TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
TÜRK PEDİATRİK ONKOLOJİ GRUBU
DERNEĞİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2012/95)
|
|
Karar Tarihi: 25/12/2012
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
Raportör
|
:
|
Salim KÜÇÜK
|
Başvurucu
|
:
|
Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği
|
Vekili
|
:
|
Av. Tülay ÇELİKYÜREK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, 6/4/2011
tarih ve 6225 sayılı Kanun’un 10 ve 12. maddeleriyle 11/4/1928 tarih ve 1219
sayılı Kanun’a eklenen ek 14. madde ve geçici 8. maddenin dördüncü fıkrasının
(ç) bendi ile getirilen düzenlemeler nedeniyle üyelerinin haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 4/10/2012 tarihinde
Anayasa Mahkemesine bizzat yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca, başvurunun karara bağlanması
için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa
Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı
fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III.
OLAYLAR VE OLGULAR
A.
Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Yükseköğretim Genel Kurulu tarafından, tıp fakültelerini
oluşturan bölüm, ana bilim ve bilim dallarının belirlenmesine ilişkin 21/5/2009 tarih ve 2009.10.1126 sayılı karar ile çocuk
sağlığı ve hastalıkları ana bilim dalına bağlı çocuk hematolojisi ve çocuk
onkolojisi yan bilim dalları “çocuk
hematolojisi ve onkolojisi bilim dalı” olarak birleştirilerek tek
yan dal hâline getirilmiştir.
6. Başvurucu, bahse konu idari işlemin iptali istemiyle,
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı aleyhine dava açmıştır. Danıştay 8. Dairesinin
2009/6967 esas sayılı dosyasında görülen dava, başvuru tarihi itibarıyla
derdesttir.
7. Bu arada 18/7/2009 tarih ve
27292 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tıpta ve Diş
Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği ile çocuk sağlığı ve hastalıkları ana
bilim dalına bağlı olan çocuk hematolojisi ve çocuk onkolojisi yan dalları, “çocuk hematolojisi ve onkolojisi” adı
altında birleştirilerek tek yan dal hâline getirilmiştir. Yönetmelik’in geçici
11. maddesinde, çocuk hematolojisi ya da çocuk onkolojisi yan dallarında
uzmanlık eğitimi almakta olanların, bu eğitimlerine çocuk hematolojisi ve
onkolojisi adı altında devam edeceği düzenlenmiştir. Ayrıca maddede, bu
dallarda uzmanlık belgesi almış olanların Yönetmelik’in yayımı tarihinden
itibaren altı ay içinde başvurmaları hâlinde uzmanlık belgelerinin çocuk
hematolojisi ve onkolojisi olarak değiştirileceği kuralına yer verilmiştir.
8. Başvurucu, anılan Yönetmelik’in iptali istemiyle,
Başbakanlık ve Sağlık Bakanlığı aleyhine dava açmıştır. Danıştay 8. Dairesinin
2010/106 esas sayılı dosyasında görülen bu dava da başvuru tarihi itibarıyla
derdesttir.
9. Daha sonra 6225 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile 1219
sayılı Kanun’un bazı maddeleri değiştirilerek tıpta uzmanlık ana dalları ile
bağlı yan dalları ve eğitim süreleri yeniden belirlenmiş, ayrı yan dallar olan
çocuk hematolojisi ve çocuk onkolojisi, Kanun’a ekli 3 sayılı çizelge ile tek
yan dal hâline getirilmiştir. Aynı Kanun’un 12. maddesi ile
de 1219 sayılı Kanun’a eklenen geçici 8. maddenin dördüncü fıkrasının (ç) bendi
uyarınca çocuk hematolojisi ya da çocuk onkolojisi adıyla uzmanlık belgesi
almış olanların uzmanlık belgelerinin “çocuk
hematolojisi ve onkolojisi” olarak değiştirileceği, çocuk
hematolojisi ya da çocuk onkolojisi yan dallarında uzmanlık eğitimi yapmakta
olanların eğitimlerine “çocuk hematolojisi
ve onkolojisi” adı altında devam edecekleri düzenlenmiştir.
B. İlgili Hukuk
10. 1219 sayılı Kanun’un ek 14. maddesi ve geçici 8.
maddesinin birinci fıkrası ile dördüncü fıkrasının (ç) bendi şöyledir:
“EK MADDE 14
− Tıpta uzmanlık ana dalları ile eğitim süreleri EK–1 sayılı çizelgede;
diş tabipliğinde uzmanlık ana dalları ile eğitim süreleri EK–2 sayılı
çizelgede; tıpta uzmanlık yan dalları, bağlı ana dalları ve eğitim süreleri de
EK–3 sayılı çizelgede belirtilmiştir. Bu çizelgelerde belirtilen eğitim
süreleri, Sağlık Bakanlığınca, Tıpta Uzmanlık Kurulunun kararı üzerine üçte bir
oranına kadar arttırılabilir.
…”
“GEÇİCİ
MADDE 8 − Bu Kanunun ek 14 üncü maddesinin yürürlüğe
girmesinden önce ilgili mevzuatına uygun olarak uzmanlık eğitimi yapmış,
eğitime başlamış veya bir uzmanlık eğitimi kontenjanına yerleşmiş olanların
hakları saklıdır.
…
ç) Çocuk Hematolojisi
ya da Çocuk Onkolojisi adıyla uzmanlık belgesi almış olanların bu iki alanda
yaptıkları araştırma, uygulama ve incelemelere ait belgelerini ibraz ederek, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde başvurmaları ve
Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından uygun bulunması halinde uzmanlık belgeleri
Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi olarak değiştirilir. Çocuk Hematolojisi ya da Çocuk Onkolojisi yan dallarında uzmanlık
eğitimi yapmakta olanlar eğitimlerine Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi adı
altında devam ederler.”
IV.
İNCELEME VE GEREKÇE
11. Mahkemenin 25/12/2012 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 4/10/2012 tarih ve 2012/95 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
12. Başvurucu, çocuk onkolojisi
disiplininin çalışma alanının oldukça geniş ve bu alanda hasta sayısının
ülkemizin genç nüfusa sahip olması nedeniyle çok fazla olduğunu, çocuk
hematolojisi ile çocuk onkolojisi disiplinlerinin lösemi hastalığı dışında
ortak çalışma alanının bulunmadığını, iki ayrı disiplin için toplam üç yıl
eğitim süresi öngörülmesinin bilimsel bir temelinin olmadığını, bu alanda
nitelikli uzman yetişmesinin de mümkün olamayacağını ve birbirlerinden farklı
olan bu iki disiplinin birleştirilmesiyle sunulacak sağlık hizmetinin
kalitesinin düşeceğini belirterek başvuru konusu kanuni düzenleme nedeniyle
üyelerinin, Anayasa’nın 10, 12, 27, 36, 40, 42, 48, 56, 125 ve 138.
maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
13. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki
herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa
Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması şarttır.”
14. 30/11/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında
Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkı”
kenar başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
15. 6216 sayılı Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar” kenar
başlıklı 46. maddesi şöyledir:
“(1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel, kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir.
(2) …Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel
kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda
bulunabilir.
…”
16. 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinde, bireysel
başvurunun ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal
nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından
yapılabileceği düzenlenmektedir.
17. Aynı maddenin
(2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde ise özel hukuk tüzel kişilerinin
sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel
başvuruda bulunabilecekleri kuralı yer almaktadır.
18. 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni
Kanunu’nun 56. maddesinde, dernek, en az yedi kişinin kazanç paylaşma dışında
belirli ve ortak amacı gerçekleştirmek üzere bilgi ve çalışmalarını sürekli
olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip topluluk
olarak tanımlanmıştır.
19. Başvurucu
Dernek Tüzüğü’nün 4. maddesinde, derneğin temel amacı, çocuk onkolojisi
konusundaki bilimsel, teknolojik, mesleki ilerlemeleri desteklemek ve çocuk
onkolojisi tedavi uygulamalarının kalitesini yükselterek tıbbın bu dalında
hizmet alan toplum bireylerinin çıkarlarını korumak olarak belirlenmiştir.
20. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve 6216 sayılı Kanun’un
45. maddesinin (1) numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa’da güvence altına
alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna
ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından ihlal edildiğini düşünen, medeni haklara sahip gerçek ve tüzel
kişilere Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru açısından dava ehliyeti
tanınmıştır. Buna karşılık 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin
(2) numaralı fıkrasında, özel hukuk tüzel kişilerinin (dernekler, vakıflar,
ticari ortaklıklar vb.) bireysel başvurunun niteliği gereği sadece tüzel
kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda
bulunabilecekleri ifade edilmiştir. Anılan maddenin (1) numaralı fıkrası ise
bireysel başvuru yapılabilmesi açısından güncel ve kişisel hakların doğrudan
ihlal edilmiş olmasını gerekli kılmaktadır.
21. Anayasa ve 6216
sayılı Kanun’un anılan hükümleri gözetildiğinde, bireysel başvuruda
bulunacakların, başvuruya konu ettiği kamu gücü işlemi, eylemi ya da ihmali
nedeniyle ya kişisel olarak doğrudan etkilenmiş olması ya da başvurucu ile
doğrudan mağdur arasında şahsi ve özel bir bağ bulunması gerekir.
22. Öte yandan,
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunda bir düzenlemenin soyut biçimde
Anayasa’ya aykırılığının ileri sürülmesine imkân vermemektedir.
23. Somut olayda
kanuni düzenleme “çocuk hematolojisi”
ve “çocuk onkolojisi” bilim
dallarının birleştirilmesine yönelik olup, çocuk hematolojisi ya da çocuk
onkolojisi yan dallarında uzmanlık eğitimini tamamlamış veya Kanun’un yayımı
tarihi itibarıyla eğitimleri devam etmekte olan gerçek kişilerin durumlarında
değişiklik yapmıştır. Bu durumda, söz konusu yasama işleminin başvurucu
derneğin tüzel kişiliğine ait haklarına bir müdahale oluşturduğu söylenemez.
Amacı çocuk onkolojisi alanında tıbbi kaliteyi artırmak olan ve yalnızca
üyelerinin durumlarını etkileyen başvuru konusu yasama işleminin mağduru
olmayan derneğin, bu işlem aleyhine bireysel başvuru yapma hakkı
bulunmamaktadır.
24. Açıklanan
nedenlerle, özel hukuk tüzel kişisi olan başvurucu Derneğin mağdur sıfatı
taşımadığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları
yönünden incelenmeksizin “kişi yönünden
yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “kişi yönünden yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama
giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 25/12/2012
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.