TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FERHAT YAĞCI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/2493)
|
|
Karar Tarihi: 22/9/2016
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Ferhat YAĞCI
|
Vekili
|
:
|
Av. Coşkun ÖZBUDAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, askerliğe elverişli
olunmadığı hâlde askere alınma nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasıyla açılan
tam yargı davasının Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) tarafından süre aşımı
gerekçesiyle reddedilmesi ve AYİM'de iki dereceli
yargılama imkânı bulunmamasıyla karar düzeltme isteminin reddedilmesinin
ardından para cezasına hükmedilmesi nedenleriyle Anayasa’nın 36. maddesinde
düzenlenen adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/4/2013 tarihinde Anayasa
Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/3/2016
tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu 5/9/2011 tarihinde askere
sevk edilmiş, 7/9/2011 tarihinde eğitim birliğine katılmıştır.
8. Başvurucunun askere sevk edilirken eğitim birliğine katılması
sırasında, temel eğitiminin bitiminde ve dağıtımdan sonra komando birliğine katılıması sırasında olmak üzere dört ayrı muayene sonunda
sağlam ve askerliğe elverişli olduğu yönünde raporlar düzenlenmiştir.
9. Başvurucu, zorunlu askerlik görevini yerine getirirken uzman
erbaş sınavına katılmış ve bu kapsamda Gülhane Askeri Tıp Akademisinde (GATA)
yapılan muayenesinde doğuştan sol böbreğinin olmadığı tespit edilmiştir. Bunun
üzerine başvurucunun askerliğe elverişli olmadığına dair 16/7/2012
tarihli rapor tanzim edilmiş ve başvurucu askerlik şubesi emrine gönderilmiştir
(fiilen terhis edilmiştir). Söz konusu rapor 6/8/2012
tarihinde onaylanmıştır.
10. Daha sonra başvurucu hakkında 12/10/2012
tarihinde askerlik terhis belgesi düzenlenmiş ve başvurucu bu tarih itibarıyla
askerliğe elverişli olmadığına dair raporun onaylandığından haberdar olduğunu
belirterek 15/10/2012 tarihinde tazminat istemiyle AYİM'de
tam yargıdavası açmıştır. Başvurucu, askerliğe sevk
tarihinden GATA'da yapılan muayeneye kadar geçen sürede sol böbreğinin
olmadığının tespit edilmesi mümkün iken bu tespitin yapılmaması ve askerliğe
elverişsiz olmasına rağmen komando sınıfında kendisine askerlik yaptırılmasında
idarenin hizmet kusuru olduğunu ileri sürmüştür.
11. AYİMİkinci Dairesi 7/11/2012 tarihli ve E. 2012/1023, K. 2012/1007 sayılıkararıyla davayı oyçokluğuyla süre aşımı gerekçesiyle
reddetmiştir. Gerekçeninilgili kısmı şöyledir:
"Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin
incelenmesinden; davacının 5/9/2011 tarihinde askere
sevk edildiği, GATA Sağlık Kurulunun 16/7/2012 tarih ve 5828 sayılı raporu ile
'Renal agnezi, unilateral (sol renal agnezisi)' tanısı ile 'askerliğe elverişli değildir' kararı
verildiği, bu raporun 6/8/2012 tarihinde onaylanarak kesinleştiği, davacının
askere alınmaması gerekirken alındığı iddiasının bulunduğu, bu nedenle davanınişlemden doğan tam yargı davası olduğu, davacının
askere alınmaması gerekirken askere alınma işleminden doğan zararını rapor ve
terhis tarihi olan 16/7/2012 tarihinde öğrendiği, Mahkememiz içtihatları ile
davacılar lehine yorumla raporun kesinleşme tarihi olan 6/8/2012 tarihinden
itibaren 60 gün içinde dava açması veya davalı idareye ihtiyari müracaatta
bulunması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 15/10/2012 tarihinde açılan
davada süre aşımı bulunduğu anlaşıldığından, davanın süre aşımı yönünden
reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacı
vekili dava dilekçesinde 12/10/2012 tarihinde raporun tebliğ edildiğini,belirtmiş ise de,
davanın konusunun idari eylemden doğan tazminat davası olmadığı, idari işlemden
doğan tazminat davası olduğu yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerine göre;
raporun kesinleşme tarihi olan 6/8/2012 tarihinden itibaren 60 gün içinde dava
açılması veya idareye ihtiyari müracaatta bulunulması gerekirken bu sürelerin
aşılarak dava açıldığı anlaşılmıştır."
12. Kararın karşıoy gerekçesinde ise
özetle işlemden doğan tam yargı davasına konu olan olayda davacının askerliğe
elverişli olmadığına ilişkin kesinleşen sağlık kurulu raporunun 12/10/2012 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, dava açma
süresinin bu tarihten başlatılması durumunda 15/10/2012 tarihinde açılan davada
süre aşımı bulunmadığı belirtilmiştir.
13. Başvurucu tarafından yapılan karar düzeltme talebi de aynı
Dairenin 27/3/2013 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
Bu karar 10/4/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
14. 15/4/2013 tarihinde yapılan
başvurunun süresinde olduğu tespit edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
15. Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrası şöyledir:
“İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan
zararı ödemekle yükümlüdür.”
16. 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun35. maddesinin
(a) bendi şöyledir:
“Kesin işlem yapmaya yetkili makamlarca tesis
edilen idari işlemlerin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni
bir işlem yapılması; üst makamdan, yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava
açmak için belli olan süre içinde istenebilir. Bu müracaat işlemeye başlamış
olan dava açma süresini durdurur.
Altmış gün içinde cevap verilmez ise, istek
reddedilmiş sayılır.
İsteğin reddi üzerine dava açma süresi başlar
ve müracaat tarihine kadar geçmiş olan süre de hesaba katılır.”
17. 1602 sayılı Kanun’un40. maddesinin
birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
“Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma
süresi her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren kanunlarda ayrı
süre gösterilmeyen hallerde altmış gündür.”
18. 1602 sayılı Kanun’un 42. maddesi şöyledir:
“İlgililer, haklarını
ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde
doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davaları ile birlikte
açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması
üzerine bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek
kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı,
icra tarihinden itibaren altmış gün içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 35 inci madde uyarınca idareye başvurma hakları
saklıdır.”
19. 1602 sayılı Kanun’un67. maddesinin
dördüncü fıkrası şöyledir:
"Yargılamanın iadesi ve kararın
düzeltilmesi istekleri kanunda yazılı sebeplere dayanmıyor ise isteğin reddine
karar verilir ve Hukuk Usulü Muhakameleri Kanununun
bu husustaki hükümlerine göre para cezasına da hükmolunur."
20. 21/6/1927 tarihli ve 1111 sayılıAskerlik Kanunu'nun 10. maddesinin sekizinci bendi
şöyledir:
"Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre bedeni
kabiliyeti askerliğe elverişli olmayanlar askerlik hizmetinden muaf tutulurlar."
21. 1111 sayılı Kanun'un 28. maddesinin
birinci fıkrası şöyledir;
"Yoklamaları yapılanlar, askerliğe elverişli olanlar veya askerliğe
elverişli olmayanlar olarak ikiye ayrılırlar. Askerliğe elverişli olmayanlar
asker edilmezler."
