logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Servet Sancar [1.B.], B. No: 2013/2734, 20/4/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SERVET SANCAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2013/2734)

 

Karar Tarihi: 20/4/2016

R.G. Tarih ve Sayı: 21/6/2016-29749

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Erdal TERCAN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Fatma KARAMAN ODABAŞI

Başvurucu

:

Servet SANCAR

Vekili

:

Av. Selcan YILDIZ

 

 

Av. Mesut BEDİRHANOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, İçişleri Bakanlığının (İdare) "Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi" (KDRP) kapsamında yapılan inşaat malzemesi yardımının iadesi istemiyle açılan davanın kabulü nedeniyle mülkiyet, adil yargılanma, yerleşme ve seyahat özgürlüğü haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/4/2013 tarihinde Muş Sulh Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir

3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/11/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 3/2/2016 tarihli yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. İdarenin 15/5/2000 tarihli ve 1014 sayılı Genelge'si ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yer alan on dört ilde başta terör olmak üzere çeşitli nedenlerle köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin kendi köylerine veya arazisi müsait başka yerlere dönüşlerinin sağlanması ve buralarda gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile sürdürülebilir yaşam koşullarının oluşturulması, geri dönmek istemeyenlerin ise yaşadıkları yerlerde şehir hayatına uyumlarının geliştirilmesi amacıyla uygulanmakta olan KDRP kapsamında KDRP Komisyonuna yapılan başvurular değerlendirilmek suretiyle 1993 yılında güvenlik ve terör baskısı sebebiyle köyü terk etmek zorunda kalan Muş ili Eralanı köyü halkına mensup kişilerin KDRP kapsamına alınmasına, köy halkının köylerine geri dönüş yapmaları yönünde desteklenmelerine karar verilmiştir.

8. Başvurucunun KDRP Komisyonuna müracaatı üzerine Köye Dönüş Projesine Ait Şartname (Şartname) imzalanmıştır. Şartname kapsamında başvurucunun Eralanı köyüne ev inşa etmesi için inşaat yapı malzemesinin son kısmı 3/7/2002 tarihinde, çatı malzemesi ise 14/9/2002 tarihinde başvurucuya teslim edilmiştir.

9. Şartname'nin 2. maddesinde köyüne dönecek vatandaşa evini yapması için Muş Valiliğince demir, çimento, briket yardımı yapılacağı belirtilmiş; Şartname'nin 8. maddesinde evlerin köye yerleşmek niyetinde olan kişiler tarafından yapılacağı, başka amaç ve kişiler tarafından yapıldığı tespit edilen evin Muş Valiliğince köy adına devralınacağı ifade edilmiştir. Şartname'nin 9. maddesinde ise inşaat malzemeleri ile ev yapımında kullanılacak malzemelerin ev yapımı dışında başka amaçlar doğrultusunda kullanılmayacağı, Muş Valiliğini yanıltıcı hareket içinde olanların malzemelerin karşılığı olan parayı geçen süre içinZiraat Bankası vadeli mevduat faizi ile birlikte geri ödeyecekleri belirtilmiştir.

10. Başvurucu, KDRP kapsamındaki ayni yardımdan yararlanmasının dışında söz konusu projeden ayrı olarak ayrıca 18/8/2004 tarihinde 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında oluşturulan Muş Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurarak 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının tazminini talep etmiştir.

11. Komisyon 4/8/2006 tarihli ve 2006/43 sayılı kararı ile Eralanı köyünden yapılan diğer başvuruları da değerlendirmek suretiyle KDRP ile 5233 sayılı Kanun'un genel amaçları bir arada değerlendirildiğinde her ikisinin de güvenlik endişesiyle sosyal ve bireysel yaşamları zarar gören köylerin, mezraların ve bireylerin gördükleri zararları telafi etmek ortak platformunda kullanıldıkları veya kullanılabileceklerinin anlaşıldığını, birbirinin tamamlayıcısı olması gereken bu iki düzenlemenin gerektiğinde birbirini desteklemek amacıyla kullanılabileceklerini ifade etmiş; bu kapsamda Eralanı köyünde KDRP kapsamında olup maddi imkansızlıklar nedeniyle kendilerine ait yükümlülükleri yerine getirememelerinden dolayı KDRP'nin sunduğu imkânlardan faydalanamayan vatandaşlar için 5233 sayılı Kanun kapsamında söz konusu projeden elde edebilecekleri gayri nakdi yardım miktarı kadar tazminatın kendilerine verilmesinin kararlaştırıldığını belirtmiştir. Kararın devamında, Komisyona müracaat edenlerin müracaata konu taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına ilişkin olarak genel bir değerlendirme yapıldığı, buna göre KDRP kapsamında bulunan vatandaşlara dağıtılmak üzere alınan 80 m2 lik bir köy evine ait malzemelerin parasal değerinin 2006 yılına göre yeniden değerleme oranı dikkate alınarak hesaplanan 7.190,80 TL ile köyün 1993 ve 1994 yıllarında iki yıl süre ile terör baskısına maruz kalması sebebiyle iki yıllık sürede mahrum kalınan gelir kaybı olarak hesaplanan 3.039,84 TL olmak üzere toplam zarar tutarının 10.230,64 TL olarak belirlendiği ifade edilmiştir.

12. Bu tespitler ışığında Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararında yer alan listelere göre daha önce KDRP kapsamında ev inşaatı için ayni yardım almayanlara 10.230,64 TL, KDRP kapsamında ayni yardım alanlara 5233 sayılı Kanun'daki düzenleme gereği 7.190,80 TL'nin mahsup edilmesi suretiyle 3.039,84 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun da daha önce KDRP kapsamında ev inşası için ayni yardım almış olması sebebiyle 3.039,84 TL ödeme yapılacak kişilere ilişkin listede yer aldığı anlaşılmaktadır.

13. İdare, KDRP kapsamında başvurucuya inşaat malzemesi ve çatı malzemesi olarak ayni yardım yapılmış ise de Muş İl Özel İdaresinde hâlen görevli işçi olarak çalışan başvurucunun Muş ilinde sürekli ikamet ettiğini, Eralanı köyünde ikamet etmediği hâlde haksız bir şekilde yardımdan yararlandığını ileri sürerek Şartname'nin 2. ve 9. maddeleri kapsamında verilen inşaat malzemesi bedeli olarak 2.204,69 TL ile çatı malzemesi bedeli olarak 1.963,35 TL'nin işleyecek faiziyle birlikte tahsili istemiyle başvurucu aleyhine 28/4/2009 tarihinde Muş Sulh Hukuk Mahkemesinde alacak davası açmıştır.

14. Muş Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/12/2011 tarihli ve E.2009/292, K.2011/790 sayılı kararıyla,

"Davacı ve davalı arasında ayni yardımların yapıldığı ile ilgili olarak uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı dava dilekçesinde verilen yardımları aldığını kabul etmektedir.

Davada uyuşmazlık; davalının imzalamış olduğu Köye Dönüş Projesine Ait Şartnamenin 9.maddesini ihlal edip etmediği, ihlal etmiş olsa bile yapılan ayni yardım bedelinin ödenmesi gereken tazminattan mahsup edilmesi sebebi ile davalının bir borcunun olup olmadığı hususlarındadır.

....

... davalının, oluşturulan komisyon tarafından KDRP kapasamında ayni yardımdan faydalanmasına karar verildiği, bunun üzerine davalıya ayni yardım yapıldığı, davalının imzaladığı şartname uyarınca almış olduğu ayni yardım ile Eralanı köyüne ev yaptığı, Muş merkezde çalışmış olmasına rağmen evi kullandığı, bu durumun dosyaya sunulmuş olan elektrik faturası, dinlenen tanık beyanları, seçmen belgesi, köy muhtarı beyanı ve tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu,Muş Valiliği 1 Nolu Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının 04/08/2006 tarih ve 2006/43 sayılı kararında davalının terör olaylarından zarar gördüğünün tespit edilerek nakdi yardım yapılmasına karar verildiği, dosyaya sunulan tapu kaydı ve Muş Tekel Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğünün yazılarından davalının köyde arazisinin bulunduğunun ve bunları işlediğinin anlaşıldığı, bu anlamda davalının köye yerleşmek niyetinde olduğu, davalının sırf Muş merkezde çalışmasının imzalamış olduğu şartnameyi ihlal ettiği anlamına gelmeyeceği, zira köye yerleşen kişilerin de çeşitli sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için şehirde bulunmasının sosyal bir ihtiyaç olduğu, kimsenin yapılan bir yardımdan faydalandığı için ömür boyu aynı evde yaşamaya mahkum edilemeyeceği değerlendirilerek davalının imzalamış olduğu şartnameyi ihlal etmediği..."

gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

15. Temyiz üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2/4/2012 tarihli ve E.2012/4207, K.2012/8694 sayılı ilamıyla İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur. Gerekçesi şu şekildedir:

"Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalının Köye Dönüş Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında 15.07.2002 tarihli Muş Valiliğine yaptığı başvuru sonrasında, taraflar arasında imzalanan Köye Dönüş Projesine ait Şartname gereğince 03.07.2002 ve 14.09.2002 tarihlerinde Eralan köyünde ev inşa etmek üzere malzeme aldığı anlaşılmaktadır.

Köye Dönüş Projesine ait Şartnamenin 8. ve 9. maddelerinde, "söz konusu proje kapsamında davacı idare tarafından davalıya köyüne geri dönüp yerleşmek şartıyla verilen inşaat malzemeleri ile davalının köyde betonarme ev inşa etmediği veya köye dönüp yerleşmediğinin anlaşılması durumunda geri ödeneceği" kararlaştırılmıştır.

Mahkemece, şartname hükümlerine aykırı hareket eden davalıdan malzeme bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken itibar edilmeyen gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir."

16. Karar düzeltme istemine ilişkin dilekçe aynı Dairenin 27/9/2012 tarihli ve E.2012/13777, K.2012/20147 sayılı ilamıyla karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir.

17. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 27/12/2012 tarihli ve E.2012/347, K.2012/608 sayılı karar ile Şartname'nin 8. ve 9. maddelerinde, davacı İdare tarafından davalıya köyüne geri dönüp yerleşmek şartıyla verilen inşaat malzemeleri ile davalının köyde betonarme ev inşa etmediği veya köye dönüp yerleşmediğinin anlaşılması durumunda bunların geri ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davalı başvurucunun imzalanan Şartname'ye aykırı olarak hareket ettiği, köye dönüp yerleşmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1.763,04 TL'nin 3/7/2002, 1.427,80 TL'nin 14/9/2002 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.

18. Temyiz üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 4/3/2013 tarihli ve E.2013/2125, K.2013/3417 sayılı ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.

19. Karar, başvurucuya 29/3/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.

20. Başvurucu 22/4/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

21. 5233 sayılı Kanun'un 1. maddesi şöyledir:

"Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir."

22. Aynı Kanun'un 2. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar."

23. Aynı Kanun'un 5. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

"Komisyonun görevleri şunlardır:

b) Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar, tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan yapılan yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak. "

24. Aynı Kanun'un 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 7. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır:

a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.

b) Yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.

c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar."

25. Aynı Kanun'un 10. maddesi şöyledir:

"7 nci maddenin (a) ve (c) bentlerinde yazılı zararlar, aynî veya nakdî olarak karşılanır. Ancak, bu zararların karşılanmasında imkânlar ölçüsünde aynî ifaya öncelik verilir. Aynî ifa, bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde yapılabilir.

Aynî ifa tarzı ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle belirlenir."

26. Aynı Kanun'un 11. maddesi şöyledir:

"5 inci maddenin (b) bendine göre belirlenen miktarlar, mahsup tarihindeki değerleri üzerinden 8 inci ve 9 uncu maddelere göre hesaplanacak toplam gayrisafi ifa bedelinden düşülür.

Mahsup edilecek değerlerin hesaplanması ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle belirlenir. "

27. Aynı Kanun'un geçici 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır."

28. Aynı Kanun'un geçici 4. maddesişöyledir:

"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde, 19/7/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

 Bu maddeye göre yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin de bitmesi ve başvuruların sonuçlandırılamamış olması halinde, Bakanlar Kurulu bu süreyi her defasında bir yılı aşmamak üzere uzatabilir."

29. 20/10/2004 tarihli ve 25619 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 1. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Bu Yönetmeliğin amacı, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanuna göre; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin olarak;

...

b) Cana, vücut bütünlüğüne ve mala yönelik zararların tespit edilmesi ve uğranılan zararları sulh yoluyla karşılayacak safi miktarların belirlenmesi,

c) Mahsup edilecek miktarların hesaplanması,

...

ile ilgili esas ve usullerin belirlenmesidir."

30. Aynı Yönetmelik'in 2. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Bu Yönetmelik; 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun l inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanmasına dair esas ve usulleri kapsar.

Aşağıda belirtilen zararlar bu Yönetmelik kapsamı dışındadır:

a) Devletçe arazi veya konut tahsisi suretiyle yahut başka bir şekilde karşılanan zararlar."

31. Aynı Yönetmelik'in 7. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Komisyonun görevleri şunlardır:

...

b) Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca karşılanan tazminatlar, tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan bu Yönetmelik kapsamına giren zararların karşılanması amacıyla yapılan yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen nakdî veya aynî ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak."

32. Aynı Yönetmelik'in 15. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır:

a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.

...

c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararlar."

33. Aynı Yönetmelik'in 16. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"15 inci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir."

34. Aynı Yönetmelik'in 19. maddesi şöyledir:

"15 inci maddenin (a) ve (c) bentlerinde yazılı zararlar, aynî veya nakdî olarak karşılanır. Ancak, bu zararların karşılanmasında imkânlar ölçüsünde aynî ifaya öncelik verilir. Aynî ifa, bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde yapılabilir."

35. Aynı Yönetmelik'in 23. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:

"Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın giderilmesine katkıları,

...

hesaplanan gayri safi zarar miktarından mahsup edilir."

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

36. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

37. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan Komisyonun 4/8/2006 tarihli ve 2006/43 sayılı toplantısında kendisinin terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen 10.230,64 TL tazminattan KDRP'den yararlanılmış olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan 7.190,80 TL mahsup edilerek kalan 3.039,84 TL'nin ödenmesine karar verilmesine rağmen KDRP kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan paranın Şartname'ye aykırı davranıldığı gerekçesiyle faiziyle beraber iadesi istemiyle açılan davanın kabul edilmesinin ikinci kez kesinti yapılması anlamına geldiğini, Şartname'nin ilgili maddelerinde ayni yardımın köye yerleşme niyeti bulunması şartına bağlandığını ve ikametgâhın evin yapıldığı köyde olmasının arandığını belirterek Anayasa'nın 23., 35. ve 36. maddelerinde düzenlenen yerleşme ve seyahat özgürlüğü, mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, 5233 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararı ile terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen tazminattan KDRP'den yararlanılmış olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan bedelmahsup edilerek kalan bedelin ödenmesine karar verilmesine rağmen bu kez KDRP kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan paranın Şartname'ye aykırı davranıldığı gerekçesiyle iadesi istemiyle açılan davanın kabul edilmesinin ikinci kez kesinti yapılması anlamına geldiğine ilişkin şikâyeti mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiş, yerleşme ve seyahat özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin şikâyeti ise ayrıca değerlendirilmiştir.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Yerleşme ve Seyahat Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

39. Başvurucu, KDRP kapsamında düzenlenen Şartname'de inşaat malzemesi verilmesi suretiyle yapılan ayni yardımın köye yerleşme niyeti bulunması şartına bağlandığını belirterek yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

40. Anayasa'nın 23. maddesi şöyledir:

"Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.

Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;

Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;

Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.

Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir.

Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz."

41. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS/Sözleşme) Ek Birinci Protokol’de Tanınmış Bulunan Haklardan ve Özgürlüklerden Başka Haklar ve Özgürlükler Tanıyan 4 No.lu Protokol’ün 2. maddesi şöyledir:

"1. Bir devletin ülkesi içinde usulüne uygun olarak bulunan herkes, orada serbestçe dolaşma ve ikametgahını seçebilme hakkına sahiptir.

2. Herkes, kendi ülkesi de dahil, herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir.

3. Bu haklar, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler olarak ve yasayla öngörülmüş sınırlamalara tabi tutulabilir.

4. Bu maddenin 1. fıkrasında sayılan haklar, belli yerlerde, yasayla konmuş ve demokratik bir toplumda kamu yararının gerektirdiği sınırlamalara tabi tutulabilir."

42. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası'na göre herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir.

43. Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra AİHS ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle Anayasa ve AİHS'in ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

44. AİHS’e Ek 4 No.lu Protokol’e ülkemiz taraf değildir. Bu nedenle anılan Protokol kapsamında kalan ve Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan seyahat özgürlüğüne yönelik şikâyetle ilgili olarak bireysel başvuruda bulunulamaz (Sebahat Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 53).

45. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan yerleşme ve seyahat hürriyetine ilişkin iddiasının, Anayasa’da yer almakla birlikte Türkiye’nin taraf olmadığı bir Protokole dayandığı anlaşıldığından, başvurunun bu kısmınındiğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

46. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

47. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararı ile terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen tazminat tutarından KDRP'den yararlanılmış olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan bedelmahsup edilerek kalan bedelin ödenmesine karar verilmesine rağmen bu kez KDRP kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan paranın Şartname'ye aykırı davranıldığı gerekçesiyle faiziyle beraber iadesi istemiyle açılan davanın kabul edilmesinin ikinci kez kesinti yapılması anlamına gelmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

48. AİHS'e Ek (1) No.lu Protokol'ün 1. maddesi üç temel kuraldan oluşmaktadır. Birinci kural genel olarak mülkiyetten barışçıl yararlanma veya mülkiyete saygı ilkesidir. Bu husus birinci fıkranın ilk cümlesinde düzenlenmiştir. İkinci kural mülkiyetten yoksun bırakmayı düzenler ve bunu belirli koşullara bağlı kılar. Bu da aynı fıkranın ikinci cümlesinde düzenlenmiştir. Üçüncü kural ise devletlerin kamu yararına uygun olarak ve bu amacın gerektirdiği ölçüde yasaların uygulanması yoluyla mülkiyetin kullanımını kontrol etme yetkisini tanır, bu ise ikinci fıkrada yer almaktadır (Sporrong ve Lönnroth/İsveç, B. No: 7151/75, 7152/75, 23/9/1982, § 61).

49. Benzer şekilde Anayasa'nın 35. maddesi de Sözleşme'ye Ek 1 No.lu Protokol'ün 1. maddesindeki düzenlemeye paralel şekilde, birinci fıkrasında mülkiyet hakkını tanımış, ikinci ve üçüncü fıkralarında ise mülkiyet hakkının sınırlandırılması ve bu sınırlandırmanın ölçütü belirtilmiştir (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, § 59).

50. Somut olayda sırasıyla mülkiyet hakkına yönelik bir müdahalenin bulunup bulunmadığı belirlenerek kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük ilkeleri kapsamında müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığıdeğerlendirilecektir.

a. Müdahalenin Varlığı

51. Başvurucu terör ve terörle mücadeleden doğan zararlarının karşılanmasına ilişkin olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında belirlenen tazminat tutarından KDRP'den yararlanılmış olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan bedel mahsup edilerek ödeme yapılmasına rağmen bu kez ayni yardım bedelinin iadesi için açılan davanın kabul edilmesi ile ikinci kez kesinti yapıldığını belirterek Anayasa'nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

52. Bireysel başvuru yoluyla mülkiyet hakkının ihlali iddiasının ileri sürülebilmesi için mülkiyetin konusu "sahip olunan bir mülk"e ihlal sonucunu doğuracak bir müdahalenin bulunması gerekmektedir. Mülkiyet hakkı kapsamında sahip olunan şey "mevcut bir şey" olabileceği gibi "mal varlığına ilişkin değerler" de olabilir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660, 20/3/2014, §§ 26, 28).

53. Bu doğrultuda öncelikle mülkiyet hakkının kapsamına dâhil olabilecek malvarlığı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Anayasa'nın 35. maddesi ile 1 No.lu Ek Protokol'ün 1. maddesinin koruma alanı içinde yer alan menfaatlerin kapsamına mevcut bir mülk girebileceği gibi kesin bir şekilde tanımlanmış alacak hakları da girebilir (AYM, E.2000/42, K.2001/361, 10/12/2001; AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008).

54. Mal varlığına ilişkin ekonomik bir değer olan alacak hakkı, Anayasa ve AİHS'in ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı kapsamında şartların geçekleşmesi hâlinde bu hakkın sağladığı güvencelerden yararlanabilir. Bu bakımdan idari bir karar ile yeterli derecede icra edilebilir kılınan bir alacağın elde edilmesinden sonra alacağın doğmasına ve varlık nedenlerine temas etmeyen bir takım şekli sebeplerle iadesinin istenmesi de mülkiyet hakkından mahrum kalınmasına sebebiyet verebilecektir.

55. Başvuru konusu olayda 5233 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararında Muş ili Eralanı köyünde keşif ve inceleme yapıldığı, yakılma ve boşaltma iddialarının yoğunlaştığı 1993 yılından bu yana uzun bir zaman geçtiği, köy halkının yıkıntı hâlinde bulunan bazı evlerin kalıntılarını Komisyona tahribat örnekleri olarak gösterdiği, bunun dışında başvurucularca sunulan bilgi, belge, ifadeler ile devlete ait arşiv kayıtları gibi hususların da dikkate alındığı, yine Eralanı köyünün KDRP kapsamına alındığı,buna göre 2001 yılından 2006 yılına kadar çeşitli tarihlerde KDRP komisyonuna müracaatta bulunan Eralanı köyü halkından vatandaşların müracaatları üzerine ilgili kolluk birimleri tarafından yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde terör örgütünün baskısı nedeniyle terk etmek zorunda kaldıkları, köylerine geri dönüş yapmaları noktasında desteklenmeleri ve sosyal yaşamın yeniden oluşturulması hususunda gerekli alt yapının sağlanması yönünde idari kararlar alındığı tespitlerine yer verilmiştir.

56. Komisyon bu tespitler ışığında Eralanı köyünde terör eylemlerinden doğan zararların giderilmesi amacıyla kendisine yapılan başvuruları değerlendirmiş, KDRP Komisyonuna müracaat etmekle birlikte kendisine de başvuran kişilerden KDRP'den yararlananlar ile KDRP kapsamında olup da maddi imkânsızlıklar sebebiyle projeden faydalanamayan kişiler yönünden tazminat miktarını ayrı ayrı belirlemiştir (bkz. §§ 11,12). Bununla birlikte Komisyon yapılan tüm başvuruları kabul edilebilirlik yönünden değerlendirmiş; başvurucuların olayların yaşandığı tarihteki yaş durumları ile medeni hâllerini, bölgenin sosyolojik ve kültürel yapısını gözönünde bulundurmak ve resmî kayıtlar ile olağan hayat tecrübelerini de dikkate almak suretiyle bir kısım başvuruyu reddetmiştir.

57. Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararının devamında KDRP ile 5233 sayılı Kanun'un genel amaçları değerlendirilerek her ikisinin de ortak bir amaç etrafında toplandığı, birbirlerinin tamamlayıcısı ve destekleyicisi oldukları vurgulanmıştır. Buradan hareketle, KDRP kapsamında durumları araştırılan ve Komisyonun değerlendirmesi neticesinde de zarar gördüklerine kanaat getirilen kişilere tahrip edilen evleri için 7.190,80 TL ve yine mahrum kalınan asgari geçim standartlarının telafisi için 3.039,84 TL olmak üzere toplam 10.230,64 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Öte yandan KDRP kapsamında daha önce tahsis olunan ayni yardımın tamamını almak suretiyle evlerini inşaa eden vatandaşlara, zaten inşaat yardımı alarak evlerini yapmış olmaları sebebiyle yalnızca mahrum kalınan asgari geçim standardının telafisi için 3.039,84 TL ödenmesine karar verilmiştir (bkz. § 11).

58. 5233 sayılı Kanun'un 1. maddesinde Kanun'un amacı terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi olarak açıklanmış; aynı Kanun'un 7. maddesinde ise taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar oldukları belirtilmiştir. Aynı Kanun'un 5., 10. ve 11. maddeleri kapsamında ise sulh yoluyla zararın ayni veya nakdi olarak karşılanabileceği, imkânlar ölçüsünde ayni ifaya öncelik verileceği, ayni ifanın bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde yapılabileceği, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin zararın giderilmesine katkılarının zarar miktarından mahsup edileceği düzenlenmiştir. Benzer yöndeki düzenlemeler 5233 sayılı Kanun kapsamında yayımlanan Yönetmelik'in 1., 7., 11., 15., 19. ve 23. maddelerinde de yer almaktadır.

59. Somut olayda Komisyon tarafından Eralanı köyünde keşif ve inceleme yapıldığı, müracaatta bulunan kişilerce Komisyona sunulan bilgi, belge ve ifadelerin incelendiği, devlete ait arşiv kayıtlarındaki hususlar ile KDRP Komisyonunca yapılan araştırma ve tespitler dikkate alınmak suretiyle yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararların karşılanması yönünden hak sahibi olan kişilerin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Başvurucu da hak sahibi olarak tespit edilen kişiler arasında yer almaktadır.

60. Komisyon tazmin edilecek tutarın belirlenmesi yönünden gerekçelerini belirtmek suretiyle bireysel değerlendirmeler yapmak yerine genel bir değerlendirme yapılmasının kamu vicdanına daha uygun olduğunu belirtmiş ve bu kapsamda 5233 sayılı Kanun kapsamında başvurucuya ödenmesi gereken tazminat miktarını 10.230,64 TL olarak tespit etmiştir. Öte yandan, idari bir proje olan KDRP ile 5233 sayılı Kanun'un aynı hedefe yönelen ortak amaçları ve bu bakımdanbirbirlerini tamamlayıcı ve destekleyici olmaları ile 5233 sayılı Kanun ve bu kapsamda yayımlanan Yönetmelik'te kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan projelerin zararın giderilmesine sağladığı katkıların mahsubuna yönelik düzenlemeler (bkz. § 58) dikkate alındığında başvurucuya 3.039,84 TL ödeme yapılmıştır. Nitekim Komisyon'un başvurucuya hitaben gönderdiği 6/1/2010, 20/4/2010 ve 23/8/2012 tarihli yazılar ile Komisyonun Muş Sulh Hukuk Mahkemesine gönderdiği 10/3/2010 tarihli yazılarda da başvurucuya 5233 sayılı Kanun kapsamında 10.230,64 TL tazminat ödenmesine karar verildiği ancak başvurucunun KDRP'den yararlanması ve mahsuplaşma işleminin kanuni bir zorunluluk olması sebebiyle başvurucuya 3.039,84 TL ödeme yapıldığı belirtilmiştir.

61. Bu bakımdan başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gördüğü, maddi zararının oluştuğu, Komisyonca belirlenen 10.230,64 TL zarar tutarının taraflar arasında ihtilaflı bulunmadığı anlaşılmaktadır. 5233 sayılı Kanun kapsamında belirlenen toplam tazminat tutarından, KDRP'den yararlanılması sebebiyle mahsup yapılarak kalan tazminat tutarı başvurucuya ödendiğine göre 5233 sayılı Kanun'la ilgili bulunmayıp yalnızca KDRP kapsamındaki Şartname'de yer alan köye yerleşme şartının yerine getirilmediğinden bahisle bu kez ayni yardım karşılığı olan bedelin iadesine karar verilmesinin 5233 sayılı Kanun kapsamında ödenmesi gereken tazminat yönünden başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği değerlendirilmiştir.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

62. Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa'nın 13. ve 35. maddelerine uygunluğunun denetlenmesi gerekmekte olup bu itibarla müdahalenin hakkın özünedokunmama, Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle ve kanunla sınırlandırma ve ölçülülük ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

i. Kanunilik

63. Demokratik toplumun temel ilkelerinden biri olan hukukun üstünlüğü AİHS'in tamamının ayrılmaz bir parçası olduğundan AİHS'e Ek (1) No.luProtokol’ün 1. maddesi her şeyden önce ve özellikle mülkiyete saygı gösterilmesinden yararlanma hakkına idari makamlar tarafından yapılan müdahalenin yasal olmasını gerektirmektedir (Sarıca ve Dilaver/Türkiye, B. No: 11765/05, 27/5/2010, § 42).

64. Anayasa'nın 35. maddesinde mülkiyet hakkına getirilecek sınırlamaların kamu yararı amacıyla ve kanunla yapılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. AİHS'e Ek (1) No.lu Protokol'ün 1. maddesi mülkiyetten yoksun bırakmanın kamu yararıyla yasada öngörülen koşullarla ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak yapılabileceğini öngörmektedir. AİHM, yasada öngörülen koşulları, bir diğer ifadeyle hukukiliği geniş yorumlayarak istikrar kazanmış yargı kararlarına dayanan içtihat yoluyla geliştirilmiş ilkelerin de hukukilik şartını karşılayabildiğini kabul ederken (Malonei/İngiltere, B. No: 8691/79, 2/8/1984, § 66-68) Anayasa, tüm sınırlandırmaların mutlak manada kanunla yapılacağını öngörerek Sözleşme'den daha geniş bir koruma sağlamaktadır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31).

65. Hak ve özgürlüklerin ve bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir. Bununla beraber kanunla düzenleme zorunluluğu hakka yapılacak müdahalenin uygulanmasının kanun çerçevesini aşmayacak şekilde tüzük, yönetmelik, tebliğ ve genelge gibi yürütme organının çıkardığı ikincil düzenlemelerle yapılmasına mani değildir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).

66. Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin ön koşullarındandır. Bu bakımdan kanunun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Dolayısıyla uygulanması öncesinde kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir (AYM, E.2013/39, K.2013/65, 22/5/2013).

67. “Belirlilik” ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir. Erişilebilir, bilinebilir ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla yasalar, mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir. Aslolan muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığıdır (AYM, E.2009/9, K.2011/103, 16/6/2011).

68. Somut olayda başvurucu, idarenin 15/5/2000 tarihli 1014 sayılı Genelge'si kapsamında 2000 yılından bu yana Muş ilinde uygulanmakta olan KDRP'den yararlanmak üzere başvurmuş ve Şartname imzalamıştır. Şartname'de, köyüne dönecek vatandaşa evini yapması için Valilikçe ayni yardım yapılacağı ayni yardımın ev yapımı dışında başka bir amaçla kullanılamayacağı, evlerin köye yerleşmek niyetinde olan kişilerce yapılabileceği, başka amaçla ve başka kişilerce yapılamayacağı, Valiliği yanıltıcı hareket içinde bulunanların ayni yardım karşılığı olan parayı geçen süre zarfındaki faiziyle birlikte geri ödeyeceği belirtilmiştir. İdarece Muş İl Özel İdaresinde hâlen işçi olarak görev yapan başvurucunun Eralanı köyünde ikamet etmeyip Muş ilinde ikamet ettiği, Şartname'ye aykırı davrandığı gerekçesiyle ayni yardım bedelinin iadesi için Muş Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır.

69. Başvurucudan ayni yardım bedelinin iadesinin istenmesine dayanak teşkil eden Şartname, İdarenin 15/5/2000 tarihli 1014 sayılı Genelge'sine dayanmaktadır. Bu Genelge'nin, bu Genelge kapsamında 2000 yılından bu yana Muş ilinde uygulanmakta olduğu anlaşılan KDRP ile KDRP'nin kapsam ve mahiyeti doğrultusunda hazırlanarak başvurucu tarafından imzalandığı anlaşılan Şartname'nin erişilebilir, bilinebilir nitelikte olduğu, muhataplarının mevcut koşullarda belirli bir işlemin sonuçlarını öngörmelerini mümkün kılacak nitelikte hukuki belirlilik taşıdığı ve müdahalenin hukuki dayanağının yeterli açıklıkta bulunduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda başvuruya konu müdahale kanunilik unsurunu taşımaktadır.

ii. Meşru Amaç

70. Kamu yararı kavramı, genel bir ifadeyle özel veya bireysel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Bütün kamusal işlemler, nihai olarak kamu yararını gerçekleştirmek hedefine yönelmek durumundadır (AYM, E.2010/30, K.2012/7, 19/1/2012).

71. Kamu yararı doğası gereği geniş bir kavramdır. Özellikle kişileri bedelini ödeyerek mülkiyetlerinden yoksun bırakmayı düzenleyen yasalar gibi sosyal ve ekonomik politikaların uygulanmasını belirleyen düzenlemeler konusunda yasama organının geniş bir takdir yetkisi olması doğaldır. Kural olarak kamu makamları ekonomik veya toplumsal bir politikayı hayata geçirmek amacıyla mülkiyet hakkına müdahale etmişse burada meşru bir kamu yararı amacının bulunduğunu varsaymak gerekir. Kamu yararı konusunda bir uyuşmazlığın çıkması hâlinde ise uzmanlaşmış ilk derece ve temyiz yargılaması yapan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmek konusunda daha iyi konumda oldukları açıktır. Bu nedenle müdahalenin kamu yararına uygun olmadığını ispat yükümlülüğü bunu iddia edene aittir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemesinde açıkça temelden yoksun veya keyfî olduğu anlaşılmadıkça yetkili kamu organlarının kamu yararı tespiti konusundaki takdirine müdahalesi söz konusu olamaz (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, §§ 35, 36).

72. Başvuru konusu olayda, verilen malzemenin bedelinin iadesine dayanak teşkil eden Şartname, İdarenin 15/5/2000 tarihli 1014 sayılı Genelge'si ve bu kapsamda uygulanmakta olan KDRP'ye dayanmaktadır. KDRP ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde başta güvenlik olmak üzere çeşitli nedenlerle köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin kendi köyleri civarında veya arazisi müsait başka yerlerde iskân edilmeleri, gerekli sosyal ve ekonomik alt yapı tesisi ile bu yerleşmelerde sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanması amaçlanmıştır. Uygulama, köyde sosyal yaşamın yeniden oluşturulmasını mümkün kılacak altyapı hizmetlerinin sunulması ve sosyal devlet ilkesinden hareketle vatandaşların daha önce terk etmek zorunda kaldıkları basit nitelikteki yapılara bağlı kalınmaksızın daha iyi niteliklere sahip betonarme karkas bir yapının tüm yapı malzemelerinin ücretsiz olarak verilmesi biçiminde gerçekleştirilmiştir.

73. Bu bakımdan terör baskısı ve güvenlik gibi sebeplerle daha önce köyünü terk etmek zorunda kalan vatandaşlardan daha sonra köyüne geri dönmek isteyenlerin devlet tarafından desteklenmesi amacıyla başlatılan ve bu amaç çerçevesinde yararlanma koşulları belirlenen KDRP'den kapsam ve mahiyeti gereği yalnızca köyüne geri dönmek isteyenlerin yararlandırılmasının ve desteklenmesinin, KDRP'den yararlandığı hâlde şartları taşımadığı anlaşılan kişilerden yapılan yardımın iadesinin istenmesinin meşru amaç taşımadığı söylenemez.

iii. Ölçülülük

74. Son olarak Komisyon tarafından başvurucunun terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen tazminat tutarından KDRP kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan tutar mahsup edilerek ödeme yapılmasına rağmen, daha sonraki bir tarihte Şartname'ye aykırılık sebebiyle açılan davada ayni yardımbedelinin iadesine karar verilmesi ile “mülkiyet hakkına” yapılan müdahale arasında makul bir dengenin gözetilip gözetilmediği değerlendirilmelidir.

75. Anayasa’nın 13. maddesinde ifade edilen “ölçülülük ilkesi” temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin başvurularda öncelikli olarak dikkate alınması gereken bir güvencedir. Anayasa Mahkemesinin kararlarına göre ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile araç arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir. Bu sebeple mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde hedeflenen amaca ulaşabilmek için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı değerlendirilmelidir (Osman Bayrak,B. No: 2013/3803, 25/2/2015, §§ 73, 74).

76. "Elverişlilik" öngörülen müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, "gereklilik" ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını, yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, "orantılılık" ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, § 38).

77. Bu bağlamda temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir sınırlamanın demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte başka bir ifadeyle güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmekle birlikte temel haklara en az müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007).

78. Başvurucu 2000 yılından bu yana Muş ilinde uygulanmakta olan KDRP kapsamında KDRP Komisyonuna başvurarak projeye ait Şartname'yi imzalamış ve bu kapsamda köyüne yapı inşa etmek amacıyla tüm yapı malzemelerinin ücretsiz olarak verilmesi şeklindeki ayni yardımdan yararlanmıştır. İdarenin talebi üzerine Muş Sulh Hukuk Mahkemesinin Değişik İş 2007/138 sayılı dosyası kapsamında Eralanı köyünde 1/9/2007 tarihinde yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporuna göre başvurucu ve müştereği annesi N. Sancar'ın verilen inşaat malzemesi yardımını ev yapımında kullandığı belirtilmiştir. Bu bakımdan verilen inşaat malzemelerinin veriliş sebep ve amacına uygun olarak kullanıldığı anlaşılmış olup başvuru dosyası ve eki belgelerde de bu durumun aksi yönünde bir iddia bulunmamaktadır.

79. Başvurucu KDRP'den yararlanmak için yaptığı başvurusu dışında 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının karşılanması için 18/8/2004 tarihinde ayrıca Komisyona başvurmuştur. Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararı ile Eralanı köyünden yapılan müracaatlar değerlendirilerek müracaat edenlerin mameleklerinde bulunan taşınır, taşınmaz mal varlıklarının uğradığı zararların bireysel değerlendirmeler yerine genel bir ortalamanın teklif edilmesi suretiyle giderilmesinin kamu vicdanına daha uygun olduğu belirtilerek boş kalmak suretiyle tahrip edilen evler yerine yenisinin yapılabilmesi için 7.190,80 TL ve mahrum kalınan asgari geçim standartlarının telafi edilebilmesi için 3.039,84 TL olmak üzere genel olarak toplam 10.230,64 TL tazminat tutarının ödenmesine karar verilmiştir. Ancak KDRP'nin ve 5233 sayılı Kanun'un ortak amaç etrafında toplandıkları, birbirlerini desteklemek amacıyla kullanılabilecekleri belirtilerek ve 5233 sayılı Kanun ile bu kapsamda çıkarılan Yönetmelik'in ilgili maddelerinde (bkz. § 58) kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin zararın giderilmesine katkılarının hesaplanan zarar miktarından mahsup edileceğine dair düzenleme dikkate alınarak KDRP'den yararlanan ve tahsis edilen ayni yardımın tamamını alarak evini inşa etmiş olan başvurucuya yalnızca mahrum kalınan asgari geçim standardını telafi etmek üzere 3.039,84 TL ödenmesine karar verilmiştir. Başvurucuya mahsup yapılmak suretiyle ödemede bulunulduğu Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararından anlaşıldığı gibi başvuru formu eklerinde bulunan Komisyonun başvurucuya hitaben göndermiş olduğu 6/1/2010, 20/4/2010 ve 23/8/2012 tarihli yazılar ile Komisyonun Muş Sulh Hukuk Mahkemesine gönderdiği 10/3/2010 tarihli yazılardan da anlaşılmaktadır.

80. 5233 sayılı Kanun'un amacı terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi olarak açıklanmış; taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararlar sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar arasında belirtilmiştir. 5233 sayılı Kanun kapsamında zararın ayni veya nakdi olarak karşılanabileceği, imkânlar ölçüsünde ayni ifaya öncelik verileceği ve ayni ifanın bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde yapılabileceği belirtilmiştir. 5233 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde verilen tazminat miktarlarının haksız zenginleşme aracı olarak kullanılmasının önlenmesi amacına vurgu yapılmış ve Kanun'un ilgili maddelerinde kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin zararın giderilmesine katkılarının zarar miktarından mahsup edileceği açıkça belirtilmiştir.

81. Bireysel başvuruya konu davada, başvurucunun Muş ilinde ikamet edip Eralanı köyünde ikamet etmemesi, bir başka deyişle Şartname'ye göre ayni yardım ile yapılacak konutların köye yerleşme niyetinde olan kişilerce yapılacağına dair koşula aykırı davranıldığı iddiasıyla verilen ayni yardım bedelinin tahsilinin istendiği anlaşılmaktadır. Ayni yardımdan yararlanılabilmesi için köye yerleşme niyetinde olma KDRP'nin bir şartı olarak kabul edilmiş olmakla birlikte idari nitelikteki bu projeden bağımsız ve geniş kapsamlı olarak 5233 sayılı Kanun'da terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanacağı düzenlenmiş, hangi zararların kanun kapsamı dışında kaldığı ve hangi tür zararların karşılanacağı ise yine Kanun'da açıkça belirtilmiştir.

82. Somut olayda başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gördüğü, maddi zararının oluştuğu, belirlenen zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerektiği ve Komisyonca belirlenen 10.230,64 TL zarar tutarı yönünden tartışma bulunmadığı hususlarının taraflar arasında ihtilafsız olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda KDRP'nin başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında hesaplanan zararının giderilmesine katkısı 2006 yılında yapılan hesaplamada bir kez mahsup edilmiş iken 5233 sayılı Kanun'la ilgili bulunmayan bir sebeple bu kez 2009 yılında açılan dava ile ayni yardım karşılığı olan bedelin iadesine karar verilmesi başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gereken zararı yönünden aleyhine bir durumun oluşmasına sebep olmuştur.

83. Sonuç olarak KDRP'nin başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında hesaplanan zararının giderilmesine katkısı daha önce mahsup edilmiş iken KDRP şartları ile ilgili olup 5233 sayılı Kanun'la ilgili bulunmayan bir sebeple ve Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararındaki tespitler değerlendirilmeksizin ayni yardım karşılığı olan bedelin iadesine karar verilmesi başvurucu üzerinde aşırı ve orantısız bir yüke sebep olmuş ve hakkın özüne dokunur şekilde ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir.

84. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi Yönünden

85. 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.

Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

86. Başvurucu hak ihlalinin tespiti ile 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

87. Mevcut başvuruda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

88. Mülkiyet hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.

89. Başvurucu tarafından tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber yeniden yargılama yapılmak üzere kararların ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin başvurucunun ihlal iddiası açısından yeterli bir giderim oluşturduğu anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

90. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yerleşme ve seyahat özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Muş Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

D. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,

E. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

20/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Servet Sancar [1.B.], B. No: 2013/2734, 20/4/2016, § …)
   
Başvuru Adı SERVET SANCAR
Başvuru No 2013/2734
Başvuru Tarihi 22/4/2013
Karar Tarihi 20/4/2016
Resmi Gazete Tarihi 21/6/2016 - 29749

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, İçişleri Bakanlığının İdare) Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi KDRP) kapsamında yapılan inşaat malzemesi yardımının iadesi istemiyle açılan davanın kabulü nedeniyle mülkiyet, adil yargılanma, yerleşme ve seyahat özgürlüğü haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) İhlal Yeniden yargılama
Kapsam dışı haklar Kapsam dışı (hak) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5233 Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun 1
2
5
7
10
11
geçici 1
geçici 4
6462 Engelliler ve BazıKanunveKanunHükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması HakkındaKanun 1
Yönetmelik 20/10/2004 Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik 1
2
7
15
16
19
23
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi