TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
REMZİYE ANDAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/89502)
|
|
Karar Tarihi: 14/5/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
İrfan FİDAN
|
Raportör
|
:
|
Muzaffer KORKMAZ
|
Başvurucu
|
:
|
Remziye ANDAN
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Resul TEMUR
|
|
|
Av. Ramazan DEMİR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) PKK/KCK terör örgütünün medya yapılanmasına yönelik başlatılan soruşturma kapsamında 8/6/2022 tarihinde gözaltına alınmıştır.
3. Başsavcılık başvurucuyu silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanması istemiyle Diyarbakır 1. Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) sevk etmiştir. Başvurucu, sorgusunda Ari Yapımda ön muhasebeci olarak çalıştığını, burada hazırlanan programların içeriklerine dair bilgisinin olmadığını, Sterk TV adlı televizyon kanalına gönderilen 93 programa ilişkin olarak da bir mesuliyetinin bulunmadığını ifade etmiştir.
4. Hâkimlik, örgütün medya yapılanmasına ilişkin olgulara genel olarak değindikten sonra "söz konusu yapılanmalar kapsamında sürekli ve düzenli bir şekilde faaliyet yürüttüğüne yönelik gerçekleştirilen tespitler, ikametinde gerçekleştirilen aramalar neticesi ele geçirilen örgütsel dokümanları gösterir ikamet arama tutanakları, değerlendirme tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamını" gözeterek başvurucunun isnat edilen suçtan tutuklanmasına karar vermiştir.
5. Başvurucunun karara itirazı, Diyarbakır 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 24/6/2022 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Bu karar başvurucuya 19/8/2022 tarihinde tebliğ edilmiştir.
6. Diğer yandan Başsavcılık, 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin (2) numaralı fıkrasına istinaden başvurucu hakkındaki soruşturma dosyasına ilişkin olarak "soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceği" gerekçesiyle müdafiinin dosya içeriğini incelemesinin ve belgelerden örnek almasının kısıtlanmasına karar verilmesi için başvuruda bulunmuş; sürecin sonunda bu talep Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hâkimliğince yerinde görülerek kısıtlılık kararı verilmiştir. Başvurucu kısıtlama kararına 9/6/2022 tarihinde itiraz ettiğini, ancak itirazı hakkında karar verilmediğini belirtmiştir.
7. Başvurucu 15/9/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
8. Başsavcılık 24/3/2023 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında tutuklama kararına konu olan suçtan cezalandırılması istemiyle aynı yer ağır ceza mahkemesinde kamu davası açmıştır. İddianamede, PKK/KCK terör örgütünün medya yapılanması hakkında bilgiler verilerek başvurucunun bu yapılanma ile bağlantılı olduğu ve bu yönde faaliyette bulunduğu iddia edilmiştir. İddianamede suçlamalara esas alınan temel olgular ve değerlendirmeler şöyledir:
i. PKK/KCK terör örgütünün KCK sözleşmesinde öngörüldüğü şekilde bir medya yapılanmasına gittiği, bu kapsamda örgüte müzahir olarak yurt dışı merkezli yayın faaliyeti yürüten ve Türkiye'de yayınları yasaklı olan Sterk TV, Medya Haber TV gibi yayın organlarından Diyarbakır'da bulunan yapım şirketlerine örgüt propagandası olarak kullanılmak üzere içerik üretilmesi yönünde talimatlar gönderildiği, başvurucu ve diğer şüpheliler tarafından bu talimatlar doğrultusunda programlar hazırlanıp bahsi geçen yayın organlarına gönderildiği ve uluslararası alanda terör örgütü güdümünde yayınlar yapıldığı ileri sürülmüştür. Başsavcılık, Sterk TV, Medya Haber TV gibi yayın organları ile Diyarbakır merkezli yapım şirketlerinin örgütle iltisakına ilişkin çok sayıda tanık beyanına dayanmıştır. Buna göre;
- Tanık U.Ü. “…Türkiye'den uçak kalkışı olduğunda Sterk Tv ve Denge Kürdistan Radyosu üzerinden bilgilendirmeler yapılmaktadır. Yerel istihbarat kaynaklarından da bu tür bilgiler elde edildiği olmaktaydı…”
- Tanık A.B. “…Kırsal alanda Sterk TV, Med Müzik, Jin TV, Ronahi TV yayınları izlenir. Bu kanallardan özellikle Sterk TV ve Med TV hareket ve eylem talimatları için kullanılır. Son dakika olarak yayın yaparlar, daha sonra cihazlarla tedbir alınması yönünde talimatlar verilir…”
- Tanık G.U. “...Ben 2016 yılı Mayıs Haziran ayı gibi Suriye'de faaliyet yürüttüğüm sırada Sterk TV isimli televizyon kanalından 25/5/2012 tarihinde Kayseri Pınarbaşında Emniyet Müdürlüğüne yönelik fedai eylemi yapan Andok kod ve Eriş kod isimli örgüt mensuplarının videolarını izlemiştim ve bu olaydan etkilenerek eğitim almak istedim...”
