TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
GÜNAY OZAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/1281)
Karar Tarihi: 16/5/2013
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
Raportör
Recep ÜNAL
Başvurucular
Günay OZAL
Ahmet Hakan OZAL
Ayşe OZAL
Vekili
Av. Hacı Verdi KANKILIÇ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucular, hakaret suçunu işledikleri iddiası ile yargılandıkları Halfeti Sulh Ceza Mahkemesinin hukukun uygulanmasında ve delillerin takdirinde hata yaparak mahkûmiyetlerine karar verdiğini ileri sürmüşlerdir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular, 17/1/2013 tarihinde Halfeti Sulh Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçeler ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 25/3/2013 tarihinde başvuruların karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçelerindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Halfeti Cumhuriyet Başsavcılığının 22/4/2011 tarih ve E.2011/52 sayılı iddianamesi ile başvurucular hakkında hakaret suçunu işledikleri iddiası ile Halfeti Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
6. Yargılama sonucunda Halfeti Sulh Ceza Mahkemesince,“… katılanın hazırlıktaki ve duruşmadaki tutarlı ve ısrarlı beyanları, katılan beyanını doğrular nitelikteki tanıklar … beyanları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde … hakaret suçunu işlediklerinin sabit olduğu …” gerekçeleri ile başvurucuların adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
7. Mahkeme kararı, hükmedilen cezanın miktar ve niteliği gereği temyiz yolu kapalı olduğundan, verildiği tarih olan 10/12/2012 tarihinde kesinleşmiş ve bu şekilde başvuru yolları tüketilmiştir. Bu karar, başvuruculara 2/1/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
8. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Hakaret” kenar başlıklı 125. maddesi şöyledir:
“(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
…
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
...”
9. 23/3/2005 tarih ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi şöyledir:
“Bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçinceye kadar hapis cezasından çevrilenler hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı temyiz yoluna başvurulamaz.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
10. Mahkemenin 16/5/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 17/1/2013 tarih ve 2013/1281 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
11. Başvurucular, sabıkalarının olmamasına rağmen haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmediğini ve esas itibariyle haklarında beraat kararı verilmesinin gerektiğini, aralarında önceden husumet bulunan katılanın kendilerine iftirada bulunduğunu ve bunun için “yalancı şahit”ler bulduğunu, Mahkemenin bu durumu anlamadığını belirterek kararın bozulması talebinde bulunmuşlardır.
B. Değerlendirme
12. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir:
“Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.
Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz”
13. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
14. 6216 sayılı Kanun’un “Esas hakkındaki inceleme” kenar başlıklı 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:
“Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
15. Anılan Anayasa ve Kanun hükümleri ile kanun yolunda gözetilmesi gereken hususların bireysel başvuruda incelenemeyeceği ve bu çerçevede Mahkemece açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verilebileceği hükme bağlanmaktadır.
16. Bir anayasal hakkın ihlali iddiası içermeyen, yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkça dayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Mahkemenin yetkisi kapsamı dışında bırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır (B. No: 2012/1027, § 25, 12/2/2013).
17. Bu kapsamda, bireysel başvuruya konu davadaki olayların kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, yargılama sırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi, hâkimin takdir yetkisini kullanması, bireysel başvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz. Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ya da açıkça keyfilik içermedikçe derece mahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (B. No: 2012/1027, § 26, 12/2/2013).
18. Başvurucular, herhangi bir anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmeksizin, derece mahkemesince delillerin takdirinde hataya düşüldüğünü ve daha önce suç işlememiş olmalarına rağmen haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediğini iddia etmişlerdir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara ilişkin incelemesi başvuru kapsamıyla sınırlı olduğundan, başvurucular tarafından ileri sürülmeyen herhangi bir hak ihlalinin resen incelenmesi mümkün değildir.
19. Başvurucuların iddialarının, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olup olmadığına, dolayısıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu ve başvurunun bu haliyle temyiz incelemesi talebi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
20. Açıklanan nedenlerle, başvurucuların iddialarının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu ve derece mahkemesi kararının açıkça keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Başvurunun, “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 16/5/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.