TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HÜSEYİN BARZAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/921)
|
|
Karar Tarihi: 25/3/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Bahadır YALÇINÖZ
|
Başvurucu
|
:
|
Hüseyin BARZAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, Yüksek Askerî
Şûra (YAŞ) kararı ile ilişiğinin kesilmesi işlemi ve 10/3/2011
tarih ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesi ile 27/7/1967
tarih ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel
Kanunu’na eklenen geçici 32. maddesinde düzenlenen haklardan yararlanmak için
yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle,
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 29/11/2012
tarihinde Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari
yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca, 28/11/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, astsubay
statüsünde görev yapmakta iken disiplinsizliği nedeniyle YAŞ kararıyla 2006
yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiği kesilmiştir.
6. 6191 sayılı Kanun’un 10.
maddesinin (7) numaralı fıkrası ile 926 sayılı Kanun’a eklenen geçici 32.
madde, 12/3/1971 tarihi sonrasındaki yargı denetimine
kapalı idari işlemler veya YAŞ kararlarıyla TSK’dan ilişiği kesilenlere bazı
haklarının iadesinin sağlanması amacıyla idareye başvuru imkânı getirmiş ve bu
hükümden yararlanabilmek için 6191 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren
60 gün içinde Milli Savunma Bakanlığına başvurulması gerektiği hükme
bağlanmıştır.
7. Başvurucunun, 926 sayılı
Kanun’a eklenen geçici 32. madde kapsamından yararlandırılması talebiyle
yaptığı başvuru, Milli Savunma Bakanlığının 6/6/2011
tarihli işlemi ile reddedilmiştir. İşlem gerekçesi şöyledir:
“… uyuşturucu madde kullanmanız, uyuşturucu satıcıları ile irtibatta
olmanız, askeri personeli uyuşturucuya özendirmeniz ve kullanmaya teşvik
etmeniz gerekçesi ile,…”
8. Başvurucu tarafından, anılan
işlemin iptali istemiyle açılan davada Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM)
Birinci Dairesi 19/4/2012 tarih ve E.2012/470 ve
K.2012/456 sayılı kararı ile davayı reddetmiştir. Karar gerekçesi şöyledir
“… davacının 926
sayılı Kanunun Geçici 32’nci maddesinden yararlanabilmek için gerekli olan
“yargı denetimine kapalı işlemlerle TSK’dan ilişiği kesilmiş” olmak şartını
taşıdığı anlaşılmaktadır.
Davacının geçici 32’nci maddesi kapsamından
yararlandırılmamasına ilişkin belgeler incelendiğinde; davacının kendi
ifadesinde de belirttiği üzere birçok kez uyuşturucu kullandığı, uyuşturucu
madde satıcıları ile irtibatta olduğu, sivil lise ve askeri öğrencilik
yıllarından itibaren uyuşturucu madde kullandığı, diğer askeri personeli
uyuşturucu madde kullanmaya teşvik ettiği, bunun süreklilik arz ettiği
görülmektedir. Davacının bu durumuyla 926 Sayılı TSK Personel Kanunun geçici
32’nci madde hükümlerinden yararlandırılmasının hukuken mümkün olmadığı
değerlendirildiğinden, davanın reddi cihetine gidilmiştir.”
9. Bu karara karşı yapılan
karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 19/10/2012
tarih ve E.2012/908, K.2012/1128 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
10. Karar, başvurucuya 9/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiş, 29/11/2012 tarihinde
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmıştır.
B. İlgili
Hukuk
11. 926 sayılı Kanun’un geçici
32. maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“12 Mart 1971 tarihinden bu Kanunun yayımı tarihine kadar,
yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararları ile
Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler veya vefatları hâlinde hak
sahipleri, bu madde hükümlerinden yararlanabilmek için altmış gün içinde Milli
Savunma Bakanlığına başvururlar.
Milli Savunma Bakanı, başvurunun kabulüne veya reddine en
geç altı ay içinde karar verir. Milli Savunma Bakanı, hazırlık amacıyla sadece
gerekli yazışmaların yapılması hususunda yardımcı olmak üzere gerektiğinde
komisyonlar kurabilir ve bu komisyonlara, ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve
kuruluşlarından temsilci çağırabilir. İlgililerin, Türk Silahlı Kuvvetlerinden
ilişiklerinin kesilmesine esas bilgi ve belgeler Genelkurmay Başkanlığınca en
geç altmış gün içinde Milli Savunma Bakanlığına gönderilir.
…
Başvurunun reddi hâlinde, bu ret işlemine karşı ilgililer
altmış gün içinde Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde dava açabilirler.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 25/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
29/11/2012 tarih ve 2012/921 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
13. Başvurucu, 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun geçici 32. maddesi
uyarınca, yargı denetimine kapalı idari işlemler veya YAŞ kararlarıyla TSK'dan
ilişiği kesilenlere tanınan haklardan yararlandırılması isteminin, işlenen
fiillerin niteliği gözetilerek idare tarafından reddedilmesi, buna karşı açılan
davanın da AYİM tarafından reddedilmesi üzerine yaptığı bireysel başvuruda;
uyuşturucu madde kullanmak, satıcılarla irtibat halinde olmak ve personeli
uyuşturucu maddeye özendirmek şeklinde özetlenebilecek olan TSK'dan ayırma
işleminin gerekçesinin, aynı zamanda geçici 32. maddenin sağladığı haklardan
yararlandırılması isteminin idarece reddedilmesi ve açılan davanın da mahkemece
reddedilmesi gerekçesini teşkil ettiğini, ancak olumsuz idari işlemin ve AYİM
kararının, kendisine savunma hakkı verilmeden, tamamen baskı altında, iki gün
boyunca alıkonularak zorla imzalatılan ifadesine dayanması nedeniyle adil
yargılama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, kararın iptal edilerek, söz
konusu kanun hükmünden yararlandırılmasının sağlanmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Resen Emekliye Sevk İşlemine İlişkin İddialar
14. Başvurucu, ilişiğinin
kesilmesine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğunu, işlemin kendisine savunma
hakkı verilmeden, tamamen baskı altında, iki gün boyunca alıkonularak zorla
imzalatılan ifadesine dayandığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
15. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un geçici 1.
maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden
sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel
başvuruları inceler.”
16. Anılan hüküm uyarınca
Anayasa Mahkemesinin yetkisinin zaman bakımından başlangıcı 23/9/2012
tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve
kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Anayasa
Mahkemesinin yetki kapsamının anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve
kararları da içerecek şekilde genişletilmesi mümkün değildir (B. No: 2012/947, 12/2/2013, § 16).
17. Anayasa Mahkemesinin zaman
bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin
geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B.
No: 2012/51, 25/12/2012, § 18).
18. Başvuru konusu olayda,
başvurucunun, 2006 yılında alınan YAŞ kararı ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden
ilişiği kesilmiştir. Bu durumda ilişiğinin kesilmesine ileri sürülen şikâyetler
zaman bakımından Anayasa Mahkemesinin yetkisi dışında kalmaktadır.
19. Açıklanan nedenlerle,
başvuru konusu işleme yönelik ihlal iddiasının 23/9/2012
tarihinden öncesine ait olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer
kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Yargılamanın Sonucu İtibarıyla Adil Olmadığı İddiası
20. Başvurucu, 926 sayılı
Kanun’un geçici 32. maddesinden yararlandırılması talebiyle açtığı davanın
reddedildiğini, bu durumun sonuç itibarıyla adil yargılanma hakkını ihlal
ettiğini ileri sürmüştür.
21. Anayasa’nın 36. maddesinin
birinci fıkrasında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Maddede geçen “adil yargılanma hakkının” kapsamı
Anayasa’da açık bir şekilde düzenlenmediğinden bu hakkın kapsam ve içeriğinin,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil
yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesi çerçevesinde
belirlenmesi gerekir.
22. Anılan kurallar uyarınca,
ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve
olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının
yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili
varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine
konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının
adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik
içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve
özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti
niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça
Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013,
§ 26).
23. Adil yargılanma hakkı
bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün
adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle,
bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için
başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede
yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi
olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi
delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme
kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği
veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan
unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe
ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir.
24. Başvuru konusu olayda,
başvurucu, 926 sayılı Kanun’un geçici 32. maddesinden yararlandırılması
talebiyle açtığı davada ilişiğinin kesilmesine ilişkin işleme de esas alınan
ifade ve hususların değerlendirildiğini ileri sürmüş, AYİM ise başvurucunun
disiplin durumunu inceleyerek, sivil lise ve askeri öğrencilik yıllarından
itibaren uyuşturucu madde kullandığı, uyuşturucu madde satıcıları ile irtibatta
olduğu, askeri personeli uyuşturucu madde kullanmaya teşvik ettiği ve bunun
süreklilik arz ettiği hususlarını değerlendirmek suretiyle davanın reddine
karar vermiştir.
25. Somut olayda başvurucunun,
yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bilgi ya da belge
sunmadığı, 926 sayılı Kanun’un geçici 32. maddesi kapsamından
yararlandırılmamasına ilişkin işleme karşı açtığı davada iddialarını ileri
sürebildiği ve karşı tarafın delil ve görüşlerinden haberdar olduğu ve bunlara
cevap verme imkânı verilmediğine dair bir iddiada bulunmadığı görülmektedir (B.
No:2013/2349, 20/11/2014, §37) .
26. Bu durumda, başvurucunun
iddialarının mevzuatın yorumlanmasına, delillerin değerlendirilmesine ve esas
itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
27. Açıklanan nedenlerle,
başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde
olduğu, derece mahkemesi kararının bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik
de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça
dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1.
İlişiğinin kesilmesine ilişkin işleme yönelik şikâyetinin “zaman bakımından yetkisizlik”,
2.
Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına yönelik şikâyetinin “açıkça dayanaktan yoksun olması”,
nedenleriyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,
25/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.