logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ali Öz [1.B.], B. No: 2013/2624, 31/3/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ ÖZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/2624)

 

Karar Tarihi: 31/3/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Erdal TERCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Şermin BİRTANE

Basvurucu

:

Ali ÖZ

Vekili

:

Av. Ülkem BAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, usulsüz olarak el konulan işyeri kamera kayıtları esas alınarak idari para cezası verilmesi ve bu cezaya karşı açtığı davanın reddi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 15/4/2013 tarihinde Isparta İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/9/2013 tarihinde tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 18/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 13/2/2015tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 27/2/2015 tarihindebaşvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Isparta Valiliğinin 14/12/2011 tarihli ve 2011/4 sayılı kararıyla umuma açık istirahat ve eğlence yerlerine güvenlik kamera sistemleri kurulmasına karar verilmiştir. Söz konusu karar; ilçe kaymakamlıklarına, merkez ve ilçe belediye başkanlıklarına, İl Emniyet Müdürlüğüne, İl Jandarma Komutanlığına, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel basın kuruluşlarına dağıtılmıştır (Kararın tam metnine "İlgili Hukuk" başlığı altında yer verilmiştir).

9. Anılan karar doğrultusunda başvurucunun işletmekte olduğu “Genç Efe” adlı restoranda bulunan kamera kayıtları, İl Emniyet Müdürlüğü tarafından başvurucuya gönderilen yazı ile talep edilmiş; başvurucu tarafından gönderilen söz konusu kayıtlar polis memurlarınca incelenerek 20/6/2012 tarihli CD İnceleme Tutanağı düzenlenmiştir. Anılan tutanakta 11/6/2012 tarihli görüntülerin incelemesinde saat 01:02'de ve 02:34'te , garsonların oryantal kıyafetli bayanları müşteri masasına getirdikleri, alkollü içki servisi yapıldığı ve bu bayanların müşteri masasında içki içtiğinin görüldüğü belirtilmiştir.

10. Isparta İl Emniyet Müdürlüğünden Isparta Belediye Başkanlığına gönderilen 21/6/2012 tarihli yazıda, başvurucunun iş yerinde bayanların müşterilerle birlikte alkol alarak konsomatrislik yaptığının tespit edildiği, dolayısıyla İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 39. maddesi uyarınca gerekli idari işlemin uygulanması gereği bildirilmiştir.

11. Isparta Belediye Encümeni tarafından işletmekte olduğu “Genç Efe” adlı restoranda kadınların konsomatrislik yaptığı gerekçesiyle ve aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı hâlinde, en son uygulanan para cezasının bir kat artırılarak uygulanacağı kuralı doğrultusunda başvurucu hakkında 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca26/6/2012 tarihinde 13.712 TL idari para cezası uygulanmıştır.

12. Başvurucu, anılan cezanın verilmesinde kamera kayıtlarının delil olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğu iddiası ile anılan işleme karşı iptal davası açmıştır.

13. Isparta İdare Mahkemesinin 22/3/2013 tarihli ve E.2012/896, K.2013/300 sayılı kararı ile kesin olarak davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

 “Dosyanın incelenmesinden; Isparta ili, Merkez Gölcük Yolu üzeri Yakaören Köyü girişinde bulunan ‘Genç Efe’ isimli işyerine ilişkin 11.06.2012 tarihli kamera kayıtlarının incelenmesi sonucunda; bayanların konsomatrislik yaptığı tespitlerine yer verilen bir tutanak düzenlenerek durumun davalı idareye bildirildiği, 2559 sayılı Kanun’un 6/d maddesi uyarınca davacının idari para cezası cezalandırıldığı, kararın tebliği üzerine bakılmakla olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 Olayda, dava konusu işyerinde çalışan bayanların müşterilerle aynı masada alkol aldığı ve konsomatrislik yaptığı sonucuna varıldığından tesis edilen işlemde hukuka ve mevzuata aykırı bir husus görülmemiştir.

 Davacı vekili tarafından, kamera kayıtlarının delil olarak değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmekte ise de, genel güvenlik ve asayiş yönünden kamera kayıtlarının incelenebileceği, bu yönde yasal bir engel bulunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki itirazı yerinde görülmemiştir.”

14. Bu karar, başvurucu vekiline 29/3/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu, 15/4/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

15. Anayasa Mahkemesinin 7/12/2015 tarihli ara kararıyla Isparta Valiliğinden başvurucunun işyerindeki güvenlik kamerası kaydının incelenmesinin kanuni dayanakları ile kamera kayıtlarına elkoyma kararı bulunup bulunmadığı, herhangi bir tutanak düzenlenip düzenlenmediği sorulmuştur.

