TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
BALÇOVA TERMAL TURİZM VE OTELCİLİK TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2013/2687)
Karar Tarihi: 1/12/2015
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Alparslan ALTAN
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Bahadır YALÇINÖZ
Başvurucu
Balçova Termal Turizm ve Otelcilik Ticaret A.Ş.
Vekili
Av. Hatice ASLAN ATABAY
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, İzmir 3. İdare Mahkemesinde açılan davada taraf mevkiinden çıkarılma nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 19/4/2013 tarihinde İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde belirlenen eksiklikler tamamlatılmış ve başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 30/4/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 15/6/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık) başvuru konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru belgelerinin bir örneği görüş için gönderilmiştir. Bakanlık, yazılı görüşünü 17/8/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık görüş yazısı, başvurucuya 26/8/2015 tarihinde bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne cevaplarını içeren dilekçesini 9/9/2015 tarihinde sunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu Şirket, %99,96 hissesi İzmir İl Özel İdaresine ait bir anonim şirket olup aktifinde kayıtlı Büyük Balçova Otelini açık teklif artırma usulüyle kiralamıştır.
9. Üçüncü kişi Radyo 35 İzmir Televizyon Yayıncılığı ve Reklamcılık A.Ş. tarafından ihaleye çıkma işlemi ile 22/12/2009 tarihinde yapılacak ihalenin iptali istemiyle dava açılmıştır. İzmir 3. İdare Mahkemesi 23/12/2009 tarihli ve E.2009/1836, K.2009/2034 sayılı kararında; söz konusu Otelin maliki olan başvurucunun anonim şirket olduğu, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’na tabi olmadığı, yerleşik içtihatlara göre kamu kurum ve kuruluşlarının kâr elde etmek amacıyla kurdukları şirketlerle ilgili uyuşmazlıkların çözüm yerinin adli yargı yerleri olduğu, bu itibarla kamu gücüne dayanmadan tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görev yönünden davanın reddine karar vermiştir.
10. Davacının temyiz istemi, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 24/12/2010 tarihli ve E.2010/993, K.2010/8746 sayılı kararıyla kabul edilerek davalı Şirketin sermayesi ile yönetim ve denetim yapısı dikkate alındığında iptali istenilen işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu, buna göre görevsizlik kararının hukuka aykırı olduğu, ancak davada husumetin davalı Şirketin hâkim ortağı olan İzmir İl Özel İdaresine yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
11. Başvurucunun karar düzeltme talebi de aynı Dairenin 28/11/2012 tarihli ve E.2011/2881, K.2012/3438 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
12. Bozma kararına uyarak uyuşmazlığı yeniden inceleyen İzmir 3. İdare Mahkemesi, 26/2/2013 tarihli ve E.2013/94 sayılı hasım düzeltme kararında husumetin İl Özel İdaresine yöneltilmesi suretiyle davanın idari yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle başvurucuyu hasım mevkiinden çıkarmıştır.
13. Bu karar 22/3/2013 tarihinde başvurucu Şirkete tebliğ edilmiş ve başvurucu, hasım düzeltme kararıyla mülkiyet ve mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiası ile 19/4/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Öte yandan İlk Derece Mahkemesi 18/4/2013 tarihli ara kararıyla başvurucuya davayı ihbar etmiş, başvurucu 22/5/2013 tarihli dilekçe ile davalı idare yanında davaya müdahale talebinde bulunmuş ve Mahkemenin 26/6/2013 tarihli kararıyla başvurucunun talebi kabul edilerek davalı idare yanında davaya katılması sağlanmıştır.
15. İlk Derece Mahkemesi 12/12/2014 tarihli ve E.2013/94, K.2014/1821 sayılı kararıyla davanın reddine karar vermiştir.
16. Davacı Şirket tarafından karar temyiz edilmiş olup Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyiz incelemesi devam etmektedir.
B. İlgili Hukuk
17. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
" Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.”
18. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 66. maddesi şöyledir:
“Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.”
19. 6100 sayılı Kanun’un 67. maddesi şöyledir:
“(1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur.
(2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
20. Mahkemenin 1/12/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 19/4/2013 tarihli ve 2013/2687 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
21. Başvurucu, aktifinde kayıtlı Otelin 22/12/2009 tarihinde yapılan ihale sonucunda kiralandığını ancak çoğu ihaleye katılmayan gerçek ve tüzel kişiler tarafından adli ve idari yargıda ihalenin iptali için davalar açıldığını, bunlardan birinin de Radyo 35 Anonim Şirketi tarafından açılan dava olduğunu, bu davada İlk Derece Mahkemesinin verdiği davanın görev yönünden reddine ilişkin kararın Danıştay Onüçüncü Dairesince bozulduğunu, kanun yolu başvurularının sonuç vermediğini, nihayetinde maliki olduğu Otelin kiralanmasına ilişkin davanın kendisinin dahli olmaksızın devam ettiğini belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ve 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
22. Başvurucu, İlk Derece Mahkemesince davalı konumundan çıkarılması nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
23. Bakanlık görüşünde başvurucunun davaya müdahale talebinde bulunduğu ve bu talebin kabul edildiği, bu doğrultuda müdahile verilen yetkiler çerçevesinde davayı takip etme olanağına sahip kılındığı ve davanın da reddedildiği dikkate alındığında somut olayda başvurucunun haklarının etkili bir şekilde korunmasının tehlikeye atılıp atılmadığı hususunun değerlendirilmesinin Anayasa Mahkemesinin takdirinde olduğu beyan edilmiştir.
24. Başvurucu bu görüşe karşı başvuru formundaki iddialarını tekrarlamıştır.
25. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
“... Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”
27. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
28. Bu nedenle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca, başvurucunun Anayasa Mahkemesi önüne getirdiği şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması ve aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
29. İdari işlemlerden kaynaklanan hak ihlallerinin giderilmesi için öncelikle idari yargıda usulüne uygun dava açılması gerektiği, olağan kanun yolları usulüne uygun tüketildikten sonra hak ihlali hâlâ devam ediyorsa ancak bu takdirde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabileceği açıktır. ( Yaşar Öz, B. No: 2012/26, 26/3/2013, §§ 16-19).
30. Başvuru konusu olayda başvurucunun aktifinde kayıtlı Büyük Balçova Otelinin açık teklif arttırma usulüyle kiralanması ihalesinin iptali istemiyle başvurucuya karşı İdare Mahkemesinde dava açılmış, İlk Derece Mahkemesi 23/12/2009 tarihinde davanın görev yönünden reddine karar vermiş; Danıştay Onüçüncü Dairesi, davada idari yargının görevli olduğu ve husumetin İl Özel İdaresine yöneltilerek davanın görülmesi gerektiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını bozmuş ve İlk Derece Mahkemesinin bozma kararına uyarak 26/2/2013 tarihli kararıyla başvurucuyu hasım mevkiinden çıkarması üzerine başvurucu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
31. Diğer taraftan İlk Derece Mahkemesi 18/4/2013 tarihli ara kararıyla başvurucuya davayı ihbar etmiş, başvurucunun 22/5/2013 tarihinde davaya katılma talebinde bulunması üzerine 26/6/2013 tarihinde davalı idare yanında davaya katılmasına karar vermiş, 12/12/2014 tarihli kararıyla da başvurucunun lehine olacak şekilde davanın reddine karar vermiştir.
32. 2577 sayılı Kanun’un 31. maddesi ve bu maddenin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Kanun’un 66. ve 67. maddeleri uyarınca idari yargıda davaya katılma talebinde bulunulabileceği, başvurucu her ne kadar hasım mevkiinden çıkarılması kararı nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddiası ile bireysel başvuru da bulunmuş ise de başvurucunun davaya katılma talebi üzerine İlk Derece Mahkemesinin aldığı karar ile davalı idare yanında davaya müdahil olarak katılmış ve sonrasında dava başvurucu lehine sonuçlanmıştır.
33. Bu durumda başvurucunun mevzuatta öngörülmüş yargısal başvuru yollarının tamamını usulüne uygun tüketmeden hasım mevkiinden çıkarılması üzerine doğrudan bireysel başvuruda bulunduğu görülmektedir.
34. Açıklanan nedenlerle anayasal hakkının ihlal edildiği iddiasının yetkili derece mahkemeleri önünde tanınan başvuru yolları usulüne uygun olarak tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına
1/12/2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.