TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÜMİT ATA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/254)
|
|
Karar Tarihi: 6/2/2014
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
Raportör
|
:
|
Yunus HEPER
|
Başvurucu
|
:
|
Ümit ATA
|
Vekili
|
:
|
Av. Cercis Cem GÜVEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, kasten adam öldürme suçundan yargılandığı
Mahkemenin yargılamanın yenilenmesi taleplerini reddetmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 17/10/2012 tarihinde
Anayasa Mahkemesine Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel
bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 28/11/2013
tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına,
dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 6/7/2009 tarihli kararıyla kan gütmek saikiyle
adam öldürmek suçundan müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiştir.
6. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 21/10/2010 tarihli ilamıyla ilk derece mahkemesinin kararı
onanmış ve karar aynı tarihte kesinleşmiştir.
7. Başvurucu, hüküm kurulurken delillerin eksik ve hatalı
değerlendirildiği iddiasıyla Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müteaddit defa
yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
8. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 17/2/2011, 10/03/2011,
8/7/2011, ve 22/12/2011 tarihli ek kararları ile
4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesinde yer
alan yargılamanın yenilenmesini gerektiren bir neden olmadığı gerekçesiyle 5271
sayılı Kanun’un 318. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca istemin kabule
değer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin
vermiş olduğu ek kararlardan 22/12/2011 tarihli ek
karara itiraz etmiş; Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 6/2/2012 tarihli kararı
ile itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu, 10/03/2011
ve 8/7/2011 tarihli ek kararlara itiraz etmemiştir.
9. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği ek kararlardan
yalnızca 17/2/2011 tarihli ek karar başvurucu
tarafından temyiz edilmiştir.
10. Başvurucu, yeni delillerin ortaya çıktığı iddiası ile 3/2/2011 tarihinde yargılanmanın yenilenmesi talebinde
bulunmuştur. Hükümlü İ.A., 7/2/2011 tarihli
dilekçesinde “maktule kendisinin iki el ateş
ettiğini, her fişekte 9 saçma bulunduğunu, ateş ettikten sonra tüfeği tarlada
parçaladığını, bir çalının içine attığını, olayda kullandığı silahın
parçalarını teslim edeceğini, yeğeni Ümit’in suçsuz olduğunu” beyan
etmiş, bunun üzerine başvurucu müdafii 10/2/2011
tarihli dilekçesi ile “İ.A.’nın beyanında geçen yerde suç aletinin jandarma tarafından
alınması ve elde edilecek bu yeni delil durumuna göre dosyanın yeniden ele
alınıp olayla ilgisi bulunmayan Ümit Ata’nın beraatine
karar verilmesini” talep etmiştir.
11. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/2/2011
tarihli ek kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 318. maddesinin (1) numaralı fıkrası
uyarınca istemin kabule değer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun itirazı
üzerine Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 28/02/2011
tarihli kararı ile itirazın reddine karar vermiştir.
12. Başvurucu bu kez Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/2/2011 tarihli ek kararını temyiz etmiş ve Malatya 2.
Ağır Ceza Mahkemesi 17/3/2011 tarihli kararı ile yargılamanın yenilenmesi
talebinin reddine dair kararların temyize tabi olmadığı gerekçesi ile temyiz
talebini reddetmiştir.
13. Başvurucu, temyiz talebinin reddi kararını temyiz etmiş
ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 26/6/2012 tarihli ilamı
ile Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair, 6/2/2012 tarihli
kararını “kanun yararına”
bozmuştur. Yargıtay bozma kararında şu gerekçelere dayanmıştır:
"…
Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule
değer görülmediğine dair aynı mahkemenin heyetinde de yine Başkan Orhan ERDİM'in karara katıldığı, anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3
maddesi gereğince; yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev
alan hakim aynı işte görev alamaz. Yargılamanın
yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına ilişkin kararın aynı
mahkemece, fakat asıl kararı veren başkan ve üyeler dışındaki hakimlerden oluşturulan heyetçe verilmesi gerekir. Keza
itirazı inceleyecek olan yargılama heyetinde de görev alamayacağı bu kuralın
doğal sonucudur.
