TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DİYADİN SERT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/14310)
|
|
Karar Tarihi: 12/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 16/5/2015-29357
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
|
|
Üyeler Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin TURAN
|
Başvurucu
|
:
|
Diyadin SERT
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, hakkında
yürütülen ceza yargılaması nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesinde
öngörülen azami tutukluluk süresini doldurmasına rağmen tahliye edilmediğini
ileri sürerek Anayasa’nın 19. maddesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 27/8/2014 tarihinde
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir
eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci
Komisyonunca, 30/12/2014 tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde
ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Silifke Sulh Ceza
Mahkemesinin 15/12/2008 tarih ve 2008/769 Değişik İş sayılı kararı ile
tutuklanmıştır.
6. Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığının, 10/1/2008 tarih ve E.2008/1504 sayılı iddianamesi ile
başvurucu hakkında kamu davası açılmış ve yargılama sonucunda Bakırköy 12. Ağır
Ceza Mahkemesinin 10/3/2011 tarih ve E.2008/47, K.2011/75 sayılı kararı ile
başvurucunun kasten adam öldürme suçundan 20 yıl hapis cezası ile
cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
7. Temyiz incelemesi
neticesinde Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 28/2/2012 tarih ve E.2011/8175,
K.2012/1198 sayılı kararı ile başvurucu hakkındaki mahkumiyet hükmünün
bozulmasına karar verilmiştir.
8. Bozma sonrası yargılama
sonucunda Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/2/2013 tarih ve E.2012/136,
K.2013/28 sayılı kararı ile başvurucunun tekrar kasten adam öldürme suçundan 20
yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar
verilmiştir.
9. Temyiz incelemesi
neticesinde Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 4/6/2014 tarih ve E.2014/1478,
K.2014/3383 sayılı kararı ile başvurucu hakkındaki mahkumiyet hükmünün tekrar
bozulmasına karar verilmiştir
10. Bakırköy 12. Ağır Ceza
Mahkemesinin 2014/233 Esas sayılı dosyasında 9/7/2014 tarihinde bozma üzerine tensiben yapılan incelemede başvurucunun “ dosyadaki kanıt durumuna göre kuvvetli
suç şüphesinin varlığı, atılı suç niteliği ve uygulanması istenen yasa maddelerinde
öngörülen ceza miktarına göre kaçma şüphelerinin varlığı ve CMK.nın
100/3-a maddesinde belirtilen tutuklama nedeninin varlığı ve CMK'nın 102/2 maddede belirtilen sürenin dolmadığı
gözetilerek, adli kontrolün yeterli olmayacağı da dikkate alınarak” tutukluluk halinin itiraz
yolu açık olmak üzere devamına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun tutukluluğun
devamına ilişkin itirazı, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/7/2014 tarih
ve 2014/752 Değişik İş sayılı kararı ile reddedilmiştir.
12. Başvurucuya söz konusu karar
8/8/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Başvurucu, 27/8/2014
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Başvurucu hakkında, Bakırköy
12. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/9/2014 tarih ve E.2014/233, K.2014/288 sayılı
kararı ile başvurucunun kasten adam öldürmek suçundan 15 yıl hapis cezası ile
cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
15. Başvurucu, 1/10/2014
tarihinde hakkında verilen kararı temyiz etmiştir.
B. İlgili
Hukuk
16. 26/9/2004 tarih ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81. ve 29. maddeleri.
17. 12/1/2011 tarih ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 11/4/2013 tarih ve 6459 sayılı Kanun’la
değişik 334., 336. ve 339. maddeleri
18. 4/12/2004 tarih ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:
(1) Kuvvetli suç
şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması
halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi,
verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde,
tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı
şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması
girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer
alan;
…
2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
…
(4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.)
Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan
fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.”
19. Aynı Kanun’un 102.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk
süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek
uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 12/3/2015
tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 27/8/2014 tarih ve 2014/14310
numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, 15/12/2008
tarihinde tutuklandığını, 28/2/2012 tarihinde ceza aldığını, kararı temyiz
ettiğini ve kararın bozulduğunu, davasının halen devam ettiğini, tutukluluk
süresinin 5 yılı aştığını, 5 yıl 9 ay olduğunu belirterek Anayasa’nın 19.
maddesinin ihlal edildiğini iddia etmiş, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102.
maddesi gereğince tahliye edilmesini ve hakkında maddi ve manevi tazminata
karar verilmesini istemiş, ayrıca adli yardım talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
22. Başvurucu, tutukluluğunun
uzun sürmesi nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanun’un 102. maddesi gereğince
tutukluluğun sonlandırılmasını istemiş, bu nedenle başvurucunun iddiası kanuni
tutukluluk süresinin aşılıp aşılmadığı kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Adli Yardım
Talebi Yönünden
23. Anayasa Mahkemesinin
17/9/2013 tarih ve B. No: 2012/1181 sayılı kararında belirtilen adli yardım
talebinin değerlendirilmesine ilişkin ilkeler temelinde somut olayda, hükümlü
olarak ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun, sosyal güvenlik kapsamında
bir geliri, adına kayıtlı taşıtı veya taşınmaz malı olmadığı, geçimini önemli
ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olduğu sunduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Dolayısıyla açıkça dayanaktan
yoksun olmayan başvurucunun adli yardım talebinin kabulü gerekir.
2. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
24. Başvurucu, uzun tutukluluk
süresinin sonlandırılmaması nedeniyle haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
25. Başvurucunun kanuni
tutukluluk süresinin aşıldığına ilişkin şikâyetinin Anayasa’nın 19. maddesinin
üçüncü fıkrası açısından değerlendirilmesi gerekir.
26. Anayasa’nın 19. maddesinin
ilgili fıkrası şöyledir:
“Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
…
Suçluluğu hakkında
kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini
veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu
kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir.
Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca
bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.
…”
27. Anayasa’nın 19. maddesinde
özgürlük ve güvenlik hakkı güvence altına alınmış ve hiçbir bireyin
özgürlüğünden keyfi bir biçimde yoksun bırakılamayacağı belirtilmiştir. 19.
maddenin birinci fıkrasında herkesin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına sahip
olduğu, ikinci ve üçüncü fıkralarında ise bireylerin bu haktan şekil ve
şartları kanunda gösterilen bazı istisnai durumlarda mahrum edilebileceği
kuralı yer almaktadır.
28. Buna göre, kişinin özgürlük
ve güvenlik hakkının kısıtlanması ancak Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında
belirlenen durumlardan birinin varlığı halinde söz konusu olabilir. Bir bireyin
özgürlük ve güvenlik hakkının kısıtlanacağı durumlar sınırlı olarak
sayılmıştır. Bu çerçevede 19. maddenin üçüncü fıkrasına göre suçluluğu hakkında
kuvvetli belirti bulunan kişiler ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini
ve değiştirilmesini önlemek maksadıyla hâkim kararıyla tutuklanabilir.
Tutuklamanın kanunda öngörülen şekil ve şartlara uygun olması gerekir.
29. 5271 sayılı Kanun’un 102.
maddesinin (2) numaralı fıkrasında ağır ceza mahkemesinin görevine giren
işlerde tutukluluk süresinin en çok iki yıl olduğu ve bu sürenin zorunlu
hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabileceği ancak uzatma süresinin toplam
üç yılı geçemeyeceği belirtilmiş olup, madde metninde uzatma süreleri dâhil
toplam tutukluluk süresinin azami 5 yıl olabileceği öngörülmektedir (bkz: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/4/2011 tarih ve
E.2011/1-51, K.2011/42 sayılı kararı).
30. Bu sürenin hesabında ilk
derece mahkemesi önünde yargılama aşamasında geçen sürelerin dikkate alınması
gerekir. Zira kişi yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla
mahkûm edilmişse, bu kişinin hukuki durumu “bir
suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmakta ve
tutmanın nedeni ilk derece mahkemesince verilen hükme bağlı olarak tutma haline
dönüşmektedir. Nitekim AİHM, mahkûmiyet kararı sonrası tutulma halini
tutukluluk olarak nitelendirmemekte ve temyiz aşamasında geçen süreyi
tutukluluk süresinin hesabında dikkate almamaktadır Aynı yaklaşım Yargıtay Ceza
Genel Kurulunca da benimsenmiş ve temyizde geçen sürenin tutukluluk süresine
dâhil edilmeyeceğine hükmedilmiştir. (B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 41)
31. Somut olayda başvurucu
15/12/208 tarihinde tutuklanmış ve hakkında ilk derece mahkemesince 10/3/2011
tarihinde mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi
tarafından 28/2/2012 tarihinde bozulmuştur. Bozma sonrası yapılan yargılama
neticesinde İlk Derece Mahkemesi 15/2/2013 tarihinde yeniden mahkumiyete
hükmetmiş ve bu karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Bu karar Yargıtay
1. Ceza Dairesi tarafından 4/6/2014 tarihinde bozulmuştur. Başvurucu hakkında
yapılan yargılama neticesinde İlk Derece Mahkemesi 30/9/2014 tarihinde yeniden
mahkumiyete hükmetmiş ve tutukluluğun devamına karar vermiş, verilen bu karar
başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Buna göre temyiz aşamasında geçen
süreler hariç İlk Derece Mahkemesi önünde yürütülen yargılamada geçen toplam
tutukluluk süresi yaklaşık 3 yıl 6 aydır.
32. Buna göre başvurucunun
toplam tutukluluk süresinin Ceza Muhakemesi Kanun’un 102. maddesinde öngörülen
azami tutukluluk süresini aşmadığı anlaşıldığından başvurunun “açıkça dayanaktan yoksun olması”
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
1. Başvurucunun yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun
olması ve talebinin açıkça dayanaktan yoksun
olmaması nedeniyle adli yardım talebinin KABULÜNE,
2. Başvurucunun, “Kanunda
öngörülen azami tutukluluk süresinin aşıldığı” iddiasının “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Başvurucunun başvuru harcını ödemekten muaf tutulmasına,
12/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.