16. Isparta Valiliğinin 18/12/2015 tarihli cevabında 2559 sayılı Kanun'un 7. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan"Bu iş yerleri için düzenlenen iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarının bir örneği yetkili kolluk kuvvetine gönderilir. Bu iş yerleri genel güvenlik ve asayiş yönünden genel kolluk tarafından denetlenir." hükmü ile Valiliğin 14/12/2011 tarihli ve 2001/4 sayılı kararı uyarınca iş yeri sahibi tarafından kamera kayıtlarının kolluk kuvvetlerine gönderildiği ancak bu konuda herhangi bir teslim tutanağı bulunmadığı bildirilmiştir.

17. Anayasa Mahkemesinin 5/1/2016 tarihli ara kararlarıyla başvurucu vekilinden ve Isparta Valiliğinden "Genç Efe" isimli restoranın umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden olup olmadığının bildirilerek bu işyerine, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik uyarınca verilmiş ruhsat belgesinin aslının veya onaylı bir örneğinin gönderilmesi istenilmiştir. Ayrıca, Isparta Valiliğinden 14/12/2011 tarihli ve 2011/4 sayılı kararın il genelinde hangi vasıtalarla tebliğ ve duyurusunun yapıldığı sorulmuştur.

18. Başvurucu vekili tarafından ara karara cevap verilmemiştir. Isparta Valiliğinin 19/1/2016 tarihli cevabında, Valiliğin 14/12/2011 tarihli ve 2011/4 sayılı kararının ilçe kaymakamlıklarına, merkez ve ilçe belediye başkanlıklarına, İl Emniyet Müdürlüğüne, İl Jandarma Komutanlığına, kamu kurum ve kuruluşları ile yerel basın kuruluşlarına dağıtıldığı, İl genelinde yerel basın organlarında duyurulduğu, "Genç Efe" isimli restoranın umuma açık içkili istirahat ve eğlence yerlerinden olduğu bildirilmiştir.

B. İlgili Hukuk

19. Isparta Valiliğinin 14/12/2011 tarihli ve 2011/4 sayılı kararı şöyledir:

"MADDE 1- Bu karar, Isparta İl sınırları içerisinde huzur ve güvenliğin, kamu esenliğinin sağlanması, suç işlemesinin önlenmesi, işlenen suçların aydınlatılması amacını taşımaktadır.

MADDE 2- Bu karar umuma açık (Kahvehane, Kıraathane, Play Station ve Oyun Salonu, İnternet Kafe, Bar, Birahane, Disko, Diskotek, Gazino vb.) istirahat ve eğlence yerlerine güvenlik sistemleri kurulmasına ilişkin esas ve usulleri kapsar.

MADDE 3-Bu karar, 10/06/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu, 14/06/1989 tarihli ve 3572 sayılı İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun, 13/03/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu.

MADDE 4-Devletin suçu önlemede alacağı tedbirlerin yanında, vatandaşların kendi can ve mal emniyetini sağlayacak terdbirlerin alınmasında işbirliği yapması, genel asayiş ve huzurun sağlanmasında güvenlik hizmetlerine katkı sağlayacaktır.

MADDE 5- Zilyedin taşınır ve taşınmaz mallarını koruma görevi öncelikle kendisine aittir. Bir tecavüz ve suç oluşmasının engellenmesi için güvenlik kameraları en etkili ve caydırıcı yöntemlerden birisidir.

MADDE 6-Güvenlik kuvvetlerinin, suç soruşturmalarında sonuca gitmesinde etkili olan birinci ve en önemli unsur vatandaşlardan elde ettiği bilgilerdir. Vatandaşların desteğinden yoksun bir şekilde çalışan güvenlik kuvvetlerinin suçlular üzerinde etkili olması ve kendini kabul ettirmesi çok zordur. Vatandaşların katılımının sağlanması suçla mücadelenin her aşama ve alanında geçerli olan temel bir ilkedir.Yapılan araştırmalara göre suçlulann % 83’ü halkın verdigi bilgiler doğrultusunda % 17 ‘sinin ise güvenlik kuvvetlerinin kendi çabasıyla yakalandığı anlaşılmıştır. Vatandaşın huzuru için çalışan güvenlik kuvvetlerinin suçlularla mücadelede vatandaşla işbirliğinin şart olduğu gerçeğinden hareketle, suçluların, umuma açık işyerlerinde karıştıkları asayişe müessir olayların, işyeri güvenlik kamerası kayıtlarının yardımıyla tesbiti, suçların önlenmesi ve suça razı olmamanın göstergesidir.

MADDE 7-Suç ve suçlularla mücadelede etkili yöntemlerden kameraların kurulması ve kullanılması ile ilgili uyulacak esaslar aşağıda çıkarılmıştır. Güvenlik kamerası kurulacak işyeri sahipleri ya da müstecirleri kararın kendilerine tebliğinden sonraki 2 (iki) ay içerisinde belirtilen nitelikte güvenlik kamerası takmakla yükümlüdür.

a) İç ve dış mekanlarda bulunan kameraların görüş alanı işyerinin tamamını kapsamalı ve 7 gün 24 saat kesintisiz kayıt yapabilmelidir.Kamera görüntü kayıtları en az 15 (onbeş) gün süreyle saklanabilir olmalıdır. Cihazda arşiv görüntülerine tarih ve saat girilerek kolayca ulaşılabilmeli, gerekli olduğunda güvenlik kuvvetlerinin kullanımına sunulmalıdır.

b) Güvenlik kameraları karanlık ortamlarda da net kayıt yapabilme (Aydınlatma veya İnfrared aydınlatma), yüz ve eşgal belirlemeye yardımcı olacak şekilde yerleştirilmelidir.

c) Kameralar renkli ve ortamdaki ışık miktarının yeterli olmadığı durumlarda siyah-beyaz kayıt yapabilme özelliğine sahip olmalıdır.

MADDE 8- Yapılacak kontrollerde güvenlik kameralarının belirtilen sürede kurulmaması, fonksiyonel halde olmaması veya karar hükünılerine aykırı davranılması durumunda İl İdaresi Kanununun 66. maddesi ve Kabahatler Kanununun 32. maddesi uygulanır.

MADDE 9- Bu karar yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 10- Bu kararı Isparta Valisi yürütür."

20. 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9. maddesi şöyledir:

 “Vali, ilde Devletin ve Hükümetin temsilcisi ve ayrı ayrı her Bakanın mümessili ve bunların idari ve siyasi yürütme vasıtasıdır.

 Bu sıfatla :

…..

 Ç) Kanun, tüzük, yönetmelik ve Hükümet kararlarının verdiği yetkiyi kullanmak ve bunların yüklediği ödevleri yerine getirmek için valiler genel emirler çıkarabilir ve bunları ilan ederler.

 D) Vali, dördüncü maddenin son fıkrasında belirtilen adli ve askeri teşkilat dışında kalan bütün Devlet daire, müessese ve işletmelerini, özel işyerlerini, özel idare, belediye köy idareleriyle bunlara bağlı tekmil müesseseleri denetler, teftiş eder.

 Bu denetleme ve teftişi Bakanlık veya genel müdürlük müfettişleriyle veya bu dairelerin amir ve memurlariyle de yaptırabilir. ”

21. 5442 sayılı Kanun’un 66. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “İl genel kurulu veya idare kurulları yahut en büyük mülkiye amirleri tarafından kanunların verdiği yetkiye istinaden ittihaz ve usulen tebliğ veya ilan olunan karar ve tedbirlerin tatbik ve icrasına muhalefet eden veya müşkülat gösterenler veya riayet etmeyenler, mahallî mülkî amir tarafından Kabahatler Kanununun 32 nci maddesi hükmü uyarınca cezalandırılır... ”

22. 2559 sayılıKanunu’nun 6. maddesi şöyledir:

 “Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinden;

 a) Faaliyetten geçici olarak men edildiği halde süresinden önce açılan,

 b) Açık ve kapalı bulunacağı saatlere uymayan,

 c) Bu Kanunun 12 nci maddesinde belirtilen yasaklara uymadığı tespit edilen,

 d) Mevzuat hükümlerine aykırı olarak işletilen,

 İş yerlerinin işletmecilerine beşyüzmilyon Türk Lirası ile birmilyar Türk Lirası arasında idarî para cezası verilir.

 Bu maddede öngörülen idarî para cezaları, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye sınırları dışında il daimi encümeni tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. İdarî para cezaları 6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.

 Bu maddede belirtilen aynı fiillerin bir yıl içinde tekrarı halinde, en son uygulanan para cezası bir kat artırılarak uygulanır."

23. 2559 sayılı Kanun’un 7. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “Kişilerin tek tek veya toplu olarak eğlenmesi, dinlenmesi veya konaklaması için açılan otel, motel, pansiyon, kamping ve benzeri konaklama yerleri; gazino, pavyon, meyhane, bar, birahane, içkili lokanta, taverna ve benzeri içkili yerler; sinema, kahvehane ve kıraathane; kumar ve kazanç kastı olmamak şartıyla adı ne olursa olsun bilgi ve maharet artırıcı veya zekâ geliştirici nitelikteki elektronik oyun alet ve makinelerinin, video ve televizyon oyunlarının içerisinde bulunduğu elektronik oyun yerleri; internet kafeler ve benzeri yerler umuma açık istirahat ve eğlence yeri sayılır.

...

 Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin ruhsatı bağlı olduğu kolluk kuvvetinin görüşü alındıktan sonra belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler; bu alanların dışında il özel idareleri tarafından verilir. Kolluk kuvveti görüşünü yedi gün içinde verir. Ruhsat talepleri bir ay içinde sonuçlandırılır. İzin alınmadan açılan umuma açık istirahat ve eğlence yerleri kapatılır.

 Bu iş yerlerinin faaliyet göstereceği alanları belirlemeye veya mevcut umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin bu amaç için ayrılan yerlerde toplanmasına, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeler; bu alanlar dışında il özel idareleri yetkilidir.

 Umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin bulunacağı alanların tespiti ve bu yerlerin ruhsatlandırılmasında uygulanacak usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

 Bu iş yerleri için düzenlenen iş yeri açma ve çalışma ruhsatlarının bir örneği yetkili kolluk kuvvetine gönderilir. Bu iş yerleri genel güvenlik ve asayiş yönünden genel kolluk tarafından denetlenir.

24. 14/6/1989 tarihli ve 3572 sayılı İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun'un 4. maddesinin birinci fıkrası şöyledir.

“3 üncü maddede belirtilen merciler, iznin verilmesi için yapılacak beyan ve incelemelerde aşağıda öngörülen genel kriterlere göre düzenlenecek yönetmeliği esas alırlar.”

25. 3572 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

“Ruhsat verilmesini takiben yapılacak kontrol ve denetimlerde, 4 üncü maddede belirtilen yönetmelikte öngörülen kriterlere aykırı beyan ve durumun tespiti halinde; verilmiş olan ruhsat, ilgili mevzuattaki hükümler çerçevesinde yetkili merci veya mülki idare amirince iptal edilerek işyeri kapatılır ve ilgililer hakkında ayrıca işlem yapılır.”

26. 10/8/2005 tarihli ve 25902 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in “Tanımlar” kenar başlıklı 4. maddesinin (g) ve (n) bentleri şöyledir:

“g) Umuma açık istirahat ve eğlence yeri: Kişilerin tek tek veya toplu olarak eğlenmesi, dinlenmesi veya konaklaması için açılan otel, motel, pansiyon, kamping ve benzeri konaklama yerleri; gazino, pavyon, meyhane, bar, birahane, içkili lokanta, taverna ve benzeri içkili yerler; sinema, kahvehane ve kıraathaneler; kumar ve kazanç kastı olmamak şartıyla adı ne olursa olsun bilgi ve maharet artırıcı veya zeka geliştirici nitelikteki elektronik oyun alet ve makinelerinin, video ve televizyon oyunlarının içerisinde bulunduğu elektronik oyun yerleri; internet salonları, lunaparklar, sirkler ve benzeri yerleri,

 n) İşyeri açma ve çalışma ruhsatı: Yetkili idareler tarafından bu Yönetmelik kapsamındaki işyerlerinin açılıp faaliyet göstermesi için verilen izni”

27. Anılan Yönetmelik’in 6. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Yetkili idarelerden usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan işyeri açılamaz ve çalıştırılamaz. İşyerlerine bu Yönetmelikte belirtilen yetkili idareler dışında diğer kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler ile tescil ve benzeri işlemler bu Yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alma mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. İşyeri açma ve çalışma ruhsatı alınmadan açılan işyerleri yetkili idareler tarafından kapatılır.”

28. Anılan Yönetmelik’in “Umuma Açık İstirahat ve Eğlence Yerlerinde Çalıştırılacak Kişiler” kenar başlıklı 36. maddesinin altıncı fıkrası şöyledir:

 “Müşteri ile beraber yiyip içerek müşterinin eğlenmesini sağlayan konsomatrisler sadece pavyon ruhsatlı yerlerde çalışabilir.”

29. Anılan Yönetmelik’in “Kolluk denetimi” kenar başlıklı 37. maddesi şöyledir:

“Kolluk, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini genel güvenlik ve asayiş yönünden denetler. Denetimler sırasında tespit edilen mevzuata aykırı hususlar, yetkili idarelere gereği yapılmak üzere bildirilir.”

30. Anılan Yönetmelik’in “Geçici süreyle faaliyetten men ve idarî para cezası” kenar başlıklı 39. maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:

“36 ncı maddeye aykırılığın veya 2559 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen hususların tespiti hâlinde, yetkili idare tarafından 2559 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde belirtilen usûle göre idarî para cezası uygulanır.”

31. 1/6/2005 tarihli ve 25832 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri şöyledir:

 "Aşağıda belirtilen denetimler şartları oluştuğunda kolluk tarafından kendiliğinden yapılabilir:

a) Umuma açık istirahat ve eğlence yeri sayılan, kişilerin tek tek veya toplu olarak eğlenmesi, dinlenmesi veya konaklaması için açılan otel, motel, pansiyon, kamping ve benzeri konaklama yerleri; gazino, pavyon, meyhane, bar, birahane, içkili lokanta, taverna ve benzeri içkili yerler; sinema, kahvehane ve kıraathane; kumar ve kazanç kastı olmamak şartıyla adı ne olursa olsun bilgi ve maharet artırıcı veya zekâ geliştirici nitelikteki elektronik oyun alet ve makinelerinin, video ve televizyon oyunlarının içerisinde bulunduğu elektronik oyun yerleri; internet kafeler ve benzeri yerler ile sabit veya seyyar olarak kullanılan kara, deniz, hava ve her çeşit taşıma araçlarındaki bu tür yerlerin genel güvenlik ve asayiş yönünden denetimi,

...

c) Yürürlükte bulunan hükümlere aykırı olarak işletilen yerler hakkındaki işlemler ile ... "

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

32. Mahkemenin 31/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

33. Başvurucu;idarenin, hakkında uygulanan idari para cezasına dayanak teşkil eden ve herhangi bir adli yönü olmayan olayı, işyerinde bulunan güvenlik kameralarının kayıtlarını incelemek suretiyle tespit ettiğini ve idari para cezasına esas teşkil eden delili bu şekilde elde ettiğini, kamera kayıtlarına idari bir kararla el konulduğunu ve içeriğinin izlendiğini, ilgililerin beyanlarına başvurulmaksızın güvenlik kamerası kayıtlarında görüntülenen kadınların konsomatrislik yaptığı sonucuna ulaşıldığını, nitekim başka bir davada İdare Mahkemesinin konsomatrislik yaptığı iddia edilen kadının sanık olarak yargılandığı davada sulh ceza mahkemesine verdiği beyanını dikkate alarak yürütmenin durdurulması talebini kabul ettiğini, Isparta Valiliğinin 14/12/2011 tarihli ve 4 sayılı kararı gereğince işyeri güvenlik kameralarının idare tarafından incelenebileceği hâllerin sınırlı olduğunu, suçüstü hâli veya suça dair emareve delil olmaksızın keyfî olarak kamera kayıtlarının incelenemeyeceğini ve delil olarak kullanılamayacağını belirtmiştir. Başvurucu; bu nedenlerle özel hayatın gizliliği hakkının, bu kayıtlar esas alınarak idari para cezası verilmesi ve bu cezaya karşı açtığı davanın reddi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun Isparta Valiliğinin 14/12/2011 tarihli ve 4 sayılı kararı gereğince işyeri güvenlik kameralarının idare tarafından incelenebileceği hâllerin sınırlı olduğu, suçüstü hâli veya suça dair emareve delil olmaksızın keyfî olarak kamera kayıtlarının incelenemeyeceği ve delil olarak kullanılamayacağı şeklindeki iddiası, yargılamada hukuka aykırı deliller kullanıldığı ve haksız yere idari para cezasına hükmedildiği hususu ile ilgilidir. Başvurucu, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmekle birlikte söz konusu hak ile ilgili açıklamalarını, umuma açık istirahat ve eğlence yeri olan iş yerine ait kamera kayıtlarının delil olarak kullanılması bağlamında dile getirmiştir. Olayda görüntüleri kaydedilen kişilerin başvurusu bulunmadığı gibi başvurucunun iş yerinde arama ve elkoyma işlemleri yapılmadığı, İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan yazılı talep üzerine başvurucu tarafından gönderilen kamera kayıtlarının incelendiği görülmüştür. Söz konusu kayıtların, sadece iş yerinin ruhsatını almadığı bir faaliyeti gerçekleştirip gerçekleştirmediğini tespit amacıyla ve bu kapsamdaki bir idari soruşturma çerçevesinde kullanıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla olayda, umuma açık istirahat ve eğlence yeri olan iş yeri bakımından başvurucunun "mahremiyet meşru beklentisine" sahip olduğunu gösteren koşullar da gerçekleşmemiştir. Bu nedenle başvurucunun tüm iddiaları, Anayasa'nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

35. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesindeki "herkes ... cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan ... bir mahkeme tarafından davasının ... görülmesini istemek hakkına sahiptir" ifadesi ışığında değerlendirildiğinde kabahat eylemleri nedeniyle uygulanan idari yaptırımlara ilişkin uyuşmazlıkların da adil yargılanma hakkının koruma alanı içerisinde yer aldığı anlaşılmaktadır (Düzgit Yalova Gemi İnşa Sanayi A.Ş., B. No: 2013/8756, 15/4/2015, § 30; Remzi Durmaz, B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 26; benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Hüseyin Turan/Türkiye, B. No: 11529/02, 04/03/2008, §§ 17-21).

36. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz”

37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, …açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

38. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

39. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası veya açık keyfîlik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (Onur Gür, B. No: 2012/828, 21/11/2013, § 21).

40. Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfîliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).

41. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen derece mahkemelerine aittir. Mevcut yargılamada sunulan delilin geçerli olup olmadığını ve delil sunma ve inceleme yöntemlerinin yasaya uygun olup olmadığını denetlemek Anayasa Mahkemesinin görevi kapsamında değildir. Mahkemenin görevi, başvuru konusu yargılamanın bütünlüğü içinde adil olup olmadığının değerlendirilmesidir (Muhittin Kaya ve diğerleri, B. No: 2013/1213, 4/12/2013, § 27).

42. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bariz bir şekilde keyfî olmadıkça belirli bir kanıt türünün kabul edilebilir olup olmadığına veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar vermenin kendi görevi olmadığını kararlarında ifade etmektedir. AİHM, kanıtların elde edilme yöntemi de dâhil olmak üzere yargılamanın bir bütün olarak adil olup olmadığını ve Sözleşme'deki bir hakkın ihlali söz konusu ise tespit edilen ihlalin niteliğini inceleme konusu yapmaktadır (Jalloh/Almanya [BD], B. No: 54810/00, 11/07/2006, § 95; Desde/Türkiye, B. No: 23909/03, 1/2/2011, § 125; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya, B. No: 11082/06, 13772/05, 25/7/2013, § 699) AİHM’e göre delillerle ilgili esas olarak başvurucuya, delillerin gerçekliğine itiraz etme ve kullanılmalarına karşı çıkma fırsatı verilip verilmediği incelenmelidir (Bykov/Rusya [BD], B. No: 4378/02, 10/3/2009, § 90; Khodorkovskiy ve Lebedev/Rusya, § 700).

43. Sözleşme'nin 6. maddesi kapsamında açıkça belirtilmemiş olmasına karşın susma hakkı ve kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkı da adil yargılanma hakkının unsurlarındandır. Susma hakkı ve kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkı, öncelikle bir kişinin sorulara cevap vermeyi reddettiği için mahkûm edilemeyeceği anlamını taşır. Kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkı aynı zamanda baskı altında verilen ifadenin kullanılmasına engeldir. AİHM kararlarında, her ne kadar Sözleşme’nin 6. maddesinde özellikle belirtilmemiş olsa da sessiz kalma ve –bunun bir parçası olan- kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkının adil yargılanma kavramının esasını oluşturan ve genel olarak kabul edilen uluslararası kuralların özünde bulunan bir hak olduğu belirtilmiştir. Bu hakkın gerekçeleri arasında, sanığın yetkililerce uygunsuz bir şekilde zorlamaya maruz kalmaya karşı korunması yoluyla adaletin tecellisindeki hatalı uygulamaları önlemek ve 6. maddenin hedeflerini yerine getirmek bulunmaktadır. Kişinin kendi aleyhine tanıklık etmeme hakkı, özellikle bir ceza davasında savcılık makamının sanığın iradesi dışında tehdit veya tazyik yöntemleriyle elde edilmiş delillere başvurmadan sanığa karşı iddiasını kanıtlamaya çalışmasını öngörür. Bu bağlamda söz konusu hak, masumiyet karinesiyle yakından bağlantılıdır. (John Murray/Birleşik Krallık, B. No: 18731/91, 8/2/1996, § 45; Funke/Fransa, B. No: 10828/84, 25/2/1993, § 44; Saunders/Birleşik Krallık, B. No: 19187/91, 17/12/1996, § 68, 69; Kolu/Türkiye, B. No: 35811/97, 2/8/2005, § 51).

44. Başvurucu, Isparta Valiliğinin 14/12/2011 tarihli ve 4 sayılı kararı gereğince işyeri güvenlik kameralarının idare tarafından incelenebileceği hâllerin sınırlı olduğunu, suçüstü hâli veya suça dair emareve delil olmaksızın keyfî olarak kamera kayıtlarının incelenemeyeceğini ve delil olarak kullanılamayacağını iddia etmiştir.

45. Isparta İdare Mahkemesinin 22/3/2013 tarihli kararında başvurucunun bu iddiasının; genel güvenlik ve asayiş yönünden kamera kayıtlarının incelenebileceği, bu yönde yasal bir engel bulunmadığı gerekçesiyle karşılandığı görülmektedir.

46. 2559 sayılı Kanun’un 7. maddesinin birinci fıkrasında umuma açık istirahat ve eğlence yerleri tanımlanmıştır. Isparta Valiliğinin 19/1/2016 tarihli cevabına göre başvurucunun işlettiği "Genç Efe" isimli restoranın umuma açık içkili istirahat ve eğlence yerlerinden olduğu, bu yerlere ilişkin mevzuatın uygulanarak işlem tesis edildiği anlaşılmıştır.

47. 2559 sayılı Kanun’un 7. maddesinin yedinci fıkrasında umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin genel güvenlik ve asayiş yönünden genel kolluk tarafından denetleneceği belirlenmiştir. Anılan Kanun dayanak alınarak hazırlanan Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 18. maddesinde herhangi bir hakim kararı aranmaksızınkolluk tarafından kendiliğinden denetim yapılacak haller düzenlenmiş, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin genel güvenlik ve asayiş yönünden denetimi ve yürürlükte bulunan hükümlere aykırı olarak işletilen yerler hakkındaki işlemler bu kapsamda belirtilmiştir. Ayrıca, İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 36. maddesinin altıncı fıkrasında müşteri ile beraber yiyip içerek müşterinin eğlenmesini sağlayan konsomatrislerin sadece pavyon ruhsatlı yerlerde çalışabileceği düzenlenmiş; pavyon ruhsatı bulunmayan başvurucuya ait restoranda konsomatris çalıştırıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.

48. Buna göre belirtilen Kanun hükümleri ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin sadece suç işlenmesiyle sınırlı olarak değil, genel güvenlik ve asayiş ile yürürlükteki mevzuat hükümlerine uygun olarak işletilmeleri yönünden genel kolluk tarafından herhangi bir hâkim kararına gerek bulunmaksızın denetlenebileceği konusunda yetki verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu düzenlemelerin yeterli açıklıkta hükümler içerdiği ve Resmî Gazete'de yayımlanmakla yeterli derecede ulaşılabilir ve öngörülebilir olduğu kanaatine varılmıştır.

49. Bunun yanı sıra 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9. maddesinin (ç) bendinde; kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlarının verdiği yetkiyi kullanmak ve bunların yüklediği ödevleri yerine getirmek için valilerin genel emirler çıkarabileceği ve bunların ilan edileceği düzenlenmiştir. Anılan Kanun hükmüyle verilen yetkiye dayanılarak Isparta Valiliğince umuma açık istirahat ve eğlence yerlerine güvenlik kamera sistemleri kurulmasına dair 14/12/2011 tarihli ve 2011/4 sayılı karar alınmış, söz konusu karar yerel basın organları ile ilgili kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla İl genelinde duyurulmuştur. Anılan kararda umuma açık istirahat ve eğlence yerlerine Isparta İl sınırları içerisinde huzur ve güvenliği ile kamu esenliğinin sağlanması, suç işlemesinin önlenmesi, işlenen suçların aydınlatılması amacıyla güvenlik kamerası kurulmasının öngörüldüğü, kamera kayıtlarının en az on beş gün süreyle saklanabilir olması ve gereklihâllerde güvenlik kuvvetlerinin kullanımına sunulması gerektiği belirtilmiştir.

50. Bu durumda Valiliğin söz konusu kararının 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 9. maddesinin (ç) bendi uyarınca verilen yetki çerçevesinde çıkarılmış, il içinde uygun vasıtalarla ilan edilmiş olması dikkate alınarak başvurucu açısından yeterli derecede ulaşılabilir ve öngörülebilir olduğu kanaatine varılmıştır. Bunun yanı sıra Valiliğin söz konusu işlemine karşı idari yargıda iptal davası açılması mümkün olmasına rağmen başvurucunun bu yola başvurmadığı, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerine güvenlik kamera sistemleri kurulmasına dair karardan ziyade görüntülerin elde ediliş usulüne dair şikâyette bulunduğu anlaşılmaktadır.

51. Umuma açık istirahat ve eğlence yeri niteliğinde olan başvurucuya ait iş yerinde bulunan güvenlik kamerası kayıtlarının idare tarafından denetlenebileceği hususu başvurucu tarafından da öngörülebilmektedir. Nitekim restoranda bulunan kamera kayıtları, İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yazılı olarak talep edilmiş, başvurucu söz konusu kayıtlarıgöndermiştir. Olayda, başvurucunun kayıtları göndermesine ilişkin olarak kamu makamlarınca zorlanarak cezalandırıldığı veya idari yaptırıma uğradığına dair bir iddia ve tespit bulunmamaktadır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Funke/Birleşik Krallık, § 41-44). Ayrıca, söz konusu kayıtların kamu makamlarınca Isparta Valiliğinin 14/12/2011 tarihli ve 2011/4 sayılı kararında belirtilen amaçlara aykırı olarak kullanıldığına dair bir tespit de bulunmamaktadır. Buna göre söz konusu kamera kayıtlarının usule aykırı olarak elde edildiği ve hukuka aykırı delil niteliğinde olduğu söylenemez.

52. Başvurucu; ilgililerin beyanlarına başvurulmaksızın güvenlik kamerası kayıtlarında görüntülenen kadınların konsomatrislik yaptığı sonucuna ulaşıldığını, nitekim başka bir davada İdare Mahkemesinin konsomatrislik yaptığı iddia edilen kadının sanık olarak yargılandığı davada sulh ceza mahkemesine verdiği beyanını dikkate alarak yürütmenin durdurulması talebini kabul ettiğini ileri sürmüştür.

53. Yapılan yargılama sırasında tanık dinletme hakkı da dâhil olmak üzere delillerin ibrazı ve değerlendirilmesi adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olarak kabul edilen silahların eşitliği ilkesi kapsamında kabul edilmektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38). Silahların eşitliği ilkesi, davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).

54. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda yazılı yargılama usulü benimsendiğinden ve yazılı yargılama usulünde duruşma istisnaî olduğundanidari yargılama makamının gerekli bilgi ve belgeleri somut olayın özelliğine göre resen araştırıp bulması kurala bağlanmıştır. İdari yargılamada geçerli olan yazılı yargılama usulünün doğal sonucu olarak inceleme evrak üzerinde yapılmakta iptal davalarında taraflardan birinin isteği üzerine veya mahkeme tarafından resen duruşma icra edilebilmekle birlikte burada da ancak tarafların dilekçe ve savunmalarında ileri sürdükleri sebep ve delillertartışılabilmektedir. 2577 sayılı Kanun'un 18. maddesinde davacı ve davalı taraf dışında ayrıca tanık dinlenmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmediği, bu kanunda düzenlenmeyen ve sayma yolu ile belirtilen konularda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması öngörülmüş ise de sayılan hususlar arasında tanık dinlemeye yer verilmediği, bu düzenlemelerin bir neticesi olarak idari yargıdaki yerleşik uygulamada tanık dinleme yoluna gidilmediği anlaşılmıştır. 2559 sayılı Kanun'un 6. maddesinde somut olaya konu idari para cezasına karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği; itirazın, zaruret görülmeyen hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılacağı düzenlenmiştir.

55. Delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisinin esasen derece mahkemelerine ait olduğu; derece mahkemelerinin, dava konusuna, elde edilen dellilerin ağırlığına ve iddia ilesavunmalara göre maddi gerçeği açığa çıkarma amacı gütmeyen tanık beyanı, keşif icrası ve bilirkişi incelemesi gibi delilleri toplamama veya incelememe konusunda takdir yetkisine sahip olduğu, nihayet başvurucunun idari yargılama sırasında tanık dinlenmesi talebinde de bulunmadığı dikkate alındığında tanık dinlenilmesine ilişkin ileri sürülen hususun çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri yönünden adil yargılanma hakkını ihlal ettiği söylenemez.

56. Öte yandan 2559 sayılı Kanun'un 6. maddesinde idari para cezasına itiraz üzerine verilen İdare Mahkemesi kararının kesin olduğu düzenlenmiştir.

57. Anayasa'nın 142. maddesinde "mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişinin ve yargılama usullerinin" kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Buna göre usul kanunlarının Anayasa'ya uygun olmak koşuluyla düzenlenmesi kanun koyucunun takdirine bırakılmıştır. Anayasa'da tüm mahkeme kararlarının temyiz edilebilmesi hakkını içeren bir kurala yer verilmemiştir. Ayrıca, Sözleşme'nin Türkiye tarafından imzalanan ancak henüz onaylanmayan Ek 7 No.lu protokolünün "Cezai konularda iki dereceli yargılanma hakkı" düzenleyen 2. maddesinde "az önemli suçlar" yönünden bu hakka istisna getirilebileceği düzenlenmektedir.

58. Somut olayda "az önemli davalar" kriteri altında "kabahat" niteliğinde bulunan idari para cezasına karşı itirazı inceleyen İdare Mahkemesinin kararının kesin olması, dolayısıylakarara karşı temyiz yolu öngörülmemesininadalet duygusunu rencide edecek veya hukuk devleti kavramıyla bağdaşmayacak sonuçlara yol açacak boyutta bulunmaması nedeniyle anayasal hakları ihlal etmediği açıktır. (AYM, E.2006/65, K.2009/114,23/7/2009; Tufan Şahin, B. No: 2012/799, 26/3/2013, § 20, 21).

59. Bunun yanı sıra İdare Mahkemesinin gerekçeli kararı incelendiğinde tarafların iddia, savunma ve dosyaya sundukları deliller değerlendirilmek suretiyle ilgili hukuk kuralları yorumlanarak bir sonuca ulaşıldığı, Mahkemenin başvurucunun haberdar olduğu bilgi ve belgelere göre karar verdiği anlaşılmıştır.

60. Başvurucu; yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemeleri tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemelerin kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir. Ek olarak başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair bir iddiasının cevapsız bırakılması söz konusu değildir.

61. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından yargılamanın sonucu yönünden ileri sürülen ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olması; tanık dinlenmemesine ilişkin iddialar yönünden, çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri kapsamında açık ve görünür bir ihlal bulunmaması; hukuka aykırı delillerin kullanıldığı iddiası yönünden ise bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

31/3/2016tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ali Öz [1.B.], B. No: 2013/2624, 31/3/2016, § …)
   
Başvuru Adı ALİ ÖZ
Başvuru No 2013/2624
Başvuru Tarihi 15/4/2013
Karar Tarihi 31/3/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, usulsüz olarak el konulan işyeri kamera kayıtları esas alınarak idari para cezası verilmesi ve bu cezaya karşı açtığı davanın reddi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Kişisel verilerin korunması Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5442 İl İdaresi Kanunu 9
66
2559 Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu 6
7
3572 İş Yeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun 4
6
Yönetmelik 10/8/2005 İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik 4
6
36
37
39
1/6/2005 Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği 18
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi