TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÜMİT ATA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2012/254)
Karar Tarihi: 6/2/2014
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Zehra Ayla PERKTAŞ
Burhan ÜSTÜN
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Raportör
Yunus HEPER
Başvurucu
Ümit ATA
Vekili
Av. Cercis Cem GÜVEN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, kasten adam öldürme suçundan yargılandığı Mahkemenin yargılamanın yenilenmesi taleplerini reddetmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 17/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 28/11/2013 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 6/7/2009 tarihli kararıyla kan gütmek saikiyle adam öldürmek suçundan müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiştir.
6. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 21/10/2010 tarihli ilamıyla ilk derece mahkemesinin kararı onanmış ve karar aynı tarihte kesinleşmiştir.
7. Başvurucu, hüküm kurulurken delillerin eksik ve hatalı değerlendirildiği iddiasıyla Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müteaddit defa yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
8. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 17/2/2011, 10/03/2011, 8/7/2011, ve 22/12/2011 tarihli ek kararları ile 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311. maddesinde yer alan yargılamanın yenilenmesini gerektiren bir neden olmadığı gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun’un 318. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca istemin kabule değer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin vermiş olduğu ek kararlardan 22/12/2011 tarihli ek karara itiraz etmiş; Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 6/2/2012 tarihli kararı ile itirazın reddine karar vermiştir. Başvurucu, 10/03/2011 ve 8/7/2011 tarihli ek kararlara itiraz etmemiştir.
9. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği ek kararlardan yalnızca 17/2/2011 tarihli ek karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir.
10. Başvurucu, yeni delillerin ortaya çıktığı iddiası ile 3/2/2011 tarihinde yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur. Hükümlü İ.A., 7/2/2011 tarihli dilekçesinde “maktule kendisinin iki el ateş ettiğini, her fişekte 9 saçma bulunduğunu, ateş ettikten sonra tüfeği tarlada parçaladığını, bir çalının içine attığını, olayda kullandığı silahın parçalarını teslim edeceğini, yeğeni Ümit’in suçsuz olduğunu” beyan etmiş, bunun üzerine başvurucu müdafii 10/2/2011 tarihli dilekçesi ile “İ.A.’nın beyanında geçen yerde suç aletinin jandarma tarafından alınması ve elde edilecek bu yeni delil durumuna göre dosyanın yeniden ele alınıp olayla ilgisi bulunmayan Ümit Ata’nın beraatine karar verilmesini” talep etmiştir.
11. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/2/2011 tarihli ek kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 318. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca istemin kabule değer olmadığına karar vermiştir. Başvurucunun itirazı üzerine Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 28/02/2011 tarihli kararı ile itirazın reddine karar vermiştir.
12. Başvurucu bu kez Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/2/2011 tarihli ek kararını temyiz etmiş ve Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/3/2011 tarihli kararı ile yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair kararların temyize tabi olmadığı gerekçesi ile temyiz talebini reddetmiştir.
13. Başvurucu, temyiz talebinin reddi kararını temyiz etmiş ve Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 26/6/2012 tarihli ilamı ile Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair, 6/2/2012 tarihli kararını “kanun yararına” bozmuştur. Yargıtay bozma kararında şu gerekçelere dayanmıştır:
"…
Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görülmediğine dair aynı mahkemenin heyetinde de yine Başkan Orhan ERDİM'in karara katıldığı, anlaşılmaktadır.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3 maddesi gereğince; yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev alan hakim aynı işte görev alamaz. Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer olup olmadığına ilişkin kararın aynı mahkemece, fakat asıl kararı veren başkan ve üyeler dışındaki hakimlerden oluşturulan heyetçe verilmesi gerekir. Keza itirazı inceleyecek olan yargılama heyetinde de görev alamayacağı bu kuralın doğal sonucudur.
Asıl kararı veren heyette görev alan Mahkeme Başkanı Orhan ERDİM'in yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine karar veren heyette; görev alması CMK.nun 23/3 maddesine açık aykırılık oluşturmaktadır. Bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi isteminin reddine dair kararın ortadan kaldırılmasına ve talebin (kesinleşen kararda yer almayan heyetçe) kabulüne karar verilmesi gerekirken, itirazın reddine karar verilmesi usule aykırı olduğu saptanmıştır.
Bu itibarla; Malatya 2.Ağır Ceza Mahkemesinin yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görülmediğinden reddine ilişkin kararına yönelik itirazın kabulü yerine, reddine yönelik aynı yer Malatya l. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının “kanun yararına” bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir."
14. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde oluşturulan yeni heyet, 17/10/2012 tarihli ek kararı ile suç silahının bulunmasının 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinde yer alan yargılamanın yenilenmesini gerektiren bir neden olmadığı gerekçesiyle aynı Kanun’un 318. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca istemin kabule değer olmadığına karar vermiştir. Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi şu gerekçelere dayanmıştır:
Aynı dosyada hükümlü bulunan İbrahim ATA 07/02/2011 tarihli dilekçesinde maktüle kendisinin 2 el ateş ettiğini, her fişekte 9 saçma bulunduğunu, ateş ettikten sonra silahı parçaladığını ve bir çalının içine attığını, olayda kullandığı silahın parçalarını teslim edeceğini, yeğeni olan hükümlü Ümit ATA'nın suçsuz olduğunu beyan ettiği, 01/02/2011 tarihli dilekçesinde de benzer şekilde beyanda bulunduğu, bu beyanlar üzerine hükümlü Ümit ATA müdafii Av.C.Cem GÜVEN'in 10/02/2011 tarihli dilekçesi ile hükümlü İbrahim ATA'nın beyan ettiği yerde bulunan suç aletinin Jandarma tarafından bulunduğu yerden çıkarılarak muhafaza altına alınması ve elde edilecek bu yeni delil durumununa göre dosyanın yeniden ele alınıp yargılanmanın yenilenmesi suretiyle olay ile ilgisi bulunmayan Ümit ATA'nın beraatine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Cumhuriyet Savcısının yazılı mütalaası alınmıştır.
Bilindiği üzere hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 311 maddesinde altı bent halinde gösterilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi kesin hükümle sonuçlanmış hükümlere karşı yasada sınırlı olarak belirlenen ve genişletilmesi olanaklı olmayan nedenlerle başvurulabilen, maddi gerçeği bulmak şeklindeki ceza muhakemesi amacına hizmet eden olağanüstü bir kanun yoludur.
CMK'nun 311/1-e maddesine göre ise "yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkum edilmesini gerektirecek nitelikte olması" halinde hükümlü lehine yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir. Yoksa yargılamada ele alınıp değerlendirilmiş deliller yargılamanın yenilenmesi sebebi olamaz. O halde ortada dosyaya intikal etmemiş ve yargılama konusu olmamış bir delil olmalıdır.Bu bilgiler ışığında somut olaya baktığımızda;
1-) Mahkemenin 2009/99 - 2009/210 sayılı kararında hükümlü İbrahim ATA'nın olayda tüfek kullandığının kabul edildiği, bu durumun yeni bir olay veya yeni bir delil olmadığı,
2-) Diyarbakır Polis Kriminal Laboratuvarının 30/10/2008 tarihli ekspertiz raporunda olay yerinde elde edilen 2 adet boş kartuşun sanık Ümit ATA'nın evinde ele geçirilen 21517 seri nolu av tüfeğinden atılmadığının tespit edildiği,
3-) Mahkemenin kabulüne göre maktüle en az 7 el ateş edilmiş olduğu, diğer boş kartuşların sanıklarca olay mahallinden kaldırılmış olduğu,
4-) Sanık Ümit ATA'nın yatağının altında ele geçirilen av tüfeğinin henüz yeni temizlenmiş ve yağlanmış olduğu, namlusunda barut kokusunun geldiği ve saat 19:00'da adı geçen sanığın el svabının alındığı, alınan rapora göre sanık Ümit'in sol avuç içi, el üstü ve yüzünde atış artıklarının tespit edildiği, av tüfeği ile oynamadan dolayı el üstü ve yüze atış artığının bulaşmasının hayatın olağan akışına uygun görülmediği, yine sanık Ümit ATA'ya ait ayakkabı ve fotoğraflar gönderilerek alınan ekspertiz raporunda sanık Ümit ATA'nın 45 numaralı ayakkabısı üzerinde yapılan inceleme ile olay yerinde bulunan ayakkabı izlerinin sanığın ayakkabısı klasik özelliklerinden desen unsuru açısından benzerlik olduğunun belirtildiği, bu itibarla sanık Ümit'in sanık İbrahim'in dışında ve ayrıca bir av tüfeği kullanılarak ateş edip öldürme olayına katıldığının kabul edildiği,
Bu sebeple; hükümlü İbrahim'in daha önceden varlığı kabul edilen av tüfeğinin parçalanmış vaziyette yerini bildirmesi veya av tüfeğinin elde edilmesinin hükümlü Ümit ATA lehine CMK 311. kapsamında yeni olaylar veya yeni deliller olarak görülüp yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabulü hukuken mümkün olmadığından CMK 318/1 maddesi gereğince istemin kabule değer olmadığına… karar verilmiştir.”
15. Başvurucunun karara itiraz etmesi üzerine Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 12/11/2012 tarihli kararı ile itirazın reddine karar vermiştir. Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi şu gerekçelere dayanmıştır:
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Diyarbakır Polis Kriminal Laboratuvarının 30/10/2008 tarihli ekspertiz raporunda olay yerinde elde edilen 2 adet boş kartuşun sanık Ümit ATA'nın evinde ele geçirilen 21517 seri nolu av tüfeğinden atılmadığının tespit edildiği, Mahkemenin kabulüne göre maktüle en az 7 el ateş edilmiş olduğu, diğer boş kartuşların sanıklarca olay mahallinden kaldırılmış olduğu, Sanık Ümit ATA'nın yatağının altında ele geçirilen av tüfeğinin henüz yeni temizlenmiş ve yağlanmış olduğu, namlusunda barut kokusunun geldiği ve saat 19:00'da adı geçen sanığın el svabının alındığı, alınan rapora göre sanık Ümit'in sol avuç içi, el üstü ve yüzünde atış artıklarının tespit edildiği, av tüfeği ile oynamadan dolayı el üstü ve yüze atış artığının bulaşmasının hayatın olağan akışına uygun görülmediği, yine sanık Ümit ATA'ya ait ayakkabı ve fotoğraflar gönderilerek alınan ekspertiz raporunda sanık Ümit ATA'nın 45 numaralı ayakkabısı üzerinde yapılan inceleme ile olay yerinde bulunan ayakkabı izlerinin sanığın ayakkabısı klasik özelliklerinden desen unsuru açısından benzerlik olduğunun belirtildiği, bu itibarla sanık Ümit'in sanık İbrahim'in dışında ve ayrıca bir av tüfeği kullanılarak ateş edip öldürme olayına katıldığının kabul edildiği,
Bu sebeple; hükümlü İbrahim'in daha önceden varlığı kabul edilen av tüfeğinin parçalanmış vaziyette yerini bildirmesi veya av tüfeğinin elde edilmesinin hükümlü Ümit ATA lehine CMK 311. kapsamında yeni olaylar veya yeni deliller olarak görülüp yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabulü hukuken mümkün olmadığından CMK 318/1 maddesi gereğince istemin kabule değer olmadığından Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince 17/10/2012 tarih 2009/99 esas 2009/210 karar sayılı ek kararı ile hükümlü Ümit ATA müdafii Av.C.Cem GÜVEN'in yargılamanın yenilenmesi talebinin CMK 318/1 maddesi gereğince İSTEMİN KABULE DEĞER OLMAMASI NEDENİYLE REDDİNE dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından hükümlü Ümit ATA müdafii Av.C.Cem GÜVEN'in talebinin reddine dair … hüküm kurulmuştur.”
B. İlgili Hukuk
16. 5271 sayılı Kanun’un 311. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi şöyledir:
“(1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
…
e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.
…”
17. 5271 sayılı Kanun’un 319. maddesi şöyledir:
“(1) Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir.
(2) Aksi hâlde yargılamanın yenilenmesi istemi, bir diyeceği varsa yedi gün içinde bildirmek üzere Cumhuriyet savcısı ve ilgili tarafa tebliğ olunur.
(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.”
18. 5271 sayılı Kanun’un 321. maddesi şöyledir:
“(1) Yargılamanın yenilenmesi isteminde ileri sürülen iddialar, yeterli derecede doğrulanmaz veya 311 inci Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 314 üncü Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı hâllerde işin durumuna göre bunların önce verilmiş olan hükme hiçbir etkisi olmadığı anlaşılırsa, yargılamanın yenilenmesi istemi esassız olması nedeniyle duruşma yapılmaksızın reddedilir.
(2) Aksi hâlde mahkeme, yargılamanın yenilenmesine ve duruşmanın açılmasına karar verir.
(3) Bu Madde gereğince verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 6/2/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 17/10/2012 tarih ve 2012/254 numaralı başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, kasten adam öldürme suçundan yargılandığı Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesince yargılanarak müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, daha sonra ortaya çıkan tanık delili ve suç aletine rağmen Mahkemece istemlerinin kabule değer olmadığına karar verilmesi suretiyle Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
21. Başvuru dilekçesinde, yargılanmanın yenilenmesine ilişkin dört ayrı red kararı nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ileri sürülmüştür. Bu sebeple başvurucunun iddiaları iki ayrı şikayet çerçevesinde değerlendirilmiştir.
1. 10/03/2011, 08/07/2011 ve 22/12/2011 Tarihli Ek Kararlar Yönünden Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
22. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”
23. Anılan Anayasa ve kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir.
24. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).
25. Başvurucu Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/03/2011, 08/07/2011 ve 22/12/2011 Tarihli Ek kararlarından sonuncusu olan 22/12/2011 tarihli ek karara itiraz etmiş; itiraz, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/02/2012 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
26. Başvurucunun müteaddit defalar yaptığı yargılanmanın yenilenmesi taleplerinin reddine dair kararlardan sonuncusu 06/02/2012 tarihinde kesinleşmiştir.
27. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararların 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. 17/10/2012 Tarihli Ek Karar Yönünden Adil Yargılanma Hakkının İhlali İddiası
28. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
29. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
30. Anılan hükümler uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır.
31. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
32. Başvurucu suçta kullanılan silahın bulunmuş olması nedeni ile yargılanmanın yenilenmesi talebinde bulunmuş; Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi 17/10/2012 tarihli ek kararıyla istemin kabule değer olmadığına karar vermiştir. 5271 sayılı Kanun’un 319. maddesi uyarınca itiraza tabi olan bu karara karşı başvurucu Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etmiş; ancak itirazın sonucunu beklemeden 17/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Bireysel başvuru dosyası Anayasa Mahkemesinde derdest iken Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 12/11/2012 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir.
33. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca, ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması, başka bir deyişle bireysel başvuru yapıldığı tarihte başvuru koşullarının tamamının sağlanmış olması gerekir. Bununla birlikte bir başvuru yolu yoksa ya da olan başvuru yolları etkili değilse Mahkeme somut olayın koşullarını dikkate alarak bir başvurunun incelenmesine karar verebilir. başvuru konusu olay dikkate alındığında başvuru yollarının tüketilmesi kuralına istisna tanınmasını gerektiren bir durumun olmadığı görülmektedir.
34. Açıklanan nedenlerle, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine dair karara karşı kanunda öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun,
1. 10/03/2011, 08/07/2011 ve 22/12/2011 tarihli ek kararlar yönünden adil yargılanma hakkının ihlali iddiasının “zaman bakımından yetkisizlik”,
2. 17/10/2012 tarihli ek karar yönünden adil yargılanma hakkının ihlali iddiasının “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
6/2/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.