TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ESAT ALBAYRAK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/57699)
Karar Tarihi: 3/10/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Yüksel GÜNARSLAN
Başvurucu
Esat ALBAYRAK
Vekili
Av. Murat BÖLÜKBAŞ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama koruma tedbirlerinin haksızlığının yargılama neticesinde kesinleşen beraat kararı ile ortaya çıkmasına rağmen maddi ve manevi zararların tazmini talebiyle açılan davanın farklı bir suça ilişkin soruşturma kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına istinaden reddedilerek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 20/5/2022 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla ulaşılan bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Bafra Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından başvurucu hakkında çevre köylerden temin ettiği esrar maddesini ilçe merkezinde satarak maddi menfaat temin ettiği şüphesiyle soruşturma başlatılmıştır.
6. Soruşturma kapsamında 18/6/2020 tarihinde gözaltına alınan başvurucu, Bafra Sulh Ceza Hâkimliğince 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 188. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan 19/6/2020 tarihinde tutuklanmıştır.
7. Başsavcılık ayrıca başvurucu hakkında 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin (1) numaralı fıkrasında düzenlenen kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma suçundan ikinci bir soruşturma başlatmıştır. Söz konusu soruşturma kapsamında alınan kan numunesi üzerinde yapılan inceleme neticesinde uyuşturucu maddeye rastlanması sonrasında 17/9/2020 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmiştir.
8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan başlatılan ilk soruşturma neticesinde başvurucunun anılan suçtan cezalandırılması talebiyle 6/1/2021 tarihli iddianame düzenlenmiştir.
9. İddianamenin kabulü ile açılan kamu davası Bafra Ağır Ceza Mahkemesince yürütülmüştür. 20/1/2021 tarihli tensip incelemesi sırasında başvurucunun serbest bırakılmasına karar verilmiştir. Yargılama neticesinde Bafra Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan beraatine karar vermiştir. Aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulmayan hüküm 7/10/2021 tarihinde kesinleşmiştir.
10. Beraat kararının kesinleşmesi üzerine başvurucu 10/11/2021 tarihinde Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) nezdinde tazminat davası açarak 1.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
11. Ağır Ceza Mahkemesi Bafra Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde görülen kamu davasında beraat eden başvurucu hakkında aynı eyleme ilişkin olarak yürütülen soruşturmada kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesi nedeniyle tazminat davasının reddine karar vermiştir. Anılan kararın ilgili kısmı şöyledir:
" ...davacı Esat Albayrak’ın gözaltına ve tutukluluğa konu eylemi nedeniyle Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/13 Esas sayılı dava dosyasında 'uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama' suçundan [beraat] kararı verildiği ancak davacı hakkında aynı eylemi nedeniyle Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/2596 Soruşturma numaralı dosyası üzerinden 17/09/2020 tarihinde 5237 sayılı TCK’nın 191/2 ve devamı maddeleri gereğince '5 yıl süre ile Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesine' karar verildiği, halen bu sürenin devam etmekte olduğu, bahse konu soruşturma evrakının sonuçlanmasından sonra tazminat davasının şartlarının değerlendirilmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından, açılan koruma tedbirleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının şartları oluşmadığından reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir."
12. Başvurucu söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Başvurucu; istinaf dilekçesinde beraat ile sonuçlanan ceza yargılamasına konu suç ile kamu davasının ertelenmesine karar verilen soruşturmaya konu suçun farklı olduğunu, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan eylemine ilişkin açılan kamu davası neticesinde beraatine karar verildiğini, tutuklanmasına neden olan suç ile ilgisi bulunmayan farklı bir suça ilişkin soruşturmaya istinaden tazminat talebinin reddedildiğini ileri sürmüştür. Anılan dilekçede ayrıca Yargıtay 12. Ceza Dairesinin benzer bir konuya ilişkin olarak verdiği bozma kararına (1/4/2014 tarihli ve E.2013/27628, K.2014/8009) değinilmiştir.
13. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (İstinaf Mahkemesi),istinaf başvurusunun esastan reddine 25/4/2022 tarihinde kesin olarak karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Somut olayda bu açılardan yapılan incelemede; davacının 'Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapmak' suçu isnadı ile yürütülen soruşturma neticesinde 18.06.2020 tarihinde gözaltına alındığı, 18.06.2020-19.06.2020 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, 19.06.2020 tarihinde tutuklandığı, 19.06.2020-20.02.2021 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yapılan yargılama neticesinde Bafra Ağır Ceza Mahkemesinin [...] sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, iş bu kararın 07.10.2021 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından 10.11.2021 tarihinde yasal süresi içerisinde 1.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminat istemli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği, iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmış olup, davanın reddine dair ilk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, toplanan tüm delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, delillerin ve yapılan işlemlerin hukuka aykırılık içermediği anlaşıldığından; [...] davacı vekilinin hükme yönelik istinaf başvurusunun [...] ESASTAN REDDİNE... [karar verildi.]"
14. Başvurucu nihai kararı 11/5/2022 tarihinde öğrendikten sonra 20/5/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. İlgili Mevzuat
15. İlgili hukuk için bkz. Hasan Akboğa [GK], B. No: 2016/10380, 27/3/2019, §§ 24-34.
16. 5237 sayılı Kanun'un "Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti" kenar başlıklı 188. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
17. 5237 sayılı Kanun’un "Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak" kenar başlıklı 191. maddesi şöyledir:
"(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
B. Yargıtay Kararları
18. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 1/4/2014 tarihli ve E.2013/27628; K.2014/8009 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Tazminat istemine dayanak olan Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesinin [...] sayılı ceza dava dosyası kapsamında, davacının [u]yuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan yakalanarak tutuklandığı, hakkında 26.09.2011 tarihli iddianame ile TCK’nın 188/3, 191/1 maddeleri gereğince [u]yuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama ve [k]ullanmak için uyuşturucu madde satın almak suçlarından kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda davacının [u]yuşturucu madde ticareti yapmak suçu nedeniyle beraatine hükmedildiği, [k]ullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçu nedeniyle ise davacının 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesi gereğince hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uyulması halinde davanın düşmesine karar verileceği, uyulmaması durumunda ise yargılamaya kaldığı yerden devam edilerek hüküm verilmesi gerektiğinin anlaşılması ve davacının (sanığın) uyuşturucu madde kullanmak suçunun davacının tutuklanmasına esas olan suçtan bağımsız nitelikte ayrı bir suç olma özelliği taşıması ve davacı yönünden tazminat davasına dayanak teşkil eden ceza dava dosyasında yapılan yargılama sonucu verilip kesinleşen beraat kararı ile birlikte, beraatle sonuçlanmış suça ilişkin olarak yapılmış olan tutuklamanın haksız hale geldiğinin anlaşılması nedeniyle, sanık (davacı) hakkında beraat kararı ile birlikte uyuşturucu madde kullanmak suçundan tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmiş olmasının davacı lehine tazminata hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği ve koruma tedbirleri nedeniyle tazminat verilmesine ilişkin 5271 sayılı CMK'nın 141/1 ve devamı maddelerinde belirtilen şartların davacı yönünden gerçekleştiği gözetilmeden, uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararla ilgili makul bir tazminata hükmedilmesi yerine yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi, [bozmayı gerektirmiştir.]"
19. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 7/2/2022 tarihli ve E.2020/9122; K.2022/734 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"Davacının tutuklamaya konu eyleminin tek olduğu, uyuşturucu madde kullanmak suçunun davacının tutuklanmasına esas olan suçtan bağımsız nitelikte ayrı bir suç olma özelliği taşıması ve davacı yönünden tazminat davasına dayanak teşkil eden ceza dava dosyasında yapılan yargılama sonucu verilip kesinleşen beraat kararı ile birlikte, beraatle sonuçlanmış suça ilişkin olarak yapılmış olan tutuklamanın haksız hale geldiğinin anlaşılması nedeniyle, davacı hakkında beraat kararının yanı sıra uyuşturucu madde kullanmak suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olması halinde bile davacı lehine tazminata hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği ve koruma tedbirleri nedeniyle tazminat verilmesine ilişkin 5271 sayılı CMK'nın 141/1 ve devamı maddelerinde belirtilen şartların davacı yönünden gerçekleştiği gözetilmeden, uğranıldığı iddia olunan maddi ve manevi zararla ilgili makul bir tazminata hükmedilmesi yerine yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi [bozmayı gerektirmiştir.]"
20. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 12/3/2024 tarihli ve E.2022/1190; K.2024/1161 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"İlk Derece Mahkemesince, [...] aynı soruşturmada birbirine dönüşen suçlar açısından haksız gözaltı ve tutuklamadan kaynaklı tazminat davasının ancak davacıya isnat edilen eylemin bir bütün halinde değerlendirilmesiyle beraat kararı verilmesinde tazminat hakkının doğacağı gerekçesiyle koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiştir.
...
İlk Derece Mahkemesince, tazminat davasının dayanağı olan Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 02/07/2020 tarih, [...] sayılı ceza dosyası kapsamında, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan 21/06/2013 - 22/10/2013 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama davacının beraatine karar verildiği, beraat kararının 09/07/2020 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar bozma öncesi Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin [...] sayılı ceza dosyası kapsamında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak suçu bakımından davacı hakkında TCK'nın 191. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmuş ise de, davacının hakkında düzenlenen iddianamede ayrıca uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan kamu davası açıldığı ve bu suçtan tutuklandığı ve bu suçtan beraatine karar verildiği, beraat kararının kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun'un 142 nci maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,[bozmayı gerektirmiştir.]"
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Anayasa Mahkemesinin 3/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alındığını ve tutuklandığını, soruşturma neticesinde açılan kamu davasının beraat ile sonuçlandığını, beraat kararının kesinleşmesiyle gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuka aykırılığının ortaya çıktığını, haksız gözaltı ve tutuklama tedbirleri nedeniyle açtığı tazminat davasının farklı bir suça ilişkin olarak yürütülen soruşturmada verilen kamu davasının ertelenmesi kararına istinaden hukuka aykırı olarak reddedildiğini beyan ederek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.
23. Adalet Bakanlığının (Bakanlık) başvuruya ilişkin görüşünde, yapılacak değerlendirmede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
B. Değerlendirme
24. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
25. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
26. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
27. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
28. Somut olayda Ağır Ceza Mahkemesi; başvurucunun aynı eylemine ilişkin olarak iki farklı soruşturma başlatıldığı, uyuşturucu madde ticareti suçuna ilişkin yargılama sonucunda beraat kararı verilmiş ise de aynı eyleme ilişkin olarak uyuşturucu madde kullanma suçundan yürütülen soruşturmanın neticesinde kamu davası açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesine karar verildiği ve bu sürenin henüz dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
29. Başvurucu, istinaf kanun yolu başvurusunda Ağır Ceza Mahkemesi kararına yönelik iki temel itiraz ileri sürmüştür. Buna göre öncelikle Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına esas alınan suçtan farklı bir suça ilişkin soruşturma kapsamında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararını esas alarak karar vermiştir. Oysa ki anılan soruşturmaya konu uyuşturucu madde kullanma suçu, beraat ile sonuçlanan yargılamaya konu uyuşturucu madde ticareti suçundan farklı ve bağımsızdır. Bu nedenle uyuşturucu madde kullanma suçuna ilişkin soruşturma kapsamında verilen kararlar, beraat ile sonuçlanan yargılama kapsamında uygulanan gözaltı ve tutuklama koruma tedbirlerinden kaynaklanan zararın giderilmesine engel değildir. Başvurucu ayrıca Yargıtayın benzer bir olaya ilişkin verdiği bir kararı ibraz ederek davasının Yargıtay uygulamasına göre de haksız olarak reddedildiğini ileri sürmüştür (bkz. § 12).
30. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yukarıda yer verilen kararlardan anlaşılacağı üzere uyuşturucu madde ticareti yaptığı şüphesiyle gözaltına alınan veya tutuklanan kişiler, bu suça dair yargılamanın sonucunda beraat etmeleri hâlinde uyuşturucu madde kullanma suçuna ilişkin yargılamanın sonucundan bağımsız olarak 5271 sayılı Kanun'da öngörülen tazminat davası açma hakkına sahiptir. Söz konusu kararlar, anılan suçların bağımsız nitelikte ayrı suçlar olmaları ve beraat kararının kesinleşmesiyle gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin haksız hâle gelmesiyle gerekçelendirilmiştir (bkz. §§ 18-20).
31. Yukarıdaki açıklamalar ışığında başvurucunun istinaf kanun yolu aşamasında ileri sürdüğü iddiaların davanın sonucuna etkili olabilecek esaslı iddialar olduğu anlaşılmaktadır. Ağır Ceza Mahkemesi ret kararında her iki suçun aynı eylemden kaynaklandığını tespit etmiş ancak bu suçların bağımsız nitelikte ayrı suçlar olup olmadığı hususunda herhangi bir değerlendirme yapmamıştır. Dolayısıyla davanın reddine ilişkin gerekçeli kararda, davanın sonucuna etkili olabilecek esaslı iddialar hakkında ayrı ve açık bir cevap verilmediği görülmektedir.
32. Kural olarak ilk derece mahkemesi kararında esasa ilişkin hususlarda yeterli gerekçe bulunması hâlinde kanun yolu merciince bu karara atıf yapılarak değerlendirme yapılması makul görülebilir. İlk derece mahkemesi kararında gerekçe bulunmadığı hâllerde ise başvurucuların ileri sürdüğü esaslı itirazların istinaf mercii tarafından gerekçeli bir şekilde karşılanması beklenir. Somut olayda başvurucunun temel iddialarının Mahkemece kararda tartışılmamasına rağmen başvurucunun ileri sürdüğü esaslı iddiaların Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da karşılanmadığı görülmüştür.
33. Sonuç olarak uyuşturucu madde kullanma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında kamu davası açılmasının 5 yıl süreyle ertelendiği ve bu sürenin henüz dolmadığı tespitlerine istinaden davanın reddine karar verilirken uyuşturucu madde kullanma suçunun başvurucunun tutuklanmasına esas alınan suçtan bağımsız olup olmadığına ilişkin bir değerlendirmeye Ağır Ceza Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçelerinde yer verilmediği görülmektedir. Dahası Bölge Adliye Mahkemesi, başvurucunun istinaf kanun yolu başvuru dilekçesi ekinde ibraz ettiği Yargıtay kararında (bkz. §§12, 18) ulaşılan sonuçtan farklı bir sonuca ulaşma sebebine ilişkin bir açıklamada bulunmamıştır (bkz. § 13). Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
35. Öte yandan yukarıda ulaşılan sonuca bağlı olarak başvurucunun kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının incelenmesi gerekli görülmemiştir.
VI. GİDERİM
36. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 15.460 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Başvurucu, tazminat taleplerinin kabul edilmemesi hâlinde yeniden yargılamaya karar verilmesini talep etmiştir.
37. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
38. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2021/463, K.2022/65) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.