Asıl kararı veren heyette görev alan Mahkeme
Başkanı Orhan ERDİM'in yargılamanın yenilenmesi
isteminin reddine karar veren heyette; görev alması CMK.nun 23/3 maddesine açık aykırılık
oluşturmaktadır. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair
kararın ortadan kaldırılmasına ve talebin (kesinleşen kararda yer almayan heyetçe)
kabulüne karar verilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi usule
aykırı olduğu saptanmıştır.
Bu itibarla; Malatya 2.Ağır Ceza Mahkemesinin
yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görülmediğinden reddine ilişkin
kararına yönelik itirazın kabulü yerine, reddine yönelik aynı yer Malatya l.
Ağır Ceza Mahkemesinin kararının “kanun yararına” bozulmasına karar verilmesi
gerekmiştir."
14. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde oluşturulan yeni heyet,
17/10/2012 tarihli ek kararı ile suç silahının
bulunmasının 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinde yer alan yargılamanın
yenilenmesini gerektiren bir neden olmadığı gerekçesiyle aynı Kanun’un 318.
maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca istemin kabule değer olmadığına karar
vermiştir. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi şu gerekçelere dayanmıştır:
Aynı dosyada hükümlü bulunan İbrahim ATA
07/02/2011 tarihli dilekçesinde maktüle kendisinin 2
el ateş ettiğini, her fişekte 9 saçma bulunduğunu, ateş ettikten sonra silahı
parçaladığını ve bir çalının içine attığını, olayda kullandığı silahın parçalarını
teslim edeceğini, yeğeni olan hükümlü Ümit ATA'nın
suçsuz olduğunu beyan ettiği, 01/02/2011 tarihli dilekçesinde de benzer şekilde
beyanda bulunduğu, bu beyanlar üzerine hükümlü Ümit ATA müdafii
Av.C.Cem GÜVEN'in
10/02/2011 tarihli dilekçesi ile hükümlü İbrahim ATA'nın
beyan ettiği yerde bulunan suç aletinin Jandarma tarafından bulunduğu yerden
çıkarılarak muhafaza altına alınması ve elde edilecek bu yeni delil durumununa göre dosyanın yeniden ele alınıp yargılanmanın
yenilenmesi suretiyle olay ile ilgisi bulunmayan Ümit ATA'nın
beraatine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Cumhuriyet Savcısının yazılı mütalaası alınmıştır.
Bilindiği üzere hükümlü lehine yargılamanın
yenilenmesi nedenleri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311 maddesinde altı
bent halinde gösterilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi kesin hükümle sonuçlanmış
hükümlere karşı yasada sınırlı olarak belirlenen ve genişletilmesi olanaklı
olmayan nedenlerle başvurulabilen, maddi gerçeği bulmak şeklindeki ceza
muhakemesi amacına hizmet eden olağanüstü bir kanun yoludur.
CMK'nun 311/1-e maddesine göre ise "yeni olaylar veya yeni deliller
ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle göz
önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha
hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum
edilmesini gerektirecek nitelikte olması" halinde hükümlü lehine
yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir. Yoksa yargılamada ele alınıp
değerlendirilmiş deliller yargılamanın yenilenmesi sebebi olamaz. O halde ortada
dosyaya intikal etmemiş ve yargılama konusu olmamış bir delil olmalıdır.Bu bilgiler ışığında
somut olaya baktığımızda;
1-) Mahkemenin 2009/99 - 2009/210 sayılı
kararında hükümlü İbrahim ATA'nın olayda tüfek
kullandığının kabul edildiği, bu durumun yeni bir olay veya yeni bir delil
olmadığı,
2-) Diyarbakır Polis Kriminal
Laboratuvarının 30/10/2008 tarihli ekspertiz raporunda
olay yerinde elde edilen 2 adet boş kartuşun sanık Ümit ATA'nın
evinde ele geçirilen 21517 seri nolu av tüfeğinden
atılmadığının tespit edildiği,
3-) Mahkemenin kabulüne göre maktüle en az 7 el ateş edilmiş olduğu, diğer boş
