BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Yusuf Enes KAYA
|
Başvurucular
|
:
|
O.O ve diğerleri [bkz.
ekli listenin (C) sütunu]
|
Vekilleri
|
:
|
bkz. ekli listenin (F)
sütunu
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair
karar ile sonuçlanan ceza yargılaması süreçlerinde haklarında uygulanan gözaltı
ve/veya tutuklama gibi koruma tedbirleri nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi kapsamında tazminat davası açan
başvurucuların söz konusu davalarda yetersiz tazminata hükmedilmesi nedeniyle
kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucular, nihai kararları öğrendikten sonra süresi
içinde muhtelif tarihlerde bireysel başvuruda bulunmuştur.
3. Ekli listenin (B) sütununda gösterilen dosyalar konu
yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle Bölüm tarafından 2021/64808
numaralı bireysel başvuru dosyasıyla birleştirilmiş ve inceleme bu dosya
üzerinden yürütülmüştür.
4. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
5. Ekli listenin (E) sütununda adli yardım talebinde
bulunduğu belirtilen başvurucuların başvuru giderlerini karşılayabilecek ölçüde
mal varlığının bulunmadığı ve taleplerinin dayanaktan yoksun olmadığı
anlaşılmış olup adli yardım taleplerinin kabulüne ve yargılama giderini
ödemekten muaf tutulmalarına karar verilmesi gerekir.
A. Kişi
Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
6. Başvurucular özetle haklarındaki ceza muhakemesi
sürecinde uygulanan gözaltı ve/veya tutuklama şeklindeki haksız koruma
tedbirleri nedeniyle açtıkları tazminat davalarında mahkemelerce hükmedilen
tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvuru belgelerinin birer örneği
bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü
bildirmiştir. Başvurucuların bir kısmı, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda
bulunmuş; başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
7. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([GK], B. No:
2020/1554, 27/4/2023) kararıyla haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya
beraat kararı verilenlerin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen
tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı
ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel
başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca
5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi
kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna
varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen
kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hâle geldiğinin
kabul edildiğini, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi
uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu
fıkrası kapsamında olduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında
açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza
mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19.
maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının
yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak,
§§ 36-38).
8. Somut başvurularda da Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından
ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar tazminata hükmedilmiş olduğundan
başvurularda yapılacak inceleme, hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup
olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019,
§ 47).
9. Ağır ceza mahkemelerinin tazminat için somut olayın
şartlarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle
orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin
dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa
Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer
ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa
Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından düşük
olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal
edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu
fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü
şartlarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).
10. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup
olmadığı belirlenirken tazminata karar veren ağır ceza mahkemesinin karar
tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya
verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa
Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle
manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve
toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan
olayın oluş şekli, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve
tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate
alınmaktadır (Siyami Hıdıroğlu [GK], B. No: 2018/11489, 11/1/2024, §
35).
11. Maddi zarar, zarara uğrayanın hâlen mevcut mal
varlığı ile uygulanan koruma tedbiriolmasaydı bumal varlığının olacağı durum
arasındaki farktan ibarettir.Maddi zarar, mal varlığında meydana gelen fiilî
azalma şeklinde ortaya çıkabileceği gibi yoksun kalınan kâr şeklinde de
oluşabilir. Öte yandan ihlal ile zarar arasında nedensellik bağı bulunması
gerekir. İhlal ile zarar arasındaki illiyet bağının açık olmaması, illiyet
bağının belirsiz veya spekülatif olduğu hâllerde maddi tazminata
hükmedilmeyecektir. Hükmedilecek tazminat miktarının her zaman maddi zarara
eşit olması gerekmez. Başvurucu, lehine uygun bir tazminata hükmedilebilmesi de
yeterli olabilir. Maddi tazminatın belirlenmesinde ağır cezamahkemelerinin daha
iyi konumda oldukları açıktır. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru
incelemesinde açıkça dayanaktan yoksun veya keyfî olduğu anlaşılmadıkça yetkili
mahkemelerin maddi tazminat konusundaki takdirine müdahalesi söz konusu olamaz.
12. Somut olayda ağır ceza mahkemelerinin yaptığı
değerlendirmeler sonucunda bazı başvurucuların maddi tazminat taleplerini
reddetmesinin keyfî olduğu, açık ve bariz takdir hatası içerdiği
söylenemeyecektir. Bazı başvuruculara ödenen maddi tazminat miktarının ise
somut olayın koşullarında orantısız olmadığı görülmektedir.
