TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
VEYSEL BALKAN BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/89631)
Karar Tarihi: 10/12/2024
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Recai AKYEL
Selahaddin MENTEŞ
Muhterem İNCE
Yılmaz AKÇİL
Raportör
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Veysel BALKAN
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mahsup talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, değişik tarihlerde hakkında verilen kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarının infazı kapsamında cezaevinde bulunmaktadır. Başvurucu hakkında verilen cezalar 203 yıl 425 ay 3658 gün olarak toplanmıştır.
3. Başvurucu, İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin bir dosyasına konu yargılama nedeniyle 1/03/2000-22/11/2001 tarihleri arasında tutuklu kaldığı sürenin infaz etmekte olduğu cezasından mahsup edilmesini talep etmiştir.
4. Elmalı İnfaz Hâkimliği talebe konu sürelerin daha önce mahsup işlemine konu olup olmadığının tespitinin zorunlu olduğunu, her ne kadar talebe konu tutukluluk süreleri infaz görmüşse de tutukluluk tarihinin eski tarihli olması, tutuklu kalınan tarih itibari ile Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) dışında işlem yapılmış olabileceği ihtimali, buna dair evrakların temin edilememesi ve tutuklu kalınan dosyanın arşivi su basması nedeniyle imha olmuş olması nazara alındığında mahsuba ilişkin yasal koşulların oluşup oluşmadığı hususunda kesin ve net bir tespit yapılamadığını belirterek mahsup talebini reddetmiştir.
5. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz Elmalı Ağır Ceza Mahkemesince 9/9/2022 tarihinde reddedilmiştir.
6. Başvurucu 19/9/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Bireysel başvurudan sonra Elmalı İnfaz Hâkimliği 24/4/2024 tarihinde başvurucunun bireysel başvuruya konu mahsup talebinin 30/7/2000 ila 22/11/2001 tarihleri arasında süre yönünden kabul etmiştir. Kararının gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Her ne kadar hükümlü tarafından 1/3/2000 - 22/11/2001 tarihleri arasındaki sürenin tamamının mahsubuna yönelik karar verilmesi talep edilmiş ise de hükümlünün, 1/3/2000 - 6/3/2000 tarihleri arasında (Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 1999/41 esas sayılı dosyasına konu olduğu anlaşılan) Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesinin1/3/2000 tarihli tevkif müzekkeresini, 6/3/2000 - 30/7/2000 tarihleri arasında da İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/11/1998 tarihli ilamı ile verilen 1 yıl hapis cezasını infaz ettiği gözetildiğinde hükümlünün talebine konu dosya kapsamında geçirilmeyen 1/3/2000-6/3/2000 tarihleri arasındaki süre ve başkaca hapis cezasının infazında geçen 6/3/2000-30/7/2000 tarihleri arasındaki süre yönünden hükümlünün talebinin reddinin gerektiği,
Hakimliğimizce yapılan yazışmalar neticesinde İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/65 Esas sayılı dosyasının fiziki olarak bulunamaması nedeniyle mahsup talebine konu (ilgili dosyanın gerekçeli kararı itibariyle Adana DGM'nin 1/3/2000 tarihli tutuklama müzekkeresi şeklinde 1/3/2000-22/11/2001 tarihleri arasında geçerliliğini koruyan ve 30/7/2000-22/11/2001 tarihleri arasında infaz gören tutuklama müzekkeresine istinaden) talep edilen tutukluluk süresinin başkaca bir dosyadan mahsup edilip edilmediği hakkında esas mahkemesi ile yapılan yazışmalar neticesinde bir bilgiye ulaşılamamış ise de; ilgili Mahkemece, 24/3/2022 tarihli yazı ile hükümlü hakkındaki 2008/65 esas sayılı dosyanın arşivin su basması sonucunda imha olduğunun bildirilmiş olması ve yine 23/2/2024 tarihli yazı ile bu sefer adliyenin bodrum katında bulunan arşivdeki 2019 ve daha öncesine ait tüm dosyaların birbirine girmiş vaziyette olduğunun, hükümlü hakkındaki dosyanın aramasının devam ettiğinin ve arşiv düzenlenmesi sonrasında gönderileceğinin bildirilmiş olması nazara alındığında dosyanın imha olup olmadığı hususunda tereddüt oluştuğu, hükümlünün tutuklulukta geçirdiği sürelerin mahsup edilebilmesi için halen infazı yapılan suçun suç tarihinin mahsup talep edilen dosyanın kesinleşmesinden önce olması gerektiği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede; hükümlünün halihazırda infaz etmekte olduğu ilamların suç işleme tarihlerinin mahsup talebine konu İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/65 esas sayılı dosyasının kesinleşme tarihinden önce olduğu, hükümlü hakkında tutulan fiziki infaz dosyasında da Adana Devlet Güvenlik Mahkemesinin 1/3/2000 tarihli tutuklama müzekkeresinin başkaca bir cezanın infazı kapsamında mahsup ettirildiğine ilişkin bir bilginin bulunmadığı, hem UYAP sistemi üzerindeki mahsup bilgilerinin sorgulanması ekranı üzerinden yapılan incelemede, hem de hükümlü hakkında daha önceden düzenlenen müddetnamelerin tetkiki neticesinde anılan sürenin mahsubuna engel başkaca bir hal de belirlenmemiş olmakla mahsuba ilişkin yasal koşulların oluştuğu ve nihai olarak anılan tüm delil durumu itibariyle dosyanın imha olup olmadığına dair tereddüttün hükümlünün lehine değerlendirilmesinin gerektiği de gözetildiğinde hükümlünün 30/07/2000 - 22/11/2001 tarihleri arasında talebine konu dosya kapsamında tutuklu kaldığı özgürlüğü bağlayıcı süre süre yönünden isteminin kabulü ile nihai olarakmahsup talebinin kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair … karar verilmesi gerekmiştir."
8. Bu karar başvurucuya tebliğ edilmiştir. Karar itiraz edilmeksizin 16/5/2024 tarihinde kesinleşmiştir.
9. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Başvurucu mahsup talebinin kabul edilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
12. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 83. maddesine göre istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarla bireysel başvuru hakkının açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin iki bin Türk lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31).
13. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılmasıyla söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).
14. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra başvurucunun mahsup talebiyle ilgili karar verildiği görülmektedir. Söz konusu karar, başvurucunun mağdur statüsünün değerlendirilmesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. Mahsup talebinin kabul edilmesi neticesinde başvurucunun mağdur statüsünün sona erdiği sonucuna ulaşılabilecek ve başvurunun düşmesine karar verilebilecektir. Başvurucu, bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan etmesine rağmen Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde, yukarıda belirtilen olguya ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.
15. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
16. Başvurunun kapsamı dikkate alınarak 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca başvurucu aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesine gerek görülmemiştir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun "başvuru hakkının kötüye kullanılması" nedeniyle REDDİNE,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebinin kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 10/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.