22. 24/11/1986 tarihli ve 19291 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Silahlı Kuvvetleri
Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 15. maddesi şöyledir:
"Askere alındıktan sonra asker
hastanelerinin sağlık kurullarından "Askerliğe Elverişli Değildir"
kararı alan erler, raporlarının onaylanmasını beklemek üzere bu hastaneler
tarafından yerli kayıtlı bulunduğu askerlik şubesi emrine gönderilir. Ayrıca
durum silah altında bulunanların birliklerine
duyurulur. Terhis işlemleri, raporları ilgili makamlarca onaylanıp askerlik
şubesine geldikten sonra ilgili yönergeye göre yapılır. "Askerliğe
Elverişli Değildir" kararı alanlar gerektiğinde ilgili makamlarca yeniden
asker hastanelerinin sağlık kurullarına muayeneye gönderilerek alacakları son
rapor kararına göre, ilgili yönerge gereğince işlem görür. "Askerliğe
Elverişli Değildir" kararı alanlar emsalinin kanunda yazılı yaş sınırı
dışına çıkma tarihine kadar Milli Savunma Bakanlığınca gerektiğinde tekrar
muayene ettirilerek alacakları son rapor kararına göre işlem görür."
23. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 8/12/2000
tarihli Askeralma Yönergesi'nin
(MSY:70-1C) ikinci bölümünün"Terhis ve Terhis
Sonrası Yapılacak İşlemler" başlıklı altıncı kısmının 6.
maddesinde sağlık nedeniyle haklarında "Askerliğe
elverişli değildir." kararı alınan erbaş ve erlerin terhis
işlemlerinin askerlik şubelerince bu Yönergenin üçüncü bölümünün dördüncü
maddesinin (d) fıkrası uyarınca yapılacağı düzenlenmiş olup bahsi geçen fıkra
hükmü şöyledir:
"Askerlik hizmeti sırasında haklarında
"Askerliğe Elverişli Değildir" kararı verilen erbaş ve erler, ön
raporlarına istinaden birliklerince izinli sayılırlar ve raporlarının
onaylanmasını beklemek üzere bu hastaneler tarafından askerlik şubeleri emrine
taburcu edilirler. Ayrıca bu durum asker hastaneleri tarafından birlik ve
kurumlarına da bildirilir. Birlik ve Kurumlar bunlar hakkında "Hizmet
Durum Çizelgesi" düzenleyerek şahsi dosyası ve varsa üstün hizmet belgesi
ile birlikte askerlik şubesine resmi taahhütlü olarak gönderilirler. Raporun onaydan
gelmesini müteakip bu çizelgedeki bilgiler esas alınarak askerlik şubelerince
sağlık karar tarihi itibariyle terhisleri yapılır ve kayıtları kapatılır.
Bunlar için düzenlenecek terhis belgesinin "Terhis Edildiği Birlik ve Kurum"hanesine yükümlünün askerlik hizmetlerini
yaptığı birlik ve kurum adı yazılır. Terhis çizelgesinin diyecekler hanesine
gerekli açıklama yapılır. Düzenlenen 4 nüsha terhis belgesinin bir nüshası
birliğine gönderilir. Bir nüsha terhis belgesi ile onaylı bir suret
"Askerliğe Elverişli Değildir" sağlık raporu ve varsa üstün hizmet
belgesi resmi taahhütlü posta ile yükümlünün adresine gönderilir. Diğer
nüshalarına 2'nci bölüm 6'ncı kısımda açıklandığı şekilde işlem yapılır. Ancak,
raporu onaylanmayanlar ile usulsüz veya sahte rapor aldıkları tespit
edilenlerin terhis işlem ve belgeleri iptal edilerek, noksan hizmetleri
tamamlattırılır. Ayrıca usulsüz veya sahte rapor aldıkları tespit edilenler
hakkında suç dosyası tanzim edilerek, askerlik şubelerinin adli yönden bağlı
olduğu nezdinde askeri mahkeme bulunan komutanlığa suç duyurusunda bulunulur ve
durum GİZLİ gizlilik dereceli yazı ile Askeralma
Dairesi Başkanlığına bildirilir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 22/9/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu;
i. Askerlik ile ilgili statü değişikliğinin terhis belgesi
düzenlenme tarihi olan 12/10/2012 tarihinde gerçekleştiğini, bu belge ile
raporun onaylandığını ve onay tarihinden itibaren askerlikle ilişiğinin
kesildiğini öğrendiğini, terhis belgesi düzenleninceye kadar askerlikle ilişiği
kesilmediği için askerlik statüsünün devam ettiğini, bu hususun 1111 sayılı
Kanun'da Yönetmelik'te ve Askeralma Yönergesi'nde (MSY:70-1C)yer almasına rağmen Mahkemece söz
konusu mevzuata aykırı yorum yapılmak ve kendi bilgisi dışında tekemmül eden
raporun onay tarihi baz alınmak suretiyle dava açma
süresi belirlenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, başvuruya konu süre ret
kararının Danıştay ve AYİM'in kişilerin statülerinde
değişiklik oluşturan işlemlerin uygulanması, bu uygulama ile kişinin statüsünde
bir değişiklik olması, bu değişikliğin kişi tarafından bilinmesi ve bu
şartların birlikte gerçekleşmesi hâlinde uygulama tarihinin yazılı bildirim
olarak kabul edileceği, bunun dışında işlemlerin tebliğinin esas olduğu
yönündeki yerleşik içtihatlarına da aykırı olduğunu, bu şekilde adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini,
ii. AYİM kararlarına karşı temyiz imkânının olmadığı, yapılan
karar düzeltme talebinin de aynı Daire tarafından incelenerek karar verilmesi
ve sonucunda para cezasına hükmedilmesi nedeniyle de etkili başvuru hakkı ve
hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini,
iii. Askere sevk edilmeden önce Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)
kapsamında sigortalı işçi olarak çalışmakta iken işini bırakarak askerliğe
elverişli olmamasına rağmen askere gitmek ve on bir ay askerlik yapmak zorunda
bırakılması sebebiyle Anayasa'nın 18. maddesinin ihlal edildiğini,
iv. Sağlık yönünden askerliğe elverişli olmamasına rağmen daha
fazla efor gerektiren komando sınıfına ayrılıp bu
şekilde kendisine askerlik yaptırılması nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesinin
ihlal edildiğini,
v. Onaylanmış raporun kendisine
tebliğ edilmemesi ve bu işleme karşı başvurulabilecek merciin belirtilmemesi
nedeniyle de Anayasa'nın 40. maddesinin ikincifıkrasının
ihlal edildiğini ileri sürmüş vetarafına tazminat
ödenmesini istemiştir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, başvuru
formunda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının yanında Anayasa'nın
17., 18. ve40. maddelerinin
de ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvurucunun Anayasa'nın 17. ve 18.
maddelerine yönelik iddialarının açılan davanın esasının incelenmesi
neticesinde çözüme kavuşturulacak nitelikte olması ve davanın süresinde
açılmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın esasının incelenmemesi nedeniyle
başvurunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma
hakkı kapsamında iki dereceli yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı
başlıklarında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
a. İki
Dereceli Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu, AYİM Daire kararlarına karşı başvurulabilecek bir
temyiz merciinin olmadığını ve yapılan karar düzeltme başvurusunun aynı heyetçe
karara bağlandığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
28. Anayasa ve kanun hükümlerine göre Anayasa Mahkemesine
yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü
tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış
olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ve
Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir
başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
29. Sözleşme'ye ek 7 No.lu Protokol'ün
2. maddesinde cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı tanınmıştır. Ancak
başvuru konusu edilen olayda bir ceza yargılaması söz konusu değildir.
30. Başvurucunun başvuru dilekçesinde ifade ettiği AYİM nezdinde
temyiz yani iki dereceli yargılanma hakkı, Anayasa’da güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerden olmadığı gibi Sözleşme’nin ve buna ek Türkiye’nin
taraf olduğu protokollerden herhangi birinin kapsamına da girmemektedir (Mahir Akarsu, B. No: 2012/1096, 20/2/2014, §§ 42-45).
31. Açıklanan nedenlerle başvuru konusu ihlal iddialarının
Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kaldığı anlaşıldığından
diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizinbaşvurunun
bu kısmının konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Mahkemeye
Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkinİddia
i. Aleyhe
Para Cezası Nedeniyle Mahkemeye ErişimHakkınınİhlal
Edildiğine İlişkin İddia
32. Başvurucu, karar düzeltme talebiyle yaptığı başvurunun
reddedilmesi üzerine aleyhine 203 TL para cezasına hükmedilmesi nedeniyle
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
33. Anılan şikâyet konusu, daha önce bireysel başvuruya konu
olmuş ve Anayasa Mahkemesince hükmolunan bu miktarın gözetilen meşru amaç ile
korunmak istenen hak açısından orantılı olduğu ve başvurucu üzerinde ağır bir
yük oluşturmadığı dolayısıyla söz konusu yaptırımın mahkemeye erişim hakkına
bir engel teşkil etmediği kabul edilerek bu iddiaların açıkça dayanaktan yoksun
olduğuna karar verilmiştir (Mustafa Kemal
Sungur, B. No: 2013/2507, 6/3/2014, §§ 36-42; benzer yöndeki AİHM
kararları için bkz. Maillard/Fransa,
B. No: 35009/02, 6/12/2005, §§ 35, 37; Topaloğlu/Türkiye,
B. No: 38388/04, 3/7/2012, § 28 ; Dalar/Türkiye (k.k), B. No:
35957/05, 21/2/2012, § 52). Somut başvuru açısından farklı karar verilmesini
gerektiren bir yön bulunmadığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
ii. Süre Ret Kararı
Nedeniyle Mahkemeye ErişimHakkınınİhlal Edildiğine
İlişkin İddia
34. Başvurucu, askerliğe elverişli olmamasına rağmen askere
alınarak komando sınıfında askerlik yaptırılmasında idarenin hizmet kusuru
olması sebebiyle uğradığı zararların tazmini istemiyle açtığı davanın süre
aşımı nedeniyle reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkı kapsamında
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
35. Somut olaya benzer şekilde askerliğe elverişli olmadığı
hâlde askere alınma nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasıyla açılan tam yargı
davasının AYİM tarafından süre aşımı gerekçesiyle reddi üzerine yapılan
bireysel başvuruda (Emre Kartal,
B. No: 2014/5020, 6/10/2015), Anayasa Mahkemesi,
başvurucunun askere elverişli olmadığını erken (fiilî) terhis tarihi itibarıyla
öğrendiği, bunun yanında başvurucu lehine yorum yapılarak en geç sağlık
raporunun onaylandığı tarihten itibaren dava açma süresinin başlatıldığı olayda
başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmediğine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun askere elverişsiz olduğunu erken
terhis ile öğrendiğini ve hangi nedenle elverişsiz olduğuna ilişkin sağlık
kurulu raporuna bu tarih itibarıyla ulaşabileceğini, erken terhis işleminden
sonra sağlık raporunun onaylanarak başvurucuya tebliğ edilmesinin ise ancak açılan
tazminat davasında rahatsızlığın seviyesine göre talep edilecek olan tazminat
tutarının hesaplanmasına etki edebileceği hususlarını gözönünde
bulundurarak AYİM yorumunun mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da
imkânsız hâle getiren nitelikte olmadığı sonucuna varmıştır.
36. Başvuru konusu olayda da 16/7/2012
tarihli rapor üzerine bu tarihte erken (fiilî) terhis edilen başvurucunun,
anılan raporun 6/8/2012 tarihinde onaylanmasının ardından altmış gün içinde
dava açmaması veya idareye başvurmaması nedeniyle AYİM tarafından süre aşımı
gerekçesiyle davasının reddedilmesinde açık ve görünür bir ihlal bulunmadığı
sonucuna varılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle süre ret kararı nedeniyle mahkemeye
erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin açık ve görünür bir ihlal
bulunmadığından başvurunun bu kısmının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İki dereceli yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/9/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.