logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ümüt Demir [2.B.], B. No: 2012/1000, 18/9/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÜMÜT DEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2012/1000)

 

Karar Tarihi: 18/9/2014

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Alparslan ALTAN

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Engin YILDIRIM

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

Raportör

:

Hüseyin TURAN

Başvurucu

:

Ümüt DEMİR

Vekili

:

Av. Murat SADAK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, uzun bir süredir tutuklu olarak bulundurulduğunu ve tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aştığını belirterek, Anayasa’nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 8/11/2012 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 31/12/2013 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm tarafından 6/2/2014 tarihinde yapılan toplantıda kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular 6/2/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı, 7/3/2014 tarihinde görüşünü sunmuş, Bakanlık görüşü ise 17/3/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu, 3/4/2014 tarihinde Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmuştur.

6. Başvurucunun el yazısı ile bireysel başvuruda bulunduğu tarihten yaklaşık bir yıl sonra 22/10/2013 tarihli dilekçe ile başvurucu adına vekaletname ibraz edilmiş ve başvuruya ilişkin talepler yenilenmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, 16/11/2005 tarihinde gözaltına alınmış, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/11/2005 tarih ve 2005/22 sayılı kararıyla tutuklanmıştır.

9. Başvurucu hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 13/6/2007 tarih ve E.2007/888 sayılı iddianameyle suç işlemek için kurulan örgüte üye olma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a muhalefet suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

10. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 16/10/2012 tarih ve E.2005/260, K.2012/267 sayılı kararı ile başvurucunun, 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 109. 149. ve 220. maddesi ile 6136 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca toplam 31 yıl 30 ay 15 gün hapis ve 375,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

11. Başvurucu hakkında görülen dava başvuru tarihi itibariyle temyiz aşamasındadır.

12. Başvurucu, 7/3/2011 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) bireysel başvuruda bulunmuştur. AİHM, başvurucunun 29978/11 sayılı başvurusuna ilişkin olarak 18/9/2012 tarihinde dostane çözüme dayalı düşme kararı vermiş ve bu kapsamda başvurucuya 8.300 Euro ödeme yapılmıştır.

B. İlgili Hukuk

13. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez."

14. 5271 sayılı Kanun'un 104. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 18/9/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 8/11/2012 tarihli ve 2012/1000 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

16. Başvurucu, uzun bir süredir tutuklu olarak bulundurulduğunu ve tutukluluğun 5271 sayılı Kanun’da öngörülen 5 yıllık azami süreyi aştığını, uzun tutukluk süresinden dolayı AİHM’in ihlal kararı verdiğini belirterek, Anayasa’nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tutukluluğunun biran evvel sona erdirilmesi talebinde bulunmuştur. Başvurucu vekili ise 22/10/2013 tarihli dilekçesi ile vekalet sunumu başlığı altında, tutukluluğu azami süreyi aştığından başvurucunun tahliyesine, yargılamanın makul sürede bitirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve ayrıca manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

B. Değerlendirme

17. Adalet Bakanlığının görüşünde; başvurucunun, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine dair şikayetinin incelenmesinde, bireysel başvuru konusu yaptığı aynı dava dosyası kapsamındaki tutuklama işlemine karşı AİHM’e yaptığı bireysel başvuru sonucu dostane çözüme dayalı düşme kararıyla sonuçlanmış olmasının mağdurluk statüsü açısından değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

18. Başvurucu, Adalet Bakanlığı görüşüne karşı, bireysel başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarına ek olarak ihlal ve mağduriyetin giderilmesinden bahsedilebilmesi için tutukluluğun sona erdirilmesi gerektiğini ifade etmiş, ayrıca yargılamanın makul sürede bitirilmediğini belirtmiştir.

19. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.

20. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.

21. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 80. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (ç) bendi şöyledir:

(1) Bölümler ya da Komisyonlarca yargılamanın her aşamasında aşağıdaki hâllerde düşme kararı verilebilir:

 

c) “İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması”.

22. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre; bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu önkoşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı, başvurucunun “güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak ve “doğrudan” etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesi gerekir (B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

23. Bu üç temel koşula ilave olarak 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine ancak Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiği iddiasıyla başvurulabilir. Buradan çıkan sonuca göre Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bir hakkı doğrudan etkilenmeyen kişi “mağdur” statüsü kazanamaz (B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 43).

24. Bireysel başvuruda “mağdur” kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti kuralları gibi kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır (Gorraiz Lizarraga ve Diğerleri/İspanya, B. No: 62543/00, 10/11/2004, § 35). Ayrıca “mağdur” kavramının yorumu, günümüzde modern toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup, bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde uygulanmalıdır (Gorraiz Lizarraga ve Diğerleri/İspanya, § 38).

