TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
|
MEHMET GÜVEN ULUSOY BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/1013)
|
|
Karar Tarihi: 2/7/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 11/8/2015-29442
|
|
GENEL KURUL
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Zühtü ARSLAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Başkanvekili
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Mehmet Güven ULUSOY
|
Vekil
|
:
|
Av. Ali Rıza KALAYCIOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, alacak davasına
ilişkin yargılama sürecinde Yargıtayın, tarafların
talebi olmadan kendiliğinden karar düzeltme incelemesi yaptığı ve bu incelemede
“feragat”e ilişkin kanun hükümlerini
yanlış yorumladığı ayrıca yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığı nedenleriyle
adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ilgilidir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 24/1/2013
tarihinde Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari
yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir durumunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 21/2/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 11/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığına, başvuru
konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin birer örneği görüş
için gönderilmiştir. Başvurucu, Adalet
Bakanlığının 15/9/2014 tarihli görüşüne karşı
beyanlarını 9/10/2014 tarihinde sunmuştur.
6. İkinci Bölümün 10/6/2015 tarihinde yaptığı toplantıda başvurunun niteliği
itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanması gerekli görüldüğünden
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 28. maddesinin (3)
numaralı fıkrası uyarınca başvurunun görüşülmek üzere Genel Kurula sevkine
karar verilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu aleyhine, Kadıköy
2. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2001/537 sayılı dosyasında açılan davada;
davacı C.U., başvurucu tarafından haksız alınıp
doldurulmuş iki adet çekten dolayı başvurucuya borçlu olmadığının tespitine
karar verilmesini talep ettikten sonra yargılama devam ederken delillerin
toplanması aşamasında davadan feragat etmiş, bunun üzerine Kadıköy 2. Asliye
Ticaret Mahkemesi, 27/9/2002 tarihli kararında feragat nedeniyle davanın
reddine hükmetmiştir.
9. Başvurucu, 3/11/2004
tarihinde Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı alacak davasında, C.U.’dan borcu karşılığında aldığı
çekin karşılıksız çıkması üzerine icra takibi başlattığını ancak çekin
zamanaşımına uğradığının tespiti üzerine takibin iptal edildiğini belirterek
borç olarak verdiği paranın ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
10. Kadıköy 4. Asliye Ticaret
Mahkemesi, 30/6/2005 tarihli ve E.2004/1535,
K.2005/486 sayılı kararla, aynı çekten dolayı davalı C.U.’nun,
borçlu olmadığının tespitine ilişkin, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin
E.2001/537 sayılı dosyasında açtığı davadan feragat ettiğini, bu nedenle söz
konusu davanın reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, bu durumda
davalının çekten dolayı borçlu olduğunun kabulünün gerektiğini belirterek
başvurucunun açtığı davanın kabulüne hükmetmiştir.
11. Temyiz incelemesi sonucunda
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 9/2/2007 tarihli ve
E.2006/16291, K.2007/1615 sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesinin kararını
onamıştır.
12. Aynı Daireye yapılan karar
düzeltme istemi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 29/4/2010
tarihli ve E.2010/3039, K.2010/5858 sayılı ilam ile “… Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2001/537 sayılı dosyasında
C.U. tarafından açılan, iki adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti
talepli davada, davacı C.U. vekili 22/10/2002 tarihli
duruşmada ve 21/10/2002 tarihli dilekçesinde, davadan feragat ettiğini
bildirmiştir. Bu çeklerden bir tanesi bu davanın konusu olan çektir. Ancak
davacı C.U. vekili davadan feragat beyanında, İstanbul 6. İcra Tetkik Merciinin
E.2002/703 sayılı, davamızın konusu olan çeke ilişkin icra takibinin (2001/1233
sayılı) iptali kararının Yargıtay tarafından onandığını, bu nedenle davanın
konusu kalmadığı için davadan feragat ettiğini belirtmiştir. Davalı C.U.’nun anılan dosyadaki feragat beyanı, hakkın özünden feragat
niteliğinde değildir. Gerçekten de esas haktan feragatın
açık bir şekilde yapılması gerekli olduğundan, davalı tarafından hakkın özünden
asıl haktan da feragat anlamında değildir. Mahkemenin aksi yöndeki kabulünde
isabet bulunmamaktadır. Bu durumda zamanaşımına uğrayan çekin, HUMK’un 292. maddesi gereğince yazılı delil başlangıcı
olarak kabulü ile tanık da dâhil, tarafların tüm delilleri toplanarak ve
değerlendirilerek, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. Kararın bu
nedenle bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu kez
yapılan inceleme ile anlaşıldığından…” şeklindeki gerekçeyle onama
kararının kaldırılıp hükmün bozulmasına karar vermiştir.
13. Kadıköy 4. Asliye Ticaret
Mahkemesi bozma kararına uyarak yaptığı yargılama sonucunda, 13/10/2011
tarihli ve E.2010/749, K.2011/865 sayılı kararı ile dinlenen davacı
tanıklarının temel ilişkiden doğan alacağın varlığı yönünde inandırıcı beyanda
bulunmadıklarını ve davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığını belirtmiş
ve davanın reddine karar vermiştir.
14. Temyiz incelemesi sonunda
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 29/2/2012 tarihli ve
E.2011/20523, K.2012/4830 sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesinin kararını
onamış, karar düzeltme istemini de 13/11/2012 tarihli ve E.2012/24305,
K.2012/25424 sayılı ilamı ile reddetmiştir.
15. Bu karar, başvurucuya 27/12/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu, 24/1/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
17. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Usul
ekonomisi ilkesi” kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
“Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir
biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.”
18. 6100 sayılı Kanun’un “Davanın geri alınması” kenar başlıklı
123. maddesi şöyledir:
“Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık
rızası ile davasını geri alabilir.”
