TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET KENAN EVREN VE ALİ TAHSİN ŞAHİNKAYA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/1276)
Karar Tarihi: 25/6/2014
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Zehra Ayla PERKTAŞ
Burhan ÜSTÜN
Erdal TERCAN
Zühtü ARSLAN
Raportör
Muharrem İlhan KOÇ
Başvurucular
Ahmet Kenan EVREN
Ali Tahsin ŞAHİNKAYA
Vekilleri
Av. Bülent Hayri ACAR
Av. Mithat Burak BAŞKALE
Av. Sezin Duygu TUNCER
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucular, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın tamamını veya bir kısmını değiştirme veya ortadan kaldırmaya ve Anayasa ile teşekkül etmiş Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmaya engel olmaya cebren teşebbüs etmek suçlamasıyla haklarında kamu davası açılması nedeniyle Anayasa’nın 17., 20., 36. ve 38. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 12/2/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/2/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu Ahmet Kenan Evren 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ilgili hükümlerine göre sırasıyla Milli Güvenlik Konseyi Başkanı, Devlet Başkanı ve yedinci Cumhurbaşkanıdır. Başvurucu Ali Tahsin Şahinkaya Anayasa’ya göre önce Milli Güvenlik Konseyi Üyesi ardından Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesidir.
6. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 3/1/2012 tarih ve Soruşturma No: 2011/646 sayılı iddianamesiyle, 2/1/1980 tarihinde ve 12/9/1980-6/12/1983 tarihleri arasında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesi kapsamında anayasayı ihlal suçunu işledikleri iddiasıyla başvurucular hakkında Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
7. Başvuru tarihi itibarıyla Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/3 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan yargılama kapsamında başvurucular, iddianamenin ve kamu davasının “erk yokluğu/yetkisizlik” nedeniyle hukuken yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi 4/4/2012 tarihli kararıyla bu talebi reddetmiştir.
8. 6/3/2014 tarihinde yürürlüğe giren 21/2/2014 tarih ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza MuhakemesiKanunuile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yapılan değişiklikler nedeniyle 10/3/2014 tarihinde Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, mahkemenin görevinin sona ermesi nedeniyle dosyanın devrine karar vermiştir.
9. Bu aşamadan sonra yargılamanın yürütüldüğü Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi 18/6/2014 tarihinde başvurucuların isnat edilen suç kapsamında müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiştir. Bu kararla ilk derece yargılaması sona ermiştir.
10. Başvurucular 12/2/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
11. Anayasanın (mülga) Geçici Onbeşinci maddesi şöyledir:
“12 Eylül 1980 tarihinden, ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, 2356 sayılı Kanunla kurulu Milli Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, 2485 sayılı Kurucu Meclis Hakkında Kanunla görev ifa eden Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
…”
12. Olay tarihinde yürürlükte olan 1/3/1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 146. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanununun tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisini iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs edenler,ağırlaştırılmış müebbet ağır hapiscezasına mahkum olur.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 25/6/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 12/2/2013 tarihli ve 2013/1276 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
14. Başvurucular,
i. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal düzeni hukuki dayanağını Anayasa’dan aldığından, Anayasa hükümlerinin konusu olan eylem ve işlemlerin aynı zamanda hukuka aykırı ve suç olamayacağını,
ii. Kurulu iktidarın kendisini kuran kurucu iktidarı bu kapsamdaki eylemlerinden dolayı yargılama yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle yapılan soruşturma ve açılan davanın hukuken varlığının kabul edilemeyeceğini,
iii. Cumhurbaşkanına uyarı mektubu verilmesi eylemi yönünden ayrıca dava zamanaşımının gerçekleştiğini,
iv. Davayla ilgisi olamayan hususların ve yakınlarının kişisel bilgilerinin araştırıldığını ve kamuya açıklandığını belirterek,
maddi ve manevi varlığı koruma hakkı, kişisel verilerin korunması hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamında kendini suçlandırmama ve davasız yargılanmama hakkı ile suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüşler, soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin tüm işlemlerin yok hükmünde olduğuna karar verilmesini talep etmişlerdir.
B. Değerlendirme
15. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
16. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hukuk yoludur. Bu nedenle, kanunlarda yer alan idari ve yargısal başvuru yollarının bireysel başvurudan önce tüketilmiş olması gerekir (B. No: 2012/363, 5/3/2013, § 17).
17. Anayasal düzeni yeniden kurma niteliği taşıyan eylemlerin yargılama konusu yapıldığı iddiasına ilişkin olarak, başvurucular hakkında isnat edilen suçla ilgili henüz kesin bir yargısal karar verilmediği ve başvurucuların iddialarının incelenmesine ilişkin yargısal başvuru yollarının tüketilmediği görülmektedir.
18. Başvuru konusu yargılamanın konusunun anayasal işlem ve eylemler olduğu, bu nitelikteki eylemlerin hukuka aykırı ve suç kabul edilerek yargılama konusu yapılamayacağı, usulüne uygun ve yargı yetkisi kapsamında açılmış bir dava bulunmadığı, yargılama kapsamında yapılan tüm işlemlerin yetkisiz gerçekleştirildiği şeklinde ilk derece yargılamasında ileri sürülen itirazlar temyiz merciince incelenebilecektir.
19. Yargılama sürecinde isnat edilen suçlamayla ilgisi olmayan hususların araştırıldığı yönündeki davayla bağlantılı şikâyetlerin de, yargılama süreci kesin olarak sona ermediğinden bu aşamada incelenmesi mümkün değildir.
20. Başvuruculara isnat edilen suçla ilgili soruşturma ve yargılamanın, 7/5/2010 tarih ve 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 24. maddesiyle, 12 Eylül 1980 tarihinden ilk genel seçimler sonucu toplanacak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini Türk milleti adına kullanan, Milli Güvenlik Konseyinin, bu Konseyin yönetimi döneminde kurulmuş hükümetlerin, Danışma Meclisinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemeyeceği ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamayacağı hükmünü içeren Anayasa’nın geçici onbeşinci maddesinin yürürlükten kaldırılmasından sonra gerçekleştiği dikkate alındığında, soruşturma ve kovuşturmanın keyfî olarak yürütüldüğünün kabulü mümkün görünmemektedir.
21. Sonuç olarak, Anayasa’nın geçici onbeşinci maddesinin yürürlükten kaldırılması sonrasında, başvurucuların isnat edilen suç kapsamında soruşturulmaları ve yargılanmalarının anayasal hakları ihlal ettiği iddiasıyla ve tüm yargısal işlemlerin yok hükmünde sayılması talebiyle yapılan bireysel başvuruda olağan kanun yollarının tüketilmediği sonucuna varılmıştır.
22. Açıklanan nedenlerle başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun “başvuru yollarının tüketilmemiş olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına,
25/6/2014 günü OYBİRLİĞİYLE karar verildi.