TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
UMUT SAĞLAM BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2087)
|
|
Karar Tarihi: 7/7/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Akif YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
Umut SAĞLAM
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, Yargıtay 1. Ceza Dairesinde temyiz incelemesi
aşamasında bulunan dosyanın incelenme talebinin reddedilmesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası hakkındadır.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 25/3/2013 tarihinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 30/5/2013
tarihinde başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 24/7/2013
tarihinde yapılan toplantıda başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular 31/7/2013
tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı görüşünü 25/9/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Adalet Bakanlığı tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan
görüş başvurucuya 9/10/2013 tarihinde bildirilmiştir.
Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarını 23/10/2013
tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Ankara Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak
çalışmaktadır.
9. Başvurucu, Yargıtay 1. Ceza Dairesine hitaben yazdığı 22/5/2012 tarihli dilekçesinde, sanık C. U. A.’nın müdafiliğini üstlenme ihtimalinin bulunduğunu
belirterek, temyiz aşamasında olan İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/213
sayılı dosyasını inceleme talebinde bulunmuştur.
10. Başvurucunun talebi, anılan Dairenin 29/5/2012
tarihli ve E.2012/2991, K.2012/111 Müt. sayılı kararıyla, “suçtan
zarar gören vekilinin ve müdafiinin, iddianamenin
mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini
inceleyebileceği, bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak
alabileceği; müdafiinin, şüpheli veya sanığın ceza
muhakemesinde savunmasını yapan avukatı ifade ettiği; soyut olarak dosyayı
inceleme istemini içeren dilekçe ve dava dosyasından, istemde bulunanın müdafii ve vekillik sıfatı bulunduğunu gösteren bilgi ve
belge bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir.
11. Başvurucu, 25/6/2012 tarihinde
Yargıtay Başkanlar Kuruluna müracaat ederek, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin
işleminin kaldırılmasını talep etmiş, ancak talebi 10/1/2013 tarihli ve 8
sayılı kararla reddedilmiştir.
12. Ret gerekçesi şöyledir:
“Temyiz incelemesi için Yargıtay Ceza Dairesi’ne gelen
dosyaların sanık müdafiliğini (vekâletname, yetki belgesi, mahkeme kararı,
tutuklu veya hükümlü ise sanık tarafından cezaevi veya mahkeme kanalı ile
gelmiş dilekçe veya faks ile belgelemek, tutuksuz ise huzurda sözle beyanla)
kanıtlamak şartı ile avukat veya yetkilendireceği kişilerin inceleyebileceğine
… karar veridi”
13. Anılan karar başvurucuya 21/2/2013
tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. Bireysel başvuru 25/3/2013
tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
15. 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun
“İşlerin stajyer veya
sekreterle takibi, dava dosyalarının incelenmesi ve dosyadan örnek alma”
kenar başlıklı 46. maddesi şöyledir:
“Avukat, işlerini kendi sorumluluğu altındaki stajyeri veya
yanında çalışan sekreteri eliyle de takip ettirebilir, fotokopi veya benzeri
yollarla örnek aldırabilir. Avukatın onanmasını istemediği örnekler harca tabi
değildir.
Avukat veya stajyer, vekaletname
olmaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Bu inceleme isteğinin
ilgililerce yerine getirilmesi zorunludur. Vekaletname
ibraz etmeyen avukata dosyadaki kağıt veya belgelerin örneği veya fotokopisi
verilmez.”
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun “Müdafiin dosyayı inceleme yetkisi” kenar
başlıklı 153. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan şekli şöyledir:
“(1) Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini
inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
(2) Müdafiin dosya içeriğini
incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye
düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin
kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
(3) Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren
tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili
oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü
uygulanmaz.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353
S.K./23.mad) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten
itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir;
bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
(5) Bu Maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin
vekili de yararlanır.”
17. 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay
Kanunu'nun “Başkanlar
kurullarının görevleri” kenar başlıklı 17. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“Başkanlar
kurullarının itiraz üzerine veya doğrudan doğruya verdikleri bütün kararlar
kesin olup, bu kararlar aleyhine başka bir yargı merciine başvurulamaz.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
18. Mahkemenin 7/7/2015 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 25/3/2013 tarihli ve 2013/2087 numaralı
bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, müdafiliğini üstlenme
ihtimalinin bulunduğunu belirterek, bir sanığın temyiz aşamasında olan
dosyasını inceleme talebinde bulunduğunu, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin müdafii ve vekillik sıfatı bulunduğunu gösteren bilgi ve
belge bulunmadığı gerekçesiyle talebini reddettiğini, herhangi bir davada müdafiin veya mağdur vekilinin vekâleti üstlenip
üstlenmemek konusunda karar verebilmesi ve savunma kapsamında ayrıntılı olarak
dosya hakkında bilgi edinilebilmesi açısından dava dosyasını incelemesinin
gerekli olduğunu belirterek, vekâletname ibraz etmediği gerekçesiyle dosyayı
inceleme hakkından yoksun bırakılmasının ve idari nitelikte olan Yargıtay
Başkanlar Kurulu kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olmasının Anayasa’nın
2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine, hak arama hürriyetini düzenleyen
36. maddesine ve idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun
açık olduğunu belirten 125. maddesine aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Kanun koyucu Yargıtay Başkanlar
Kurulunu işlevsel olarak "idare"
kabul etmemiş ve Kanun'la kendisine verilen görevleri ifade ederken bu Kurulun
verdiği kararları idarî tasarruf saymayarak, bunları yargı denetimi dışında
tutmuştur. Bu nedenle, Yargıtay mensuplarının Yargıtay'ın ifa ettiği yüksek
yargı hizmetinin işleyişi ile ilgili olarak doğabilecek kimi ihtilafların
Yargıtay'ın içinde belirtilen çözüm mekanizmaları yoluyla sonuçlandırmasının
öngörülmesinde Anayasa'nın yargı ve yüksek yargıyı düzenleyen hükümleri
yönünden bir aykırılık söz konusu değildir (AYM, E.2008/74, K.2010/15, K.T. 28/4/2010).
21. Başvurucu, dosyaya erişimin sağlanmaması nedeniyle Yargıtayın içinde belirtilen yargısal
nitelikteki çözüm mekanizmalarını tükettikten sonra Anayasa Mahkemesine
başvurmuştur (§§ 10-12).
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki itelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve
olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Başvurucunun
iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında dosyaya erişim ve savunma hakları
çerçevesinde değerlendirilmiştir.
23. Bakanlık görüşünde, başvuru konusu
olayda başvurucuya isnat edilen bir suç bulunmadığı gibi başvurucunun söz
konusu davanın davalısı veya davacısı da olmadığı, bu bakımdan ileri sürdüğü
iddiaların adil yargılanma hakkı kapsamında korunmadığı, adil yargılanma hakkı
kapsamında olduğu kabul edilse dahi bireysel başvuruda bulunmak için güncel ve
kişisel bir hakkın ihlal edilmesi gerektiği, diğer yandan müdafiliği yapılmak
istenen kişinin durumdan haberdar edildiğine dair bir bilgi ve belgenin de
başvurucu tarafından Yargıtaya sunulmadığı
belirtilmiştir.
24. Başvurucu, başvurunun esası hakkındaki Bakanlık görüşüne
karşı, başvuru dilekçesindeki beyanlarını tekrar etmiştir.
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve
özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf
olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal
edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.”
26. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar” kenar başlıklı 46. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen
işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan
etkilenenler tarafından yapılabilir”
27. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar” başlıklı 46. maddesinde kimlerin
bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup, anılan maddenin (1) numaralı
fıkrasına göre; bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunabilmesi için üç temel ön koşulun birlikte bulunması gerekmektedir. Bu
önkoşullar, başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü
eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı, başvurucunun “güncel bir hakkının ihlal edilmesi”, bu
ihlalden dolayı kişinin “kişisel olarak” ve “doğrudan”
etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin “mağdur” olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).
28. Bu üç temel koşula ilave olarak 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” başlıklı 45.
maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre Anayasa Mahkemesine ancak Anayasa’da
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller
kapsamındaki herhangi birinin ihlal edildiği iddiasıyla başvurulabilir. Buradan çıkan
sonuca göre Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden,
Sözleşme ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamında bir hakkı
doğrudan etkilenmeyen kişi “mağdur”
statüsü kazanamaz (Onur Doğanay,
§ 43).
29. Başvuru konusu olayda başvurucu, Yargıtay 1. Ceza
Dairesinde temyiz incelemesi için bekleyen bir ceza davası dosyasında sanık
konumundaki C. U. A.’nın müdafiliğini üstlenme
ihtimalinin bulunduğunu belirterek dosyayı inceleme talebinde bulunmuştur. Başvurucu,
davanın taraflarından biri değil bir tarafın müdafiliği üstlenme ihtimali olan
avukattır. Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı hukuk
yargılamasında tarafların ve ceza yargılamasında hakkında suç isnat edilen
kişilerin usulden kaynaklanan haklarını garanti altına almaktadır. Somut olayda
dosyaya erişim hakkı ve savunma hakkına müdahale edildiği iddia olunan kişi
başvurucu değildir.
30. Müdafii ve vekillik sıfatı bulunduğunu
gösteren bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle talebinin reddine karar
verilen başvurucunun adil yargılanma hakkı bağlamında güncel ve kişisel bir
hakkı doğrudan etkilenmemiştir. Bu işlemden dolaylı olarak etkilenmek
başvurucuya bu şikâyet bakımından mağdur statüsü kazandırmaz. Bu durumda, söz
konusu işlemin başvurucunun haklarına bir müdahale oluşturduğu söylenemez.
İşlemin mağduru olmayan başvurucunun, bu işlem aleyhine de bireysel başvuru
yapma hakkı bulunmamaktadır (benzer kararlar için bkz. Atilla İnan, B. No: 2012/615, 21/11/2013, §§ 33-34; Tuğba
Arslan, B. No: 2014/256 [GK], 25/6/2014, § 30 ).
31. Açıklanan nedenlerle, savunma hakkı ve dosyaya erişim
hakkı yönünden başvurucunun mağdur sıfatı taşımadığı anlaşıldığından,
başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “kişi bakımından yetkisizlik” nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
nedenlerle;
A. Başvurucunun savunma hakkının ve dosyaya erişim hakkının
ihlal edildiği yönündeki iddialarının “kişi
bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yapılan yargılama giderlerinin
başvurucu üzerinde bırakılmasına,
7/7/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE
karar verildi.