19. 6100 sayılı Kanun’un “Davadan feragat” kenar başlıklı 307.
maddesi şöyledir:
“Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen
veya tamamen vazgeçmesidir.”
20. 6100 sayılı Kanun’un “Feragat ve kabulün sonuçları” kenar
başlıklı 311. maddesi şöyledir:
“Feragat ve kabul,
kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu
hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.”
21. 6100 sayılı Kanun’un geçici
3. maddesi şöyledir:
“(1) Bölge adliye
mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli
Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve
Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi
uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama
tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin
uygulanmasına devam olunur.
(2)Bölge adliye
mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna
başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten
önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.”
22. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı
mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun ile
değiştirilmeden önceki 440. maddesi şöyledir:
“Yargıtay kararlarına
karşı tefhim veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı
karar düzeltilmesi istenebilir;…”
23. 1086 sayılı mülga Kanun’un
5236 sayılı Kanun ile değişiklikten önceki 442. maddesi şöyledir:
“…Şu kadar
ki iki taraftan biri tashihi karar ettiği halde arzuhal suretinin tebliği
tarihinden itibaren on beş gün içinde diğer taraf gerek mahsusen ita edeceği
arzuhalde ve gerek asıl arzuhale cevaben vereceği layihada itirazatını
beyan ile tashihi karar talep edilir.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
24. Mahkemenin 2/7/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
24/1/2013 tarihli ve 2013/1013 sayılı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
25. Başvurucu, 3/11/2004 tarihinde Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde
açtığı alacak davasına ilişkin yargılamada Yargıtayın,
tarafların talebi olmadan kendiliğinden karar düzeltme incelemesi yaptığını ve
incelemesinde “feragat”e ilişkin kanun hükümlerini
yanlış yorumladığını, ilk derece mahkemesi tarafından da bu yoruma uyulduğu
için hakkaniyete aykırı olarak talebinin reddedildiğini ve yargılamanın makul
sürede sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
26. Başvurucu, Kadıköy 4. Asliye
Ticaret Mahkemesinde açtığı alacak davasında verilen karar sonucu yapılan
temyiz incelemesinin ardından Yargıtayın, tarafların
talebi olmadan karar düzeltme incelemesi yaptığını ve bu inceleme sonucunda ilk
derece mahkemesince verilen hüküm ile lehine sonuçlanıp Yargıtay onamasından
geçen kararın ortadan kaldırıldığını, ardından bu ilama uyularak verilen ve
kesinleşen hüküm ile de davasının hakkaniyete aykırı olarak reddedildiğini
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Adalet Bakanlığı; görüşünde,
karar düzeltme yoluna taraflardan birinin talebi olmadan gidilemeyeceğini
belirtmiş, başvurucunun iddiasının aksine davalı tarafın karar düzeltme
talebinde bulunduğunun, başvurucunun da davalının karar düzeltme dilekçesine
karşı cevap hakkını kullandığının tespit edildiğini bildirmiştir.
28. Başvurucu, şikâyetinin bu
kısmına ilişkin Adalet Bakanlığı görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Başvuru hakkının kötüye kullanılması"
kenar başlıklı 51. maddesi şöyledir:
"Bireysel
başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığı tespit edilen başvurucular aleyhine,
yargılama giderlerinin dışında, ayrıca ikibin Türk
Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasına hükmedilebilir."
30. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün “Başvuru
hakkının kötüye kullanılması” kenar başlıklı 83. maddesi şöyledir:
“Başvurucunun
istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel
başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvuru
reddedilir ve yargılama giderleri dışında, ilgilinin ikibin
Türk Lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına
karar verilir.”
31. İlgili düzenlemeler
vasıtasıyla, genel hukuk teorisinde bir kamu düzeni kuralı olarak ele alınan ve
genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara
sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade
eden hakkın kötüye kullanılmasının, bireysel başvuru alanında özel olarak ele
alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça
aykırı olan ve Mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen
davranışların, başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi
mümkündür (S.Ö.,
B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
32. Bu kapsamda
özellikle, Mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara
dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun
değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi,
başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi
etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Mahkemenin
bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat
oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak
kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya
tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında
ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla
bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda, başvuru
hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29).
33. Somut
başvuru açısından başvurucunun, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 9/2/2007
tarihli onama ilamının ardından talep olmadan karar düzeltme incelemesi
yapıldığı yönündeki iddiasının gerçeği yansıtmadığı zira Kadıköy 4. Asliye
Ticaret Mahkemesinin 30/6/2005 tarihli kararının, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin
9/2/2007 tarihli ilamı ile onanmasının ardından davalı tarafça 1/7/2007 tarihli
dilekçe ile karar düzeltme talebinde bulunulduğu, bu dilekçenin başvurucuya
6/7/2007 tarihinde tebliğ edildiği ve başvurucunun davalının karar düzeltme
talebine cevap verdiği anlaşılmıştır.
34. Açıklanan nedenle, başvurucu
tarafından ileri sürülen iddianın yanıltıcı beyan niteliğinde olduğu, başvuruya
konu yargılama dosyası incelendiğinde aslında karar düzeltme başvurusunun
gerçekleştiği anlaşıldığından başvurunun“başvuru hakkının kötüye kullanımı” nedeniyle reddine karar
verilmesi gerekir.
35. Başvurucu
aleyhine, başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle 6216 sayılı Kanun'un
51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 83.
maddesi uyarınca takdiren 500,00 TL disiplin para
cezasına hükmedilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurunun, “başvuru hakkının
kötüye kullanılması” nedeniyle REDDİNE,
B. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi uyarınca
500,00 TL disiplin para cezasının başvurucudan TAHSİLİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA,
2/7/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.