TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ERCAN YİĞİT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/3815)
Karar Tarihi: 17/9/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Yüksel GÜNARSLAN
Başvurucu
Ercan YİĞİT
Vekili
Av. Ahret TOKAY
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Şırnak Emniyet Müdürlüğüne 10/12/2021 tarihinde e-posta aracılığıyla ulaşan isimsiz ihbar üzerine aralarında başvurucunun da bulunduğu bazı şüpheliler hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma başlatılmıştır. Anılan e-postanın içeriği şöyledir:
"Abi dün akşam haberde bakanın söylediği [T.Y.i] öldüren [M.M.D.yi] iyi tanırım. Bu Şırnak'a geldi her yeri karıştırdı Cizre’deki gençliği ateşleyen bu. Silopi’yi de karıştıracaktı bu şerefsiz polisler bunu almasaydı. Silopi’de bununla koşturan [M.S.T] var Ercan Yiğit [başvurucu] var [E.K.] var. [A.S.] [M.S.] bunlar hep birlikte. Silopi’de molotoflamaları da bunlar yapıyor polise askere eylem yapmak için fırsat kolluyorlar [M.T.] hendek döneminde sokaklara çukur açıyordu silahla nöbet tutuyordu polis aldı bunu ama geri bıraktı Ercan Yiğit bu çocuk dağa gidecem deyip duruyordu, dağa gitmedi Silopi’yi karıştırıyor [E.E.] de [M.S.Y.nin] adamı ne derse onu yapar. bu geçen aylarda ırağa gitti geldi [A.S. ile M.S.] Silopi’deki gençliği hareketlendirerek orayı burayı yakıp yıkmak istiyor. bunlarım elinde malzeme de var abı Silopi’de polise askere zarar verecekler bunlara engel olun."
3. Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığının (Başsavcılık) talimatıyla başvurucu 10/12/2021 tarihinde gözaltına alınmıştır.
4. Başvurucu; söz konusu ihbarın içeriği okunmak suretiyle alınan 14/12/2021 tarihli kolluk ifadesinde özetle ihbar içeriğini kabul etmediğini, ihbarda isimleri geçen kişilerden sadece M.S.T.yi tanıdığını, bu kişi ile dönem dönem halı sahada futbol oynaması vesilesiyle tanıştığını, dağa gitmek gibi bir amacının bulunmadığını, 2016 yılında gözaltına alındıktan sonra yapılan yargılama sırasında kendisini zorla dağa götürmek isteyen kişiler hakkında bilgi verdiğini ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
5. Başsavcılık, başvurucuyu diğer şüpheliler ile birlikte tutuklanması talebiyle Şırnak Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir. Başvurucu sorgusunda kolluk ifadesini tekrarlamıştır. Başvurucu müdafi ise isimsiz bir ihbar dışında soruşturma dosyasında hiçbir delil bulunmadığını beyan ederek müvekkilinin serbest bırakılmasını talep etmiştir.
6. Hâkimlik diğer şüpheliler ile birlikte başvurucunun tutuklanmasına 15/12/2021 tarihinde karar vermiştir.
7. Başvurucunun tutuklama kararına karşı yaptığı itiraz Siirt Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 24/12/2021 tarihinde reddedilmiştir.
8. Başvurucu itirazın reddi kararını 27/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 12/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Tutukluluğun gözden geçirilmesine yönelik açılan 11/3/2022 tarihli duruşma sonrasında Hâkimlik, tutuklulukta geçirilen süre, mevcut delil durumu ve suç vasfının değişme ihtimaline istinaden başvurucunun yurt dışına çıkamamak ve belirli yerlere düzenli olarak başvurmak şeklindeki adli kontrol tedbirleri uygulanmak suretiyle tahliyesine karar vermiştir.
10. Soruşturma neticesinde 21/3/2024 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Başsavcılık tarafından düzenlenen 24/4/2024 tarihli kesinleşme şerhine göre anılan karar 6/4/2024 tarihinde kesinleşmiştir.
11. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne ve başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu; soyut nitelikte ve isimsiz bir ihbar dilekçesine istinaden hukuka aykırı olarak tutuklandığını, tutuklama kararında gerekçe bulunmadığını beyan ederek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.
13. Bakanlık görüşünde; tutukluluğun hukuka aykırı olduğu şikâyetiyle ilgili olarak 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. ve 142. maddelerinde öngörülen tazminat yolunun tüketilmediği, bu durumda söz konusu iddia bakımından olağan başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı ileri sürülmüştür.
14. Bakanlık tarafından anılan iddianın esasına ilişkin yapılan değerlendirmede ise ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihatları ile somut olayın kendine özgü koşulları gözönünde bulundurularak değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
15. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında hukuka aykırı tutuklama tedbirinden kaynaklanan hak ihlalinin tazminat davası yoluyla giderilemeyeceğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca başvuru formundakine benzer beyanlarda bulunmuştur.
16. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
17. Anayasa Mahkemesi tutuklamaya konu davanın kesinleşmiş olması hâlinde başvurucuların tutuklamanın hukuka aykırı olduğu iddiasına yönelik olarak 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi kapsamında tazminat davası açabileceğini belirtmiş ve anılan iddiayı başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Reşat Ertan, B. No: 2013/5700, 15/4/2015, § 26; Ömer Köse, B. No: 2014/12036, 16/11/2016, § 34; Eyyüp Güneş [GK], B. No: 2017/28308, 21/10/2021, § 88; Murat Ağırel ve diğerleri [GK], B. No: 2020/11655, 7/4/2022, §§ 23-26). Somut olayda da kesinleşmiş bir kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğundan başvurucunun tutuklama tedbiri açısından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde düzenlenen tazminat yoluna başvurabilmesi mümkündür.
18. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.