TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
HAVA ORDU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/24630)
Karar Tarihi: 18/9/2024
Başkan
:
Basri BAĞCI
Üyeler
Engin YILDIRIM
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Metin KIRATLI
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Hava ORDU
Vekili
Av. Ahmet Fatih ALPAY
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, müddetnamede cezasının yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre doğru bir şekildehesaplanmaması nedeniyle kişi hürriyetive güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi 2/5/2019 tarihinde başvurucunun terör örgütüne üye olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 350.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
3. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi 25/11/2020 tarihinde istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan verilen hüküm 25/11/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
4. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 16/9/2021 tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan verilen hükme yönelik yapılan temyiz başvurusunun kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
5. Terör örgütü üyeliği suçu yönünden verilen bozma sonrası yargılama Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir.
6. Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan verilen mahkûmiyetin kesinleşmesi üzerine başvurucu hakkında 4/1/2022 tarihinde müddetname hazırlanmış ve aynı tarihte başvurucu, hükümlü olarak ceza infaz kurumuna yerleştirilmiştir.
7. Hazırlanan müddetnamede başvurucunun cezasının infazının 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 107. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca yapılacağı belirtilmiş ve koşullu salıverilme tarihi 3/2/2024, hak ederek tahliye tarihi ise 17/2/2025 olarak hesaplanmıştır.
8. Başvurucu, hakkında düzenlenen müddetnamenin düzeltilmesi istemiyle Ankara 1. İnfaz Hâkimliğine itiraz etmiştir. Başvurucu, örgüt üyeliği suçuyla ilgili olarak hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığından infazının, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların infazını düzenleyen 5275 sayılı Kanun’un 107. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca (2/3 koşullu salıverme oranı) değil genel olarak süreli hapis cezalarının infazını düzenleyen 107. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (1/2 koşullu salıverme oranı) uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
9. İnfaz Hâkimliği 7/1/2022 tarihinde Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesine yazdığı müzekkere ile söz konusu suçun 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin (4) numaralı fıkrası kapsamında kalıp kalmadığını sormuştur. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi 11/1/2022 tarihli cevabında, başvurucunun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçunu 5275 sayılı Kanun’un 107. maddesinin (4) numaralı fıkrası çerçevesinde örgüt faaliyeti kapsamında işlediğinin tespit edildiğini belirtmiştir.
10. İnfaz Hâkimliği, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği cevabı da dikkate alarak 17/1/2022 tarihinde müddetnamenin usul ve yasalara uygun olarak hazırlandığı sonucuna varmış vebaşvurucunun müddetnameye itirazının reddine karar vermiştir.
11. Başvurucu söz konusu karara itiraz etmiştir. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi 28/1/2022 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir. Bu karar 15/2/2022 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 1/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
13. Başvurucu 16/5/2022 tarihli dilekçesi ileterör örgütüne üye olma suçundan yapılan yargılama sonucunda beraat hükmü verilmesi durumunda hâlen infaz edilen nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükmün doğrudan etkileneceğini, bu nedenle hükmün infazınınterör örgütü üyeliği suçundan verilen hükmün kesinleşmesine kadar durdurulmasını talep etmiştir.
14. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/5/2022 tarihinde terör örgütüne üye olma suçundan devam eden yargılamada verilecek hükmün başvurucunun hâlihazırda cezasını infaz ettiği kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan verilen ve kesinleşen hükme doğrudan etkisinin bulunduğunu, ileride telafisi güç ve imkânsız hak kaybına sebebiyet verilmemesi açısından bu hükmün infazının durdurulması gerektiğini belirterek söz konusu hükmün infazının durdurulmasına karar vermiştir. Başvurucu bu karar gereğince aynı gün tahliye edilmiştir.
15. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
16. Başvurucu; terör örgütüne üye olma suçundan verilen hüküm kesinleşmemesine rağmen kamu zararına dolandırıcılık suçunu örgüt faaliyeti kapsamında işlediği değerlendirilerek infazın bu çerçevede yapıldığını, hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığından infazının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların infazını düzenleyen 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca değil genel olarak süreli hapis cezalarının infazını düzenleyen 5275 sayılı Kanun'un 107. maddesinin (2) numaralı fıkrası kapsamında yapılması gerektiğini, bu kapsamda müddetnameye yaptığı itirazın reddedildiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, adil yargılanma hakkının, masumiyet karinesinin ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Adalet Bakanlığı görüşünde, İnfaz Hâkimliğinin müddetnamede herhangi bir yanlışlığın bulunmadığını, müddetnamenin usul ve yasaya uygun olarak düzenlendiğinin anlaşıldığını belirterek itirazın reddine karar verdiği, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede bu tespit ve değerlendirmelerin dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
18. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesine göre istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarla bireysel başvuru hakkının açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin 2.000 Türk lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31).
19. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılmasıyla söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).
20. Somut olayda başvurucu; kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan verilen cezanın, örgüt üyeliği suçu yönünden hakkında kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığından örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların infazı kapsamında görülmesinin mümkün olmadığını ileri sürmüştür. Bireysel başvuruda bulunulduktan sonra Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun bireysel başvuru dilekçesinde de dile getirdiği bu talebini haklı bulmuş ve söz konusu cezanın infazının durdurulmasına karar vermiştir. Söz konusu infazın durdurulması kararı başvurucunun mağdur statüsünün değerlendirilmesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. İnfazın durdurulması neticesinde başvurucunun mağdur statüsünün sona erdiği sonucuna ulaşılabilecek ve başvurunun düşmesine karar verilebilecektir. Başvurucu, bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan etmesine rağmen İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde, yukarıda belirtilen olguya ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
22. Başvurunun kapsamı dikkate alınarak 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca başvurucu aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine gerek görülmemiştir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 18/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.