TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DOĞAN KASADOLU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/670)
|
|
Karar Tarihi: 26/3/2013
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Mehmet
ERTEN
|
|
|
Zehra
Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Erdal
TERCAN
|
|
|
Zühtü
ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Özcan
ÖZBEY
|
Başvurucu
|
:
|
Doğan
KASADOLU
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, iftira suçundan
yargılandığı İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinde yapmış olduğu hâkimin reddi
ve mahkemenin görevsizliğine ilişkin taleplerinin anılan Mahkeme ve üst
mahkemece reddedilmesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 9/11/2012
tarihinde İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe
ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel
bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde başvurunun karara
bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden,
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, İstanbul 31.
Asliye Ceza Mahkemesinin E.2010/506 sayılı dosyasında iftira suçundan
yargılanmaktadır.
6. Davaya bakan Hâkim,
görülmekte olan davadan dolayı başvurucu tarafından aleyhinde yapılan şikayetin
Adalet Bakanlığınca işleme konulmamasına rağmen başvurucunun bu işlem aleyhine
idari yargı yoluna başvurmuş olması nedeniyle mağdur olduğu düşüncesi ile 22/12/2011 tarihli duruşmada “davadan çekinme” kararı almıştır.
7. İstanbul 3. Ağır Ceza
Mahkemesince, Hâkimin çekinme talebi yerinde görülmeyerek 27/12/2011
tarihinde reddedilmiştir.
8. Başvurucunun anılan karara
karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesine yönelik 22/3/2012
tarihli talebi, Adalet Bakanlığınca “sorunun
yargısal yollardan çözülebileceği” gerekçesiyle 18/5/2012 tarihinde
reddedilmiştir. Ayrıca başvurucu, 26/3/2012 tarihli
dilekçesi ile hâkimin reddi talebinde bulunmuş olup, bu talebi davayı gören
Mahkemece 29/3/2012 tarihinde ve itirazı inceleyen İstanbul 4. Ağır Ceza
Mahkemesince de 17/5/2012 tarihinde reddedilmiştir.
9. Başvurucu, 17/9/2012 havale tarihli dilekçesi ile bir kez daha hâkimin
davadan çekinmesi ve yargılamasının da Ağır Ceza Mahkemesinde yapılması
gerektiği yönünde talepte bulunmuştur. Bu talebi de Mahkemece 18/9/2012 tarihli duruşmada “daha
önceden hâkimin reddi konusunda karar verilmiş olduğu, ayrıca iftira suçlarını
yargılama görevinin Asliye Ceza Mahkemesine ait bulunduğu” gerekçesi
ile reddedilmiştir.
10. Anılan karara başvurucunun
yaptığı itiraz da İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesince 3/10/2012
tarihinde reddedilmiş ve karar aynı tarihte kesinleşmiştir. Bu karar,
başvurucuya 1/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
11. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu’nun “Re`sen görev kararı ve görevde uyuşmazlık” kenar
başlıklı 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“Davaya bakan mahkeme, görevli olup olmadığına kovuşturma
evresinin her aşamasında re'sen karar verebilir.”
12. 5271 sayılı Kanun’un “Ret istemi üzerine verilecek kararlar ve başvurulacak
kanun yolları” kenar başlıklı 28. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Ret isteminin kabulüne ilişkin kararlar kesindir; kabul
edilmemesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir. İtiraz üzerine
verilen ret kararı hükümle birlikte incelenir.”
13. 23/3/2005 tarih ve 5320 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi
uyarınca halen yürürlükte olan 4/4/1929 tarih ve 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanunu’nun “Kanuna muhalefet halleri”
kenar başlıklı 308. maddesinin birinci fıkrası ile (3) ve (4) numaralı bentleri
şöyledir:
“Aşağıda yazılı
hallerde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılır.
3 - Makbul şüpheden dolayı hakkında ret talebi vakı olupta bu talep kabul
olunduğu halde hakimin hükme iştirak etmesi yahut bu
talebin kanuna mugayir olarak reddolunması suretiyle
hakimin hükme iştirak ettirilmesi,
4 - Mahkemenin kanuna muhalif olarak davaya bakmağa kendini
vazifeli veya salahiyetli görmesi”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
14. Mahkemenin 26/3/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
9/11/2012 tarih ve 2012/670 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, başvuru tarihinde
iftira suçundan İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olduğunu,
bu davanın Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, ayrıca davadan çekinme
gereği duyan Hâkimin tarafsızlığını yitirdiğini, üst mahkemece dosyaya bakmaya
zorlanmasının adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
16. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“…Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
17. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir.”
18. Anılan Anayasa ve Kanun
hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve
özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup, bu ödevin
ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve
yargısal makamların görevidir. Dolayısıyla, temel hak ve özgürlüklerin ihlal
edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu
makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır.
19. Bu nedenle Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne
getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere
usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını
zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu
takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir.
20. Başvuru konusu olayda
başvurucunun yargılandığı dava hâlen kovuşturma aşamasında olup hüküm verilmemiştir.
Başvuruya konu edilen hâkimin reddi ve mahkemenin görevsizliği talebine ilişkin
ilk derece ve itirazı inceleyen mahkemeler tarafından verilen kararlar 5271
sayılı Kanun’un anılan hükümleri uyarınca ara karar niteliğinde olup, bu
kararların hükümle birlikte temyiz kanun yolunda incelenmesi mümkündür.
21. Açıklanan nedenlerle, ihlal
iddiasına konu kararlar için öngörülmüş olan kanun yollarının tamamı
tüketilmeden bireysel başvuruda bulunulduğu anlaşıldığından, başvurunun diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “başvuru yollarının tüketilmemiş olması”
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “başvuru
yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu
üzerinde bırakılmasına, 26/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.