- Tanık M.B.“...Karargahtan ayrıldıktan sonra örgüt içerisinde başka bir bölgede faaliyet yürüttüğüm sırada Sterk TV’de bu örgüt mensubunu -KCK yürütme konseyi üyelerinin açıklama yaptığı sırada- yürütme konseyi üyelerinin yanında gördüm. Sterk TV’de gördüğüm bu açıklamayı Cemil BAYIK yapıyordu...”
- Tanık K.K. “...PKK terör örgütü güdümünde yayın yapan Pel Ajans isimli yapım şirketi tarafından Diyarbakır ilinde örgütsel konulara dair ya da gündemde olan konulara dair haberler ve programlar yapılarak Avrupa’da yayın yapan Sterk TV, Medya Haber, Jin TV isimli televizyon kanallarına göndererek yayınlatmaktadırlar. Pel Ajans’ın Urfa yolu üzerinde bulunan yerleşkesi bulunmaktadır. Çekilen programlar burada hazırlanıp gönderilmektedir. Özellikle Kadro örgüt mensupları kendi aralarında konuştuklarında mutlaka haftalık olarak Sterk TV’de yayınlanan PKK terör örgütünün üst yönetiminin vermiş olduğu röportajlarının izlenmesini ve kaçırılmamasını söylemektedir. Örgüt üst yönetiminin Sterk TV, Jin TV ve Medya Haber gibi kanallarda verdiği röportajlar talimat olarak algılanır ve alt kadrolar tarafından ona göre uygulanır. Avrupa’da faaliyet gösteren Sterk TV’den Türkiye’de faaliyet gösteren basın alanına haftanın belirli günleri canlı yayın yapmaları ve konu/gündem belirlemeleri istenir. Bu talimata istinaden de Diyarbakır ilinde yayınlar yapılmaktadır.”
- CV23TY45UP78 kod isimli gizli tanık ''...Şanlıurfa yolu üzerinde halen faaliyet yürüten PEL Prodüksiyon isimli işyeri daha önce Bağlar ilçesi Bağcılar mahallesinde bulunan Zümrütkent villalarında faaliyet yürütüyordu. Burada bir villa içerisinde terör örgütüne yönelik yayınlar hazırlanarak terör örgütünün kanalları olan Sterk TV, Medya Haber, ANF, Nuçe Ciwan gibi haber kanallarına bu haberler gönderiliyordu. Avrupa’da faaliyet yürüten bu haber kanalları ARİ Prodüksiyon, PEL Prodüksiyon, PİA Prodüksiyon ile anlaşmalar yapıp sanki yasal programlar yapılıyormuş gibi fiş ve fatura keserek Avrupa’dan yüklü miktarda para alınmakta, bu paralarla terör örgütüne yönelik eylem faaliyet ve propaganda yayınları yapılmaktadır. Aynı zamanda bu prodüksiyonlar HDP'ye bağlı belediyelerden çekim, belgesel, tanıtım adı altında fatura keserek yüksek miktarlarda parayı belediyelerden kendilerine aktarmaktadırlar. Aslında çok fazla maliyeti olmayan bu yayınlar karşılığında belediyelere çok yüksek miktarlarda faturalar kesilerek, belediyelerden alınan bu paralar sanki yasal bir iş yapılmış gibi terör örgütüne aktarılmaktadır. 2020 yılında PKK terör örgütü Şanlıurfa yolu üzerinde bulunan bir plazanın alt katını stüdyoya çevirerek üst iki katını ise montaj, düzenleme ve haber alma birimi olarak kullanmaya başladı. PEL Yapım Ajansı, PİA ve ARİ Yapım tamamen PKK/KCK terör örgütü tarafından kullanılmak üzere kurulmuş şirketlerdir. PİA Yapım şirketinin sahibi/imtiyaz sahibi S.D., ARİ Yapım şirketinin sahibi/imtiyaz sahibi B.K., PEL Yapım isimli şirketin sahibi H.Ç. olarak gözükmektedir fakat PEL, ARİ ve PİA Yapım şirketleri PKK/KCK terör örgütüne aittir. PEL Yapım şirketinin tüm mali işlerini ise Remziye TEMEL [Başvurucu] yürütmektedir. Avrupa’da faaliyet gösteren Medya Haber ve Sterk TV ile PEL Yapım arasındaki koordineyi E.T. sağlamaktadır. PKK/KCK terör örgütü adına yurt dışında faaliyet yürüten Sterk TV, Medya Haber gibi yayın organları HİVRON isimli şirket aracılığıyla Türkiye’de faaliyet yürüten PEL Yapım, ARİ Yapım ve PİA Yapım isimli şirketlerden program satın almakta, bu programlar PEL yapımın stüdyolarında ya da farklı alanlarda çekilerek Avrupa’ya gönderilmekte, Sterk TV ve Medya Haber’de yayınlanmaktadır. Bu şekilde Avrupa’dan yüklü miktarda para sanki yasalmış gibi fatura kesilerek buradaki yapım şirketlerine aktarılmaktadır. Şanlıurfa yolu üzerindeki terör örgütünün kurdurmuş olduğu stüdyonun yerini ve kullandıkları bilgisayar monitörleri, bilgisayar kasaları, led ekran televizyonlar, kamera ve fotoğraf makineleri, ışık ses görüntü sistemleri, ofis ve dekorasyon malzemelerinin tamamım 6.500.000 milyon TL’ye mal ettiler. PEL Prodüksiyon içerisinde çalışan K.B., M.P., M.G., A.Ö., F.K., G.K.,R.G., L.A. ve İ.K. isimli şahıslar terör örgütü içerisinde yer alan bu ajanslarda kameramanlık, montaj işleri ve kamera çekim işleri yapmakta, ideolojik olarak PKK/KCK terör örgütüne bağlı kişilerdir. Zaman zaman yurt içinde ve yurt dışında terör örgütüne yönelik haber çekimlerini bu şahıslar yapmaktadır. Aynı zamanda terör örgütünün kongre ve konferanslarında gösterilmek üzere terör örgütü propagandası içeren sinevizyonlar hazırlayarak terör örgütünün gençlik yapılanmasında ya da HDP partisi içerisindeki kişilere vererek yayınlatmaktadırlar. Ben de Şanlıurfa yolundaki bu stüdyoya gittiğimde bu stüdyolarda çekim yapıldığını gördüm. Benim stüdyoda bulunduğum zaman yapılan bu çekimi daha sonra Medya Haber isimli kanaldan da izledim. K.B. Benim de bulunduğum bir ortamda terör örgütünün açlık grevlerine yönelik program çekimi yapacaklarını, özellikle cezaevlerinde bulunan örgüt mensuplarının ajitasyon yaparak terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecritle alakalı program hazırlayacaklarını söyledi. Bu şekilde kamuoyunun ve örgüt tabanının harekete geçmesini sağlamaya çalışacaklarını anlattı.''
- Soruşturma aşamasında ifadesine başvurulan M.Ç. “Ben Ari Yapım isimli prodüksiyon şirketinde 2020 yılının Şubat ayından itibaren çalışmaya başladım. 2020 yılı şubat ile mart aylarında ARİ Yapım’ın eski yerinden yeni yerine taşınacağı için yeni binadaki temizlik işlerinde bulundum... A.Ö, İ.K., K.B., M.Y., L.A. ve S.D. isimli şahısların Ari Yapım prodüksiyon şirketinde kameraman olarak çalıştıklarını biliyorum ve şirkete girip çıkarken ellerinde kameralar ve çekim işlerinde kullanılan cihazlar ile görüyordum. R.G. isimli şahsı da dış çekimlere gidip geldikleri zaman elinde kamera ve çekim malzemeleri ile görüyordum. E.T., G.A.K., M.A.E., M.Ş., N.T., E.T., Ö.Ç., S.A., Z.A.B. isimli şahısların da Ari Yapım isimli şirkette çekilen programlarda sunuculuk yaptıklarını görüyordum ve genelde ben temizlik yaptığım sıralarda stüdyonun çekimlerin yapıldığı zemin katın kapısını kilitleyerek çekimler yapılıyordu ve bu ismini verdiğim şahıslar stüdyo kısmında oluyorlardı. B.K. isimli şahsın Ari Yapım prodüksiyon şirketinde çalıştığını görüyordum fakat ne iş yaptığı hakkında bilgim yoktur. ARİ Yapım isimli şirketin finans ve muhasebe işlemleri ile Remziye TEMEL isimli kadın şahıs ilgilenirdi benim maaş işlemlerim ve diğer çalışanların maaşları ile ilgili konularda ve şirketin finans işleri ile ilgilenirdi. Ari Yapım isimli şirkette yukarıda ismini verdiğim şahıslar tarafından stüdyolarda çekilen programların STERK TV'de yayınlandığını ve STERK TV, MEDYA HABER isimli kanalında gönderilen programlar karşılığında ARİ Yapım isimli prodüksiyon şirketine finansman sağladığını biliyorum.”
- Soruşturma aşamasında ifadesine başvurulan H.A. “Ben yaklaşık 4 yıl önce Pia Yapım isimli iş yerinde gece bekçisi olarak çalışmaya başladım. A.Ö., E.T., İ.K., R.G., S.A., S.D., M.G. ve M.S.Y. isimli şahıslar da bu firmada çalışıyordu, bu saydığım isimler dışarıda çekim yapıyorlardı ama o dönem iş yerinde stüdyo olmadığından iş yerinde herhangi bir çekim yaptıklarını ben görmedim, o dönem yaptıkları çekimleri televizyonda izlemedim ancak daha sonraki yani Urfa yolu üzerindeki işyerine taşındığımızda Sterk Tv ve Medya Haber’e program yaparak sattıklarını öğrendim. 2020 yılı Mart ayında pandemi yasakları başlamadan önce Zümrütkent'teki iş yeri kapatılarak Urfa Yolu üzerinde bulunan bir katı altta stüdyoya çevrilmiş, iki katı bürolar halinde olan iş yerine taşındık. Yeni işyerine taşındığımızda daha önceki işyerindekiler ile beraber B.K.,G.A.K., K.B.,L.A., M.A.E., M.Ş., Ö.Ç, Remziye TEMEL ve Z.A.B. isimli şahıslar da bu işyerinde çalışıyorlardı. İşyerinde stüdyo bulunduğundan işyeri içerisinde program çekimleri yapılmaktaydı. Maaş ve muhasebe işlemlerini Remziye TEMEL yapıyordu. İşyeri girişinde bulunan televizyonda Sterk TV, Medya Haber v.b kanallar açıktı, yapılan programların Sterk Tv ve Medya Haber'de yayınlandığını gördüm. Yapılan programlarda tecritle, Abdullah ÖCALAN, 15 Şubat- 27 Kasım gibi örgüt için önemli günler ile alakalı örgütsel konuların işlendiğini gördüm. Yeni yerine taşındıktan sonra Pia, Pel ve Ari Yapım'ın beraber hareket ettiklerini anladım." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
ii. Başsavcılık; yapım şirketlerinin merkezlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen belgelerde para transferlerinin görüldüğünü ve bu şirketlerin mali kaynaklarının ayrı şirketler olmasına rağmen tek bir merkezden sağlandığını, ayrıca Belçika merkezli Hivron Nv adlı şirkete 93 adet program karşılığında toplam 846.800 avro tutarında faturaların kesildiğini ve mezkûr şirketin örgütle iltisaklı Medya Haber TV'nin bir iştiraki olduğunu ileri sürmüştür.
iii. Başsavcılık; başvurucunun 11/2/2017-15/12/2017 tarihleri arasında Pia Yapımda büro memuru sıfatıyla sigorta kaydının bulunduğunu, 2/7/2020-16/6/2022 tarihleri arasında ise Ari Yapımda ön muhasebeci sıfatıyla sigorta kaydının olduğunu ancak şirkette müdür statüsünde çalıştığını belirterek başvurucunun adı geçen yapım şirketlerinin örgütle iltisaklı yayın organlarına yönelik içerik üretiminde doğrudan görev aldığını ileri sürmüş ve bu duruma ilişkin olarak telefon görüşme kayıtlarına yer vermiştir. Başsavcılık; başvurucunun S.K., D.A. ve M.E. ile gerçekleştirdiği telefon görüşmelerinde farklı içerikteki programların yapım sürecine ilişkin olarak yayın tarihlerinden önce tartışmalar yaptığını, açık kaynak araştırmasında da bu programların telefon görüşmelerinde bahsi geçtiği şekilde yayımlandığının görüldüğünü iddia etmiştir.
9. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianamenin kabulüne karar vermiş ve E.2023/69 sayılı dosya üzerinden kovuşturma aşaması başlamıştır.
10. Mahkeme 11/7/2023 tarihli ilk duruşma sonunda yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol tedbiri uygulamak suretiyle başvurucunun tahliyesine karar vermiştir.
11. Bireysel başvuruyu inceleme tarihi itibarıyla yargılama ilk derece mahkemesinde derdesttir.
12. Komisyon tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. İLGİLİ HUKUK
13. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 12/9/2017 tarihli ve E.2017/1896 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...İzleme ve tespit tutanağı ile tüm dosya kapsamına göre; PKK/KCK terör örgütü lehine yurt dışından uydu aracılığı ile yayın yapan STERK TV isimli televizyondan yayınlanan eylem çağrısı üzerine 30.06.2013 günü Gaziantep ili Şahinbey ilçesinde gerçekleşen kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşüne katıldığı anlaşılan sanık Tahir Süslü'nün, “biji serok Apo” şeklinde slogan attığı, atılan sloganın Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/9-69-99 sayılı ve Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 05.06.2002 tarih 5079-6668 sayılı kararlarında da işaret olunduğu üzere TCK'nın 215. maddesinde düzenlenen, "kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde suçu ve suçluyu övme" suçunu oluşturacağı..."
14. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 12/3/2024 tarihli ve E.2021/15466 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; bir siyasi partinin il başkanı olarak görev yapan sanığın; ülkemizde yasaklı yayınlar listesinde yer alan Norveç Merkezli yayın yapan STERK TV'de canlı yayına telefon ile bağlanarak "olay ve olgular" bölümünün birinci bendinde detaylandırılan sanığın sözleri nedeniyle açık ve yakın tehlikenin ortaya çıktığına..."
15. Diğer ilgili hukuk için bkz. Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 64-89; Ayhan Bilgen [GK], 2017/5974, 21/12/2017, §§ 48-62.
III. DEĞERLENDİRME
A. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
16. Başvurucu; suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen hakkında tutuklama kararı verildiğini, tutuklama kararının ve bu karara itirazı üzerine verilen tutukluluğun devamına ilişkin kararın gerekçe içermediğini belirterek ölçülü olmayan tedbir nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Öte yandan başvurucu; ifade hürriyeti kapsamında kalan eylemlerinin tutukluluğuna dayanak kılındığını belirterek hakkında uygulanan tedbirin siyasi amaç taşıdığını iddia etmiştir. Başvurucu, bu nedenlerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkıyla bağlantılı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18. maddesi ile ifade hürriyetinin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının bulunduğu, tutuklama kararında atıf yapılan delillerin kuvvetli suç şüphesi oluşturduğu, başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacı içerdiği ve tutuklamanın ölçülü olduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki açıklamalarını yinelemiştir.
19. Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
20. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu, PKK/KCK silahlı terör örgütünün üyesi olma suçundan 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
21. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
22. Soruşturma mercileri başvurucu hakkındaki tutuklama kararında ve iddianamede esasen PKK/KCK silahlı terör örgütünün medya yapılanmasına dair genel nitelikteki tespitler ile başvurucunun yapım şirketindeki faaliyetlerine, hakkındaki tanık beyanlarına ve mobil telefon görüşme kayıtlarına dayanmıştır (bkz. § 7).
23. Yargı mercilerinin başvurucunun çalıştığı yapım şirketleri ve bu şirketlerin iltisaklı olduğu belirtilen yayın organlarının terör örgütü yapılanması içinde olduğuna yönelik genel nitelikteki tespitleriyle (bkz. §§ 8, 13, 14) birlikte başvurucunun telefon görüşmelerinin içeriği ve başvurucu hakkındaki -soyut bir şekilde kanaat ve değerlendirmelerin dile getirilmesi niteliğinde değil aksine belirli olaylarla ilgili gözlem ve bilgilerin aktarılması mahiyetinde olan- tanık beyanları gözetildiğinde belirtilen tüm bu hususların tutuklama tedbirinin uygulanmasında suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî olduğu söylenemeyecektir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 75; Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, §§ 47-52; Recep Uygun, B. No: 2016/76351, 12/6/2018, § 43).
24. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar gözardı edilmemelidir.
25. Somut olayda Hâkimlikçe başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, suça ilişkin olarak kanunda öngörülen yaptırımın ağırlığına, kaçma şüphesine ve delillerin karartılması ihtimaline ve isnat edilen suçun 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında düzenlenen katalog suçlar arasında yer almasına dayanılmıştır.
26. Dolayısıyla somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Hâkimlik tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle -suçun ağırlığına atfen- kaçma şüphesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Yıldırım Ataş, B. No: 2014/4459, 26/10/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66).
27. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır.
28. Somut olayda başvurucunun terörle bağlantılı bir suç nedeniyle tutuklanması dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214).
29. Yukarıda ulaşılan sonuçlar karşısında başvurucunun siyasi bir amaçla tutuklandığı ve tutuklama tedbiri nedeniyle ifade hürriyetinin ihlal edildiği iddialarının incelenmesi gerekli görülmemiştir.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia
31. Başvurucu; soruşturma dosyasını inceleme talebinin kısıtlama kararı gerekçe gösterilerek kabul edilmediğini, kendisine yönelik suçlamaları ve bunların delillerini öğrenemediğini, bu nedenlerle gereği gibi savunma yapma ve itirazda bulunma imkânından yoksun bırakıldığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
32. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında incelenmesi gerekir.
33. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden bulunmadığı anlaşılan bu bölümdeki iddiaların kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.
34. Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı hâlinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir. Fıkrada öngörülen bu usulde, adil yargılanma hakkının bütün güvencelerini sağlamak mümkün değil ise de iddia edilen tutmanın koşullarına uygun somut güvencelerin yargısal nitelikli bir kararla sağlanması gerekir (Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, § 250).
35. Tutuklu yargılamalarda, kişinin bir suç işlediğine dair kuvvetlişüphenin devam etmesi, tutukluluk halinin devamının hukuka uygunluğu için olmazsa olmaz bir koşul olduğundan tutuklu kişiye kendisine karşı yöneltilen suçlamalara neden olan unsurlara itiraz etme yönünde gerçek bir fırsatın sunulması gerekmektedir. Bu husus kişinin -veya müdafiinin- soruşturma dosyasındaki belgelere erişebilmesini gerektirebilir (Hüda Kaya [GK], B.No: 2023/102251, 25/2/2025, § 94).
36. Ancak tutuklu kişinin soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere, delillere sınırsız erişim hakkı bulunmamaktadır. Üçüncü kişilerin temel haklarını korumak, kamu menfaatini gözetmek, adli makamların soruşturma yaparken başvurdukları yöntemleri güvence altına almak, şüphelilerin delilleri değiştirmelerini ve soruşturmanın selametine zarar vermelerini engellemek, adli makamların bazı soruşturma yöntemlerini gizli tutmak gibi amaçlarla veya soruşturma dosyasında devletin gizli kalması gereken belgelerinin ya da gizli örgüt yazışmaları gibi bilgilerin olması durumunda soruşturma aşamasında delillere erişim yönünden kısıtlama getirilmesi gerekebilir. Ancak dosyaya erişim hakkına getirilecek kısıtlama, söz konusu amaçlar ışığında kesinlikle gerekli olmalıdır (Hüda Kaya, § 95).
37. Bu bağlamda soruşturma makamlarınca söz konusu kısıtlamanın öngörülen amaçlar ışığında kesinlikle gerekli olduğunun yeterli bir gerekçeyle ortaya konulması gerekir. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasını gerektiren bir durumun olması hâlinde bile soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasının savunmaya getirdiği her türlü zorluğun yeterince telafi edilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine riayet edilmelidir. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri uyarınca tutuklamaya neden olan ve tutuklamanın hukukiliğinin tartışılması bakımından temel oluşturacak delillerin tutuklu kişi tarafından incelenebilmesi gerekir (Hüda Kaya, § 96).
38. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurucu hakkındaki soruşturma dosyasına ilişkin olarak "soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceği" gerekçesiyle müdafiinin dosya içeriğini incelemesinin ve belgelerden örnek almasının kısıtlanmasına karar verilmesi için başvuruda bulunmuş; bu talep yerinde görülerek kısıtlılık kararı verilmiştir. Başvurucu kısıtlama kararına 9/6/2022 tarihinde itiraz etmiştir.
39. Kısıtlama kararının daha sonra kaldırılıp kaldırılmadığı hususunda herhangi bir belge veya bilgi bulunmamakla birlikte iddianamenin kabul edildiği tarih itibarıyla kısıtlılık, 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca kendiliğinden sona ermiş bulunmaktadır.
40. Somut olayda 5271 sayılı Kanun’un 153. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasına karar verilmiştir. Bu hükme göre müdafinin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim kararıyla kısıtlanabilir. Dolayısıyla kısıtlama kararı verilebilmesi için soruşturmanın amacının tehlikeye düşme ihtimalinin bulunması gerekir. Bununla birlikte gerek kısıtlama kararında gerekse Başsavcılığın kısıtlama talebinde soruşturmanın amacının tehlikeye düşmesi ihtimalinin nasıl gerçekleştiğine ilişkin bir somutlaştırmada bulunulmamıştır. Başvurucunun belgelere erişiminin, söz konusu ceza soruşturmasının amacını nasıl tehlikeye düşürebileceği açıklanmamıştır. Dolayısıyla geçerli bir gerekçe olmaksızın dosyaya erişim olanağından yoksun bırakılan başvurucunun tutuklanmasını haklı göstermek için ileri sürülen gerekçelere tatmin edici şekilde itiraz etme imkânının bulunmadığı sonucuna varılmıştır (benzer yönde değerlendirme için bkz. Hüda Kaya, § 98).
41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.
IV. GİDERİM
42. Başvurucu maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmakla birlikte tutar belirtmemiştir.
43. Başvuruda, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. İnceleme tarihi itibarıyla soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması hali sona ermiştir. Dolayısıyla kararın yeniden değerlendirme yapılmak üzere derece mahkemesine gönderilmesinde hukuki yarar bulunmadığı görülmüştür.
44. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlalin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Öte yandan başvurucu uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasındaki illiyet bağına ve maddi zararın miktarının ne olduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı için maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A.1. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA İrfan FİDAN'ın KARŞIOYU veOYÇOKLUĞUYLA,
B. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
D. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/5/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Başvuru, tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ve soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
“Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması” yönünden 2023/102251 sayılı başvurudaki karşı oy gerekçesine atfen aynı gerekçelerle çoğunluğun vermiş olduğu karara katılmıyorum.