25. Başvuru konusu olayda, başvurucu esas olarak maruz kaldığı tutukluluk süresinin uzunluğundan şikayet ederek, 7/3/2011 tarihinde AİHM’e bireysel başvuruda bulunmuştur. Taraflarca imzalanan deklarasyona göre Hükümet başvurana 8.300 Euro ödemeyi taahhüt etmiş ve başvuran Türkiye aleyhine yaptığı başvurusuna dayanak oluşturan olaylarla ilgili diğer her türlü iddiasından vazgeçmiştir. AİHM, başvurucunun 29978/11 sayılı başvurusuna ilişkin olarak 18/9/2012 tarihinde dostane çözüme dayalı düşme kararı vermiş ve bu kapsamda başvurucuya 8.300 Euro ödeme yapılmıştır.

26. Başvurucu, hakkında AİHM tarafından verilen karara rağmen tutuklu yargılanması, tutukluluğun yedi yılı aşkın sürmesi, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi 16/10/2012 tarihinde kararını açıklamasına karşın tahliye edilmemesinin, Anayasa’nın 19. maddesinde yer alan özgürlük ve güvenlik hakkına müdahale oluşturduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

27. Mağdurluk statüsü bütün bir yargılama boyunca devam etmelidir. Bununla birlikte, başvurucunun lehine bir karar verilmesi veya önlem alınması mağdurluk statüsünün ortadan kalkması için yeterli olmayıp, ulusal makamlar tarafından ihlalin açıkça veya özü itibariyle kabul edilmiş ve ihlalin sonuçları giderilmiş olmalıdır (Bkz. Aynı yönde Scordina/İtalya (no.1) [BD], §178. vd. ve §193 ).

28. Somut olayda başvurucu tarafından AİHM’e tutukluluk süresinin uzunluğu nedeniyle başvuruda bulunulmuş, AİHM, 18/9/2012 tarihinde, başvurucuya tazminat ödenmesini öngören dostane çözüm yoluyla başvurunun kayıttan düşürülmesine karar verildikten sonra İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, yirmi sekiz gün sonra, 16/10/2012 tarihinde yargılamayı sona erdirerek başvurucu hakkındaki kararını vermiştir.

29. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince, başvurucu hakkında dostane çözüm kararının verildiği 18/9/2012 tarihi ile hükmün verildiği 16/10/2012 tarihi arasındaki sürede, 11/10/2012 tarihinde bir duruşma yapılmış ve duruşmada Cumhuriyet savcısına mütalaada bulunması için süre verilmiş ve başvuranın tutukluluk halinin devamına karar verilmiş, nihayetinde ise 16/10/2012 tarihinde nihai karar açıklanmıştır. Dolayısıyla, Mahkeme yargılamayı, dostane çözüm sonucunda verilen kararın mahiyeti doğrultusunda bir an önce sonuçlandırmış, hükümle birlikte başvurucunun bir suç isnadına bağlı olarak tutulma halini de sona erdirmiştir. Zira kişi serbest bırakılmadan yargılandığı davada ilk derece mahkemesinin kararıyla mahkûm olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hali sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmaktadır (B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 33).

30. Böylece başvurucunun Anayasa’nın 19. maddesinde yer alan özgürlük ve güvenlik hakkına yönelik müdahalenin giderilmiş olması nedeniyle başvurucunun mağdurluk statüsü sona ermiştir.

31. Başvurucunun bireysel başvuru formunda dile getirmediği makul sürede yargılanma hakkını, başvurudan bir yıl sonra vekili tarafından, ayrı bir dilekçe ile ve yeni bir başvuru yapılmaksızın ve harç ödenmeksizin öne sürüldüğü anlaşıldığından, bu hak yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır. Aksinin kabulü halinde bir kez bireysel başvuru yapıldıktan sonra başvuru sonlandırılıncaya kadar başvuru dosyasına her türlü hak taleplerinin sunulması kaçınılamaz bir hal alır ve bireysel başvuru için öngörülen otuz gün kuralı da anlamsız hale gelir. Şüphesiz, bireylerin makul sürede yargılanma hakkı yönünden ayrı bir başvuru yapma imkânı ise koşulları bulunduğunda her zaman mümkündür.

32. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun mağdurluk statüsünü kaybettiği anlaşıldığından, başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “düşmesine” karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle başvurucunun, mağdurluk statüsünü kaybetmiş olması nedeniyle başvurunun DÜŞMESİNE, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 18/9/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ümüt Demir [2.B.], B. No: 2012/1000, 18/9/2014, § …)
   
Başvuru Adı ÜMÜT DEMİR
Başvuru No 2012/1000
Başvuru Tarihi 8/11/2012
Karar Tarihi 18/9/2014

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, uzun bir süredir tutuklu olarak bulundurulduğunu ve tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi aştığını belirterek, Anayasa’nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Düşme

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 102
104
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi