TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HELİ GÜL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/754)
|
|
Karar Tarihi: 5/3/2013
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Mehmet ERTEN
|
|
|
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Zühtü ARSLAN
|
Raportör
|
:
|
Recep ÜNAL
|
Başvurucu
|
:
|
Heli
GÜL
|
Vekili
|
:
|
Av. Erol ÇALLI
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar
Tespit Komisyonunun birden fazla başvuru yapıldığı gerekçesi ile tazmin
talebinin reddine dair kararına karşı tüm yargı yollarına başvurmasına rağmen
sonuç alamadığını belirterek, Anayasa’nın 10., 17.,
19., 21., 23., 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 2/11/2012 tarihinde
Hakkâri Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 25/12/2012
tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı
alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Hakkâri ilinin Çukurca ilçesine bağlı Kazan
köyünde otururken 1994 yılında bölgede yaşanan terör olayları nedeniyle köyünü
terk etmek zorunda kalmıştır. Başvurucunun iddiasına göre, köyüne geri dönme
imkânı buluncaya kadar, kendisine ait olan taşınır malları kaybetmiş, taşınmaz
mallardan da yararlanamamıştır.
6. Başvurucu, 17/7/2004 tarih ve
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında
Kanun’a dayanarak Hakkâri Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar
Tespit Komisyon Başkanlığından (Zarar Tespit
Komisyonu) maddi ve manevi zararının karşılanması talebinde
bulunmuştur.
7. Zarar Tespit Komisyon Başkanlığına bağlı Çukurca ilçesi
Zarar Tespit Alt Komisyonu tarafından yapılan inceleme sonucunda, tazmin
talebinin başvurucunun eşine ait mallara yönelik olduğu ve bunlara ilişkin
olarak daha önce talepte bulunulduğu yönünde rapor düzenlenmiştir. Bunun
üzerine Zarar Tespit Komisyonu, 23/8/2007 tarih ve
2007/1-6804 sayılı kararı ile “birden fazla
başvuru yapıldığı” gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir.
8. Başvurucunun, bu karara karşı Van İdare Mahkemesinde
açmış olduğu iptal davası sonucunda Mahkeme, 13/7/2009
tarih ve E.2009/127, K.2009/627 sayılı kararı ile başvurucunun malvarlığının “mevcudiyetine” ilişkin olarak hiçbir belge
sunamadığı ve bu çerçevede Zarar Tespit Komisyonunun kararının hukuka uygun
olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
9. Başvurucu, İdare Mahkemesinin kararına karşı temyiz
yoluna başvurmuştur. Temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay 15. Dairesi, 26/9/2011 tarih ve E.2011/7252, K.2011/1751 sayılı kararı
ile yerel mahkeme kararını onamıştır. Başvurucu, onama kararına karşı karar
düzeltme yoluna başvurmuş, bu talebi de anılan Dairenin 12/6/2012
tarih ve E.2012/3807, K.2012/4274 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bu karar,
başvurucu vekiline 5/10/2012 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
10. 5233 sayılı Kanun'un 1., 2. ve
8. maddeleri.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
11. Mahkemenin 5/3/2013 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 2/11/2012 tarih ve 2012/754 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, 1994 yılında yaşanan terör olayları nedeniyle
köyünü terk etmek zorunda kaldığını, köye dönme imkânı sağlanıncaya kadar,
taşınır mallarını kaybettiğini, taşınmazlarından yararlanamadığını, Devlet
tarafından, köye dönüş için gerekli önlemlerin alınmadığını, sonradan göç
ettiği yerde yoksulluk içinde yaşadığını, aile fertlerinin de bu durumun neden
olduğu psikolojik sıkıntılara maruz kaldıklarını, tazminat için idareye
başvurduğunda kendisi ile aynı malvarlığına miras nedeniyle ortak olan kişilere
tazminat ödendiğini ancak kendisine ödenmediğini, evli kadın olması nedeniyle
ayrımcılığa tabi tutulduğunu, miras hukuku gereğince sahip olduğu haklarının
görmezden gelindiğini ve kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini, resmi
makamlara yapılan ilk başvurunun üzerinden yaklaşık olarak yedi yıl geçtiğini,
işlem ve dava sürecinin makul sürede sonuçlanmadığını ve bu durumun
mağduriyetini bir kat daha arttırdığını, Zarar Tespit Komisyonu tarafından
hiçbir araştırma yapılmadan, zilyetlik olgusu sorgulanmadan bilirkişi raporu
düzenlendiğini belirterek, Anayasa’nın 10., 17., 19.,
21., 23., 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
13. Anayasa’nın 148. maddesinin
üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasa’da güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği
hükmüne yer verilmiştir. Anayasa’nın geçici 18. maddesinin yedinci fıkrasında
bireysel başvuruya ilişkin düzenlemelerin iki yıl içinde tamamlanacağı ve
uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvuruların
kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun’un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
ise Kanunun 45 ila 51. maddelerinin 23/9/2012
tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
14. 6216 sayılı Kanun’un geçici
1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
15. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri uyarınca Anayasa
Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından başlangıcı 23/9/2012
tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık
düzenlemeler karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve
kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.
16. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin
tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde
uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir. (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012)
17. Başvuru konusu olayda başvurucunun, Zarar Tespit
Komisyonunun kararına karşı Van İdare Mahkemesinde açmış olduğu iptal davası, 13/7/2009 tarihinde reddedilmiş, temyiz talebi üzerine
Danıştay 15. Dairesi, 26/9/2011 tarihinde yerel mahkeme kararını onamıştır.
Başvurucu, bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurmuş ve bu talebi de
anılan Dairenin 12/6/2012 tarih ve E.2012/3807,
K.2012/4274 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Bu nedenle başvuruya konu olan
karar, 12/6/2012 tarihinde kesinleşmiştir.
18. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından
başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “zaman bakımından
yetkisizlik” nedeniyle KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
5/3/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.