Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Muhterem İNCE
|
Raportör
|
:
|
Ekin ÇANKAL
|
Başvurucu
|
:
|
Kerim KARABIÇAK
|
I. BAŞVURUNUN
ÖZETİ
1. Başvuru, bir sosyal ağ platformunda yapılan paylaşım
dolayısıyla ceza mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün
ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Anayasa Mahkemesine sunulan bilgi ve belgelerden
anlaşıldığı kadarıyla başvurucu inşaat müteahhitliği yapmakta ve başvuruya konu
olayların şikâyetçisi L.K. ile aynı sitede oturmaktadır. Başvurucu 13/8/2020
tarihinde Facebook hesabından bir paylaşımda bulunmuş, paylaşımdan bir gün
sonra müşteki söz konusu paylaşımın kendisini hedef aldığını iddia ederek
Cumhuriyet savcılığına şikâyetçi olmuştur. Söz konusu paylaşımda geçen ifadeler
şu şekildedir:
"Bugün Gerçek Haber adlı bir gazete
elime geçti, 30 Mart 2016 çarşamba sayı: 39 nonoş benim dedi, denilen bu kişi
bir sitede kat maliki gibi görünmektedir ama tam değil, Uzunköprü eşraflarından
epeyce oturan bir grup vardır ve bunların liderliği konumunda ve gizli
özgürleşen bir av. Vardır bu av. Bu eşraflarına hukukçu olarak doğalgaz aydatı
ödemez ama ısınır, aydat ödenmez ortak hizmetlerden yararlanır, sinsice hareket
eder, kendisi oturduğu yere cam çerçeve yapar, taştan barbuke yapar, çatıda
ortak alana taştan oturma yerleri yapar sonra bu nonişe bilgi verir nonişte
koşar tapuya tapu memurlarını şikayet eder ortak alana kapı açmış der peki bir
insan eve girerken kapı olmadan helikopterle mi inecek aşağıya? Buna nonişle
Av'nin cevap vermesini istiyorum, bunları ben böyle değerlendiriyorum bunların
psikolojileri bozuktur pskeariste tedavi görmeleri gerekiyor Allah yardımcıları
olsun, bunları mason klübü bile kurtaramaz."
3. Müştekinin iddiasına göre başvurucu, dubleks
dairelerini kat maliklerinin onayını almadan dört ayrı daireye dönüştürmüştür.
Bu durumu müştekinin tapu dairesine bildirmesi sebebiyle taraflar arasında
husumet oluşmuştur. Başvurucu; polis merkezinde 17/8/2020 tarihinde verdiği
ifadesinde ise Gerçek Haber isimli gazetedeki yazı içeriğinden sorumlu
olmadığını, Facebooktaki ifadesinde kimseyi kastetmediğini, müştekinin sürekli
kendisinden şikâyetçi olduğunu, hakaret etme kastıyla hareket etmediğini beyan
etmiştir. Müştekinin şikâyet dilekçesini inceleyen Edirne Cumhuriyet
Başsavcılığı 31/8/2020 tarihinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar
vermiştir. Kararın gerekçesinde, somut olayda hakaret suçunun unsurlarının
bulunmadığını, mezkûr paylaşımın ağır eleştiri niteliğinde olduğunu değerlendirmiştir.
4. Müştekinin karara itiraz etmesi üzerine Edirne Sulh
Ceza Hâkimliği, başvurucunun sarf ettiği "noniş" ile "nonoş"
kelimelerinin aynı manada olup homoseksüel erkekler için kullanıldığı,
başvurucunun müştekiyi itibarsızlaştırma amacı güttüğü ve alenen hakaret suçunu
işlediği kanaatine varmıştır. Bu kapsamda 6/10/2020 tarihinde müştekinin
itirazının kabulüne, alenen hakaret suçundan iddianame düzenlenerek kamu davası
açılması için soruşturma dosyasının Edirne Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine
karar vermiştir.
5. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararı doğrultusunda düzenlenen
iddianameyi kabul eden Edirne Asliye Ceza Mahkemesi somut olayda hakaret suçu
sübuta erdiği için başvurucunun 1.300 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına 12/3/2021 tarihinde karar vermiştir. Mahkeme; gerekçesinde
bir kişiye izafeten söylenen sözün ilgili kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup
olmadığını tayin ederken toplumda hâkim olan telakkileri, örf ve
âdetleri gözönünde bulundurmak gerektiğini, kişiyi herhangi bir olayla irtibatlandırmadan
kişi hakkında soyut yakıştırmaların hakaret suçunu oluşturacağını
vurgulamıştır. Buna ilaveten gerekçeli kararda, mevcut olduğu belirtilen Gerçek
Haber isimli gazetenin 30/3/2016 tarihli 39. sayısındaki haberin
içeriğinden Facebook paylaşımında "nonoş" ibaresi ile
kastedilenin müşteki olduğunun anlaşıldığını belirtmiştir. Mezkûr gazetenin
ilgili sayısında "[L.K.] nonoş benim dedi!" şeklinde manşet
atıldığı görülmüştür.
6. Başvurucu 16/4/2021 tarihli dilekçeyle ilk derece
mahkemesinin verdiği mahkûmiyet kararına itiraz etmiştir. Bunun üzerine ilk
derece mahkemesi basit yargılama usulünü uygulamak suretiyle verdiği kararı
kaldırarak genel hükümlere göre yargılamaya devam etmiştir. Yeniden görülen
yargılamada Mahkeme, hakaret suçunun gerçekleştiğinin sabit olduğunu
değerlendirerek başvurucunun 1.740 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine
23/11/2021 tarihinde kesin olarak karar vermiştir. Mahkemenin gerekçesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"... şeklinde herkesin göreceği bir
biçimde paylaşımda bulunduğu, paylaşım içeriğinde, 'Bugün Gerçek Haber adlı bir
gazete elime geçti, 30 Mart 2016 çarşamba sayı: 39 nonoş benim dedi, denilen bu
kişi' şeklinde belirtildiği, dosyada bulunan Gerçek Haber 30 Mart 2016 sayı 39
başlıklı evrak ile birlikte değerlendirildiğinde müştekiye hitabetin
gerçekleştiği, sanığın müştekiye yönelik paylaşım içeriği bir bütün halinde
değerlendirildiğinde hakaret suçunun unsurlarını oluşturduğu, sanığın hazırlık
aşamasında alınan beyanı ile birlikte değerlendirildiğinde sabit görülmüş ve sanık
hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir."
7. Başvurucu 20/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; öncelikle ihtilaflı Facebook paylaşımını
yapmadığını, ilk derece mahkemesinin polis merkezinde verdiği ifadesini esas
alarak ifadeleri kendisinin sarf ettiğini kabul ettiğini oysa bu yönde Mahkeme
huzurunda verilmiş bir beyanı olmadığını belirtmiştir. Paylaşımdaki ifadelerle
müştekiyi hedef aldığının kesin olmadığını, aksi kabul edilse dahi bunun
hakaret olarak değerlendirilemeyeceğini, hakkında adli para cezasına
hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini iddia etmiştir.
9. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik
ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya
haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç
taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü bakımından incelenmesi gerekir.
11. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne
yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul
edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyacı karşılayan orantılı bir müdahale olması
gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet
Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72). Somut olayda
başvurucunun ifade özgürlüğü ile bu özgürlüğe yapılan müdahalenin meşru amacı
olan müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkının çatıştığı görülmüştür.
Bu noktada ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil
bir denge gözetilmesi önemlidir (bu konuda genel ilkeler için bkz. İlhan
Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, §§ 65-73). Çatışan bu haklar
arasında dengeleme yapılırken kullanılması gereken ölçütler genel olarak
şunlardır:
i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat
Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, B.
No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59),
ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük önceki
davranışları yanında katlanması gereken bir eleştirinin sınırlarının sade bir
vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki
kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu
kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), § 82; Nilgün Halloran, B.
No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617,
8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015,
§ 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635,
26/7/2019, §§ 128, 129; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan
değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67;
Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal
Kılıçdaroğlu, §§ 59-61)
iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı
sağlayıp sağlamadığı, kamu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında
sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan
(2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56;
Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat
Zeybekci, § 32)
iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin
varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No:
2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439,
9/6/2021, § 44)
v. Müştekinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme
imkânı olup olmadığı(Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban
Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, §
39)
vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki
etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin
Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24)
vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldığı
bağlamdan koparılıp koparılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir
Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45,
Nihat Zeybekci, § 36)
viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin
başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki
değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu
ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)
ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması
veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz
Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49;
Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50)
12. Somut başvuruda mevcut beyanlardan başvurucu ile
müştekinin oturmakta olduğu sitede kat malikleri arasında ortak alanla ilgili
çeşitli anlaşmazlıkların bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bağlamda başvurucu ile
müştekinin eskiden beri husumetli olduğu yorumuna ulaşmak mümkündür.
13. Anayasa Mahkemesi pek çok kararında ifade
özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde
geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir (Ali Suat Ertosun, B. No:
2013/1047, 15/4/2015, § 66; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 102). Şu
hâlde ihtilaflı Facebook paylaşımındaki ifadelerin kaba ve kırıcı olduğu
değerlendirilse dahi toplumda bireylerin birbirlerine kaba ve kırıcı sözler
sarf ettiği her olayda adli bir ceza ile mahkemelerin ifade özgürlüğüne
müdahale etmeleri beklenmemelidir. İfade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin
meşru olabilmesi için onu gerekli kılan sosyal bir ihtiyacın mevcut olduğunu
müdahaleyi yapan yargı mercii ortaya koymalıdır. Aksi hâlde başvurucunun sosyal
medya hesabından müşteki aleyhine yaptığı kabul edilen her kaba yahut kırıcı
paylaşım sebebiyle suç işlediğinden bahisle başvurucu hakkında ceza
mahkûmiyetine otomatik olarak karar verilmesinin demokratik bir toplumun
vazgeçilmez unsuru olan ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki doğuracağı
şüphesizdir.
14. Başvurucunun paylaşımıyla müştekiye hakaret ettiği
sonucuna ulaşan ilk derece mahkemesinin ise Anayasa Mahkemesinin dikkate aldığı
ölçütleri (bkz. § 11) somut olay özelinde değerlendirmediği, sadece "noniş"
kelimesinin hakaret niteliğinde olduğu sonucuna ulaştığı görülmüştür. Şöyle
ki mezkûr gazetede müştekinin isminin devamında "Nonoş benim,
dedi." şeklinde başlık atıldığı, başvurucunun hesabından yapılan
paylaşımda da "nonoş" kelimesi ile gazetedeki başlıkla paralel
olarak müştekinin hedef alındığı şeklinde yorum yapılmış; bunun da ötesine
geçilerek başvurucunun müştekinin cinsel yönelimini hedef aldığı iddia
edilmiştir. Diğer bir söylemle derece mahkemesi, başvurucunun müştekiye "nonoş"
dediğini kabul etmiştir.
15. Buna karşılık gerekçeli kararda ilk derece mahkemesi,
Gerçek Haber isimli yayında müşteki ile ilgili olarak büyük önem verdiği
yazının içeriği hakkında bilgi vermediği gibi söz konusu yazıdan hareket
ettiğinde başvurucunun sözlerinin hangi şekilde hakaret suçunu oluşturduğunu da
ortalama bir okuyucunun anlayacağı şekilde açıklamamıştır. Bu noktada ilk
derece mahkemesinin söz konusu kelimeyi olayların ve başvuruya konu açıklamanın
bütününden kopararak aşırı yorum yaptığı söylenebilir. Zira başvurucunun
müştekiye hakaret kastının olmadığını savunduğu dikkate alındığında Mahkemenin
başvurucunun sarf ettiği "noniş" ile "nonoş"
kelimelerinin aynı manada olup homoseksüel erkekler için kullanıldığını
değerlendirmesi ve başvurucunun asıl amacının müştekiyi küçük düşürmek olduğunu
kabul etmesi ancak başvurucunun kullandığı kelimelere onun verdiği anlamın
ötesinde anlamlar yükleyerek mümkün olmuştur. Anayasa Mahkemesinin altını
çizdiği üzere ihtilaflı ifadelere başvurucunun verdiği anlamın ötesinde bir
anlam yüklenmemelidir (Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §
69).
16. Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin ifade özgürlüğü
ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurduğundan
bahsedilemeyeceği, mahkeme gerekçesinin başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan
müdahale yönünden ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde
güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
III. GİDERİM
18. Başvurucu ihlalin tespiti, yeniden yargılama
talebinde bulunmuştur.
19. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş,
yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal
sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun
yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018,
§§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019,
§§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949,
21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Edirne
8. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2021/179, K.2021/447) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin
başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 20/12/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.