kartuşların sanıklarca olay mahallinden kaldırılmış olduğu,
4-) Sanık Ümit ATA'nın
yatağının altında ele geçirilen av tüfeğinin henüz yeni temizlenmiş ve yağlanmış
olduğu, namlusunda barut kokusunun geldiği ve saat 19:00'da adı geçen sanığın
el svabının alındığı, alınan rapora göre sanık
Ümit'in sol avuç içi, el üstü ve yüzünde atış artıklarının tespit edildiği, av
tüfeği ile oynamadan dolayı el üstü ve yüze atış artığının bulaşmasının hayatın
olağan akışına uygun görülmediği, yine sanık Ümit ATA'ya
ait ayakkabı ve fotoğraflar gönderilerek alınan ekspertiz
raporunda sanık Ümit ATA'nın 45 numaralı ayakkabısı
üzerinde yapılan inceleme ile olay yerinde bulunan ayakkabı izlerinin sanığın
ayakkabısı klasik özelliklerinden desen unsuru açısından benzerlik olduğunun
belirtildiği, bu itibarla sanık Ümit'in sanık İbrahim'in dışında ve ayrıca bir
av tüfeği kullanılarak ateş edip öldürme olayına katıldığının kabul edildiği,
Bu sebeple; hükümlü
İbrahim'in daha önceden varlığı kabul edilen av tüfeğinin parçalanmış vaziyette
yerini bildirmesi veya av tüfeğinin elde edilmesinin hükümlü Ümit ATA lehine
CMK 311. kapsamında yeni olaylar veya yeni deliller olarak görülüp yargılamanın
yenilenmesi nedeni olarak kabulü hukuken mümkün olmadığından CMK 318/1 maddesi
gereğince istemin kabule değer olmadığına… karar verilmiştir.”
15. Başvurucunun karara itiraz etmesi üzerine Malatya 1. Ağır
Ceza Mahkemesi 12/11/2012 tarihli kararı ile itirazın
reddine karar vermiştir. Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi şu gerekçelere
dayanmıştır:
Tüm dosya kapsamı birlikte
değerlendirildiğinde: Diyarbakır Polis Kriminal
Laboratuvarının 30/10/2008 tarihli ekspertiz raporunda
olay yerinde elde edilen 2 adet boş kartuşun sanık Ümit ATA'nın
evinde ele geçirilen 21517 seri nolu av tüfeğinden
atılmadığının tespit edildiği, Mahkemenin kabulüne göre maktüle
en az 7 el ateş edilmiş olduğu, diğer boş kartuşların sanıklarca olay
mahallinden kaldırılmış olduğu, Sanık Ümit ATA'nın
yatağının altında ele geçirilen av tüfeğinin henüz yeni temizlenmiş ve
yağlanmış olduğu, namlusunda barut kokusunun geldiği ve saat 19:00'da adı geçen
sanığın el svabının alındığı, alınan rapora göre
sanık Ümit'in sol avuç içi, el üstü ve yüzünde atış artıklarının tespit
edildiği, av tüfeği ile oynamadan dolayı el üstü ve yüze atış artığının
bulaşmasının hayatın olağan akışına uygun görülmediği, yine sanık Ümit ATA'ya ait ayakkabı ve fotoğraflar gönderilerek alınan
ekspertiz raporunda sanık Ümit ATA'nın 45 numaralı
ayakkabısı üzerinde yapılan inceleme ile olay yerinde bulunan ayakkabı
izlerinin sanığın ayakkabısı klasik özelliklerinden desen unsuru açısından
benzerlik olduğunun belirtildiği, bu itibarla sanık Ümit'in sanık İbrahim'in
dışında ve ayrıca bir av tüfeği kullanılarak ateş edip öldürme olayına
katıldığının kabul edildiği,
Bu sebeple; hükümlü İbrahim'in daha önceden
varlığı kabul edilen av tüfeğinin parçalanmış vaziyette yerini bildirmesi veya
av tüfeğinin elde edilmesinin hükümlü Ümit ATA lehine CMK 311. kapsamında yeni
olaylar veya yeni deliller olarak görülüp yargılamanın yenilenmesi nedeni
olarak kabulü hukuken mümkün olmadığından CMK 318/1 maddesi gereğince istemin
kabule değer olmadığından Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 17/10/2012 tarih
2009/99 esas 2009/210 karar sayılı ek kararı ile hükümlü Ümit ATA müdafii Av.C.Cem
GÜVEN'in yargılamanın yenilenmesi talebinin CMK 318/1
maddesi gereğince İSTEMİN KABULE DEĞER OLMAMASI NEDENİYLE REDDİNE dair verilen
kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından hükümlü Ümit ATA müdafii Av.C.Cem GÜVEN'in talebinin reddine dair … hüküm
kurulmuştur.”
B. İlgili Hukuk
16. 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (b) bendi şöyledir:
“(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir
dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi
yoluyla tekrar görülür:
…
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya
konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz
önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha
hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini
gerektirecek nitelikte olursa.
…”
17. 5271 sayılı Kanun’un 319. maddesi şöyledir:
“(1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda
belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek
yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış
ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.
(2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi,
bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili
tarafa tebliğ olunur.
(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara
itiraz edilebilir.”
18. 5271 sayılı Kanun’un 321. maddesi şöyledir:
“(1) Yargılamanın
yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya
311 inci Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü
Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre
bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa,
yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın
reddedilir.
(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın
yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.
(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara karşı
itiraz yoluna gidilebilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
19. Mahkemenin 6/2/2014 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 17/10/2012 tarih ve 2012/254 numaralı
başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, kasten adam öldürme suçundan yargılandığı
Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanarak müebbet hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verildiğini, daha sonra ortaya çıkan tanık delili ve
suç aletine rağmen Mahkemece istemlerinin kabule değer olmadığına karar verilmesi
suretiyle Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Başvuru dilekçesinde, yargılanmanın yenilenmesine ilişkin
dört ayrı red kararı nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür. Bu sebeple başvurucunun iddiaları
iki ayrı şikayet çerçevesinde değerlendirilmiştir.
1. 10/03/2011, 08/07/2011 ve 22/12/2011 Tarihli
Ek Kararlar Yönünden Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
22. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1.
maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012
tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
23. Anılan Anayasa ve kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012
tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir.
24. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin
bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde
uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).
25. Başvurucu Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/03/2011, 08/07/2011 ve 22/12/2011 Tarihli Ek
kararlarından sonuncusu olan 22/12/2011
tarihli ek karara itiraz etmiş; itiraz, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
06/02/2012 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
26. Başvurucunun müteaddit defalar yaptığı yargılanmanın
yenilenmesi taleplerinin reddine dair kararlardan sonuncusu 06/02/2012
tarihinde kesinleşmiştir.
27. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararların 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. 17/10/2012 Tarihli Ek Karar Yönünden Adil
Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
28. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
29. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru
hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
30. Anılan hükümler uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması
gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal
ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi
idari ve yargısal makamların görevidir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu
makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır.
31. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia
edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde
başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun
ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek
için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke
uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle
ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi,
bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve
aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir (B. No: 2012/403, 26/3/2013,
§ 17).
32. Başvurucu suçta kullanılan silahın bulunmuş olması nedeni
ile yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunmuş; Malatya 2. Ağır Ceza
Mahkemesi 17/10/2012 tarihli ek kararıyla istemin
kabule değer olmadığına karar vermiştir. 5271 sayılı Kanun’un 319. maddesi
uyarınca itiraza tabi olan bu karara karşı başvurucu Malatya 1. Ağır Ceza
Mahkemesine itiraz etmiş; ancak itirazın sonucunu beklemeden 17/10/2012
tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Bireysel başvuru
dosyası Anayasa Mahkemesinde derdest iken Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 12/11/2012 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir.
33. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası
uyarınca, ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için
kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel
başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması, başka bir deyişle bireysel başvuru
yapıldığı tarihte başvuru koşullarının tamamının sağlanmış olması gerekir.
Bununla birlikte bir başvuru yolu yoksa ya da olan başvuru yolları etkili
değilse Mahkeme somut olayın koşullarını dikkate alarak bir başvurunun
incelenmesine karar verebilir. başvuru konusu olay
dikkate alındığında başvuru yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını
gerektiren bir durumun olmadığı görülmektedir.
34. Açıklanan nedenlerle, yargılamanın yenilenmesi talebinin
reddine dair karara karşı kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı
tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun,
1. 10/03/2011, 08/07/2011 ve 22/12/2011
tarihli ek kararlar yönünden adil yargılanma hakkının ihlali iddiasının “zaman bakımından yetkisizlik”,
2. 17/10/2012 tarihli ek karar yönünden adil yargılanma hakkının ihlali iddiasının
“başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedenleriyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
6/2/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.