TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
ÖMER OSMAN SOYLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2012/363)
Karar Tarihi: 5/3/2013
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Mehmet ERTEN
Zehra Ayla PERKTAŞ
Erdal TERCAN
Zühtü ARSLAN
Raportör
Muharrem İlhan KOÇ
Başvurucu
Ömer Osman SOYLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, noter olarak görev yaptığı dönemde noterlik başkâtibi tarafından yapılan bir işlemle ilgili olarak, bu işlemin suç teşkil ettiği kesin bir yargı kararıyla belirlenmeden, gözetim ve denetim görevini yerine getirmediği iddiasıyla hakkında son soruşturmanın açılmasına karar verilmesinin anayasal haklarını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 23/10/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucunun Kayseri 6. Noteri olarak görev yaptığı dönemde, noterlik başkâtibi tarafından 26/4/2011 tarihinde düzenlenen bir sözleşme nedeniyle, başkâtip hakkında görevini kötüye kullandığı iddiasıyla 19/3/2012 tarih ve 2012/1712 sayılı iddianameyle Kayseri 5. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
6. Noterlik başkâtibi hakkında Kayseri 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/376 Esas sayılı dosyasında görülen dava başvuru tarihi itibarıyla derdesttir.
7. Başvurucu hakkında, başkatibin denetimi görevini yapmadığı iddiasıyla 18/1/1972 tarih ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 153. ve 154. maddeleri kapsamında soruşturma başlatılmıştır. Adalet Bakanlığı tarafından verilen kovuşturma izni üzerine, Cumhuriyet savcısı Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinden son soruşturmanın açılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
8. Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesi 4/10/2012 tarih ve E.2012/71, K.2012/89 sayılı kararıyla başvurucu hakkında görevi ihmal suçuna ilişkin son soruşturmanın Kayseri Ağır Ceza Mahkemesine açılmasına kesin olarak karar vermiştir.
B. İlgili Hukuk
9. 1512 sayılı Kanun’un 153, 154 ve 160. maddeleri şöyledir:
“Madde 153 – Noterlerin, görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlarından dolayı kovuşturma yapılabilmesi Adalet Bakanlığının iznine bağlıdır.
Madde 154 – Adalet müfettişleri veya mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından düzenlenen dosya, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne tevdi olunur. İnceleme sonunda kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde dosya, suçun işlendiği yer Ağır Ceza Mahkemesine en yakın bulunan Ağır Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.
Cumhuriyet Savcısı beş gün içinde, iddianamesini düzenliyerek dosyayı son soruşturmanın açılmasına veya açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere Ağır Ceza Mahkemesine verir.
İddianamenin bir örneği, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun hükümleri uyarınca, hakkında kovuşturma yapılan notere tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine noter, kanunda yazılı süre içinde bazı delillerin toplanmasını ister veya kabule değer bir istemde bulunursa nazara alınır. Gerekirse soruşturma Başkan tarafından derinleştirilir.
Haklarında son soruşturmanın açılmasına karar verilen noterlerin duruşmaları, suçun işlendiği yer Ağır Ceza mahkemesinde yapılır.”
“Madde 160 –Noterlik dairesinde çalışan katiplerin ve katip adaylarının görevlerinden dolayı işledikleri suçlara iştiraki bulunmıyan hallerde noter, bu kimseler üzerindeki gözetim ve denetim görevini yerine getirmediği sabit olduğu takdirde, Türk Ceza Kanununun 257 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre cezalandırılır.”
10. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Görevi kötüye kullanma” kenar başlıklı 257. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 5/3/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 23/10/2012 tarihli ve 2012/363 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, noter olarak görev yaptığı dönemde noterlik başkâtibi tarafından yapılan bir işlemle ilgili olarak, bu işlemin hukuka aykırılığı, suç teşkil ettiği ve emri altında çalışan kişinin bu suçu işlediği kesin bir yargı kararıyla tespit edilmeden, hakkında 1512 sayılı Kanun’un 160. maddesi kapsamında kovuşturmaya başlanmasının masumiyet karinesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
13. Anayasa’nın 38. maddesi şöyledir:
“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.”
14. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
15. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
16. Anayasa’nın suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen 38. maddesini suçlamadan vazgeçilmesini sağlama hakkını içerdiği şeklinde yorumlamak mümkün değildir. Suçluluğu kesin hükümle sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı anayasal bir esas olduğundan, kişinin kovuşturma sürecine tabi kılınmasıyla masumiyet karinesinin ihlal edildiği söylenemez. Bu nedenle, ceza muhakemesi sürecinde yargı mercileri tarafından suçla itham edilme veya yargı mercilerinin suç şüphesini ifade eden kararları bu kapsamda değerlendirilemez.
17. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hukuk yoludur. Bu nedenle, kanunlarda yer alan idari ve yargısal başvuru yollarının, bireysel başvurudan önce tüketilmiş olması gerekir. Görevi ihmal suçlamasıyla Boğazlıyan Ağır Ceza Mahkemesinin 4/10/2012 tarih ve E.2012/71, K.2012/89 sayılı son soruşturma açılması kararının, başvurucunun suçlu bulunduğuna ilişkin nihai bir karar olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığı gibi, bu konuda başvuru yollarının tüketildiği de söylenemez.
18. Başvurucunun görevi nedeniyle özel bir usule göre yürütülen soruşturma sürecinin adaleti hiçe sayan bir tarzda keyfî gerçekleştiğine yönelik bir iddia ileri sürülmemiş ve masumiyet karinesine uygun davranılmadığını gösteren bir delil de sunulmamıştır.
19. Sonuç olarak, başvurucunun noterlik görevi nedeniyle kanunda belirtilen usule göre yürütülen soruşturma sonunda, son soruşturmanın açılmasına karar verilerek sanık olarak yargılanmasının, bir cezalandırma olduğu ve bunun tek başına masumiyet karinesini ihlal ettiği yönündeki başvurunun hukuki bir temeli bulunmadığı, başvurucu hakkında öngörülen yargılama sürecinin de yürütülüp tümüyle sonuçlandırılmamış olduğu dikkate alındığında, başvuru yollarının tüketilmediği anlaşılmıştır.
20. Açıklanan nedenlerle başvurunun, “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” ve “açıkça dayanaktan yoksunluk” nedenleriyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” ve “açıkça dayanaktan yoksunluk” nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 5/3/2013 günü OYBİRLİĞİYLE karar verildi.