TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
SEDAT DEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2013/9646)
|
|
Karar Tarihi: 31/3/2016
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal TERCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Sedat DEMİR
|
Vekili
|
:
|
Av. Güray GÜNEŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, sözleşmenin feshi üzerine Askeri Yüksek İdare
Mahkemesinde (AYİM) açılan davada, sözleşmenin feshine dayanak disiplin
cezalarının hukuka aykırı olduğu iddialarının dikkate alınmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru
26/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Başvuru formu ve
eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona
sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/5/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 29/6/2014 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 30/10/2014 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
7/11/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne
karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu1998 yılında imzaladığı sözleşme ile uzman erbaş
olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) başladığı görevini sürdürmekte iken son
bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam otuz günden fazla hürriyeti
bağlayıcı disiplin cezası alması nedeniyle 12/10/2012 tarihinde başvurucunun
sözleşmesi feshedilmiştir.
9. Başvurucuyla ilgili disiplin safahatı dosya kapsamından
anlaşıldığı kadarıyla şöyledir:
i. 25/12/2011 tarihinde vardiya görevi esnasında çevre yoluna
giren araç hakkında bilgi vermemesi nedeniyle 28/12/2011 tarihinde beş gün göz
hapsi cezası verilmiştir.
ii. Beş günlük sağlık raporunun 13/5/2012 tarihinde bitmesine
rağmen ertesi gün saat 08.00’de mesaiye gelmediği gerekçesiyle 6/6/2012
tarihinde üç gün göz hapsi disiplin cezasıyla cezalandırılmıştır.
iii. 5/4/2012 tarihinde cep telefonu bulundurmak suretiyle yasak
edilen cihaz ve aletleri bulundurduğu veya kullandığı gerekçesiyle Disiplin
Mahkemesinin 3/7/2012 tarihli ve E.2012/105, K.2012/110 sayılı kararı ile on
gün göz hapsi disiplin cezası ile cezalandırılmıştır.
iv. 15/8/2012 tarihinde amir ve üste saygısızlık ettiği gerekçesiyle
14/9/2012 tarihinde yedi gün göz hapsi disiplin cezası ile cezalandırılmıştır.
v. 12/9/2012 tarihinde izinsiz garnizonu terk ettiği
gerekçesiyle 24/9/2012 tarihinde üç gün göz hapsi disiplin cezası ile
cezalandırılmıştır.
vi. 12/9/2012 tarihinde mesaiye gelmediği gerekçesiyle 24/9/2012
tarihinde üç gün göz hapsi disiplin cezası ile cezalandırılmıştır.
vii. 12/9/2012 tarihinde amir ve üste saygısızlık ettiği
gerekçesiyle 24/9/2012 tarihinde üç gün göz hapsi disiplin cezası ile
cezalandırılmıştır.
10. Başvurucu hakkında ayrıca “üste
fiilen taarruz” suçunun işlendiği gerekçesiyle 6. Mekanize Tümen
Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 13/2/2013 tarihinde verdiği kararla müsnet suçtan dolayı mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verildiği, ayrıca başvurucunun en son istirahat raporu
aldığı 7/10/2012 tarihinden geriye doğru bir yıllık süre içinde 89 gün süreyle
istirahat raporu aldığı anlaşılmaktadır.
11. Yukarıda belirtilen disiplin cezaları sonucunda son disiplin
cezası aldığı tarihten geriye doğru bir yıl içinde toplam otuz günden fazla
hürriyeti bağlayıcı disiplin cezası aldığı gerekçesiyle 24/9/2012 tarihinden
itibaren etkili olmak üzere 12/10/2012 tarihinde başvurucunun sözleşmesi
feshedilmiş ve aynı gün tebligat yapılarak başvurucu terhis edilmiştir.
12. Başvurucu bu işleme karşı AYİM'de
16/11/2012 tarihinde iptal davası açmıştır.
13. AYİM Birinci Dairesinin 25/6/2013 tarihli ve E.2012/1463,
K.2013/755 sayılı kararıyla dava oyçokluğuyla reddedilmiştir. Karar
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Davacının
28/12/2011 ile 24/9/2012 tarihleri arasında toplam 34 gün hürriyeti bağlayıcı
disiplin cezası aldığı; dava konusu fesih işlemine esas teşkil eden tüm
disiplin cezalarının As. Ceza Kanunun 168 ve müteakip maddelerindeki hükümlere
uygun şekilde verildikleri isnat edilen disiplin suçlarının yazılı olarak
bildirildiği ve yazılı savunmalarının alındığı, davacının yazılı olarak savunma
vermekten imtina etmesi veya istirahat alması nedeniyle birlikte bulunamaması
nedeniyle yazılı savunmasının alınamadığı tarihlerde ise savunmalarının telefon
edilmek ve kendisiyle görüşülmek suretiyle sözlü olarak alınmış olduğu ve bu
şekilde savunmalarının alınmış olduğunun da bu konuda tanzim edilmiş olan savunma
tutanakları ile ispat edildiği, verilen cezaların As. C. K.nu 171’nci maddedeki
merbut cetvele uygun yetkiler dâhilinde olduğu, davacı hakkında 24/9/2012
tarihinde verilmiş olan 3 ayrı disiplin cezasının da her birinin “izinsiz
garnizonu terk etmek”, “amir ve üste saygısızlık”,“mesaiye
gelmemek” şeklinde ayrı ayrı işlenen disiplin suçlarından dolayı verilmiş
olduğu) görülmekte olup; davacı vekilinin iddialarının aksine bahse konu
disiplin cezalarında bu cezaların keyfi tutum ve davranışlar ile husumet nedeniyle
sıkıştırılarak verildiğine ve yok hükmündelik
nitelemesine tabi tutulabilecek bir hukuki sakatlık bulunmadığı, bu itibarla
geriye doğru son bir yıl içerisinde disiplin mahkemesi ile farklı ve yetkili
iki disiplin amiri tarafından verilen bu disiplin cezalarının toplamının otuz
günden fazla olduğu dikkate alınarak davacı hakkında idarece bağlı yetkiden
hareketle tesis edilen 12/10/2012 tarihli sözleşme feshine dair işlemde hukuka
ve ilgili yasal düzenlemelere aykırı bir husus bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
14. Karşı oy gerekçesi ise şöyledir:
“Davacı hakkında verilen disiplin cezalarının
bir kısmında davacının telefon üzerinden “savunmasının” alındığı, aynı günde
davacıya üç ayrı disiplin cezası verildiği anlaşılmakla; davacının telefon
üzerinden “savunmasının” alınması (cezaların geriye doğru bir yıl içinde
bırakılma çabası), aynı günde üç ayrı disiplin cezasının verilmesi gibi
hususlar göz önüne alındığında, anılan cezaların sıkılaştırılmış cezalar
olduğu, ayrıca davacının telefon üzerinden ifadesi alınarak disiplin hukukunda
ifade almada “vicahilik” ilkesine uyulmadığı, bütün
bu olguların sözleşme fesih işlemi tesis etmeye yönelik olduğu izlenimi
yarattığı, dolayısıyla dava konusu işlemin sebep unsuru açısından iptaline
karar verilmesi…”
15. Başvurucunun karar düzeltme istemi AYİM Birinci Dairesinin
13/11/2013 tarihli ve E.2013/1133, K.2013/1048 sayılı kararı reddedilmiştir. Bu
karar başvurucuya 26/11/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 26/12/2013 tarihinde, süresi içinde bireysel
başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
17. 22/5/1930 tarihli ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun,
başvuruya konu cezaların verildiği tarihte yürürlükte bulunan “Cezanın kat’ileşmesi”
kenar başlıklı mülga 181. maddesi şöyledir:
“Bir disiplin cezası
resmi surette mahkuma tebliğ edildiği vakit kat’ileşir. Ve bu cezayı veren tarafından kaldırılamaz ve
değiştirilemez. Bu cezanın kaldırılması veya değiştirilmesi ancak şikayet yoluyla veya ceza veren âmirin mahkum lehine
yapacağı müracaat üzerine veyahut affı âli ile kabildir.”
18. Aynı Kanun’un, başvuruya konu cezaların verildiği tarihte
yürürlükte bulunan “Şikâyet”
kenar başlıklı mülga 188. maddesi şöyledir:
“1- Bir disiplin
cezasından şikâyet, cezalı tarafından veya kendisinin mafevkleri tarafından
doğrudan doğruya yapılır.
2- Cezalı tarafından yapılacak şikâyet ancak
tebliğinden bir gece sonra yapılabilir.
3- Şikâyet cezanın infazını geri bırakmaz.
4- Disiplin cezaları hakkında cezalı
tarafından yapılacak şikâyet üzerine karar vermeğe salâhiyetli
âmir, bu kararın verileceği zamanda cezayı vermiş olan âmirin bir derece
mafevki olan disiplin amiridir.
5- Şikâyetler hemen tetkik edilerek bir karara
bağlanır.”
19. Disiplin cezalarının verildiği tarih itibarıyla yürürlükte
bulunan hâliyle 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanunu’nun 21. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“Cumhurbaşkanının,
Yüksek Askeri Şüranın tasarrufları ve Sıkıyönetim
Komutanlarının 1402 sayılı Kanunda yazılı tasarrufları ile disiplin suç ve t(e)cavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar
yargı denet(i)mi dışındadır.”
20. Başvurucunun ilişiğinin kesildiği tarihte yürürlükte bulunan
hâliyle 18/3/1986 tarihli ve 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 3269 sayılı
Kanun’un 12. maddesi şöyledir:
“Ayrıca;
…
d) Disiplin mahkemeleri veya en az iki
disiplin amirinden disiplin cezası aldığı tarihten geriye doğru son bir yıl
içerisinde toplam otuz günden daha fazla hürriyeti bağlayıcı disiplin cezası
alanların,
…
Sözleşmeleri feshedilmek suretiyle Türk Silâhlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 31/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; on dört yıl boyunca TSK'ya hizmet ettiğini, bu
süre boyunca TSK'nın disiplinini vahim derecede bozacak disiplin zafiyeti içine
girmediğini, kişisel husumetle çok kısa bir sürede disiplin cezaları verilerek
hizmetten el çektirilmeye zorlandığını, söz konusu cezaların yargı mercileri
tarafından verilmediğini, ayrıca telefonla savunma alınarak savunma hakkının
ihlal edildiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) oda hapsi cezası ile
ilgili verdiği ihlal kararları olduğunu, bu disiplin cezaları yok hükmünde
olduğundan bu cezalara dayanılarak sözleşmesinin feshedilmesinin hukuka aykırı
olduğunu, bu şekilde savunma ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini
ileri sürmüş; dava konusu fesih işleminin iptaliyle maddi ve manevi tazminata
hükmedilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru konusu olayda, başvurucuya göz hapsi
disiplin cezaları uygulanmış ve bu cezaların son bir yıl içinde otuz günlük
süreyi aşması nedeniyle başvurucunun sözleşmesi feshedilmiştir. Başvurucunun
iddiaları ağırlıklı olarak göz hapsi disiplin cezalarının hukuka aykırı olarak
verildiğine ve hukuka aykırı bu cezalara dayalı olarak sözleşmesinin
feshedilmesi işlemine karşı açtığı davanın reddedilmesine ilişkin olduğundan
başvuru bu iddialar kapsamında aşağıdaki başlıklar altındadeğerlendirilmiştir:
a. Göz Hapsi Disiplin Cezalarına İlişkin İddia
24. Başvurucu; disiplin cezalarının hukuka aykırı olarak
verildiğini, disiplin cezalarında telefonla savunma alınarak usule
uyulmadığını, disiplin cezalarının keyfî olarak ve husumet nedeniyle
sıkılaştırılarak verildiğini, söz konusu cezaların yok hükmünde olduğunu, AİHM
tarafından oda hapsiyle ilgili Türkiye aleyhine verilen ihlal kararları
olduğunu ileri sürmüştür.
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5)
numaralı fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvurunun,
başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir
mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten
itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen
delillerle birlikte başvurabilirler. Mahkeme, öncelikle başvurucunun
mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek talebi kabul veya
reddeder.”
26. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 64.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Başvurucu mücbir sebep
veya ağır hastalık gibi haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvurusunu
yapamadığı takdirde, mazeretinin kalktığı tarihten itibaren onbeş
gün içinde ve mazeretini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilir.
Komisyonlar raportörlüğünce mazeretin kabulünün gerekip gerekmediği yönünde
karar taslağı hazırlanır. Komisyon, öncelikle başvurucunun mazeretinin geçerli
görülüp görülmediğini inceleyerek mazereti kabul veya reddeder.”
27. Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan
başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her
aşamasında resen nazara alınması gereken bir başvuru koşuludur (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013,
§ 19).
28. Bireysel başvuruların 6216 sayılı Kanun’un 47. maddesinin
(5) numaralı fıkrası uyarınca başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru
yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde
Anayasa Mahkemesine doğrudan veya diğer mahkemeler yahut yurt dışı
temsilcilikler vasıtasıyla yapılması gerekmektedir.
29. 1632 sayılı Kanun’un başvuruya konu göz hapsi cezalarının
verildiği tarihlerde yürürlükte olan mülga 181. maddesi gereğince anılan Kanun
kapsamında verilen disiplin cezalarının “cezalıya
tebliğ edildiği tarihte” kesinleşeceği hususunda duraksamaya yer
bulunmamaktadır (bkz. § 17).
30. Başvurucu 28/12/2011 tarihinde beş gün, 6/6/2012 tarihinde
üç gün, 3/7/2012 tarihinde on gün, 14/9/2012 tarihinde yedi gün 24/9/2012
tarihinde dokuz gün göz hapsi disiplin cezası ile cezalandırılmıştır.
31. Başvuru dilekçesi içeriği, ekleri ve başvurucunun iddiaları
kapsamından başvurucuya verilen disiplin cezalarının başvurucuya tebliğine veya
bu cezaların uygulandığına dair herhangi bir bilgi veya belge sunulmamıştır. Bu
çerçevede disiplin cezalarının başvurucu tarafından en geç sözleşmenin
feshedildiğine dair yazının kendisine tebliğ edildiği 12/10/2012 tarihinde
öğrenildiğinin ve bu tarihte kesinleştiğinin kabulü gerekir.
32. 12/10/2012 tarihi itibarıyla 1602 sayılı Kanun'un 21.
maddesine göre disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince
verilen cezaların yargı denetimi dışında olduğu dikkate alındığında
başvurulacak ve tüketilmesi gereken bir hukuk yolu bulunmamaktadır.
33. Bu durumda disiplin cezalarıyla ilgili şikâyetleri içeren
bireysel başvurunun 12/10/2012 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması
gerekirken 26/12/2013 tarihinde yapıldığı anlaşıldığından başvuruda süre aşımı
bulunduğu sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan nedenlerleotuz gün
içinde yapılmayan başvurunun bu kısmının süre
aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. AYİM Kararının Adil Olmadığına İlişkin İddia
35. Başvurucu, sözleşmenin feshi işlemine karşı açtığı iptal
davasında, işleme esas teşkil eden disiplin cezalarının usulsüz ve yok hükmünde
olmasının dikkate alınmadığını ve bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
36. Bakanlık görüşünde, başvurucunun yargılama sürecinin hakkaniyete
aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmadığı, aksine yargılama
sonucunda verilen kararın adil olmadığı şikâyetini dile getirdiğinin
anlaşıldığı, AYİM tarafından dosya kapsamındaki deliller çerçevesinde yapılan
değerlendirmede ve ulaşılan sonuçta bariz takdir hatası veya açık keyfîliğe rastlanmadığının değerlendirildiği
belirtilmiştir.
37. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
“Bireysel başvuruda,
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”
38. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
"Mahkeme, … açıkça
dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
39. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi ve bu
durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal
etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,
belirtilen istisnai hâller dışında Anayasa Mahkemesince esas yönünden
incelenemez (Necati Gündüz ve Recep Gündüz,
B. No: 2012/1027, 12/2/2013, §26).
40. Başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamındaki bu iddiası,
sözleşmenin feshi işleminin sebep unsurunu teşkil eden disiplin cezalarının
usulsüz ve yok hükmünde olduğu, bu işleme karşı açtığı iptal davasında disiplin
cezalarına ilişkin usule ilişkin sakatlıkların dikkate alınmadığı noktasında
düğümlenmektedir (Uğur Özdemir,
B. No: 2013/2600, 23/1/2014, § 38).
41. AYİM kararında, idarenin bağlı yetki içinde bulunmasının
başvurucunun sözleşmesinin feshedilmesi sonucunu doğurduğu, fesih işleminin
sebep unsurunu teşkil eden disiplin cezalarının yok hükmünde olduğunun kabul
edilmesini gerektirecek herhangi bir hukuki gerekçe bulunmaması nedeniyle
iddianın temelsiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
42. Adil yargılanma hakkı, bireylere dava sonucunda verilen
kararın değil; yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme
imkânı verir. Bu nedenle bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin
şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucunun yargılama sürecinde haklarına
saygı gösterilmediğine; bu çerçevede yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu
deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekilde
itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya
da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi
tarafından dinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi mahkeme kararının
oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya
da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir (Naci Karakoç, B. No: 2013/2767, 2/10/2013,
§ 22).
43. Somut olayda başvurucunun davasına esas teşkil eden disiplin
cezalarındaki var olduğu ileri sürülen hukuka aykırılıklardan özellikle
savunmasının telefonla alınması ve sıkılaştırılmış ceza uygulanmasına ilişkin
iddiaları AYİM tarafından tartışılarak değerlendirilmiş ve oyçokluğuyla tüm bu
hususların bağlı yetki çerçevesinde tesis edilen sözleşmenin feshi işlemini
sakatlamadığı sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak başvurucunun, yargılama
sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmadığı, aksine
yargılama sonucunda verilen kararın adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği
anlaşılmakta olup AYİM tarafından dosya kapsamındaki deliller çerçevesinde
yapılan değerlendirmede ve ulaşılan sonuçta bariz bir takdir hatası veya açık
keyfiliğe rastlanmadığından, bu noktada Anayasa Mahkemesinin, Yüksek Mahkemenin
takdirine müdahalesi söz konusu olamaz.
44. Açıklanan nedenlerle başvurucunun davanın reddine dair
kararın adil olmadığı iddiasının temyiz mercii şikâyeti niteliğinde olduğu ve
kararın açık bir keyfîlik de içermediği
anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Göz hapsi disiplin cezalarına ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
2. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararının adil olmadığına
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
31/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.