logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Erdal Öner [1.B.], B. No: 2022/32636, 10/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ERDAL ÖNER BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/32636)

 

Karar Tarihi: 10/12/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Hüseyin Ozan ADIYAMAN

Başvurucu

:

Erdal ÖNER

Vekili

:

Av. Dursun Ali HATİPOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sosyal medyada paylaşılan bir haberle ilgili olarak yapılan yorumdan dolayı adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Türkiye'de uzun süredir devam eden, terör örgütlerinin neden olduğu şiddetin ve terör olaylarını sona erdirmek ve sınır güvenliğini sağlamak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Suriye'nin kuzeybatısında yer alan Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup teröristleri etkisiz hâle getirmek üzere 20/1/2018 tarihinde saat 17.00'den itibaren kamuoyunda Zeytin Dalı Harekâtı olarak bilinen operasyonlar başlatmıştır (İhsan Yaşar ve Engin Basın Yayın Sanayi Ticaret Ltd. Şti, B. No: 2018/17768, 16/11/2023, § 5). Yaklaşık iki ay devam eden harekât sırasında çok sayıda güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştır (Leyla Güven [GK], B. No: 2018/26689, 7/4/2022, § 14). Bu kapsamda 3/2/2018 tarihinde, operasyonda görevli bir tankı hedef alarak gerçekleştirilen saldırı neticesinde beş güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiştir. Bunun yanında operasyonlar kapsamında 11/2/2018 tarihinde on iki Türk askeri daha şehit olmuştur.

3. S.K.P. 2018 ile 2023 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Halkların Demokratik Partisi (HDP) grubunda milletvekili olarak görev yapmıştır. HDP 11/2/2018 tarihinde 3. Olağan Kongresi'ni gerçekleştirmiştir. Bu Kongrede partinin eş genel başkanı sıfatıyla konuşan S.K.P. ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken Zeytin Dalı Harekâtı ile ilgili görüşlerini de açıklamıştır. S.K.P.nin anılan husustaki değerlendirmelerinin ilgili kısmı şöyledir:

"... Değerli arkadaşlar Afrin'de büyük bir direniş gerçekleşiyor. Neden? Çünkü siz bir halkın ordusuyla savaşabilirsiniz. Fakat halklara karşı savaş açarsanız işte orada kaybedersiniz, direnişle karşılaşırsınız. Çünkü Afrin halkı kendi evini koruyor, kendi bedenini koruyor, kendi yaşamını koruyor..."

4. S.K.P.ninaçıklamaları kongrenin yapıldığı tarihte Akit gazetesinin internet sayfasında "HDP kongresinde skandal ihanet sözleri!" başlığıyla haberleştirilmiştir. Haberde S.K.P.nin Zeytin Dalı Harekâtında hedef alınan terör unsurlarına sahip çıktığı ve halk olarak tanımladığı teröristlerin kendilerini koruduğunu söylediği belirtilmiştir. İnternette yayın yapan birçokhaber sitesinde yer alan Akit gazetesinin bu haberi aynı tarihte Facebook adlı sosyal medya ortamında "Bordo bereliler–PÖH&JÖH" isimli kullanıcı tarafından “HDP'den ihanet, HDP kongresinde skandal ihanet sözleri...” yorumuyla paylaşılmıştır. Başvurucu 14/2/2018 tarihinde bu paylaşımın altına "Şerefsizler!!!" şeklinde yorum yazmıştır.

5. Başvurucunun yazdığı yorumla kendisine hakaret ettiğini ileri süren S.K.P., Urla Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) hitaben yazdığı 28/7/2020 havale tarihli dilekçeyle şikâyetçi olmuştur. S.K.P. şikâyet dilekçesinde vurgu yaptığı siyasi kimliğinin gereğine uygun davranmasına rağmen başvurucunun sosyal medyada paylaştığı yorumla kendisine hakaret ettiğini belirtmiştir. Başvurucu, hakaret suçunu işlediğinden bahisle hazırlanan iddianame kapsamında Urla 2. Asliye Ceza Mahkemesinde (Asliye Ceza Mahkemesi) yargılanmıştır. Yargılamadaki savunmasında başvurucu; daha önceden tanımadığı müştekiye hakaret etme kastıyla hareket etmediğini, ihtilaflı yorumu olay tarihinden üç gün önce gelen şehit haberlerinden duyduğu üzüntüyle ve eleştiri amacıyla paylaştığını ifade etmiştir.

6. Asliye Ceza Mahkemesi, hakaret suçunu işlediğini kabul ettiği başvurucunun 1.740 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine kesin olarak karar vermiştir. Mahkeme, gerekçesinde hakaret suçunun unsurları itibariyle oluştuğunu kabul etmiş; başvurucunun savunmasında belirttiği hususların suçun oluşmasına engel teşkil etmediğini belirtmiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"Her ne kadar sanık Erdal ÖNER talimat mahkemesince alınan beyan ve savunmalarında, esasen o tarihten üç gön önce şehit haberi geldiğini, terör örgütlerine ve terör örgütü yandaşlarına tepkisini belli etmek amacıyla yazdığını, müştekiyi daha önceden tanımadığını, müştekiye yönelik hakaret etme kastı olmadığını beyan etmişse de, sanık savunmasındaki hususların sanığın ika etmiş olduğu eylemden doğan hukuki sorumluluğunu kaldırmada makul ve hukuki gerekçe olarak kabul edilemeyeceği anlaşıl...[mıştır.]"

7. Mahkûmiyet kararı 3/2/2022 tarihinde başvurucunun huzurunda verilmiştir. Başvurucu, gerekçeli kararı 18/2/2022 tarihinde tebliğ almış; 4/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Başvurucu, ihtilaf konusu ifadenin müştekiyi değil terör örgütleriyle ilişkisinden dolayı kapatılması için dava açılan bir siyasi partinin kongresindeki açıklamalarını hedef aldığını belirtmiştir. Buna ek olarak terör olaylarını eleştirmek amacıyla şehit haberlerinden duyduğu üzüntünün etkisiyle yaptığı yorum nedeniyle cezalandırıldığını açıklayan başvurucu, ifade özgürlüğünün ve masûmiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Ayrıca karara itiraz edememesi nedeniyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

10. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. İfade özgürlüğüne yapılan müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü bakımından incelenmesi gerekir.

13. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyacı karşılayan orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72). Somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü ile bu özgürlüğe yapılan müdahalenin meşru amacı olan müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurulmalıdır. Çatışan bu haklar arasında dengeleme yapılırken kullanılabilecek ölçütler genel olarak şunlardır:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat Zeybekci, B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 59),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük önceki davranışları yanında katlanması gereken bir eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Nilgün Halloran, B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; Ali Suat Ertosun (7), B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 57; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61)

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32)

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (İbrahim Okur (2), B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28; Seray Şahiner Özkan, B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44)

v. Müştekinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme imkânı olup olmadığı(Temel Coşkun, B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2), B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39)

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2), B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık, B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24)

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldığı bağlamdan koparılıp koparılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45, Nihat Zeybekci, § 36)

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi, B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46)

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50)

14. Anayasa Mahkemesi; somut olayın koşullarında başvurucunun paylaştığı yorumda kullandığı ifade nedeniyle adli para cezasıyla cezalandırılmasının zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelip gelmediğini, meşru amaçla orantılı olup olmadığını, bunu haklı göstermek için ortaya konan gerekçenin Anayasa Mahkemesince ortaya konulan ve yukarıda açıklanan ölçütleri karşılayan, ilgili ve yeterli bir gerekçe olarak görünüp görünmediğini davanın bütününe bakarak değerlendirecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120).

15. Müşteki S.K.P., Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 27. dönem milletvekili ve bu dönemde TBMM'de en çok üyesi bulunan üçüncü parti konumundaki HDP'nin eş genel başkanıdır. Müştekinin siyaset yaptığı parti içindeki yönetici sıfatı, söylemlerinin kişisel görüşünden ziyade partinin kolektif fikri olarak kabul edilmesine neden olabilir. Bu bakımdan müştekinin açıklamalarıyla toplumsal ve bireysel düşünce ve davranışları kuvvetli şekilde etkileyebileceği açıktır.

16. Kamuoyunu yakından ilgilendiren herhangi bir iddia hangi oranda kesin, katı ve dolaysız ise iddia sahibine yöneltilen eleştirilere de aynı oranda katlanma yükümlülüğü olmalıdır. Söz konusu tahammül ve tolerans gösterme yükümlülüğü demokratik müzakere süreçlerinin doğasından kaynaklanır. Zira aksinin kabulü hâlinde bir konuda olabilecek tüm yorum çeşitlerinin yok sayılması, belirli bir yorumun tek geçerli yorum olduğu iddiasının dayatılması tehlikesine yol açabilir (Orhan Gökdemir, B. No: 2017/38377, 30/9/2020, § 44). Müşteki, HDP'nin 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı açıklamayla Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında mücadele edilen terör unsurlarını meşru savunma haklarını kullanarak işgale direnen yerel halk olarak tanımlamış; bu insanların evlerini ve yaşamlarını korumak için hareket ettiğini iddia etmiştir. Bu kabul ile açıklama yapan müşteki, harekâta katılan TSK'ya mensup askerlerin de işgalci konumunda olduğunu ima etmiştir. Müşteki, açıklamalarıyla devletin ve TSK'nın savaş suçu işlediğini iddia etmiştir. Bu iddia mahiyeti ve sonuçları itibarıyla çok güçlü ve sarsıcıdır. Ayrıca müşteki, bu açıklamayı her gün gelen şehit haberlerinin kamuoyu tarafından en üst seviyede dikkat ve üzüntüyle takip edildiği bir dönemde kesin bir dil kullanarak yapmıştır (bkz. § 3). Müştekinin bu nitelikteki son derece katı açıklamalarının bireysel ve toplumsal düşünce ve davranışları etkileyebilecek olması da dikkate alındığında söylemlerine karşı yapılan eleştirilere katlanma yükümlülüğünün de aynı oranda arttığı kabul edilmelidir.

17. Ceza davası kapsamında yaptığı savunmada müştekinin açıklamalarına yer verilerek paylaşılan haberin altına "Şerefsizler!!!" yazdığını kabul eden başvurucu, Zeytin Dalı Harekâtı kapsamındaki şehit haberlerinden duyduğu üzüntü ile hareket ettiğini belirtmiştir. "Şerefsizler!!!" şeklindeki ifadenin değer yargısı içeren incitici ve sert bir ifade olduğu noktasında kuşku bulunmamaktadır. Bununla birlikte ifade özgürlüğü, ifadenin gerçek veya duygusal olup olmadığına, başkalarının onu yararlı veya zararlı, değerli veya değersiz olarak değerlendirmesine bakılmaksızın ifadeyi korur. İfadenin polemik içermesi veya kırıcı olması bile onu koruma kapsamından mahrum etmez (Orhan Gökdemir, § 42). Bu aşamada başvuru konusu ifadenin bağlamı ve niteliği, hedef alınan kişinin kimliği, bu kişinin katlanması gereken eleştirinin sınırlarının sade bir vatandaşa göre daha geniş olup olmadığı incelenmelidir.

18. İfadesini çoğul kullanan başvurucunun somut bir kişiye hitap etmediği, yorumunun tepki niteliğinde olduğu ve doğrudan müştekiyi hedef almadığı açıktır. Resmî organların açıklamalarını esas alan başvurucu, ülkesini korumak için hareket eden askerlerin terör örgütleri tarafından şehit edildiğini, müştekinin ise askerleri şehit eden silahlı terör örgütü üyelerini evini savunmak isteyen yerel halk olarak tanıttığını kabul etmektedir. Bu kapsamda başvurucunun, ihtilaflı ifadeyi müştekinin HDP'nin eş başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmayla ilgili paylaşılan habere karşılık kullanması, ifadesinin bağlamını oluşturan olgunun niteliği ve savunmasındaki eleştiri vurgusu dikkate alındığında esasen müştekiyi değil açıklamasındaki yorum ve değerlendirmeyi hedef aldığı anlaşılmaktadır. O hâlde başvurucunun kullandığı dava konusu değer yargısı içeren ifadenin yeterli bir olgusal temele sahip olmadığı söylenemez.

