır. Kaldı ki idarenin de başvurucunun iddia ettiği riskle ilgili somut tespitini içeren bir olgu davaya veya başvuruya yansımamıştır.
24. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların başvuruya ibraz ettiği bir kısım belgeyle desteklendiği görülmektedir. Bu durumda tedbir talebi karara bağlanırken yapılan değerlendirmeden farklı bir yorum yapmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır;sınır dışı edildiğinde kötü muameleye maruz kalacağını iddia eden başvurucunun gerçek bir riskle karşı karşıya kalacağı yönündeki iddiası savunulabilir olmakla araştırmaya değerdir.
25. A.A. ve A.A. başvurusunda belirtildiği gibi hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancıların kötü muameleye maruz kalacaklarına ilişkin savunabilir nitelikteki iddiaları konusunda idari makamların bir değerlendirme yapması gerekirken bu hususun gözardı edildiği veya gerektiği gibi yapılmadığı anlaşılmıştır (yapılması gereken incelemenin niteliğine ilişkin benzer bir karar için bkz. Azizjon Hikmatov, B. No: 2015/18582, 31/3/2017). Dolayısıyla başvurucunun kötü muamele görme riski yönündeki iddialarının idare ve yargı makamlarınca bertaraf edilmeden başvurucunun sınır dışı edilmesine karar verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğideğerlendirilmiştir.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. Giderim Yönünden
27. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.
28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiğiyargı mercilerince yapılması gereken iş yenidenyargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
29. Başvurucu, ihlalin tespiti ile tazminat talebinde bulunmuştur. İhlal tespitinin ve yeniden yargılama yapılmasının başvurucunun uğradığı zararların giderilmesi bakımından yeterli olmadığı açıktır. Bu nedenle somut olayın koşullarında ortaya çıkan başvurucunun manevi zararı için net 1.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen kötü muamele yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için Kırıkkale İdare Mahkemesine (E.2020/397) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 1500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için YASAL FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE 14/4/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.