13. Mahkemelerce hükmedilen manevi tazminat miktarının
ise Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesine hükmettiği ya da
hükmedebileceği tazminat miktarına göre düşük olduğu sonucuna varılmıştır
(Anayasa Mahkemesinin benzer olaylarda hükmedeceği tazminat miktarları için
bkz. aşağıdaki tablo).
14. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin
-üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
15. Bazı başvurucular ayrıca tazminat davalarının uzun
sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir.
16. 12/3/2024 tarihinde yürürlüğe giren 2/3/2024 tarihli
ve 7499 sayılı Kanun'la 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun
Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun'a eklenen 5/A maddesi ve
ayrıca anılan Kanun'un geçici 3. maddesinde yapılan değişiklik gereği,
12/3/2024 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan, yargılamaların
makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla yapılan başvurulara ilişkin olarak
ilk bakışta ulaşılabilir ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma ve
yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru
yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil
niteliği ile bağdaşmayacağı değerlendirildiğinden başvuru yollarının
tüketilmediği kanaatine varılmıştır (Ahmet Kartalkuş, B. No: 2019/39635,
19/3/2024, § 41).
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının
başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. Diğer İhlal
İddiaları Yönünden
18. Başvuruculardan bir kısmı, yukarıda belirtilen
hakların yanı sıra Anayasa'da güvence altına alınan diğer temel hak ve özgürlüklerinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuların iddiaları Anayasa Mahkemesinin
bireysel başvuru inceleme yetkisine girdiği ölçüde ve sunulan belgeler
çerçevesinde değerlendirildiğinde temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine
ilişkin iddiaların 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'da düzenlenen diğer kabul
edilebilirlik kriterlerini karşılamadığı anlaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle
başvurunun bu kısmının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
19. Başvurucular; ihlalin tespiti, yargılamanın
yenilenmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuşlardır.
20. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda
Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu
fıkrasının ihlal edildiğine karar karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin
mahkeme kararlarından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuru konusu olayda
ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı
mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve
Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında
belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden
yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet
Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve
diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis
Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Manevi
tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren
ağır ceza mahkemesinin karar tarihi, şayet manevi tazminat miktarı bölge adliye
mahkemesi kararıyla değiştirilmişse istinaf mahkemesinin karar tarihi
itibarıyla Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine vereceği tazminat
miktarına göre bir karşılaştırma yapılarak uygun tazminatın belirlenmesi
gerekir (bkz. aşağıdaki tablo).
21. Kararın ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından
tazminat taleplerinin reddi ile yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin
(D) sütununda belirtilen Mahkemelere gönderilmesi gerekmektedir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,
B. Adli yardım talebinde bulunan ekli listenin (E)
sütununda belirtilen başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,
C. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik
kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla
bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere ekli listenin (D) sütununda
belirtilen mahkemelere GÖNDERİLMESİNE,
F. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,
G. Vekille temsil edilen başvuruculara ekli listenin (G)
sütununda belirtilen vekâlet ücretleri ile ekli listenin (E) sütununda
belirtilen harçların bu tabloda gösterildiği şekilde ÖDENMESİNE,
H. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların
Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde
yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten
ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
İ. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına
GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
2016 yılı için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 300 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 15.000TL, Ortalama: 40.000,
Azami: 100.000 TL
|
2017 yılı için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 360 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 18.000TL, Ortalama: 48.000 TL,
Azami: 120.000 TL
|
2018 yılı için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 400 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 20.000TL, Ortalama: 54.000 TL,
Azami: 135.000 TL
|
2019 yılı için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 600 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 29.700TL, Ortalama: 79.200 TL,
Azami: 198.000 TL
|
2020 -2021 yılları
için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 600 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 30.000TL, Ortalama: 80.000 TL,
Azami: 200.000 TL
|
2022 yılı için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 1.350 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 67.500TL, Ortalama: 180.000 TL,
Azami: 450.000 TL
|
2023 yılı için
|
- Bir
gün gözaltı için asgari 1.800 TL
- Tutuklama
tedbiri için tutukluluk süresine göre Asgari: 90.000TL, Ortalama: 240.000 TL,
Azami: 600.000 TL
|