TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EMRAH OĞUZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/1755)
|
|
Karar Tarihi: 25/3/2015
|
R.G. Tarih- Sayı: 17/6/2015-29389
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Şükrü DURMUŞ
|
Başvurucu
|
:
|
Emrah OĞUZ
|
Vekili
|
:
|
Av. İlhan ÖNGÖR
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, tutuklandıktan
sonra kanuni sürelere uygun bir şekilde tutukluluk durumu ve tahliye talebi
hakkında karar verilmediğini belirterek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen
kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat
talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 27/2/2013
tarihinde Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde belirlenen eksiklikler
tamamlatılmış ve Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit
edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü
Komisyonunca 29/1/2014 tarihinde kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine
karar verilmiştir.
4. Bölüm tarafından 18/2/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet
Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular 18/2/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına
bildirilmiştir.
6. Adalet Bakanlığı, görüşünü 21/4/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
7. Adalet Bakanlığı tarafından
Anayasa Mahkemesine sunulan görüş başvurucuya 25/4/2014
tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevap vermemiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru dilekçesi, Bakanlık
görüşü ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu hakkında, Mersin
Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında 11/4/2012 tarihinde Mersin 6. Sulh Ceza Mahkemesinin
2012/692 Değişik iş sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan
yakalama kararı çıkartılmıştır.
10. Mersin Cumhuriyet
Başsavcılığı 19/4/2012 tarih, 2012/898 soruşturma ve
2012/49 sayılı fezleke ile soruşturma dosyasını Adana Cumhuriyet Başsavcılığına
göndermiştir.
11. Adana Cumhuriyet
Başsavcılığının 27/4/2012 tarih ve 2012/541-249 sayılı
iddianamesi ile başvurucu hakkında “silahlı
terör örgütüne üye olmak” suçunu işlediği iddiasıyla Adana 8. Ağır
Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
12. Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin 7/5/2012 tarih ve E.2012/120 sayılı
tensip duruşmasında başvurucu hakkında çıkarılmış olan yakalama emrinin
devamına ve dosyanın aynı Mahkemenin E.2012/99 sayılı dosyası ile
birleştirilmesine karar verilmiştir.
13. Anılan yakalama emrine
istinaden yakalanan başvurucu, Mersin 6. Sulh Ceza Mahkemesinin 6/6/2012 tarih ve 2012/940 Değişik İş sayılı kararı ile “atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunun vasıf
ve mahiyeti, hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve
tutuklama nedenlerinin bulunması, aleyhine mevcut adli bulgular, kanıtların
tamamen toplanmamış olması, suçun kanundaki ceza miktarı, kaçma şüphesinin
bulunması ve adli kontrolün yetersiz kalacağının anlaşılması nedenleri ile CMK’nun 100/2-a-b. maddeleri uyarınca tutuklanmasına”
karar verilmiştir.
14. Başvurucu bu karara 8/6/2012 tarihli dilekçe ile itiraz etmiş, itiraz
dilekçesini inceleyen Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesince 28/6/2012 tarih ve
E.2012/99 sayılı kararla, “suçun niteliği,
dosya kapsamı, kaçma ve delilleri karartma olasılığı” gerekçeleriyle
“tahliye isteminin” reddine,
tutukluluk halinin devamına ve başvurucunun talebi itiraz niteliğinde
görüldüğünden, bu konuda karar verilmek üzere dosyanın Adana 6. Ağır Ceza
Mahkemesine tevdiine karar verilmiştir.
15. Başvurucunun itirazını
inceleyen Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/7/2012
tarih ve 2012/587 Değişik İş sayılı kararı ile “atılı suçun CMK 100 ve devamı maddesi kapsamında olması, kuvvetli suç
şüphesini gösteren olgular” bulunduğu gerekçesiyle itirazın reddine
karar verilmiştir.
16. Başvurucunun yargılandığı
Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2012/99 sayılı dosyası kapsamında sanıkların
hazır ettirilmediği 13/7/2012 tarihli oturumda,
tutuklu yargılanan diğer sanıklar hakkında tutukluluk incelemesi yapılmış ancak
başvurucu ile ilgili bir karar verilmemiştir.
17. Başvurucu 20/7/2012
tarihli dilekçe ile tahliye talebinde bulunmuş, ancak taleple ilgili karar
verildiğine dair dosya kapsamında belge ve bilgi bulunamamıştır.
18. Mahkemenin E.2012/99 sayılı
ve 8/8/2012 tarihli oturumunda başvurucu haricindeki
bir kısım sanıklar hazır bulunmuş, oturum zaptında “Sanıklar Emrah Oğuz, …un tahliye ve 3. Yargı paketinden faydalanma
talepli dilekçe gönderdiği”, “Yakalamalı
sanık Emrah Oğuz’un UYAP’ta yapılan sorgulamada
İskenderun M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan tutuklu olduğu
görüldü” ifadeleri yazılmış, başvurucunun tutukluluk durumu ile
ilgili bir karar verilmemiş ve oturum sonunda “Başka
suçtan İskenderun M Tipi Ceza evinde tutuklu olan Sanık Emrah Oğuz'un duruşmada
hazır edilmesi için yazı yazılmasına”, diğer tutuklu sanıkların
tutukluluk hallerinin devamına ve tutukluluk incelemelerinin 27/8/2012,
26/9/2012 ve 23/10/2012 tarihlerinde yapılmasına, duruşmanın 20/11/2012
tarihine bırakılmasına karar verilmiştir.
19. Sanıkların yokluğunda 27/8/2012, 26/9/2012 ve 23/10/2012 tarihlerinde yapılan
tutukluluk incelemelerinde tutuklu sanıklar ile ilgili karar verilmiş, ancak
başvurucu ile ilgili bir karar verilmemiştir.
20. Başvurucu kaldığı
cezaevinden gönderdiği 21/9/2012 tarihli dilekçede
6/6/2012 tarihinden beri cezaevinde olduğunu, 8/8/2012 tarihinde duruşmasının
yapıldığını ancak haberinin olmadığını belirterek iddianamenin bir suretinin
gönderilmesi ve yargılanması konusunda bilgi verilmesini talep etmiştir. Adana
8. Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucunun kaldığı Ceza İnfaz Kurumuna yazdığı 14/11/2012 tarihli yazı ile iddianamenin başvurucuya
verilmesini talep etmiştir.
21. Yargılamanın 20/11/2012 tarihli oturumunda başvurucunun sorgusu yapılmış
ve Mahkeme, “atılı suçun niteliği, dosya
kapsamı, sanığın kaçma ve kanıtları karartma olasılığı ve kanıt durumu
gözetilerek” gerekçesiyle “terör
örgütüne üye olmak” suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.
22. Başvurucu bu karara karşı
itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz talebinde sadece Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2012/99 sayılı dosyasında tutuklu olduğunu, ancak Mahkemenin
tutukluluk durumu ile ilgili olarak karar vermediğini, aleyhinde hiç somut
delil bulunmadığını, delillerin toplandığını ve delil karartma ya da kaçma
şüphesinin bulunmadığını ve uzun zamandan beri tutuklu olduğunu belirterek
tahliyesini talep etmiştir. İtirazı inceleyen Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 30/11/2012 tarih ve 2012/938 D.İş
sayılı kararıyla itirazın reddine karar vermiştir. Ancak Mahkeme bu kararda
itiraz yoluna başvuran sanığın ismi konusunda hataya düşmüş ve başka bir
kişinin durumunu inceleyerek itirazın reddine karar vermiştir.
23. Bu durumu fark eden
başvurucu, 28/12/2012 tarihli dilekçe ile Adana 6.
Ağır Ceza Mahkemesine başvuruda bulunarak karardaki hataların düzeltilmesini
talep etmiştir. Başvurucunun talebini kabul eden Mahkeme, 1/2/2013 tarih ve
2013/57 D.İş sayılı kararı ile 30/11/2012 tarih ve
2012/938 D.İş sayılı kararın kaldırılmasına, “atılı suçun CMK 100 ve devamı maddesi kapsamında
olması, dosya kapsamı, kaçma ve delilleri karartma olasılığı, yakalama
evrakları, sorgu zaptı, ek takipsizlik kararı, savcılık ifadesi, kolluk
fezlekesi, bağlantılı çocuk iddianame örnekleri, ekspertiz raporları, emanet
makbuz iletişim tespit CD’si, doktor raporları, iletişim tespit tutanakları,
üst arama tutanakları, yakalama tutanakları, fotoğraf teşhis tutanakları,
görüntü inceleme tespit tutanakları, gizli tanık ifade tutanağı, film inceleme
çözüm tutanağı, facebook çözüm tutanağı
… gözetilerek tutuklama sebeplerinin devam ettiği sonucuna varılmakla … vaki itirazının
REDDİNE, sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA” karar vermiştir. Bu
karar başvurucuya 20/2/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
24. Başvurucu, 27/2/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunmuştur.
25. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi
19/12/2012 tarihli ve E.2012/99 sayılı oturumda
başvurucunun tutukluluk halinin devamına, 22/1/2013 tarih, E.2012/99, K.2013/13
sayılı karar ile dava dosyasının Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2012/2 sayılı
dosyası ile birleştirilmesine, birleştirme konusundaki uyuşmazlığın giderilmesi
için dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesine karar vermiştir.
26. Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 27/5/2013 tarihli kararı ile Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2012/99 ve K.2013/13 sayılı birleştirme kararının kaldırılmasına karar
verilmesi üzerine dava dosyası Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2013/125
sırasına kaydedilmiştir. Mahkeme, 26/7/2013 tarihli
tensip tutanağında delil durumu, atılı suçun vasıf ve mahiyeti ve tutuklu
kalınan süre gerekçeleriyle başvurucunun tutukluluk halinin devamına,
tutukluluk durumunun 23/8/2013, 23/9/2013 ve 21/10/2013 tarihlerinde
incelenmesine, duruşmanın 12/11/2013 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.
27. Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2013/125 sayılı dosyasında 12/11/2013
ve 20/2/2014 tarihlerinde yapılan oturumlarında atılı suçların niteliği, kanıt
durumu, kaçma ve delil karartma olasılığı gerekçesiyle tutukluluk halinin
devamına karar verilmiştir.
28. Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi
10/3/2014 tarih, E.2013/125, K.2014/34 sayılı karar
ile 21/2/2014 tarihli 6526 sayılı Kanun’un 2. maddesi gereğince görevsizlik
kararı vererek dosyanın Mersin Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar
vermiştir.
29. Mersin 3. Ağır Ceza
Mahkemesi E.2014/162 sayılı dosyada 2/4/2014 tarihli
tensip tutanağı ile atılı suçun vasıf ve mahiyeti, kuvvetli suç şüphesinin
varlığını gösteren olgular, tatbiki istenen sevk maddesindeki ceza miktarına
göre kaçma şüphesi gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına, sanıkların hazır
edilmesi için ilgili kuruma yazı yazılmasına ve duruşmanın 12/6/2014 tarihinde
yapılmasına karar vermiştir.
30. Mahkemenin 12/6/2014 tarihli oturumunda atılı suçun niteliği ve mevcut
delil durumu ile tutuklulukta geçirilen süre dikkate alınarak başvurucunun
tahliyesine karar verilmiştir.
31. Başvurucunun 3/7/2012 – 20/11/2012 tarihleri arasında başka bir mahkeme
kararına istinaden cezaevinde kalıp kalmadığının tespiti için İskenderun
Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya verilen 6/2/2015 tarihli yazı
cevabının ekindeki belgede; başvurucu Emrah Oğuz’un 6/6/2012 – 20/11/2012
tarihleri arasında arasında sadece Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2012/99 sayılı dosyasında tutuklu kaldığı belirtilmiştir.
32. Başvurucu hakkındaki dava
halen Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/162 sırasında derdesttir.
B. İlgili Hukuk
33. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:
“(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve
bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında
tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik
tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.
(2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı
şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması
girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe
sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer
alan; (1)
…
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar
(madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
...”
34. Aynı Kanun’un
104. maddesinin (1) ve
(2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Soruşturma
ve kovuşturma
evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık
salıverilmesini isteyebilir.
(2) Şüpheli
veya sanığın tutukluluk hâlinin devamına veya salıverilmesine
hâkim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir.”
35. Aynı Kanun’un 108. maddesi
şöyledir:
“(1) Soruşturma
evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve
en geç otuzar
günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza
hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri
göz önünde bulundurularak (Ek ibare: 11/04/2013-6459 S.K./16. md), şüpheli veya
müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir.
(2) Tutukluluk
durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir.
(3) Hâkim veya mahkeme, tutukevinde
bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde
oturumlar arasında ya da birinci fıkrada
öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.”
36. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 314. maddesi şöyledir:
“(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya
yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2) Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş
yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer
hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.”
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
37. Mahkemenin 25/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun
27/2/2013 tarih ve 2013/1755 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği
düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
38. Başvurucu, Mersin 6. Sulh
Ceza Mahkemesinin 6/6/2012 tarihli kararı ile
tutuklandığını, yargılandığı Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/6/2012 tarihli
kararı ile tutukluluğun devamına karar verildiğini, 8/8/2012 tarihli oturumda
başka bir suçtan tutuklu olduğunun zapta geçirildiğini, ancak Mahkemenin
dosyasında tutuklu olduğunu, aynı oturumda ve 27/8/2012, 26/9/2012, 23/10/2012
tarihli oturumlarda diğer sanıklarla ilgili tutukluluk incelenmesi yapıldığını,
ancak kendisinin tutukluluk durumuyla ilgili bir karar verilmediğini, bu
durumun 5271 sayılı Kanun'un 108. maddesinin (3) numaralı fıkrasının açıkça
ihlali anlamına geldiğini, fiili olarak tutuklu olmasına rağmen hukuken tutuklu
olmadığını, 20/7/2012 tarihinde tahliye talebinde bulunduğunu, Mahkemenin bu
dilekçesi hakkında herhangi bir karar veya cevap vermediğini, 6/6/2012
tarihinde tutuklanmasına rağmen ancak 20/11/2012 tarihinde Mahkeme huzuruna
çıkarılıp beyanlarının alındığını, makul bir sürede mahkeme huzuruna
çıkarılmadığını, bu şekilde Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma ve 19. maddesinde düzenlenen kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talep etmiştir.
B. Değerlendirme
39. Anayasa Mahkemesi, olayların
başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, olay ve
olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Bu nedenle başvurucunun
tutukluluk durumu hakkında karar verilmediği yönündeki şikâyetinin Anayasa’nın
19. maddesinin yedinci fıkrası, tahliye talebine cevap verilmediği yönündeki
şikâyetinin ise aynı maddenin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi
gerektiği sonucuna varılmıştır.
1. Tutukluluk
Durumu Hakkında Karar Verilmediği İddiası
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
40. Başvurucunun iddiaları
dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı
için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
41. Adalet Bakanlığı görüşünde
özetle; Başvurucu hakkında yakalama kararına istinaden yakalandığı 6/6/2012 tarihinden Mahkemede savunması alındığı tarih olan
20/11/2012 tarihleri arasında Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/6/2012 ve
Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 3/7/2012 tarihli kararları haricinde herhangi
bir tutuklama incelemesi yapıldığına dair evraka Mahkeme dosyasında
rastlanılmadığı belirtilmiştir.
42. Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrası şöyledir:
“Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve
soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır.
Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını
veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.”
43. Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanan kişilerin,
yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya kovuşturma sırasında
serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu belirtilmiştir.
44. 5271 sayılı Kanun’un 108.
maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre kovuşturma evresinde mahkemenin,
tutukluluk halinin devam edip etmeyeceğine her oturumda veya koşullar
gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da otuzar günlük süreler içinde re’sen karar vereceği belirtilmiştir.
45. Tutuklamaya ilişkin yargısal
denetimin “otomatik olarak” başka bir ifadeyle tutuklanan kişinin bu hususta
önceden talepte bulunmasına bağlı olmaksızın gerçekleştirilmesi gerekir.
Otomatik denetim keyfiliğin önlenmesi bakımından büyük öneme sahiptir. Hâkim
tarafından alıkoyma halinin devam ettirilmesinin haklı bulunup bulunmadığını
belirlemek üzere, düzenli aralıklarla davanın incelenmesi gerekir. Bu
uygulamanın amacı, somut alıkoyma açısından koşulların zamanla değişebileceği,
dolayısıyla bir soruşturmanın ilk evrelerinde alıkoyma hali gerekliyken daha
sonraki bir aşamada tutmaya gerek kalmayabileceği olgusunun adli mercilerce göz
önünde bulundurulmasının sağlanmasıdır.
46. Somut olayda, yargılanması
Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2012/99 sayılı dosyasında devam ederken
hakkındaki yakalama kararına istinaden yakalanan başvurucu, Mersin 6. Sulh Ceza
Mahkemesinin 6/6/2012 tarihli kararı ile
tutuklanmıştır. Başvurucunun bu karara yönelik itirazı Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin 28/6/2012 ve Adana 6. Ağır Ceza
Mahkemesinin 3/7/2012 tarihli kararları ile reddedilmiştir.
47. Başvurucunun tutukluluk
durumu ile ilgili olarak, itiraz incelemesinin yapıldığı 3/7/2012
tarihinden mahkemeye çıkartıldığı 20/11/2012 tarihine kadar 5271 sayılı
Kanun’un 108.maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince hakkında bir karar
verildiğine dair dava dosyası kapsamında belge ve bilgi tespit edilmemiştir. Bu şekilde başvurucu bu tarihler arasında Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2012/99 sayılı dosyasında tutuklu olmasına ve Mahkemesince bu
tarihler arasında oturumlar yapılmış olmasına rağmen tutukluluk durumu hakkında
karar verilmemiş olması, tutukluluk durumunun makul aralıklarla incelenmesi ve
koşulların artık özgürlükten mahrum bırakılmayı gerektirmediği durumda serbest
bırakılmayı isteme hakkının ihlali sonucunu doğurmuştur.
48. Açıklanan nedenlerle başvurucunun
tutukluluk durumu hakkında karar verilmediği iddiası ile ilgili olarak
Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
2. Tahliye
Talebine Cevap Verilmediği İddiası
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
49. Başvurucunun iddiası
dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de
bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas
Yönünden
50. Başvurucu 20/7/2012
tarihli tahliye talebiyle ilgili olarak Mahkemenin bir karar vermediğini iddia
etmiştir.
51. Adalet Bakanlığı görüşünde
özetle; başvurucunun 20/7/2012 tarihli tahliye
talebine ilişkin dava dosyasında herhangi bir karar bulunmadığı belirtmiştir.
52. Anayasa’nın 19. maddesinin
sekizinci fıkrası şöyledir:
“Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi,
kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna
aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir
yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.”
53. Anayasa’nın bu hükmü
uyarınca hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar
verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest
bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına
sahiptir.
54. Anayasa’da yer alan bu usulde adil yargılanma hakkının bütün
güvencelerini sağlamak mümkün değil ise de, tutmanın koşullarına uygun somut
güvencelerin yargısal nitelikli
bir kararla sağlanması gerekir. Her incelemede veya incelemenin her aşamasında
duruşma yapılması yargı sistemini işlemez hale getirebilir. Bununla birlikte
özgürlüğünden yoksun bırakılan kişinin tutulma halinin devam edip etmeyeceğine
ilişkin incelemenin, çelişmeli yargılama ilkesine uygun olarak ve kişinin
dinlenilmesi suretiyle makul aralıklarla yapılması gerekir. (B.No: 2012/849, 4/12/2013, § 123-124)
55. Başvurucunun 20/7/2012 tarihli tahliye talebine ilişkin Mahkemesince bir
karar verildiğine dair mahkeme dosyası içerisinde bir belge veya bilgi tespit
edilememiştir. Başvurucunun tahliye talebine ilişkin bir karar verilmemesi,
serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma
hakkının ihlali sonucunu doğurmuştur.
56. Açıklanan nedenlerle
başvurucunun tahliye talebine karar verilmemesi iddiası ile ilgili olarak
Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 sayılı
Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
57. 6216 sayılı Kanun’un 50.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında, esas
inceleme sonunda ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedileceği belirtilmiş; ancak
yerindelik denetimi yapılamayacağı, idari eylem ve işlem niteliğinde karar
verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
58. Başvuruda Anayasa'nın 19.
maddesinin yedinci ve sekizinci fıkralarının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
59. Başvurucu,
5.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
60. Başvurucu, uğradığını iddia
ettiği maddi zarar ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine herhangi bir belge
sunmamıştır. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için,
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tazminat talebi arasında
illiyet bağı kurulması gerekir. Anayasa Mahkemesine herhangi bir belge sunmayan
başvurucunun maddi tazminat talebi reddedilmelidir.
61. Başvurucunun
özgürlük ve güvenlik hakkına yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal
tespitiyle telafi edilemeyecek ölçüdeki manevi zararı karşılığında somut olayın
özelliklerini dikkate alarak başvurucuya net 9.000,00 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
62. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
Başvurucunun,
A. Tutukluluk durumu hakkında karar verilmediği iddiasının,
B. Tahliye talebi konusunda karar verilmediği iddiasının,
KABUL
EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Tutukluluk durumu hakkında karar verilmediği iddiası ile ilgili
olarak Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Tahliye talebi konusunda karar verilmediği iddiası ile ilgili
olarak Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,
E. Başvurucuya net 9.000,00 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE ve tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
F. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca
tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan 1.698,35
TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
25/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.