19. Ayrıca müşteki, TBMM 27. dönem milletvekili ve bu dönemde TBMM'de en çok üyesi bulunan üçüncü parti konumundaki HDP'nin eş başkanıdır. Siyasetçilere yönelik eleştirilerin kabul edilebilir sınırları, diğer kişilere yönelik eleştiri sınırına göre daha geniştir. Bir siyasetçi diğer kişilerden farklı olarak, her sözünü ve eylemini bilerek halkın ve aynı zamanda diğer siyasetçilerin denetimine açar; bu nedenle de daha geniş hoşgörü göstermek zorundadır (Bekir Coşkun, § 67). Buna göre müştekinin de kendisine yönelik eleştirilere diğer vatandaşlara göre daha fazla hoşgörü göstermesi gerekir. Müştekinin siyasi konumu dikkate alındığında başvurucunun yorumuna karşı çok sayıda mecradan cevap verme olanağına sahip olduğu da gözönünde bulundurulmalıdır (Kemal Kılıçdaroğlu, § 65).

20. Öte yandan ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin orantılılığı değerlendirilirken verilen cezanın niteliği ve ağırlığı dikkate alınmalıdır. Somut olayda kullandığı ifade nedeniyle başvurucu hakkında cezai yaptırım uygulanmıştır. "Şerefsizler!!!" şeklindeki ifadenin rahatsız edici ve kaba olduğu kabul edilmekle birlikte her kaba ve kırıcı sözün suç oluşturduğunun kabul edilmesi ve bu kapsamda sözün sahibine adli bir ceza ile müdahale edilmesi beklenmemelidir. Aksi hâlde kaba yahut kırıcı olduğu değerlendirilen ifadeleri kullanan herkes hakkında otomatik olarak ceza mahkûmiyetine karar verilmesi gerekir ki bu durumun demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsuru olan ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki doğuracağı şüphesizdir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Kerim Karabıçak, B. No: 2021/61944, 20/12/2023, § 13).

21. Başvurucunun kullandığı ifadeyle müştekiye hakaret ettiği sonucuna ulaşan Asliye Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin dikkate aldığı yukarıda açıklanan ölçütleri somut olay özelinde değerlendirmemiştir. Mahkûmiyet kararının gerekçesinde başvurucunun savunmasına yer veren Mahkeme, anılan savunmadaki ölçütlerin suçun oluşmasına engel olmayacağını kabul etmiş; dava konusu ifadenin niteliğini, bağlamını ve sebepsiz bir saldırı niteliğinde olup olmadığını değerlendirmemiştir. Müştekinin siyasi konumunu, kendisine yönelen eleştirilerin kabul edilebilir sınırlarının diğer kişilere yönelik eleştiri sınırına göre daha geniş olup olmadığını, bu eleştirilere cevap verme olanağı bulunup bulunmadığını yeterince tartışmadan sosyal medya ortamında yapılan yorumdaki ifade nedeniyle başvurucunun adli para cezasına mahkûmiyetine karar vermiştir.

22. Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurduğundan bahsedilemeyeceği, Mahkemenin gerekçesinin başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale yönünden ilgili ve yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi ve 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucunun talebine bağlı kalınarak manevi zararları karşılığında net 5.000 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Urla 2. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2021/377, K.2022/100) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 5.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Erdal Öner [1.B.], B. No: 2022/32636, 10/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı ERDAL ÖNER
Başvuru No 2022/32636
Başvuru Tarihi 4/3/2022
Karar Tarihi 10/12/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sosyal medyada paylaşılan bir haberle ilgili olarak yapılan yorumdan dolayı adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi